Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ENİS BATUR’DAN ‘PASAPORT DAMGALARI’ E S K Ş E H R 1015 ARALIK Tüyap Fuar Merkez ODUNPAZARI / ESKİŞEHİR 13 ARALIK CUMA Yeni düşlere fırsat tanımak... Çocukluğumuzdan kalan bir söz: Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Sizce gezen ile okuyanı karşı karşıya getiren ve birbiriyle çarpıştıran bu söz kadar yanlış, yanlış olduğu kadar yanlı ve bir o kadar da rahatsız edici başka söz bulunabilir mi? KORKUT AKIN S izce gezen ile okuyanı karşı karşıya getiren ve birbiriyle çarpıştıran bu söz kadar yanlış, yanlış olduğu kadar yanlı ve bir o kadar da rahatsız edici başka söz bulunabilir mi? Şair, “Okumak gerek evlat, falanı filanı bırakıp okumak” diyor. O zaman, bu karşılaştırmanın kandırma amaçlı olduğunu düşünmemek elde değil. Ama yine de gezmek, hem de çok gezmek gerekli. Enis Batur, ülkemizin en verimli yazarlarından biri... Bu kez Pasaport Damgaları ile dışından bakınca başka başka ülkeleri anlattığını düşündürse de yurt dışındaki günlüklerini kitaplaştırmış. Yani tanıtımdan çok duygu ve düşünceler bir arada... “Bir zamanlar da öyle bir anlatı kurmuştum kafamda: Adam tatil kasabasında büyüleyici bir kadınla tanışıyor, birlikte oluyorlar. İstanbul’a dönüşte kadını, verdiği telefon numarasından ve adresten arıyor: Böyle biri yok!” Bir film öyküsü gibi... HEPİMİZİN BAŞINDA... Hürriyet Gazetesindeki tensikat gündemde. Enis Batur, Paris’teyken bir sabah aldığı haberin akşama dek yakasından düşmediğini yazıyor. Kendisi de yıllarca çalıştığı kurumdan iki cümleyle ‘kovulmuş’, hem de tazminatsız. Duygusunu şöyle özetlemiş: “Nefret ediyorum Reich’in ‘küçük adam’larından”. Aradan birkaç gün geçmiştir ve gerçekten içine oturmuş olmalı ki yeniden dönüyor aynı konuya: “Genç olmadığımı, gençlerin hareketlerini izleyerek daha iyi anlıyorum. Sağlıklı öfkeleri, sağa sola hücumları, benim yaşımda bir şeyi biliyorsun: Olup bitmiştir her şey, en iyisi çekilip susmaktır.” Neyse ne, vuruyor kendini sokaklara... 1 Ağustos 2002 tarihli yazısında, “Türkiye aynı: Kaynıyor. Anlaşılan, hiç çıkamayacağız düze, düzlüğe” diyor. Ama ben onun sözünden el alıp aradan geçen yirmi yıla karşın değişmeyen demokrasi, barış, hoşgörü, sevgi taleplerine ek KHK ile işlerinden, eşlerinden, evlerinden, hayatlarından edilen “Barış Akademisyenleri”ni, tutuklanan siyasileri, gazetecileri, seçilmiş belediye başkanlarını, sürekli tartaklanan “Cumartesi Anneleri”ni düşünüyorum. denemelerle iç içe! Yol düşüncesine ve “Kuş, bulut, dağ” yan temalarına dayanan çatısına bir de fotoğrafı eklediğini ama “ada” sorununu çözemediğini, “şiirsel düzyazıya, kurmacagerçek teğetinde mi gireceğim; yoksa Sezai amca üzerinden otobiyografiyi mi açmalıyım” diye soruyor. Evet, haklısınız, Enis Batur’un denemelerle iç içe büyüyen kitaplarını okurken bu notlar anlamı omuzluyor çokça. Daha önce okuduğum Enis Batur’un, aklıma takılan anlatımları anlam buluyor, sevinçliyim. Enis Batur, bir gün, yazdığı konuları (kitaplaşmışlar da var içlerinde) sıralamış, “sürpriz parçalar da gelebilir” diye de eklemiş. Berlin’den Madrid’e, Roma’dan Saraybosna’ya ve daha birçok kente kadar ama en çok da Paris’te müzeleri gezdiğini ve sergileri kaçırmadığını öğreniyoruz günlüklerinden Batur’un. Hatta aynı müzeyi farklı dönemlerde farklı duygularla doluyken gezip de farklı düşüncelerle çıktığını anlatıyor. Tüm bunlar bir yandan bu kitaptaki anlatımına yansırken bir yandan da kurduğu, kurguladığı çalışmaları güçlendiriyor. Şimdi peşine düşeceğim bir cümle, bilmem sizi ne kadar etkiler: “Gece, uykudüş bölünüşü, Tanpınar’la boğuştum. Ruh: Sıkışmış bir fikir.” Fikrimi serbest bırakırsam ruhum da rahatlar... Deneyip göreceğim. n Pasaport Damgaları / Enis Batur / Kırmızı Kedi Yayınevi / 635 s. / 2019. 5 Aralık 2019 9 Zeynep Oral | 14.00 14 ARALIK CUMARTESİ Alev Coşkun | 14.00 Işık Kansu | 14.00 Barış Terkoğlu 14.00 M ne G. Kırıkkanat 14.00 15 ARALIK PAZAR Mustafa Balbay | 14.00 4202