03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Siren / Giuseppe Tomasi Di Lampedusa / Çeviren: Nevin Özkan / Can Yayınları / 189 s. Yirminci yüzyıl dünya edebiyatının başyapıtlarından Leopar’ın yazarı Giuseppe Tomasi di Lampedusa bu kez çocukluk anıları ve öykülerini okuruyla buluşturuyor. Siren, anı ile anlatının, bireysel tarih ile toplumsal belleğin iç içe geçtiği; yazarın öyküleme gücünün, muzipliğinin ve ironisinin her satırda duyumsandığı bir okuma serüveni vaat ediyor. Kitabı yayına hazırlayan Gioacchino Lanza Tomasi, yazarın edebî gücünü, “Lampedusa’nın konuşma sanatı, köhne retorikten olabildiğince uzak. O, mitik zamandan söz eder; tanrıların insanlarla konuştuğu, ilk günahın türümüzün kökeninde barınan, suçları yaratan öğenin henüz olmadığı zamandan,” sözleriyle anlatıyor. Adı Sanı Belirsiz Bir Olay / Barbey D’Aurevilly / Çeviren: Yaşar Avunç / Sel Yayıncılık / 136 s. Barbey d’Aurevilly’nin ustalık eseri Adı Sanı Belirsiz Bir Olay, dünyaya keskin sınırlar çerçevesinde bakan sarsılmaz iradeli bir anne ile kırılgan bir masumiyete sahip kızı arasındaki ilişkisinin gerilimli patolojisini çarpıcı bir biçimde resmediyor. Histeri ile bedensel semptomlar arasındaki etkileşimi kusursuzca ortaya koyarken din, kilise ve inancı da sorgulayan satırlarda; Tanrıyla şeytanın işbirliği, yolundan saptıran inanç, insanı yakıp kavuran fanatizm, yok eden tutku, delirten yalnızlık ve cezasız kalan suçlar birleşerek kusursuz bir edebi şölene dönüşüyor. Gizem, suç, doğaüstü gibi temalarıyla yazarın dehşetten aldığı hazzı gözler önüne seren eser, ayrıca tıp literatürüne “Lasthénie de Ferjol sendromu”nu kazandırmıştır. Bir Kemikten Bin SözeDünya Atasözlerinde Kadın / Mineke Schipper / Çeviren: Taciser U. Belge, Nurkalp Devrim / DeliDolu / 444 s. İnsanlık olarak farklı coğrafyalarda, farklı dilleri konuşsak da öyle konular vardır ki, onları ifade etme biçimlerimiz ortaklaştığımız kültürel zeminleri ortaya çıkarır. Toplumsal geleneklerin en kısa ifadesi olan atasözlerinde kadınların ve kadınlık hâllerinin temsili de bu konulardan biridir. Peki atasözlerinin kökeni olan bilgi ve deneyim birikiminin doğruluğuna her zaman güvenebilir miyiz? Nasıl olu yor da kadının aşağı konumu söz konusu olduğunda hiçbir fikrimizin olmadığı kültürlerle benzer dilsel ve kültürel ifadeleri paylaşabiliyoruz. Hollandalı yazar ve akademisyen Mineke Schipper’ın 2005 yılında “En iyi Kurmaca Dışı Kitap” dalında Eureka Ödülü’ne değer görülen dünyaca ünlü çalışması Bir Kemikten Bin Söze: Dünya Atasözlerinde Kadın, Türkiye dâhil olmak üzere dünya çapında yaygın olarak kullanılan atasözlerini toplumsal cinsiyet perspektifinden inceliyor. Çalışma, sözlü kültür, edebiyat ve cinsiyet çalışmaları alanlarına önemli katkılarda bulunuyor. 240 dilin sözlü ve yazılı kaynaklarındaki 15 binden fazla atasözünü inceleyen Schipper, alanında öncü bu çalışmasında, atasözlerindeki eril bakışı, erkek egemen kültürün izlerini ve erkek ayrıcalıklarını pekiştiren evrensel yapıyı cinsiyet körü olmayan bir yaklaşımla gözler önüne seriyor. Sonsuz Aşk / Ian McEwan / Çeviren: Ülkem Çorapçı / Yapı Kredi Yayınları / 222 s. Kefaret, Çocuk Yasası ve Amsterdam’da Düello gibi romanlarıyla tanınan Ian McEwan’dan, aşk, inanç ve saplantı üzerine, gerilimin hiç düşmediği bir roman. Bilim yazarı Joe Rose’un huzurlu ve düzenli yaşamı, tanık olduğu bir balon kazasıyla sarsılır. Balonun içindekileri kurtarmak için işbirliği yaptığı kişilerden biri, Joe’ya karşı korku verici bir saplantı geliştirecek, bu saplantı Joe’nun bilimsel akılcılığını ve eşi Clarissa’yla ilişkisini tehdit edecek, onu çıldırmanın eşiğine getirecektir. Fikret ÜrgüpBütün Eserleri 2 / Fikret Ürgüp / Everest Yayınları / 99 s. Selim İleri, Fikret Ürgüp’ün Bütün Eserleri üzerine yazdığı giriş yazısında, “Estetik yaklaşımın yanı sıra, iç dünyalarında yaşatılmış Sait Faik’le Tanpınar; acıları, kaygıları, huzursuzluklarıyla, az sevinçleri ve bol mutsuzluklarıyla, yıllar öncesinden bugüne çıkageliyorlar. Ancak Ürgüp gibi sanat duyuşu çok yüksek bir yazarın sonsuz şefkatiyle. Veda ediş, özleyiş yazılarında, Ürgüp, bakıyorsunuz, sanki kendinden sonraki zamana seslenmiş” diyor. Edebiyatımızın en sıradışı figürlerinden biri olan Fikret Ürgüp’ün bütün eserlerine Sait Faik Abasıyanık ve Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine yazdığı yazılarla devam ediyor. Dizinin ilk kitabı Çivili Sandıklar’da yayımlanmış ve yayımlanmamış öyküler ve şiirleri içeriyordu. Öykücü, şair, denemeci, ressam ve psikiyatr Fikret Ürgüp bu çalışmasında ise hekimliğini ve dostluğunu unut madan, edebiyatımızın iki çınarına dair yazdığı yazıları bir araya getiriyor. “Bir Hikâyeci” ve “Şair” başlıkları altında toplanan yazılarda hem çok keskin bir eleştirel akıl, hem de dostluğun getirdiği oldukça yakın bir bakış var. Bu iki edebiyatçı için belki de ilk defa dile getirilen görüşlerle... Koralin / Neil Gaiman / Çeviren: Niran Elçi / İthaki Yayınları / 147 s. Koralin ve ailesinin yeni evinin tuhaf bir havası vardı. Tuhaflığın sebebi evi saran sis değildi. Gözlerini Koralin’in üzerinden ayırmayan kara kedi, çay yapraklarından fal bakan yeni komşuları Bayan Spink ve Bayan Forcible’ın da durumla bir ilgisi yoktu. Sebep öteki evdi: Misafir odasındaki eski kapıdan geçilebilen ev. Bu evdeki düğme gözlü, beyaz tenli öteki annesi ve babası, Koralin’in kendilerine katılmasını bekliyordu. Ve onlarla birlikte orada kalmasını. Sonsuza kadar… Neil Gaiman’ın kaleminden çıkan en tüyler ürpertici eser olan Koralin, yaş sınırı tanımayan, Alice Harikalar Diyarında ile karşılaştırılacak bir kitap. Altın Horoz / Juan Rulfo / Çeviren: Halil Beytaş / Doğan Kitap / 152 s. İspanyolca edebiyatın efsane yazarı Juan Rulfo’nun öncelikle senaryo olarak kaleme aldığı Altın Horoz, kasabanın yoksul tellalı Dionisio Pinzón’un hikâyesini anlatırken kırsal kesimin hüznünü de yansıtıyor, şenliğini de… Altın Horoz dışında edebi anlatının ve dilin sınırlarını zorlayan bir sanatçının yedinci sanatla kurduğu benzersiz ortaklığın ürünü kısa metinler de bu kitapta yer alıyor. Altın Horoz, “Kaderin onları unutup gittiği sert topraklarda yaşayan”, acı çeken, mitsel bir karakter kazanan insanların, karanlık sokaklarda, odalarda dolanan hayaletlerin kısacık hikâyelerini yansıtıyor… Şiir Dünyadan İbaret / Hazırlayan: Olcay Akyıldız, Murat Gülsoy / Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi / 334 s. “Şiir dünyadan ibaret” diyen Nâzım Hikmet, edebiyat serüveninin en başından itibaren her şeyin şiire konu olabileceği anlayışıyla yazdı. Bu bağlamda “Benerci Kendini Niçin Öldürdü” şiirinde yazdığı gibi gereksiz sanatlara başvurmadan “güneşin güneş gibi yükseldiği”, sözünü doğrudan söyleyen dizeler yazarken aşka, doğaya, teknolojiye, siyasete, tarihe dair meseleleri farklı sanat dallarından taşıyıp getirdiği deneysellikle harmanlayarak her zaman güncel kalabilen eserler verdi. Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulan Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi, Nâzım Hikmet’in şiirleri üzerine yaptığı derinlemesine tartışmaları Şiir dünyadan İbaret’de bir araya getirdi. Cumhuriyet’te Beyoğlu: Kültür Sanat Yaşam 19232003 / Turan Akıncı / Remzi Kitabevi / 454 s. Osmanlı’nın Pera’sı, Cumhuriyet’in ilanından sonra da kentin önemli bir merkezi olma özelliğini sürdürdü. Yeni adıyla Beyoğlu, özellikle de İstiklal Caddesi, İstanbul sakinlerinin, taşradan ve yurtdışından gelen ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Aynı zamanda sanat ve kültür yaşamının kalbi olarak tüm coşkusuyla aydınların, eğlence meraklılarının buluşma noktası, son moda alışveriş olanaklarının merkezi oldu. Turan Akıncı, Cumhuriyet’te Beyoğlu: Kültür Sanat Yaşam 19232003’de İstanbul’un gözbebeği Beyoğlu’nda yaşanan değişimleri belgelerle göz önüne seriyor. Cehennemin Tarihi / Georges Minois / Çeviren: Levent Başaran / Kırmızı Kedi / 140 s. Cehennem, insanoğlunun gelmiş geçmiş en büyük kâbusu. Ölümden sonrasının bilinmezliği karşısında duyulan korku yatıyor temelinde. Ahlak bilincinin gelişmesiyle birlikte, dinin tekelinde, kötülere ayrılmış bir ceza ve işkence aygıtına dönüşüyor. Yazı öncesinden modern çağlara uzanan, Doğu’dan Batı’ya katmerlenen muhtelif temsilleriyle cehennem her uygarlığın, toplumsal sorunlarını çözmedeki açmazlarının aynası. İnsanlık kendi gizemini çözemediği sürece kafasında her daim bir cehennem hayal edecek. Georges Minois’un Cehennemin Tarihi, kendi varoluşuyla yüzleşen insanoğlunun tarihini yansıtıyor. Naziliğin İç Yüzü / Ahmet Emin Yalman / Yapı Kredi Yayınları / 113 s. Yakınçağ dünya tarihinin tartışmasız en büyük felaketi olan İkinci Dünya Savaşı’na giden yol nasıl açıldı? Bu felaketin baş sorumlusu olan Hitler kimdi, nasıl bir insandı? Nerede, ne zaman ve nasıl yetişmiş, nasıl siyasete girmiş ve yükselmişti? Goethe’nin, Schiller’in, Beethoven’in, Nietzsche’nin toprakları, nasıl olmuş da kendi bünyesinden Nazizm gibi bir canavarı çıkarabilmişti? Bu süreçteki bireysel küçük hesaplar nelerdi? Hitler’in iktidara yürürken kullandığı en büyük kozlardan biri olan Reichstag yangınının içyüzü neydi? Nazizm nasıl başladı, nasıl gelişti, daha sonra kendi kadrolarını nasıl tasfiye etti? Türkiye’nin ilk “mektepli gazetecisi” olan Ahmet Emin Yalman, 1945 yılında, savaşın sonucunun artık belli olduğu ama henüz bitmediği bir tarihte yayımladığı Naziliğin İçyüzü’nde işte bu sorulara cevap veriyor. 18 1 Ağustos 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle