Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EVİN İLYASOĞLU’NDAN “BEN LEYLA GENCER – LA DIVA TURCA” ‘Bir sahne canavarının hikâyesi’ Evin İlyasoğlu’nun kaleminden çıkan “Ben Leyla Gencer La Diva Turca” kitabı, sesiyle ve dramatik gücüyle iz bırakan sanatçıyı kişileştirerek kendini var etme yolculuğunda yaşadığı coşkularını, hayal kırıklıklarını, sevinçlerini, acılarını kendi ağzından hikâyeleştirirken, okuru operanın coşkulu yıllarına götürüp müzik dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. İlyasoğlu ile kitabını ve Gencer’i konuştuk. nursel duruel S evgili Evin İlyasoğlu, ülkemizde müzik, özellikle Klasik Batı Müziği ve bu alana katkıda bulunan sanatçılar üzerine en sık, en sürekli yazan isimlerden birisin. Gazete,dergi yazıları; radyoTV programları ve kitaplar, kitaplar... Yeni çıkan kitabın Ben Leyla Gencer La Diva Turca, zengin içeriği ve özenli tasarımıyla öylesine çekici ki, insan kolayına bırakamıyor elinden. Bu kitabı yazmaya ne zaman, nasıl karar verdin? Leyla Gencer’in hayatıyla ilgili belge, bilgi, fotoğraf ve ses kayıtlarına ulaşma sürecinde neler yaşadın? Arşiv konusunda çoğumuz savruk davranıyoruz, diye soruyorum bunu. n Bu kitap bana Borusan Sanat tarafından ısmarlandı ve Yapı Kredi Yayınları tarafından basıldı. Benden önce İtalya’da Franca Cella ve Türkiye’de Zeynep Oral, Leyla Gencer’in yaşamını merkez alan kitaplar yazmıştı. Bir bakıma şanslıydım çünkü onların kaynaklarından da yararlanacaktım. Bir bakıma da şanssızdım çünkü onlar Leyla Hanım ile çok yakın olmuşlar, uzun yılları paylaşmışlar ve onu opera sahnesinde izlemişlerdi. Nasıl yola çıksam dediğim sıralarda Boğaziçi Üniversitesi’nden eski bir öğrencim, Seren Akyoldaş çıkageldi. Hem tarih doktorası hem şan dalında konservatuvar diploması vardı. Hem de İtalya’da yaşıyordu. Bana bu projede asistanlık yapmayı kabul etti. Onunla birlikte Leyla Gencer’in ilk kez sahneye çıktığı NapoliTeatro San Carlo’dan işe başlayıp Roma, Floransa ve Milano La Scala’ya doğru yol aldık. Bir sonraki sefer Palermo’da Teatro Massimo’daydık. Beni en çok ilgilendiren opera evlerinin arşivlerinde bulduğumuz belgelerdi. Örneğin bir program dergisindeki oyuncular listesinde Leyla‘nın adı en ünlü isimler arasında yer alıyordu. O sıralar yeni parlayan bir operacı için kıvanç vericiydi. Daha ilk İtalya temsilinden itibaren gazete kupürlerinde, program dergilerinde fotoğrafları başı dik ve sanki yılların operacısıymış gibi duruyordu. Bu satırarası belgelerinde ve dinlediğimiz anılarda Leyla, bir bakıma sanki onun için yaratılmış bir rolü sahnede olduğu kadar gündelik hayatında da sürdürüyordu. Palermo’da onun adını bilen bir taksi şoförü, konservatuvarda kısa pantalonuyla temsilini izlemiş bir kompozisyon öğretmeni benim için çok değerli tanıklardı. Sonra Çubuklu’daki ailesini buldum: Eskiden Arnavutköy’de komşumuz olan, Leyla’nın akrabası Füsun. Sonra İtalyan Lisesi arşivleri, sonra Seren ile İtalya’da ve burada yaptığımız nice söyleşi ve Zeynep Oral’ın verdiği konuşmalarla ders notları temel belgelerim oldu. Kendi fotoğraflarını özenle zarflayıp İKSV’ye teslim etmişti. Onun canlı söyleşilerini ve ses kayıtlarını da elektronik ortamda bulup dinledim. Safranbolu ve Polonezköy arşivlerini değerlendirdim. Ankara’da onunla sahneye çıkmış operacılarla konuştum. Belge toplama, yazıya dökme ve editörlük işleriyle neredeyse bir yıldan fazla bir süreç geçti. Evin İlyasoğlu, “Ben Leyla GencerLa Diva Turca”nın hazırlanış sürecini Nursel Duruel’e anlattı. n İki ayrı sesin anlatımıyla akıyor kitap. Dış ses, kitabın yazarına ait bir düz anlatım; ikinci, iç ses ise yazarın Leyla Gencer’e uygun bulduğu dile ait. Zor olan, cesaret isteyen, ikinci sesi oluşturmaktı herhâlde. Buna neden gerek duydun? İç sesin inandırıcılığını sağlamak için nelere dikkat ettin? Bir de kutu içine alınmış yazılar var. Onların anlatımla bütünleşmelerini nasıl sağladın? n Kitabın kurgusunda bu ikili hatta üçlü anlatıma çok özendim. Özellikle baştaki Prolog’da ve sondaki Epilog’da söze Leyla başlamış ve o bitirmiş oluyor. Leyla’nın anlattığı satırlar mor harflerle, birinci tekil şahıs; benim satırlarım, yazar olarak, daha nesnel anlatımımla üçüncü tekil şahıs sürüyor. Kutulardaki anlatım daha belgesel, daha tarihî, daha teknik. Ama birçok kutunun sonunda Leyla’nın yine orada anlatılan operayla, bestecisi, şefi veya tekniğindeki incelikle öznel ilişkisi de yer alıyor. “İçses” anlatımını bulmak bana bir kurtarıcı gibi geldi. Böylece kahramanım anlatıcısını aradan çıkartarak okuruna daha yaklaştı sanıyorum! Kitabın diline gelince, Leyla’nın satırlarında, onun Türkiye’den ayrıldığında konuşulan 1940’ların Türkçesini kullanmaya özen gösterdim. O zamanlar Arapça, Farsça, Fransızca ve Osmanlıcanın karışımı bir dil var. Leyla’nın o dilde konuşması daha gerçekçi geldi. Zaten kendi ders notlarındaki dil de öyle. Leyla’nın kitabına opera dünyasının müzikbilimselliğini de kattığım için ikili anlatım daha uygun oldu. “OPERAYA BÜYÜK HİZMETLER” n “Elveda geçmişin gülümseyen rüyaları” başlıklı prolog ile finaldeki “Puslu bir sabahtı” başlıklı Epilog, Leyla Gencer’in hayatını anlatan bir opera sahnesinde perdenin açılmasını, oyun bitince de bir epiogla kapanmasını temsil ediyor sanki. Biz okurlar, yazar olarak senin zihnimizde sözcüklerle yarattığın sahnede izliyoruz Leyla Gencer’in hayatını. Açılışla kapanış arasında yer alan 13 bölümde birbirinden etkileyici sayısız sahne var. n “Addio del passato” Verdi’nin La Traviata’sında Violetta’nın hayata vedasıdır. Bu arya Leyla’nın ölümünden sonra da ona ait her törende çalındı, âdeta onunla özleşti. Verdi, Rossini, Donizetti, Bellini operaları “Bel canto”nun (güzel şarkı söyleme sanatının) temsilcisi olarak Leyla‘nın sesinde yeniden hayat buldu. Üstelik o bestecilerin hiç duyulmamış nice eserini tozlu raflardan indirip sahnelettirdi ve >>başrolde yer aldı. Bunlar Leyla’nın opera tarihine büyük hizmetleriydi. 10 7 Şubat 2019 KItap