05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MEHMET ZAMAN SAÇLIOĞLU’NDAN “PARS” ‘Bedenimizde vahşi bir hayvan var’ Bugüne kadar yayımladığı şiir, öykü, roman türlerindeki kitaplarıyla ve farklı zamanlarda dergilerde çıkan denemeleriyle edebiyatımıza önemli katkılarda bulunmuş bir yazar Mehmet Zaman Saçlıoğlu. Türü ne olursa olsun, Saçlıoğlu’nun yazdıklarının hemen hepsinde insana, insanlığın serüvenine, sanata, bilime, doğaya, evrene derinlikli ve bütünsel bir kavrayışla yaklaştığını görürüz. Üçleme olacak ‘Kader Yıldızı’nın ilk cildi “Pars” da öyle. Saçlıoğlu ile “Pars” üzerine konuştuk. NURSEL DURUEL R omanın deneme tadındaki önsözünde düşgerçek, bilimkurgufantastik, bilimsel gerçeklikmetinde yaratılmış gerçeklik ilişkilerine bakışını açıklıyor ve kendine de yönelttiğin zor bir soruyla karşı karşıya bırakıyorsun okurunu: “Uzaydan birileri gelse ve bir daha geri dönmeyeceğini bilsen onlarla gider misin?” Bu soruyu cevaplayabilmek için Kader Yıldızı’nın ikinci üçüncü ciltlerinin de yayımlanmasını bekleyerek zaman kazanmaya çalışacağım. Ya sen? Aslında Cahit Sıtkı Tarancı’nın ‘Ölümden Sonra’ şiirinden bir alıntıyla cevap vermişsin ama aynı soruya çocukluğunda evet dediğine göre, acaba diyorum; yetişkin Mehmet Zaman Saçlıoğlu, meraklı çocuk Mehmet’e borç ödeme niye tiyle mi yazdı torunlarına ithaf ettiği Pars’ı? n Çocukluğumda kendime ve başkalarına sorduğum bir soruydu bu. Orta yaşlarımda bile bunu çok kişiye sormuşumdur karşımdakini tanımak için. Çocuk Mehmet Zaman’ın merakı hiç sönmedi çünkü merak ettikleri çok uzaklardı. Örneğin, çocukken benim mesleğim ne olacak diye hiç düşünmedim ya da nasıl bir hayat yaşayacağım diye. Ama uzaklardaki denizleri, ülkeleri, gezegenleri hep merak ettim. Beni sanata yönelten de bu uzaklara ilişkin merak oldu sanırım. Okudukça uzayın öyle manzaralı bir yer olmadığını, uzay yolculuğunda, uzay gemisinin penceresine, bir trende olduğu gibi kollarımızı dayayıp manzara seyredemeyeceğimizi öğrenince oralara uzay gemileriyle değil, hayal gemileriyle gidilebileceğini de anladım. Bence çocuk Mehmet Zaman, büyük Mehmet Zaman’a, onun bildiklerinden yararlanarak bir roman yazdırıyor. İkinci ve üçüncü ciltte o çocuğun meraklarını ve hayallerini daha çok göreceğiz. Umarım büyük Mehmet Zaman onu çok yavaşlatmaz. “KADER YA DA RASTLANTI...” n İçsel olarak yavaşlatmayacağı çok açık. Ancak yazarlığın ile akademik yaşamın arasındaki zorunlu zaman paylaşımı nedeniyle uzayabilir belki ikinci ve üçüncü ciltlerin tamamlanması. Günde lik yaşamın gerekleri var bir de... Üçlemenin başlığı neden ‘Kader Yıldızı’? İlk cilt neden Pars? Kader deyince Ahmet Cemal’in Rüzgâr Geri Getirirse’deki öykülerin üzerine yaptığı değerlendirmeden bir cümle geliyor hemen aklıma: “Sanki öykülerin tamamının odak noktası, çok, çok eski ama aynı zamanda da en ileri ölçüde modern bir kader anlayışı.” Ahmet Cemal’e katılmamak mümkün değil. Pars daha da güçlendirerek doğruluyor bu görüşü. Yine de sormak istiyorum: Kader kavramına ilgin hangi süreçlerden geçerek girdi edebiyatına ve Pars’a kadar nasıl uzandı? n Kader, bilimin ve sanatın, inancın ve düşüncenin başta gelen konularından biri. Bugün genetik bilimi, bizim biyolojik bir kaderimiz olduğunu kanıtladı ama genetik açıdan çok sağlam bir bedenin trafik kazasıyla ölüvermesi bir başka kader. Bu duruma hayata bakışımıza göre rastlantı da diyebiliriz, kader de. İkisi de aynı kapıya çıkıyor sonuçta. İnançlar açısından bakınca kaderin önceden bir bölümünün ya da tamamının çizildiği söyleniyor. Materyalist açıdan ise bunun tamamen rastlantılardan oluştuğu, önceden planlanmasının mümkün olmadığı... Kısaca şöyle formüle edebiliriz: Ne olacaksa ve ne olduysa kaderin ya da ne olduysa ve ne olacaksa rastlantıların sonucudur. Kendi irademize ve kararlarımıza da kendimizce bir pay ayırırız bu düşüncenin içinde. Yani değindiğiniz gibi çok eski ve sonsuza dek sürecek bir kavram bu. Bir yüzü moderndir ve hep yenilenir, bir yüzü çok eskidir, ürkütücüdür. ‘Kader Yıldızı’nın ne olduğunu birinci cildi bitirdiğimize göre artık açıklamakta bir sakınca yok. Kader Yıldızı, büyük patlamanın olduğu yerde izi kalmış bir yıldız. Geçmişe, geleceğe ve mikrokozmos ile makrokozmosa oradan ulaşılıyor. Kahramanlarımız oraya doğru gidecek ikinci ciltte ama uzayda yol alırken akıl, vicdan, adalet, sevgi ve çeşitli değerlerin içinden geçeceğiz. n Pars’ın ana kahramanları iki insan ve bir pars; Can, Hipparkhos, Pardos... Nasıl doğdu aralarında iki bin yıllık zaman farkı olan bu kahramanlar? Böyle bir seçim yapmaya yönelmenin nedenleri neydi? Onlara can verirken neleri gözettin? Neden Pardos ile Hipparkhos sonunda birleşti? n İki bin yıllık süre uygarlığımız açısından uzun ama kozmoloji açısından çok kısa. Düşünce, davranış, alışkanlık, bilgi, teknoloji, aklınıza gelebilecek her alanda iki bin yıl arayla yaşamış iki insanın birbirini ne kadar anlayabileceği de ilginç bir soru. Dünya üzerinde iki bin yıllık farklılıkları olan iki insanın uzayda, hangi hızla aktığını bilmediğimiz bir zamanda ve tanınmayan bir uygarlıkta farklılıkları ne olabilir? Bunlar, insanın üzerinde düşünür ve hayal kurarken büyük haz alacağı sorular değil mi? Bu sorulara cevap ararken karakterlerin ilerideki işlevleri açısından başka özellikleri de olması gerekiyordu. Kitabın kapağında da açıkça vurguladığımız gibi parsla insanın birleşimi iki nedenle kuruldu: Birincisi, iki farklı canlının birleşmesindeki uyum; ikincisi, iki farklı canlının birleşmesindeki karşıtlık. Doğduğumuzdan beri bedenimizde vahşi bir hayvan var. Bunu kimimiz tanıyor, biliyor, ona göre davranıyor, kimimiz onun emirleriyle yaşıyor. Bu karşıtlığın ve uyumun evrensel boyuttaki bir örneğinin ilk adımı olarak birleşti parsla sahibi. Bilinmeyen bir yolculukta birbirlerine hem dayanak olsun diye hem de farklılıklarını göstererek okurun aklını karıştırsınlar diye. “BİLGİ, DOĞRU ZAMANDA VE DOĞRU YERDE DEĞERLİDİR” n Romanın akışını belirleyen de kahramanlarının varoluşsal özellikleri, yaşadıkları zamanlar, çevreler, esas olarak da seçimleri. Yalnız olay akışının yönlendirilmesinde değil, romanın düşünsel boyutu, irdelenen konular üzerinde de zemin oluşturarak belirleyici oluyorlar: Aklıma gelen ilk örneklerden biri, seçilmiş olmaseçim yapmakader ilintisi. >>Can da Hipparkhos da seçimlerinin yalnızlığa açılan kapı olduğunu 12 18 Ocak 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle