23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

e. SEVTAP İ. KADIOĞLU VE GAYE Ş. ERGİNÖZ’ÜN ARAŞTIRMASI Edebiyat Fakültesi’nde Mülteci Bilim Adamları 1933’te gerçekleşen reformla Türkiye’nin ilk Edebiyat Fakültesi İstanbul’da kurulurken çalışmaları, yapıtları ve yetiştirdikleri öğrencileriyle ülkemizin edebiyat, kültür, düşünce ve bilim hayatına damgasını vuracak nice biliminsanı sayesinde fakülte varlığını sürdürdü. Prof. Dr. Sevtap İshakoğlu Kadıoğlu ve Yard. Doç. Dr. Gaye Şahinbaş Erginöz’ün hazırladığı “Belgelerle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Mülteci Bilim Adamları” isimli kitap bu süreci anlatıyor. PROF. DR. NEDRET ÖZTOKAT KILIÇERİ P rof. Şara Sayın, 1933’teki Üniversite Reformu’nun ardından Alman mülteci profesörlerin Türkiye’ye çağrılmasında en büyük görevi Cenevre Üniversitesi profesörlerinden Albert Malche’ın üstlendiğini belirttiği yazısında, 1932’de “Islahat Müşaviri” sıfatıyla Ankara’ya davet edilen Malche’ın, yabancı profesörlerle irtibat kurma ve görevlendirilmeleri konusunda yetkilendirdiğini belirtiyor (1). NAZİZM’DEN TÜRKİYE’YE KAÇIŞ 1933’te gerçekleşen reformla Türkiye’nin ilk Edebiyat Fakültesi İstanbul’da kurulurken çalışmaları, yapıtları ve yetiştirdikleri öğrencileriyle ülkemizin edebiyat, kültür, düşünce ve bilim hayatına damgasını vuracak nice biliminsanı sayesinde fakülte varlığını sürdürdü. Prof. Dr. Sevtap İshakoğlu Kadıoğlu ve Yard. Doç. Dr. Gaye Şahinbaş Erginöz’ün hazırladığı Belgelerle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Mülteci Bilim Adamları isimli kitap bu süreci anlatıyor. Prof. Sevtap Kadıoğlu ve Y. Doç. Dr. Gaye Erginöz, 1933 Reformu’nu temel alan araştırmasında evrimsel bir yol izleyerek İ.Ü. Edebiyat Fakültesi özlük arşivlerinden titizlikle derledikleri belgeler aracılığıyla ülkemizin en köklü fakültesinde kürsülerin kurulmasında ve derslerin yürütülmesinde etkin görev alan ve Batı’dan göç eden biliminsanlarının kapsamlı bir dökümünü sunuyor. Yazarlar, nesnel ve betimsel bir yöntem Erich Auerbach Hans Reichenbach benimseyerek yirmi dört öğretim üyesinin yaşamöykülerini, fakültede verdikleri ders ve yayınlarını kapsayan bilgileri bir araya getiriyor. Nazizm’in yükselişi sırasında kürsülerinden uzaklaştırılarak işsiz kalan öğretim üyeleri, Kadıoğlu ve Erginöz’ün yapıtında yüzleri, kimlik bilgileri ve çalışmalarıyla öne çıkıyor. Vesikalık bir fotoğrafın eşlik ettiği, kimlik kaydı formatına uygun özlü bir “curriculum vitae”nin yer aldığı birinci sayfanın ardından ilgili kişinin yaşamöyküsüne ulaşıyorsunuz; sonraki sayfada, fakültede verdiği derslerin ve yayınların listesi bulunuyor. Ardından, hocalara ilişkin resmî evrakın yanı sıra konferans duyuruları ve aile fotoğrafları gibi özgün belgeler yer alıyor. Cumhuriyet’in eğitim tarihine tanıklık eden bu sayfalarda, yine her öğretim üyesiyle ilgili kapsamlı bir kaynakça var. Kaynakların özgün biçimleri ve çevirilerinin tarihleriyle verilmesi, hem bu profesörlerin uluslararası bağlamda yaşamöyküsünü sunuyor hem de fakültede görev yapmış Batılı mültecilerin tümünü aynı kaynakta bir araya getiriyor. Yirmi dört biliminsanının İstanbul Üniversitesi’nde çalıştığı sürelere, bağlı bulunduğu kürsülere ait bilgilerin yer aldığı tablo (s. 28), Edebiyat Fakültesi tarihçesinin de özeti. Bu açılardan elimizdeki yapıt, sadece bilim tarihimizi değil, toplumsal ve kültürel tarihimizle Andreas Tietze Traugott Fuchs birlikte İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin kuruluş ve gelişimini kapsayan önemli bir belge niteliğinde. TOPLUMSAL BELLEĞİN ÖZNELERİ Sözü edilen dönemde Türkoloji ve Şarkiyat’ta dört; Sosyoloji’de (İktisat’ta) iki; Eski Çağ Tarihi, Asuroloji ve Nümizmatik’te bir; Romanoloji’de dört, Filoloji’de yedi; Klasik Filoloji’de bir; Felsefe’de üç; Kütüphanecilik’te bir, Psikoloji’de bir mülteci öğretim üyesi görev almış. Bu hocaların Türkiye’ye geliş hikâyeleri kadar burada bulundukları süre içinde verdiği hizmetler de okuru etkiliyor. Hepsi yükseköğrenimlerini ülkelerinin önde gelen üniversitelerinde tamamlamış ancak birçoğu Yahudi kökeni nedeniyle Nazilerce gözaltına alınıp tutuklanmış ve sürgüne zorlanmış. Nazi toplama kampı Dachau’ya gönderilerek Türk biliminsanlarının çabaları sonucu Türkiye’ye gelen Karl Süssheim’ı analım. Buraya geldiklerinde çoğu Alman, Avusturya ve bazı Türk liselerinde ders vererek hayatını sürdürmüş. Üniversitede çalışmaya başladığında eşleri ve çocuklarını yanına alabilmiş. Görece güvenli ve huzurlu oldukları, asıl işleri olan bilimle geçen bu dönem yeni trajedilerle gölgelenen bu biliminsanlarından bazıları, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’yla kurulan ittifak nedeniyle ülkesine çağrılacak, dönmemeleri hâlinde ise İstanbul’dan uzaklaştırılacaklardır (19441945’te Eva Buck Yozgat’ta; Traugott Fuchs, Hans Marchand Çorum’da, Heinz Anstock, Kurt Laqueur Kırşehir’de enterne edilir). Mülteci biliminsanları 1950’lerden sonra ülkelerine döndükten sonra da Türkiye’ye gelip özellikle İstanbul Üniversitesi’nde konferans, seminer vererek eski öğrencileri ve meslektaşlarıyla buluştu ve bu toprakla bağını koparmadı. Üniversiteye verdikleri hizmet, üstlendikleri bilimsel, akademik ve idari görevlerdeki titizlikleri ve üretkenlikleriyle “Ordinaryus Profesör” derecesine yükseltilenler olduğu gibi (Walter Kranz) akademik dereceye sahip olmayanları üniversitelerimiz “Onur Doktorası” (Traugott Fuchs) ya da “Fahri Profesörlük” unvanıyla (Eva Buck) onurlandırdı. Türk dili ve tarihine katkılarından dolayı onurlandırılanları (Andreas Tietze) ya da gittikleri üniversitelerden Türkiye’ye konuk öğretim üyesi olarak çağrılan veya ikinci kez görev alanları da (Hans Marchand) unutmamak gerekir. Türkiye’ye iltica eden Batılı biliminsanlarının izini süren Prof. Dr. Kadıoğlu ve Yard. Doç. Dr. Erginöz’ün bu kapsamlı yapıtın sonuç kısmında belirttiği gibi bu profesörler, Edebiyat Fakültesi’nin özelikle Felsefe, Sosyoloji, Psikoloji Eski Çağ Tarihi, Kütüphanecilik ve Batı Filolojileri ve Türkoloji bölümlerinde önemli hizmetlerde bulundu. Öncelikle kürsü dergilerinin bilimsel yayın olarak kurulması ve sürdürülmesi, psikoloji gibi alanlarda deneysel çalışmalar için laboratuvarlar kurulması (Türkiye’nin ilk deneysel laboratuarı 1937’de Edebiyat Fakültesi’nde kuruldu) ardından, arkeoloji kazılarında tasnif, kataloglama ve rehberlerin hazırlanmasına öncülük etme, Türkiye nümizmatiğinin geniş bir bibliyografyasını oluşturma, kütüphanecilik sisteminin kurulması, folklor, etnografya, dil, tarih çalışmalarının gelişmesiyle yurtdışında Türkoloji’nin başlatılması, Türkçenin etimolojik sözlüğünün hazırlanması, modern dilbilimin tanınması, yabancı dil eğitiminin çağdaş yaklaşımlarla buluşması ülkemiz kültürüne ve bilim hayatına ciddi bir ivme kazandırdılar. Bilim tarihimize ışık tutan bu değerli kaynak toplumsal belleğimizin vefalı bir tanığı. n Belgelerle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Mülteci Bilim Adamları / Sevtap İ. Kadıoğlu, Gaye Ş. Erginöz / İstanbul Üniversitesi Yayınları / 388 s. (1) 1933’ten 2008’e İstanbul Üniversitesi Batı Filolojilerinin 75. Yılı, Sempozyum Kitabı: Şeyda Ozil, Nedret Öztokat, 2009İstanbul, s. 22 20 19 Nisan 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle