22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ŞIRIN MINE KILIÇ’TAN ‘BENIM SEVGILI BAŞKANIM EKREM İMAMOĞLU’ Aklın ve vicdanın zaferi Vicdanın egemenliği, daha çok demokrasi ve özgürlük! YILDIRIM TUNÇ Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olana dek çok az kişinin tanıdığı, İstanbul’un dış yerleşimlerinden Beylikdüzü’nün belediye başkanıydı. Ama belediyede yaptığı güzel işler, yaydığı sevgi dalgaları, kısa sürede önemli bir siyasi kişiliğe dönüştürdü onu. Ekrem İmamoğlu’nu Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildiği süreçte izlemeye başlayan gazeteci Şirin Mine Kılıç, çocukluğundan başlayıp Belediye Başkanı seçilmesine dek hayatöyküsünü kitaplaştırdı. Benim Sevgili Başkanın Ekrem İmamoğlu adlı kitap yalnızca bir yaşam öyküsü olarak kalmıyor. Sonrasında Ekrem İmamoğlu’nun siyasi çalışmalarına geniş yer veriyor. İlçe başkanlığı döneminde kurmaya başladı ğı yeni siyasi modeliyle halkla nasıl kaynaştığını, yerel yönetimde “Beylikdüzü Modeli”nin ortaya çıkışını ve uygulamalarını anlatıyor. İMAMOĞLU ANLATIYOR Kitabın bütün bunlardan daha önemli yanı ise İmamoğlu ile yapılmış belediyecilik ve yönetim anlayışının ayrıntılarıyla açıklandığı doksan sayfalık söyleşi. Akılcı düşünsel örgütlemeye öncülük etmek, aklın egemenliğinin taşıyıcısı olmak... Benim Sevgili Başkanım; büyük dönüşümlerin ancak liderle, onun işaret ettiği yöne yürüyenler arasındaki sevgi ve yol arkadaşlığı duygusuyla sağlanabileceğini kanıtlıyor. Önümüzdeki yıllara damgasını vuracak olan yeni siyaset anlayışı; sorgulayan, talep eden, özgüvenli bireylere dayalı olacak. Bu anlayış, yeni bir liderlik tarzını da zo runlu kılıyor. Türkiye’de siyaset iklimi hiçbir zaman kolay olmadı. Bugünse, konuşma ve müzakere etmenin yerini, dayatmacı bir tavır ve korku iklimi aldı. Umudu ve geleceği müjdelemek için yola çıkan Ekrem İmamoğ lu, siyasal iktidara ve onun yarattığı yeni zümre egemen anlayışa karşı, toplumsal memnuniyetsizliğin taşıyıcısı, İstanbul ittifakının doğal adayı oldu. Bu kitap bir siyasi partinin belediye başkan adayının biyografisi olmanın ötesinde, bir anaforun girdabından fırlayan, umutsuz kitlelerin, toplumsal memnuniyetsizliğin ortaya çıkardığı bir lideri anlatıyor. Liderler elbette kendiliğinden doğmaz, özgün şartlar ve koşullar ekseninde şekillenir. Ancak Türkiye’deki durum daha farklı. Toplum bir cenderenin içine sıkışmış, konuşanlar susturulup, talepler bastırılmış durumda… Bu şartlarda Ekrem İmamoğlu, sezgisel aklın egemenliğinde, eşitliğin, adaletin, demokrasinin, özgürlüklerin koşulsuz savunucusu olarak ortaya çıkan doğal bir lider… Bu kitap tüm bu süreçlerin gerçek tanığı olarak, bir liderin doğuşunun en yalın öyküsünü anlatıyor. Benim Sevgili Başkanım kitabında işte bu yeni siyasetin ve yeni liderlik tarzının en temel unsurlarını bulacaksınız. Ekrem İmamoğlu’nun günümüzdeki zaferini anlayabilmek için mutlaka okunması gereken bir kitap. n Benim Sevgili Başkanım Ekrem İmamoğlu; Sıradışı Bir Başarı ve Liderlik Öyküsü / Ş. Mine Kılıç / Humanist Kitap Yayıncılık / 224 s. / 2019 AYŞE ÖVÜR’ÜN ‘BOTTER APARTMANI’ 119 yıllık tarihi pencere Ayşe Övür, kaçamadığımız kendimize ve geçmişimize bakarak bugüne dair neler öğrenebileceğimizi ve kendimizi bir şekilde iyileştirmemiz gerektiğine ikna ediyor. ADALET ÇAVDAR B otter Apartmanı İstanbul’daki Art Nouveau mimarisinin ilk eseri. 1900 yılında İstiklal Caddesi’nde inşa edilmiş. İstiklal Caddesi’nin sonlarında TürkAlman Kitabevi’nin hemen yanında bulunan bina. Mimar Raimondo D’Aronco tarafından II. Abdülhamid’in saray terzisi Jean Botter’in ailesiyle birlikte yaşayacağı konut olarak inşa edilmiş. Haftada birkaç kez önünden geçtiğim binaya dair daha önce böyle bilgiler bilmiyordum elbette. Ta ki Ayşe Övür’ün yazdığı ve Remzi Kitap tarafından yayımlanan ikinci romanı Botter Apartmanı’nı okuyana kadar. Ayşe Övür İstanbul Üniversitesi’nde Klasik Arkeoloji eğitimi almış, yüksek lisansını aynı üniversitede Eskiçağ Tarihi Bölümü’nde tamamlamış. Ve daha önce Sahra 1911 adında bir romanı yayımlanmış. Botter Apartmanı 2010 yılı İstanbul’undan bahsediyor ve in sanın her halini sorguluyor. Kurduğu dil ve sakinliği ile dramatik olayları anlatışıyla okuru etkiliyor. Okura ayna tutan romanlardan biri Botter Apartmanı bir psikiyatrist olan Dr. Kaan M. Yamaner’in odasında başlıyor roman. Danışanlarından Zehra aklının içindeki sesleri susturamadığından şikâyet ediyor. Dr. Kaan’ın muayenehanesi Botter Apartmanı’nda. Bugün 119 yıllık olan binanın içinde geçmişle bugüne dair pek çok şey canlanıyor. İlişkiler, bağımlılıklar, aile ve birey olma kavramları, kadın ve erkek olma meseleleri temel olarak insanı insan yapan pek çok şeye dair çeşitli sorgulamamalar anlatılıyor Ayşe Övür’ün romanında. GEÇMİŞLE BUGÜN ARASINDAKİ BAĞ Yazar gördüğü eğitimi romanın da kullanmış. Botter Apartmanı hikâyesinde çeşitli tarihsel dönemleri de ele alıyor. Osmanlı tarihi, o dönemin sosyete hayatı, öte yandan taşra, dönem dönem ise çeşitli coğrafyalar yer alıyor. Bir apartmanın boşluk ları arasından çeşitli sesler duyuluyor ve hikâyeler birbirine giriyor. Bu geçmişle kurulan ilişki son zamanlarda psikoloji alanında adı çokça duyulan aile dizimi ve bununla ilgili terapileri hatırlatıyor. Geçmişten bugüne taşıdığımız travmaları iyileştiremediğimiz müddetçe gelecek yaşantımızı onların ele almaları elbette muhtemel ve Botter Apartmanı karakterleri geçmişle bugün arasında örtüşüyorlar. Ailelerin çoğu zaman kırılmasınlar, üzülmesinler diye düşünüp anlatmadıkları sırları ortaya seriliyor ve herkes aslında oradan süre gelen acıların bir şekilde ortağı olduğunu biliyor. Mimar, çamaşırcının kızı Nazlı, Matilda, Matilda’nın oğlu geçmişten gelen Botter Apartmanı kahramanları. Dr. Kaan’ın hikâyesi bugünden geçmişe mimarın torunu Esta’nın İstanbul’a gelmesiyle kesişiyor. Danışanı Zehra’nın geçmişiyle kurduğu hastalıklı bağları çözmeye çalışırken Dr. Kaan kendi geçmişine kendi aile bağlarına kişisel tarihine yöneliyor. Mimarın kızı Esta’ya âşık olan Kaan kendi terapisini ise Galata Mevlevihane’sinde buluyor. Ayşe Övür Kendi arayışını Mevlevi’nin sözüyle anlamlandırıyor: “Dünya felaketlerin tekrarı üzerine kuruludur.” Aslında bu cümle dünyanın düzenini tanımlıyor. İnsan aynası bir başkasının gözünün içindedir diyor roman. Özellikle Kapıcı Hamza’ya romanda verdiği yer ile hiçbir suçun gizlenemediğini yeryüzünde yaptığımız her şeyin bir izi bize olmasa bile bizden sonrakilere bir dönüşü olduğunu gösteriyor. Bu romanı okuduktan sonra gidip o binanın karşısında bir süre durmak ve seyretmek istiyorsunuz. Tarih ve psikolojinin iç içe girdiği bu roman yer yer kurgusuyla polisiyeye de sıçrıyor. Ayşe Övür kaçamadığımız kendimize ve geçmişimize bakarak bugüne dair neler öğrenebileceğimizi ve kendimizi bir şekilde iyileştirmemiz gerektiğine ikna ediyor. n Botter Apartmanı / Ayşe Övür / Remzi Kitap / 208 s. / Nisan 2019 10 4 Temmuz 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle