Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KItap Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Renkler, Sesler, Harfler veda ediyor... Y irmi yüç yıldır süren çocuk ve gençlik sayfalarımıza verdiğimiz emeğin en yakın tanığı olan değerli okurlarımıza veda etmiyoruz elbette, vedamız “Renkler, Sesler, Harfler” sayfalarına… Yirmi üç yıldır hevesle, heyecanla bekledik, iple çektik perşembenin gelişini. Çocuk ve gençlik kitapları ile okurlarımız arasında bağ kurup kitap bahçesinde dolaşırken sevinçliydik. Çocuklarla nitelikli kitabın, yazarın, çizerin buluşmasını sorumluluğumuz bildik. Ülkemizin kültür birikimine, eğitimine köklü hizmetlerde bulunan öğretmenlerimize, çocuğunu kitapla buluşturan ebeveynlere, çocuk yazınına emek veren kütüphanecilere, yazarlara, yayın cılara, ressamlara seslendik, birlikte kutladık çocukların dünyayı değiştirmesini. Yaşamda değişmeyen tek şey değişim ve dönüşümse hepimizin buna ayak uydurması gerekiyor. Bu yolculukta bize cesaret veren herkese teşekkür ederiz. Umuyoruz, tanığı olduğumuz bu döneme ve geleceğe bir iz bırakabilmişizdir. Bundan böyle buluşacağımız yer yine umuttur, yine kitaplardır. Renkler Sesler Harfler Ekibi Turhan Günay, Mavisel Yener, Aytül Akal, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu Kitap gölgesi Vahşi Şeyler Burcu Aktaş’ın kaleme aldığı “Vahşi Şeyler”, insanların vahşeti nasıl rasyonelleştirebildiğini, edebiyatın estetiği aracılığıyla çocuklara aktaran bir roman. MAVİSEL YENER maviselyener@yandex.com www.maviselyener.com H üzünlü, gri, yıldızsız, öfkeli, sıkışık, öksürten, gürültülü, rutubetli, pis kokan bir ‘Şehir’ betimlemesiyle başlıyor kitap. Bu keşmekeşi yaşarken onun parçası hâline gelmemek mümkün mü? Kendi dünyasının sınırlarını koruyarak Şehir’deki evinde yaşayan seksen beş buçuk yaşındaki Mualla, kitabın baş kahramanı. Mualla hayatını, penceresinin kenarında, Şehir’in karmaşasını gözlemleyerek tüketiyor. Her şeyin birbiriyle sonu gelmez etkileşimine tanık olurken boynuna astığı dürbünü, manzarayı ona yaklaştırıyor. Mualla’nın hikâyesinin ipucu nerede saklı dersiniz? O, kitapların arasında, pencere kenarında günlerini geçirirken doğum günü gelip çatıyor. Gözünün önüne çocukluk doğum günlerinin unutulmaz hediyeleri gelmeye başlıyor. Hatırlamanın mutlu luğu, korkusu, kaygısı, özlem hepsi bir arada… Pencerenin pervazına çarpıp düşen kuş, belki de onun yeni yaşının armağanı. Baygın kuşu içeri alıp su vermeye çalışırken kuşun kendisi oluveriyor Mualla. O anda caddedeki sıra dışı karmaşayı fark ediyor. O da ne! Şehir’in en kalabalık caddesinde bir Karaca duruyor. KARACA, DOMUZ VS. Bir karacanın yolu Şehir’in ortasına nasıl düşebilir? İşte o andan itibaren Mualla bir Karaca’dır. Onun kadar sıkışmıştır, ürkektir. Mualla’nın aklına ilkokula başladığı gün gelir çünkü o gün tıpkı bu karaca gibi şaşkındır: Burcu Aktaş “Karaca ormanın değil, yüksek binaların gölgesinde. Karaca dalların değil, egzoz dumanlarının arasında. O da buraların yabancısı, benim gibi” (s. 33). Karaca, Şehir’in gündemine oturur; haberlerde bu tuhaf olay konuşulur. Belediye ‘vahşi hayvanlarla karşılaşınca yapılacaklar’ hakkında halka cep telefonu mesajları yollar. Mualla boya kalemlerini eline alıp zamanı bazen resme dönüştürür, bazen de piyanonun tuşlarında canlanan Chopin ezgilerine… Ama hiçbiri, hayatı seyretmenin dayanılmaz ağırlığını omuzlarından alamaz. Çünkü ‘böyle bir dünyada yolda olmak cesaret işi’dir. Derken bu kez Şehir’e yaban domuzları gelir, kısa sürede yakalanıp kafeslere tıkılırlar. Mualla da en az yaban domuzları kadar yabancıdır bu Şehir’e. Bir inşaatta kış uykusuna yatan bozayı da ‘başarı’yla yakalanmıştır, Şehir’de ‘Vahşi Şeyler Vukuatı’ olarak adlandırılan operasyon sürer. Mualla’nın pencereden gördüğü, pötikareli palto giyen minik kız zaman zaman kadraja girip çıkar. Mualla onu görünce heyecanlanır, her defasında da gözden yitirir. Bu küçük kızın kim olduğunu bulmak okurun işi! Anlatı boyunca kullanılan ‘Van Gogh bunu görseydi… Şöyle çizerdi…’ ifadesi, metnin gerçekliğine okurun başka bir açıdan da bakabilmesini sağlıyor. ŞEHİR’İN MASKESİ DÜŞTÜĞÜNDE… Romanın ilerleyen sayfalarında, hasta kuşla, oyuncak ayısı ve pencereye gelen karga ile Mualla’nın daha çok sohbet ettiğine tanık oluruz. Mualla’nın zihnine üşüşenler her türlü kılıkta karşımıza çıkmaya başladığında Mualla, Şehir’e adım atmaya ve ininden çıkmaya karar verir. İninden çıkan bozayı gibi onu da yakalayıp kafese koyacaklar mı? Mualla’nın başkalarınca anlaşılması mümkün mü? Şehir’in maskesinin ardında neler var? Geçmişten bugüne, bugünden geleceğe uzanan doğrusal zamanda değerlerin yükselişi ile çöküşü göz açıp kapayana kadar mı gerçekleşmiştir? Bu çöküş insanı dipsiz bir uçuruma çekiyorsa neden ‘dur’ diyemiyor? Korkularımızı kesip atsak neyi başarabiliriz? Bizi ne bekliyor? Sorular sorduran kitaplar iyi kitaplardır. Aktaş’ın etkileyici ve kasvetli kitabı Vahşi Şeyler, çocuk yazınımızın geldiği yeri görebilmemiz açısından önemli ve değerli bir yapıt. Kitaptan Selim İleri kurmacası tadı aldım diyebilirim. Her yaştan okurun farklı algılarla okuyabileceği satırlarda yazarlara, şairlere yapılan göndermeler bir saygı duruşu niteliğinde. Aktaş, çocuk edebiyatının ‘edebiyat’ öğesini her zaman hesaba katarak yazıyor, sorun odaklı kitaplar kaleme alarak çocukları eleştirel sorgulama yapmaya davet ediyor. Karga, küçük kız, diğer hayvanlar gibi metaforlar kullanarak çocukların ilgisini çekmeyi başarıyor. Doğaya ve diğer canlılara verilen zararı, çarpık kentleşmeyi, yalnızlaşmayı, yabancılaşmayı, insanların vahşeti nasıl rasyonelleştirebildiğini (ussallaştırdığını), edebiyatın estetiği aracılığıyla çocuklara aktarıyor. Bu yazıyı kitaptan cümleler bitirsin: “Şehirliler verilmiş olanı kabul eder. Hüznün yanına yenilgiyi ekledikleri bir hayat yaşarlar. Onlar yenildiği için Şehir de yenilir.” Bu kitabı okuyan çocuk asla ‘vahşi insanlar’dan olmayacak, her iddiasına varım! n Vahşi Şeyler / Burcu Aktaş / Doğan Egmont / 2019 / 114 s. / 10+ 14 7 Şubat 2019 KItap