25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MARC AUGÉ’DEN “EVSİZ BİR ADAMIN GÜNCESİ” OKURLARA Yaşla dalga geçen hayat sizi kapıda karşılayan o hayaleti yitirmek gibi bir his.” Evsizleşen anlatıcı, hem günlük yaşamın düzenlenişine (manipüle edilişine) hem de politikanın “gerçeküstü tarafına” karşı hassaslaştığını, arabasının alacakaranlık koltuğunda fark ediyor. Tersten yaşamak bu; pek çok şeyden vazgeçerek hayatını geriye sarmak ya da “sakin devrim”: “Her türlü nostaljiden uzak olacak bir biçimde, kişi ve durumlara, günlük hayatta bulunduğum yeri işaretlememe yardımcı olacak şekilde bir şimdiki zaman yaratıyorum. Tiyatroda gibiyim aslında ama hem oyuncu hem seyirciyim.” Marc Augé, “etnikkurmaca” olarak nitelediği “Evsiz Bir Adamın Güncesi”nde eski yaşamını geride bırakmak için kökten değişiklikler yapan bir anlatıcının, hem kendisine hem de etrafına bakıp daha önce görmediklerini yorumlayışıyla buluşturuyor okuru. ali bulunmaz alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr P ek çok insan, nedenini bilmeksizin yaşadığı hayatı değiştirmek ister. Bazen bilinçaltında kendisine bile söylemediği bir arzu olarak öylece durur bu. Ancak kimi anlarda bunun açığa çıkıp eyleme döküldüğü de olur. İşte o zaman bir sürükleniş başlar ki bağlanma ya da herhangi bir yerde duramama; adına özgürlük, özgünlük veya evsizlik denen yaşama adım atılabilir. Marc Augé’nin Evsiz Bir Adamın Güncesi isimli anlatısının ilk cümlesi “Her zaman kaçmayı düşledim”, hem bir başkaldırıyı hem de bunun gerçekleşme umudunu yansıtması nedeniyle önemli. Bir tür göç hâli ya da iç döküm şeklinde değerlendirilebilir söz konusu arzu. Anlatıcının evsizliği ya da her şeyi geride bırakıp yaşamaya başladığı arabanın bir kimlik, ilişki ve varlık sorununa dönüşümüne tanık olduğumuz bir metin bu. KENDİNE BAKMAK Augé, kitabını “etnikkurmaca” olarak niteliyor: Yazar, bunu “sosyal bir olguyu belli bir bireyin öznelliğiyle anlatan öykü” diye tanımlayıp şöyle devam ediyor: “Bugün bir etnik kurmaca kahraman, dünyanın çılgınlığını, bakışını kendine çevirerek keşfeder.” Anlatıcının kaçmayı düşleyerek kendi varlığını eşelemesi, günlük hayatın sıkıntılarını, gitme isteğinin gölgesinde çözümleyip oturduğu yerde rüyalar görmesi ve harekete geçmesi, Augé’nin bahsettiği o “kendine bakma”yı ete kemiğe büründüren edimler. Emekli anlatıcının, “hayatın yaşla dalga geçtiğini” görmesiyle arabasına taşınması arasında geçen süre, yaşamının muhasebesini yaptığı bir dönem. Kaçmaya koyulduğu ve yeni bir hayata adım attığı bu dönem, anlatıcının uzaklaştığı kalabalığın ortasına düştüğü, Paris sokaklarında turladığı, otelleri teğet geçtiği ve caddelerden gelen seslere dikkat kesildiği, ardından arabasının arka koltuğuna döndüğü bir zaman dilimi. Dolayısıyla sosyalleştiği ve sünger çekip arabasında yenisini yaşadığı iki hayatı var. Günlüğüne yazdıkları, arada bir kullandığı dairesini terk edişi ve vedalaştığı az sayıdaki insan, anlatıcının daha ilk günden hissettiği mutlak yalnızlık duygusunun tasviri âdeta: “İnsanın evini kaybetmesi, birini kaybetmek gibi. Son kalan bir başkasını. Yalnız başınıza evinize döndüğünüzde, DURAĞAN VE HAREKETLİ YOLCULUKLAR Augé’nin anlatısının başkarakteri, kök salmak üzerine kurulu yaşamını, emeklilik günlerinden itibaren tamamen değiştirmeye karar vererek riskli bir şey yapıyor. Ancak o zamana dek görmediği veya görmeyi ertelediği hayatın akışına dair kimi gerçeklerin de ayırdına varmasını sağlıyor bu hareket. Başka bir deyişle ve anlatıcının ifadesiyle “hafif bulantı duygusunu hissettirmek için sürdürdüğü hayattan” vazgeçip içinde yaşadığı dekorun parçalarını (mahalle esnafını, binaları, izlediği haberleri, kullandığı sözcükleri...) yeni bir gözle değerlendirmeye başlıyor. Mevcut zaman diliminde görüp yaşadıkları, anlatıcıya hayatının dönüm noktasında bulunduğunu hissettirirken mutlu olup olmadığını, tüm bunların kendisini umutsuzluğa sürükleyip sürüklemediğini bilmiyor. Augé’nin etnikkurmacasına dâhil ettiği hikâyeler, hem durağan hem de hareketli bir yolculuğu çağrıştırıyor. Anlatıcının zihnindekilerden sıyrılıp kendisini yola verdiği ve kimi zaman oturup sadece düşündüğü bu seyahatler, farklı insanların bir aradalığını ve yalnızlığı barındırıyor: “Artık var olacağınız bir yeriniz yoksa bir role bürünmek, yerinizi kaybettiyseniz yerinizde durmak, artık yaşayacağınız sabit bir yer yoksa başkalarında var olmak, yersizyurtsuz ve isimsiz olmak çok zor.” Augé’nin etnikkurmacayı tanımlarken bahsettiği sosyal olgu ve öznellik ilişkisi, kitabının anlatıcısının yaşadıkları ve kâğıda döktüğü cümlelerle enikonu belirginleşiyor. n Evsiz Bir Damın Güncesi / Marc Augé / Çeviren: Zeynep Büşra Bölükbaşı / Yapı Kredi Yayınları / 78 s. ‘Bir At Bara Girmiş’ M an Booker Uluslararası Ödülü’ne değer görülen ve samimi anlatımıyla övgü toplayan David Grossman’ın romanı “Bir At Bara Girmiş”, herkesin derdinin kendine olduğu dünayada görülmeye, duyulmaya, anımsanmaya duyulan ihtiyacı anlatıyor. Gürer Mut, Grossman’la romanını konuşurken Gökçe Gündüç de yazısı ile söyleşiye eşlik ediyor. “Yeryüzüne Dönerken”, Zarife Biliz’in ilk şiir kitabı. Biliz’in şiirinin kumaşından, nakışlarından derin bir keder akıyor. Şair, özgül ağırlığının farkında olarak kullanıyor her sözcüğü. Hasan Erkek bakıyor Zarife Biliz’in şiirine. Sıra dışı kalemi ve fantastik kurgularıyla tanıdığımız Jeanette Winterson, ‘Mitler Dizisi’ adlı proje kapsamında yazdığı “Atlas’ın Yükü”nde, Atlas’a dair mitolojik anlatıyı yeniden ele alıyor. Romanda Yunan mitolojisine ait Tanrılar, Titanlar ve olaylarla tanışırken mitolojik anlatıların özündeki felsefeye dair sorgulamaya da giriyoruz. Kitabı Pınar Köksal Üretmen değerlendiriyor. Kafka’nın yarattığı absürd dünyalardan çıkmış gibi dursa da kendi dünyasını kurmayı başarmış, Thomas Bernhard’ın bitmek tükenmek bilmeyen monologlarını andırsa da kendi sesini yakalamış bir anlatıcının hikâyesi Hüseyin Kıran’ın yeni kitabı “YaşamakBir Çaba”. Eray Ak bakıyor kitaba. BİR DÜZELTME: Geçen sayımızda yayımladığımız Betül Dünder söyleşisindeki “kadın şairler” sözcüğü, “şair kadınlar” olacaktır. Dünder ve okurlarımızdan özür dileriz. Bol kitaplı günler... KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Editörler: Ali Bulunmaz, Eray Ak l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Direktörü: Deniz Tufan l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Baskı Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 325 Ekim 2018 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle