Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA Kalpsiz miydi Calvin ? 2014 yılında Can Yayınlarında Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e başlığı ve Zehra Kurttekin Türkçesiyle yayınlanmış; 2018’e kadar on bir baskı yapmış. İletişim Yayınlarında Mayıs 2018’de Castellio Calvin’e karşı ya da Bir Vicdan Zorbalığa Karşı başlığını taşıyan Mustafa Toprak / Kıvanç Koçak çevirisi çıkmış. Zweig’ın bu yapıtına gösterilen ilginin nedenleri nedir? Ülkemizde Zweig’ın kitaplarına gösterilen genel ilginin yansıması mı? Bir ara İslam kalvinistleri tartışması yapılıyordu. Onun sonucu mu? Yoksa zorbalığa karşı vicdanı savunmanın öneminin bilincine varılması? Umarım, en güçlü neden üçüncüsüdür. Batı tarihinin belirleyicilerinden olan Calvin çok yönlü bir kişiliktir. Calvin deyince benim de aklıma birçok şey gelir ama bunlardan en çarpıcı olanı Cenevre’ye komşu Annemasse kentindeki Michel Servet (Miguel Serveto) yontusudur. Cayır cayır yakmışlar garibi. Derler ki, Calvin’in desiselerinin kurbanı. Stefan Zweig’in anlatmak istediği işte Calvin’in bu yüzü. CALVIN ÜZERİNDEN HİTLER Zweig elimizdeki kitabını 1936’da yazmıştır. Asıl amacının Calvin üzerinden Hitler’i yermek olduğu söylenir. Nitekim, Zweig’ın tarihsel kişileri, özellikle Calvin’i gerçeğe ne kadar uygun anlattığı tartışmalıdır. Balzac’ın Catherine de Medicis’inden etkilendiği, yapıtının kurmaca bir yönü de olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, çizdiği Calvin / Castellio ile Serveto portreleri evrensel tiplemelerdir. Zweig, insanlık tarihinin en önemli çatışmalarından birini işlemiştir: “fikri hür, vicdanı hür” aydınların tiranlar, despotlar, diktatörlerle savaşımı. Zweig, savaşımın aslında liberal reform ile katı reform arasında geçtiğini söyler. Calvin’in de, ilerde önemli dönüşümlere yol açacak bir reformun parçası olduğunu yadsımaz. Nitekim, Calvin Avrupa’da Reformçu (reformateur) diye bilinir. Zweig’ın anlattığı dönemde beterin beteri vardır. Kendi ülkesinde zalim olan başka bir ülkede mazlum olabilmektedir. Calvin’in ölümünden on iki yıl sonra Fransa’da binlerce protestan bir gecede imha edilecektir. Din ve vicdan özgürlüğü savaşımı yüzünden Avrupa’da yüzyıllarca kan akmıştır. Nihayet, 1905 yılında, hem katolik Fransa hem de protestan Cenevre, din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olarak laik sistemi seçmişlerdir. Pruva Yayınları Geçen Mayısta bir Stefan Zweig kitabı çıkardı: Castellio Calvin’e karşı. Türkçesi Emir Ezer’den. Bildiğim kadarıyla, aynı yapıtın üçüncü çevirisidir çıkan. Ne ki, 20. yüzyılın ilk yarısında nazizm ile faşizm bu özgürlükleri yeniden baskı altına almıştır. Zweig yaşadığı trajik dönemi geçmişin kılıfına sokarak anlatır. Calvin’de bir tiranın ve Calvin’in Cenevre’sinde tiranik bir sistemin özelliklerini görürüz. Cenevre sert bir kışla disiplini içinde yaşar olmuştur. Tek bir çatlak sese bile izin verilmez. Bugünün ölçüleriyle kabul edilemez bir düzendir bu. Bununla birlikte, Calvin’i tarihin akışı içinde değerlendirmek daha doğru olur. Zweig kitabın son sayfalarında bunu bir ölçüde yapar ama Calvin’i dönemler ötesi bir tiran tipi gibi göstermek eğilimi ağır basar. “Tiranlar her dönemde birbirine benzer” diye düşünmüş olacak. Günümüzün tiranları genellikle halkın kolektif ruhunda o günün koşulları nedeniyle öne çıkan sürü içgüdüsüne hitap eden basit fikirli kişilerdir. Ancak Calvin farklıdır: sıkı bir entelektüeldir. Amacı, amansız bir baskı yoluyla insanları yeniden şekillendirmek, yeni bir insan modeli yaratmak olmuştur. Calvin’in projesinin, insanlık adına olumlu olup olmaması bir yana, başarısız olduğu söylenemez. CALVIN OLMASAYDI ABD’yi kuran püritenler Calvin’in açtığı yoldan gelmiştir. “Calvin olmasaydı ABD böyle olmazdı” diyenler haksız değildir. Kapitalizm de Calvin’in öğretisinde kendine aktörel kılıflar bulmuştur. Calvin’in yaşama sevinci, hoşgörü kavramlarıyla arası pek iyi değildir. Buna karşılık, Calvin’in yeni insanı, dindar, varlıklı ama bunu gösterişe dökmeyen, parasını toplum hayrına kullanan, eğlence, hobi bilmeden durup dinlenmeden çalışarak mesleğinde başarılı olmaya çalışan kişidir. Duygularını, iç gü dülerini sürekli denetim altında tutar. Çalışkanlığın temel bir erdem mertebesine yükselmesi Calvin’in sayesindedir. Görev kavramını yaşamımızın orta yerine put gibi diken de Calvin’dir. Kimine göre, sermaye birikiminin gerektirdiği kemer ve ruh sıkma felsefesidir Calvin’in öğrettikleri ama insanın genel yapısı üzerindeki etkisi güçlü ve kalıcı olmuştur. Dakiklik Calvin’in bir başka kalıtıdır saatler kenti Cenevre’de. Calvin kentlileri sabah duasına gelmeye zorlarmış. Şaşırmasınlar diye dua vaktini kentin her yerine saat dikmiş. Saatlerin hepsi de aynı vakti gösterirmiş. Calvin saatleri ayarlamayı iyi becermiş. Hey gidi Tanpınar! Calvin, gene Tanpınar’ın deyimiyle, “iç insan”ın Batı’daki oluşumunun katı yönünün temsilcisidir. Zweig’in kalpsiz Calvin’i, paradoksal şekilde, Batı iç insanının gelişiminin (gelişme var diyorsak) kalbinde yer alır. Calvin’i izleyenler zamanla Hollanda’da, İngiltere’de, Fransa’da, ABD’de daha özgürlükçü akımlarla köprüler kurmuş, reformun o sert çehresi yumuşamıştır. Geçmişe şöyle bir bakınca, insan yapısını yeniden şekillendirmeye yönelik reform hareketlerinin başlangıç evrelerinin, değişik ölçülerde ve boyutlarda bir çile dönemi olduğu görülür. Böyle evrelerde, ilerde içe sindirilmesi olanaksız aşırılıklar, ne yazık ki, çok olmuştur. Bunlardan ders almak gerekir ama genellikle alınmaz. Elbette, bu kitapta asıl önemli olan tarih bilgisi ya da insan yapısının reformunun analizi değil, Zweig’in mesajıdır. Nerede ne zaman bir diktatör ortaya çıkarsa, karşısına Castellio’lar dikilmelidir. Bu bakımdan Zweig’ın kitabını özellikle baskı dö nemlerinde okumak gerekir. n KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Yayın Yönetmeni: Turgay Fişekçi l Editör: Gamze Akdemir Gürer Mut l Tasarım: İlknur Filiz l Sorumlu Müdür: Olcay Büyüktaş Akça l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Genel Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Bu sayımızın kapağında bir aile fotoğrafında Karl Marx, eşi ve çocuklarıyla görülüyor. Düşünceleriyle dünyayı değiştiren bu insanın aile çevresinden yola çıkılarak yeni yazılmış bir yaşamöyküsü kitabı yayımlandı: Aşk ve Kapital. Kitabı Yeşim Dinçer değerlendirdi. Mustafa Kemal Erdemol’un Kitap Kokusu, ilginç ayrıntılarıyla okurunu mutlu eden kitap üstüne kitaplardan. Elif Şahin Hamidi tanıttı. Bir Yabancıyla Yaşamak, insan kedi ilişkisi üstüne derin düşüncelere dalan bir kitap. Faruk Duman da kitaptan etkilenenlerden. 23 Haziran’da büyük farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nu, biz de kutluyoruz. Benim Sevgili Başkanım adlı kitap, Ekrem İmamoğlu’nun yalnız yaşamöyküsünü değil, içerdiği doksan sayfalık söyleşide onun belediyeilik ve yönetim anlayışını sergilemesiyle de önemli bir belge. Kitabı Yıldırım Tunç tanıttı. Mustafa Kaplan’ın Devrim Anıları, Vecdi Çıracıoğlu’nun kalemiyle yayımlandı. 27 Mayıs’ın öncesi ve sonrasından tanıklıkları yansıtan kitabı arkadaşımız Gamze Akdemir tanıttı. Son günlerin çok tartışılan romanlarından Nefaset Lokantası üstüne yazarı Tuğba Doğan’la Hakan Timuçin konuştu. Bir romanın çevresinin ne denli genişleyebileceğinin örneklerinden Nefaset Lokantası. İyi okumalar... turgay.fisekci@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap