11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AYŞEGÜL YÜKSEL’DEN “YÜZYILLARIN SAHNE BÜYÜCÜSÜ” Shakespeare’in ‘sırları’ Ayşegül Yüksel’in çalışması “William Shakespeare: Yüzyılların Sahne Büyücüsü”, dört yüz elli yıldır hiç eskimeyen, sahnelerden düşmek şöyle dursun seneler geçtikçe daha çok sahnelenen William Shakespeare üzerine kapsamlı bir kitap. Yüksel, Shakespeare’in bilinen öyküsünü, içinde büyüdüğü sosyal ve siyasal ortamı, o dönemin tiyatro yaşantısını da mercek altına alıyor. PROF. DR. HASAN ERKEK D arbe Girişimi, OHAL, görevden almalar, hapse atmalar peşpeşe gelirken bazı emekçi insanlar da sessiz sedasız işlerini yapmayı sürdürdü. Alçakgönüllü üretimleriyle hem kendilerine hem de çevrelerine umut olmaya, moral vermeye devam etti. Bu dirayetli insanlardan biri de emekli olduğu hâlde köşesine çekilmeyip ders vererek kitap, makale, eleştiri yazarak tiyatromuza değerli katkılarda bulunan Prof. Dr. Ayşegül Yüksel. Yüksel, meslektaşları ve öğrencilerinin yanı sıra yazarlar, dramaturglar, yönetmenler, oyuncular, tasarımcılar ve seyirciler için dört yüz elli yıldır hiç eskimeyen, sahnelerden düşmek şöyle dursun seneler geçtikçe daha çok sahnelenen William Shakespeare üzerine kapsamlı bir kitap yazdı. Bu kitap, Ayşegül Yüksel’in elli yıllık bilgi birikimini temize çektiği, yeni kaynaklarla besleyip damıttığı bir başucu kitabı niteliğinde. Eski ama eskimeyen bir kanı var: Yüksek nitelikli yapıtlar genellikle popüler olamıyor ve geniş kitlelere ulaşamıyor, popüler olan, geniş kitlelere ulaşan yapıtlar da her zaman kaliteli olamayabiliyor. Bu kuşkusuz sanat eğitiminin kökleşmediği toplumlarda daha çok göze çarpıyor. Ancak böyle toplumlarda bile bu uyuşmazlığın üstesinden gelmiş sanatçıların varlığından söz edebiliriz. Homeros, Cervantes, Dostoyevski, Gorki, Mozart, Chaplin, Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal ve Yılmaz Güney gibi sanatçılar bunlardan bazıları. İşte bu sanatçıların en çarpıcılarından biri de William Shakespeare. Shakespeare, yüksek kaliteli yapıtlar NECATİ SAVAŞ Ayşegül Yüksel, William Shakespeare’i yapıtlarıyla birlikte anlama ve anlatma çabası içine giriyor kitabı “Yüzyılların Sahne Büyücüsü”nde. ortaya koymakla birlikte popülerleşmiş fakat öte yandan popülerliğe teslim olmayıp yüksek kalitesini hep koruyabilmiş ender isimlerden. Üstelik bunu yalnız çağı için değil, yüzyıllarca başarabilmiş, “zamana ve zemine dayanabilmiş” sıra dışı bir sanatçı. Ayşegül Yüksel’in kitabından alıntılayacak olursak “İncil’den sonra en çok okunan yapıtlar onunkilerdir.” Bu kadar da değil; “bütün zamanların en ‘çok satan’, eğitim kurumlarında en çok okutulan, hakkında en çok kitap ve makale yazılan yazın insanıdır.” Shakespeare yalnız okunup okutulmakla da kalmamış. “Oyunlarından opera ve bale yapıtları, senfonik orkestralar için besteler üretilmiş, pek çok yapıtı popüler sinema yapıtlarına dönüştürülmüş, öykülere, çizgi roman ve çizgi filmlere konu olmuştur.” Peki, nedir bunun sırrı? Kimliği bile tartışmalı olan, yapıtlarıyla hakkındaki birçok iddiayı (örneğin Akdenizli olma ihtimalini) haklı çıkarma potansiyeli bulunan bu ismin sırrına ermek o kadar kolay mı? Kolay olsaydı tiyatro ve şiir tarihimizde, bir tek Shakespeare’miz olmazdı (hepimiz nasıl da benimsiyoruz onu). Shakespeare gibi olmak kolay olmasa da yapıtlarından hareket ederek onu anlamak, büyüklüğünün ve başarısının altında yatan nedenleri bulup çıkarmak, “sırrına ermek” mümkün. Bu düşünce ve arzudan hareket edilerek Shakespeare’in yirmi yılı aşkın sürede yazdığı otuz sekiz oyun hakkında on binlerce kitap ve makale yazıldı. Bırakın Shakespeare’i, Polonyalı Shakespeare uzmanı Jan Kott, Hamlet üzerine yazılmış kitapların kaynakçasının, Varşova telefon rehberinin iki katı olduğunu belirtir. SHAKESPEARE HANGİ ŞARTLARIN ÜRÜNÜ? İşte Prof. Dr. Ayşegül Yüksel böylesine iddialı bir alanda, Shakespeare’i yapıtlarıyla birlikte anlama ve anlatma çabası içine girip bunu başarıyor, William Shakespeare: Yüzyılların Sahne Büyücüsü adlı yeni yapıtında. Onu geniş bir anlama çemberiyle çok yönlü olarak kuşatmak için yapıtlarına kronolojik yaklaşmak yerine, çok isabetli bir kararla başka bir bölümlemeyi bilinçli olarak seçmiş kitabına. Yalnız yapıtlarıyla da yetinmemiş. Metin dışı evrenden de yararlanmış olabildiğince. Yazarın bilinen öyküsünü, içinde büyüdüğü sosyal ve siyasal ortamı, o dönemin tiyatro yaşantısını dile getiriyor. Shakespeare’in “kim”liği üzerindeki çeşitli iddialara değindikten sonra, oyunlarını yazdığı Elizabath dönemi tiyatro ortamının analizine girişiyor. Yapıtları irdeleyerek seyircinin, tarihsel bilgileri değerlendirerek de yapıtların sırrına ermeye çalışıyor. Yararlandığı Shakespeare uzmanlarından biri olan Shapiro’nun ortaya koyduğu verilerden hareketle “Londra’nın yetişkin nüfusunun üçte birinden çoğu her ay bir oyun izliyor olmalıydı” tespitinde bulunuyor. Bu kuşkusuz geniş bir hedef kitle. O büyüklükteki bir oyun yazarı “hedef kitle”sini belirlemeden, onu hesaba katmadan öylesine başarılı oyunlar yazabilir mi? Peki, kim o dönemdeki seyirci? Hangi kesimlerden oluşuyor? Yüksel, bunun yanıtını şöyle veriyor: “Romantik aşk sözleri özleyen genç soylu hanımlar, sıkı dövüş sahneleri isteyen şövalyeler, sokak diliyle yapılan belden aşağı şakalara meraklı ayaktakımı, hınzırca laf etmelere, tip taklitlerine, itişmeli kakışmalı fars sahnelerine bayılan çıraklar, bir yandan kalabalık içinde kendilerine müşteri ararken, geçici olarak oyunların yarattığı dünyaya geçiş yapan fahişeler ve en önemlisi ‘alaylı’ sayarak küçümsedikleri Stratford köylüsünün (bu Shakespeare oluyor!) bu kez ne ‘yumurtladığını’ kıskançlıkla bekleyen ‘rakip ozan’lar.” Yüksel’in özel bir bölüm ayırarak önemle üzerinde durduğu konulardan biri de Shakespeare’in içine doğduğu ve oyunlarını yazdığı tarihsel ortam. Bu bölümün ilk satırlarında “İngiltere, Rönesans’a İtalya’dan yaklaşık yüz yıl sonra, on altıncı yüzyılda adım atmıştır” tespitinde bulunuyor. İşte bir cümleyle özetlenebilen bu süreç altı yüzyedi yüz yıllık uzun bir eşiğe denk düşüyor. Kuşkusuz, Shakespeare büyük bir dâhi ama onun dehasını ortaya çıkaracak ve besleyecek tarihsel dönem de dahiyane bir özelliğe sahip. Ortaçağ’dan Rönesans’a, feodaliteden monarşiye, tarımsal üretimden kapitalist üretim ilişkilerine, Katoliklikten Protestanlığa geçişteki bütün çelişkiler ve çatışmalar, Shakespeare’in oyunlarına yansıyor ve onları zenginleştirip daha da ilgi çekici hâle getiriyor. >>Ümmetten birey olmaya giden bu yolda kararsızlıklar, duraklama 12 24 Mayıs 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle