03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İSMAİL AFACAN’DAN İLK KİTAP İLHAMİ ÇETİN’DEN ‘ATATÜRK TÜRKİYESİ’ ‘Şiir, şairle okurun ortak tarihidir.’ İsmail Afacan, ilk şiir kitabı Adımlar Sağanak ile yaşamının çeşitli dönemlerinden ve gözlemlerden oluşturduğu şiirleriyle girdi edebiyat dünyamıza.… KADİR İNCESU Hangi duygular, düşünceler, olaylar seni şiir yazmaya yöneltti? Türkiye’de yaşıyorsanız, üstelik muhalifseniz, yaşamı güzelleştirmek istiyorsanız şiir yazmak için birçok nedeniniz var. Taşrada yetiştiyseniz, metropolde yaşıyorsanız, kent ile taşra arasında kaldıysanız şiir yazmak için birçok nedeniniz var. Aşka inanıyorsanız, acı çekiyorsanız şiir yazmak için birçok nedeniniz var. n Günümüz şiirinden farkının ne olduğunu düşünüyorsun? Farklılığım olduğunu düşünmesem Adımlar Sağanak’ı çıkarmazdım. Biçimsel olarak duyusal geçişleri olan imajlar yaratmak, anlam bağlamı içinde sözcükler türetmek, çağrışımsal anlam katmanları oluşturmak üzerinde uğraştığım şeyler… İçeriksel olarak umutumutsuzluk ikilemini, toplumbirey çatışmasını ve tarihselliği olan günceli şiirleştirmeye çalışıyorum. Ama bu farklılıklar kırmızı çizgilerle çizilmiş durumda değil. n Her şiir, şairin “kendi tarihi” midir? Bence her şiirin hammaddesi şairin resmi ve gayrı resmi tarihinin çatışmasıdır. Bir şiiri yazmaya başladığınızda ilk olarak özerkleşme eğilimi gösterir, bittiğinde ise bağımsızlığını ilan eder. Şiir dolaşıma girdiğinde okur da kendi tarihi üzerinden bunu yorumlar. Bu nedenle şiir şairle okurun ortak tarihidir. “S” çizen şiirlerinde, ‘büklüm’ sözcüğü dikkatimi çekti. ‘Büklüm’ imgesinin bende özel bir yeri var… ‘Büklüm’ü farklı şiirlerde farklı anlam bağları içinde çok fazla kullandım. Bu nun iki nedeni var. Birincisi Ege Bölgesi’nde yer alan Büyük ve Küçük Menderes nehirlerine gönderme yapmak istedim. Çünkü büklüm çizerek akarlar. İkincisi ise özel olarak taşra insanın genel olarak Anadolu insanının ruh dünyasını ve günlük yaşam pratiğini çok güzel imlediğini düşünüyorum. n “Yeşil sabunun köpürttüğü geçmiş gözlerimi yakar hâlâ” dizeniz, şairin kendisiyle hesaplaştığının göstergesi olarak değerlendirilebilir mi? Yeşil sabun çocukluğumu anlatan bir imge. Çocukken yeşil sabunu hiç sevmezdim. Gözlerimi çok yakardı ama kokusuna bayılırdım. Bugünden çocukluğuma baktığımda hem gözlerim yanıyor hem de o güzel kokuyu hissediyorum. Bir bakıma çocukluğumla hesaplaşma diyebiliriz. Belki de yazdığım bazı şiirlerde çocukluğumla barışmaya çalışıyorum. n Zarifince’de yeni bir şiir kahramanıyla tanışıyoruz galiba… “Zarifince” son dönemde yarattığım bir şiir karakteri… Tarihselliği olan güncel bir karakter. Bir yanıyla gerçek öte yanıyla kurgusal… Açmazlarıyla, direngenliğiyle, büklümler çizerek emek denizine dökülmek isteyen bir kadın… Yarım kalmış bir dostluk, uçsuz bir incelik anıtı… Bir ikilikle tarif edecek olursak “boğazın iki yakasını iliklerdi dudağıyla / konuştuğunda gemiler sıcak denizlere inerdi” n Adımlar Sağanak / İsmail Afacan / Kaos Çocuk Parkı Yayınları / 64 s. / 2019 Ortaçağ karanlığını yok eden önder Aydınlanmada düşünme, sorgulama, eleştirme, hoşgörü, özgürlük söz konusudur. DOĞAN HASOL Prof. Dr. İlhami Çetin’in çok değerli bir çalışmasının ürünü olan kitap ülkemizin bugünkü siyasal / toplumsal ortamında daha da önem kazanmış bulunuyor. Kısacası, kitabı “doğru zamanda, doğru yerde” bir eser diye tanımlayabiliriz. İlhami Çetin’in kariyerinde başarılarla dolu, ilkeli bir öğretim süreci var. Bilgi ve deneyimini bu kez kitapta bilgece ve cömertçe aktarıyor. Kitapta önce, “Aydınlanma Nedir?” sorusu irdeleniyor. Avrupa’da “Aydınlanma Devrimi”yle din ve devlet işleri birbirinden ayrılmış, akıl ve bilim, sanayi devrimlerinin motoru olmuştur. 17. yüzyılda bilimle başlayıp 18. yüzyılda gelişen aydınlanma akımı, çağa damgasını vurmuş ve 18. yüzyıl “Aydınlanma Yüzyılı” olarak anılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu ise Avrupa’daki geniş topraklarına karşın Aydınlanma akımının uzağında kalmıştır. Atatürk’ün, “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” deyişi, aydınlanmanın Türkiye’deki ilk adımı olacaktır. Kitap, Aydınlanma’nın felsefi yaklaşımlar dahil bütün alanlardaki etkisini inceliyor. Yorumların buluştuğu ortak nokta, “Aydınlanma, insan yaşamında aklın tam egemen olmasıdır.” Bu anlayışın doğal ki, kişilerle sınırlı kalmayıp toplum yaşamına yansıması önemlidir. “TÜRKİYE CUMHURİYETİ ŞEYHLER, DERVİŞLER ÜLKESİ OLAMAZ!” Aydınlanmada düşünme, sorgulama, eleştirme, hoşgörü, özgürlük söz konusudur. Kitapta, Aydınlanma öncesindeki aykırı davranış örneklerine de yer verilmiş. Avrupa’da kilise yobazlığı ile diri diri insan yakmaya varan dinsel bağnazlıklar... Engizisyon mahkemeleri... Düşünürleri, bilim adamlarını bile yargılayıp cezalandıran akıl dışı kararlar… Bizde de yakın tarihte yaşanmış kimi benzer örnekler var; örneğin Sivas’ta 37 insanımızın diri diri yakılması. Avrupalı ünlü düşünürlerin yaşanan bütün o çarpıklıklar karşısında aydınlanma konusundaki görüşleri de geniş şekilde yansıtılmış. Kitap, aydınlanma konusunda tarihten verdiği örneklerle, aynı zamanda bir kültür tarihi niteliğinde: Karanlık Ortaçağ, Rönesans öncesi ve sonrası… Avrupa’da ve Osmanlı dünyasında toplum ve siyaset… Atatürk dönemi ve bugün… Sonuçta, ülkemiz için gerekli formülü Büyük Atatürk’ün sözleri belirliyor: “Ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, tarikat öğrencileri ve kapılanmışlar ülkesi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın emir ve istediğini yapmak insan olmak için yeterlidir.” Değerli bilim insanı İlhami Çetin, bu eseriyle de ayrı bir övgüyü hak ediyor. n Atatürk Türkiyesi’nde ve Avrupa’da Aydınlanma / İlhami Çetin / DER Yayınları / 416 s. / 2019 151 Ağustos 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle