24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Dost Meclislerinde Kasideler / Behçet Necatigil / Yayına Hazırlayanlar: Ayşe Sarısayın, Şaban Özdemir / Yapı Kredi Yayınları / 244 s. “Geçemez huylu huyundan ve Necati Behçet / Bir kısık ezgi arar fanfar u boru yerine”. Dost Meclislerinde Kasideler, Necatigil arşivinde bulunan kendi yazdığı kaside ve gazellerin çevresinde oluşuyor. Her şiir bir anıya, bir fotoğraf albümüne uzanıyor. Çay partisi, piknik, yılbaşı, mezuniyet, misafirlik, ödül, doğum, emeklilik, uğurlama gibi teşekkür ve tebrik günlerini Necatigil, şiirle taçlandırarak bir geleneği sürdürürken kızı Ayşe Sarısayın da bu şiirlerin hikâyelerini anılarına, tanıklıklara dayanarak, kitaplardan yararlanarak anlatıyor. Behçet Necatigil’in günlük hayatındaki incelikleri, dostlarıyla ilişkilerini göstermesi bakımından da önemli bir anı kitabı. Dedim: ‘Ah!’, ‘Türkçe ‘Off’ 2 / Feyza Hepçilingirler / Sia Kitap / 352 s. Günümüzde dilimiz saldırı altında... Yabancı sözcüklerin saldırısı yanında dili ve sözcükleri bilerek bozanların, bilgisizlik yüzünden yanlış kullananların sayısı da az değil! Türkçe Off’un ikinci cildi Dedim: ‘Ah!’ta, çocuğun beyninde temel kavramların anadille oluştuğunu vurguluyor Feyza Hepçilingirler. Dilin, yığınları toplum yapan, insanları bir arada yaşatan en büyük etken olduğunu görmezden gelenlerin ayrı tuzağa kendilerinin de düşeceğinin altını çiziyor. Türkçenin savunmasını yaptığı kitabında, dilimizi özenli kullanmamız konusunda uyarıyor. Farkında olmadığımız pek çok örneğe dikkat çekerken hem şaşırtıyor hem güldürüyor. Dünyanın Uğultusu / Behçet Çelik / İletişim Yayınları / 275 s. İşsizliğin, para meselelerinin, aşkın, arkadaşlığın, geçmişin ve hayatın koyu renginin sıkıştırdığı biri nereye kaçar? Kendisine mi? Yoksa bir başkasına mı? Behçet Çelik, hayatın dili ile edebiyatın dilini harmanladığı kitabında; bir taşra kentinden üniversitede okumaya geldiği İstanbul’a yerleşen ve iş hayatında günbegün yükselen Ahmet’in hayatının birden olumsuz bir yöne evrilişini anlatıyor. Tüm kahramanlarıyla ha yat, varoluş, aşk, arkadaşlık ve geçmiş üzerine düşündürüyor. Darı Sır / Sibel Ünal / Pêri Yayınları / 167 s. Dar’ı Sır, dağlar arasında yaşayan küçük bir topluluğun varoluş mücadelesini anlatıyor. Merkezi hükümetin temsil ettiği düşünceden de, inançlardan da uzak bir topluluk bu. Bu da merkez tarafından birer tehlikeli güç olarak sayılmalarını ve baskı altına alınmalarını getirecektir. Zalimliğe karşı yaptıkları tek şey yakarmaktır; suya, dağa, taşa, doğan güneşe... Atalarından öyle görmüş, öyle bellemişlerdir çünkü. Sibel Ünal’ın destansı dilde kaleme aldığı Darı Sır’da; gün doğumuyla başlayan yaşam, kuytuda bekleyen ölümle eşlenir böylece. Yaşam nefes kadar yakın, ölüm su kadar uzaktır kendilerine. Unutulmaz / Turgay Fişekçi / A7 Kitap / 240 s. “Her baktığı şeyde insan ve toplumu düşünen biriyim, Gezdiğim gördüğüm , okuduğum şeylere de bu gözle bakıyorum,.Belki de bütün hayatımızı bir gezi. Neruda, ‘Yeryüzünde Konaklama’ demişti bir kitabının adına. Bizlerin hayatları da gezi kitaplarının yalnızca birkaç sayfası, kim bilir!” Bağlarda geçen çocuklukla başlayan Unutulmaz, şair ve yazar Turgay Fişekçi’nin yaşamından kesitler içeren bir gezi kitabı. Yıllar boyunca yaptığı seyahatlere ilişkin kimi zaman yurdun eşsiz coğrafyasında kimi zaman da yabancı kentlerde tuttuğu günce tadında bir anlatı. Okuru; Madımak’tan Weimar’a, Prag’tan Gökçeada’ya daha pek çok noktada okuru deneme tadında gezdiren kitabın kapsamında; alışılagelenin dışında tarihi mekânlar, yeme içme rehberi ve eğlence dünyası yok; resim var, heykel var, edebiyat var, felsefe var, içinde sokaklar var. Fişekçi’nin dediği gibi; tıpkı roman, öykü ya da şiir kitabı okur gibi okunan bir kitap Unutulmaz. Devriye Tekrar Doğanlar / Orçun Fida / Nemesis Kitap / 312 s. Hayatta kendi gerçeğini bulamayanları anlattığı romanında Orçun Fida; hayatın doğum ve ölümden ibaret olmadığını, her canlı ve nesnenin kendi zaman yolculuğunu nasıl tamamladığını, farklı karakterlerin hayat hikâyeleriyle ortaya koyuyor. Roman; Efe’nin annesini kaybetmesi ve ailesiyle ilgili sırlar açığa çıktıktan sonra akıl hastanesinde kalan teyzesiyle tanışmasıyla başlıyor. Teyzesinin hastane odasının duvarlarına çizdiği işaretler ve dedesinden kalan bir parşömen onu hiç bilmediği bir dünyaya sürükler. Bir cevap bulmak için buluştuğu Derviş’le tasavvuf öğretilerinden Budizm’e, kutsal kitaplardan Tibet Ölüler Kitabı’na dek pek çok kaynakta tekrar doğuşun izlerini sürer. Ancak farkında olmadığı bir şey vardır: Sırrı koruyanlar onun peşine düşmüştür. Bu aslında Devriye ile Lethe’nin sonsuz savaşıdır. Arkadaş Mektupları Erdal Öz, Adnan Özyalçıner, Kemal Özer / Yayına Hazırlayan: Yalçın Armağan / Can Yayınları / 392 s. Bir ağacın dalları gibiydik, diyor Kemal Özer, 1950 kuşağından dostlarını anarken. Arkadaş Mektupları’nda bu çok dallı ağacın üç ismi Erdal Öz, Adnan Özyalçıner ve Kemal Özer’in, 1955 ile 1973 yılları arasında yazdıkları mektuplar ilk kez bir araya getiriliyor. Erdal Öz, Kendimin o yıllardaki görüntüsünü buluyorum, diyerek bu mektupların bir dönemin belleğini nasıl kayda geçirdiğine işaret ederken; Kemal Özer de özellikle 1970’e kadar yazdıklarının kendisiyle yüzleşme olanağı yakaladığını dile getiriyor. 1950 kuşağının üç önemli isminin mektupları, kendi kişisel tarihlerinin kayıtlarını tutmanın yanı sıra 1955’ten 1973’e kadar arkadaş sohbetlerine saklanmış “gizli” edebiyat tarihini de açığa çıkarıyor. Çanakkale’de Savaşan İngiliz Alayları / Ray Westlake / Çeviren: Yusuf Serdar Demirtaş / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 752 s. 1915’te Çanakkale Boğazı’nı geçmek amacıyla Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yapan İngilizlerin Akdeniz Sefer Kuvveti (MEF) ile Fransızların Doğu Sefer Kuvveti (CEO) bünyesinde, dünyanın birçok farklı ülkesinden askerler vardı. Yeni Zelanda ve Avustralyalılardan Hintlilere, Afrikalı Zuavelerden Kanadalılara beş yüz bini aşkın asker, İngilizlerin İstanbul’a ulaşıp I. Dünya Savaşı’nı kısa yoldan bitirme stratejisi doğrultusunda Yarımada’ya indirildi. Bu askerlerin önemli bir kısmıysa seksen beş ingiliz alayına bağlı taburlardan oluşuyordu. Ray Westlake’in, iki binden fazla harp ceridesi ve asker anısından yararlanarak hazırladığı inceleme; on küsur ay süren bu seferde görev yapan İngiliz alaylarının Gelibolu’daki tüm faaliyetlerini gün gün, isim isim listeliyor. Hiç / Hanif Kureishi / Çeviren: Ahmet Ergenç / Everest Yayınları / 142 s. Bir zamanlar yakışıklı ve etkileyici bir erkek olan ünlü film yönetmeni Waldo, artık yaşlı ve hasta bir adamdır. Londra’daki dairelerinde ona karısı Zee bakıyordur. Bir gün Waldo, tutkuyla bağlı olduğu karısının onu otuz yıllık arkadaşı Eddie’yle aldattığından şüphelenerek şeytani bir intikam planı hazırlıyor. Ama tüm bunları tekerlekli sandalyeye mahkumken yapması kolay değil. Kureishi, Hiç’te bir adamın ölümle yüzleşmesini çarpıcı bir dürüstlükle anlatıyor. Kureishi’ye özgü kapkara bir mizahın hâkim olduğu romanın arka planındaysa sınırsız bir özgürlük döneminin sona ermesinin hüznü ve bir kuşağın iç hesaplaşmaları var. Denemeler / Montaigne / Çeviren: Tülin Dagüloğlu / Remzi Kitabevi / 232 s. “Her anı deneyerek öğrenen ruhumla, kendi kendimin çırağıyım.” Ortaçağın kanlı ve zorlu yıllarında, yazmak için köşesine çekilen Montaigne, kendini böyle ifade eder. Ardından da yapıtını, “okura uzatılmış candan bir dost eli” diye sunar. Yayınlandığı dönemden günümüze 500 yıllık bir süre boyunca sanatta, edebiyatta, felsefede birçok ustaya ve kimi düşünce akımlarına esin kaynağı olmuş, dillere yerleşen birçok deyim ve anlatım biçimine şekil verdiği için başucu kitap sayılan Denemeler seçkisi, insan duyarlığının, eğilimlerininufuk açıcı bir tür envanteri niteliğinde. Mimesis: Batı Edebiyatında Gerçekliğin Tasviri / Erich Auerbach / Çevirenler: Herdem Belen, Hüseyin Ertürk / İthaki Yayınları / 632 s. Erich Auerbach’ın 19421945 arasında kaleme aldığı, edebiyat eleştirisi Mimesis’in öne çıkan özelliği kuramlardan çok metinlere yönelmiş olması. Sözcük ve bağlaç seçimlerine varıncaya kadar, edebiyatın titizlikle ilişkisini irdeleyerek “gerçekliğin” yazılı eserlerde temsilini ve üslubu konu edinen Mimesis; edebiyat ile hayatta, hoyratlığa, savurganlığa yer olmadığını, sözcükleri cömertçe harcayabileceğimizi, ama harcamanın bir ekonomisi olduğunu hatırlatıyor. Homeros ve Kitabı Mukaddes; Aziz Augustinus ve Ammianus Marcellinus; şövalye romansları, Dante ve Boccaccio; Antoine de la Sale, Shakespeare ve Rabelais; Montaigne ve Cervantes; Stendhal ve Virginia Woolf... Okuma ve yorumlama keyfi için okurları bekliyor. 18 5 Aralık 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle