Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ERNST JÜNGER’DEN “CAM ARILAR” Yeni dünya ve eski bir şövalye Ernst Jünger’in 1950’lerin ilk yarısında kaleme aldığı fütüristik ve distopik romanı “Cam Arılar”, geleceğe dair tuhaf ve tekinsiz öngörüler barındırırken insan gücünden makineleşmeye geçiş sırasındaki gerilimi yansıtan karakterleriyle öne çıkıyor. ali bulunmaz Y anlış zamanda yanlış şeyler söyleyip sonradan bunun bedelini ödeyen bir yazardı Ernst Jünger. İlkgençlik yıllarının sonunda, ileride “Nazilerin kabaran ırmağı” diye nitelenecek Heidelberg’deki evinden kaçarak katıldığı Almanya ordusuyla cepheye giden ve Birinci Dünya Savaş’ındaki deneyimlerini kitaplaştıran Jünger, 1920’lerin ortalarında liberalizm karşıtı aşırı ulusalcı fikirler dillendirdi; JeanPaul Sartre’ın deyişiyle “kendisini suyun akışına kaptırdı.” İkinci Dünya Savaşı’nın hazırlık evresinde, Almanya’da gelişip şiddetlenen Nasyonal Sosyalizm, paramiliterleşme ve partileşme döneminde Jünger’in söylemlerinden epey yararlanmıştı. Hatta Hitler, bunu resmîleştirerek yazarı partinin “entelektüel” kadrosuna katmak istemişti. Ancak Jünger, kendisine yapılan tüm teklifleri reddettiğinde el altından mimlendi. Böylece kitaplarının en belirgin teması olan tehlike ve tekinsizlik, yazarın hayatının ayrılmaz bir parçası hâline geldi. Jünger, İkinci Dünya Savaşı’nda yüzbaşı rütbesiyle orduya alınsa da “verilen görevlere layık olmadığı” gerekçesiyle Almanya’ya geri çağrıldı ve sonrasında Hitler’e suikast girişiminde bulunan askerlere katıldı. Savaşın bitimiyle Nazilere yakınlığı öne sürülerek sansüre takılan Jünger’in kitapları ancak 1950’lerin başında yayımlanabildi. Birçok kez ölümle burun buruna gelen yazar için savaş ve hayatını kaybetme riski hep belirleyiciydi. Hatta bir yazısında bu tür tehlikelerin, kişiye bilgeliğin kapısını açabileceğini belirtmişti. Bahsettiği bilgelik, önceleri militarizm sularında yüzen ve Nazi Almanyası’nda bir dönem muteber sayılan fikirler öne süren Jünger’i, savaş ve yıkım deneyiminden sonra barış ve sefi ve ahlaki yorumlar yapan Jünger’in insan hakları savunucusuna dönüştür yaşamından süzülerek geliyor okur müştü. Daha önceki zamanlarda tanık karşısına. olunmayan şiddetle başlayıp makine Eski dünyanın savaş araçgereçlerinin leşmeyle olgunlaşan devirden hareketle yerini yenilerinin aldığı bir ortamda, geleceğe dair öngörülerde bulunan; “sefalet insanın iradesini gasp ediyor” ütopyadan distopyaya doğru yol alan ve diyen Richard, kendisini işe yaramaz nihilist fikirleri evrim geçiren bir Jünger hissediyor. Bu noktada yolunun kesişti çıkmıştı ortaya. Cam Arılar (Die Gla ği eski arkadaşı Twinnings, onu mucit sernen Bienen), yazarın bu döneminin ve tasarımcı Giacamo Zapparoni’yle ürünü. buluşturuyor. On parmağında on marifet olan Zap BÜYÜK ADAMLARIN HAKSIZLIĞI paroni; makine ve otomat üreticisi, 1957’de yayımlanan Cam Arılar’ın film endüstrisine el atan ihracatçı ve başkarakteri; yakın geçmişin yüzbaşısı fabrikatör, büyülü üretimleri gazete ve artık işsiz eski bir asker olan Ric sayfalarını kaplayan bir mucitpatron. hard, hayatının önemli dönemeçlerini Zapparoni’nin “karanlık” ya da “kirli romanlarına katarken bunlara dair fel işler”i, yıldızı parayla barışmayan ve para kazanma konusunda beceriksiz Richard’ı onunla buluşturan nokta. Vatana hizmet etmiş ve sonra ihanet le suçlanmış bu eski asker, Zapparoni’nin aradığı, hem katı yanıyla hem de güveni lirliğiyle “birlikte at çalına bilecek kâhya” tipine uygun gibi görünüyor. Richard ve Zapparoni’nin görüştüğü mekân kuklalarla, tasarımlarla ve küçük alet edevatla dolu, doğayla iç içe Wilhelm Rozenkranz bir malikâne. Oraya adım attığı anda Richard’ın zihni berraklaşıyor: “Elinde başvu Savaşın bitimiyle Nazilere yakınlığı öne rabileceği pek çok hukuki yol bulunan sürülerek sansüre takılan Jünger’in kitapları ancak 1950’lerin başında yayımlanabildi. bir adam dahi bazı planlarını gerçekleştirirken arka kapıları kullanmaya mecburdur. Hukuk daima, küçük ya da büyük her türlü hukuksuzluğun sınır larında dolanır. Bu sınırlar da yetkiler arttıkça genişler. Bu yüzdendir ki büyük adamlar küçük adamlara kıyasla daha çok haksızlık yapar. Yetkiler ne kadar mutlaksa sınırlar o kadar silik olur; haklı ile haksızı birbirinden ayırt etmek de bir o kadar zorlaşır. İşte o zaman bir likte at çalabileceğiniz insanlara ihtiyaç duyarsınız.” Desen: Paulo Galetto KORKU VE COŞKU Tarih hızla gözünün önünden geçen Richard, “tehlikenin soluğunu” ensesinde hissederken “bilgi güçtür” sözü “yeni, tekinsiz ve dolaysız bir anlam kazanıyor.” Baktığında Zapparoni’de bil ginin, gücün ve ikna ediciliğin suretini görürken optik bir yanılsamaya kapılıp kapılmadığı konusunda tereddüde düşüyor. Bundan hızla sıyrılmasını sağlayansa savaş malzemelerine meraklı koleksiyonerin, “dikkat edin” diyerek uyardığı arılar oluyor. Bu farklı otomat türü, “doğayı basitleştiren” Zapparoni’nin deney sahasında vızıldamakla kalmıyor, girdiği cam kovanda, camdan karnından nektar boşaltırken tüm çıplaklığıyla izlenebiliyor: Bu bir bakıma doğaya hâkim olma çabası aslında. “Eski dünya”nın insanı ve Zapparoni’nin yeni çalışma arkadaşı Richard ise buna tanık olan ve teknolojinin derinliklerine dalıp afallayan insanı temsil ediyor. Otomat arı sürüsü ise Zapparoni’yi, başka pek çok alet edevata ya da silaha sahip insanlardan daha güçlü birine dönüştürüyor Richard’ın gözünde. Elbette söz konusu gücün zehirli bir tarafı var; malikâne bahçesinin her köşesinde buna dair kanıtlar yer alıyor. Ardından Richard, gördüklerine ilişkin ahlaki bir yorumda bulunuyor: “İnsani mükemmellik ve teknik kusursuzluk bir arada düşünülemez. Birini istiyorsak diğerini kurban etmeye mecburuz ve hangi kararı alırsak alalım, bir yol ayrımına geleceğiz. (...) Kusursuz mekanizmalar karşısında hissettiğimiz korku ve coşku, mükemmel bir sanat eseri karşısında büyük bir kıvançla duyduğumuz hazla taban tabana zıttır. Böyle anlarda bütünlüğümüze, içimizdeki o ahenge karşı saldırıldığını hissederiz...” Nanoteknolojinin bilim gündemini meşgul ettiği bugünlerde, 1950’ler için hayli fütüristik sayılabilecek Cam Arılar, tuhaf ve tekinsiz öngörüler barındırıyor. Öte yandan, insan gücünden makineleşmeye geçiş sırasındaki gerilimi yansıtan distopik romanda, şövalye ruhlu Richard bu ara dönemin bocalayanı, yeni dünyanın şövalyesi Zapparoni ise söz konusu zaman diliminin yaratıcısı ve yöneticisi olarak öne çıkıyor. n Cam Arılar / Ernst Jünger / Çeviren: Mert Moralı / Jaguar Kitap / 192 s. 4 7 Şubat 2019 KItap