05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Has İstanbullu’ Ömer Faruk Şerifoğlu’nun Süheyl Ünver için hazırladığı anı kitabında Süheyl Ünver’in yakın çevresinde bulunup öğrencisi olmuş A. Güner Sayar, Ahmet Yakupoğlu, Çiçek Derman ve Uğur Derman gibi isimler, kızı Gülbün Mesera ve Selim İleri, Arslan Kaynardağ gibi yazarların yazıları ile Süheyl Ünver’den seçme yazılar yer alıyor. T ıp, bilim ve sanat tarihçisi, hekim, şair, yazar, arşivci, bibliyoman, etnograf, ressam, nakkaş ve müzehhib... Birçok işi ve niteliği kendinde toplamış biri Süheyl Ünver ama en önemli özelliği bir İstanbul Efendisi, “Has İstanbullu” olması sanırım. Hakkında yazanlar hep bu özelliğinin altını çiziyor. Sözlükler, İstanbul Efendisi’ni “kibar, hatırnaz, terbiyeli, müsamahakâr, iyi eğitimli, alçakgönüllü, onurlu, iyiliksever, olgun, çelebi ve haluk; yani iyi huylu, geçim ehli bir kişi” olarak tanımlamış. Ölümünün otuzuncu yılı vesilesiyle Süheyl Ünver için Kültür ve Turizm Bakanlığı bir anı kitabı hazırlatmış. Kitapta Süheyl Ünver’in yakın çevresinde bulunup öğrencisi olmuş A. Güner Sayar, Ahmet Yakupoğlu, Çiçek Derman ve Uğur Derman gibi isimler, kızı Gülbün Mesera ve Selim İleri, Arslan Kaynardağ gibi yazarların kaleminden çıkanlar ve Süheyl Ünver’den seçme yazılar yer alıyor. ÜNVER’İN TIP TARİHİNE KATKILARI Süheyl Ünver 17 Şubat 1898’de İstanbul Haseki’de dünyaya gelmiş. Mektebi Tıbbiyye’yi 1920’de bitirmiş. Hekimlik ihtisasına 1921’de Gureba Hastahanesi’nde cildiye kliniğinde başlamış. Sonra Haseki Hastahanesi’nin dahiliye bölümüne geçmiş. Âkil Muhtar Bey’in asistanı olmuş. Tıp öğrenimini sürdürürken sanatla da ilgilenmiş. Tezhip, ebru dersleri almış. Eniştesi hattat Hasan Rızâ Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını öğrenmiş. 1923’te Medresetü’lhattâtîn’den tezhip ve ebru icâzetnâmesi almış. Aynı yıllarda ressam Hoca Ali Rıza Bey’in öğrencisi olmuş. Karakalem ve suluboya resim yapmayı öğrenmiş. Birlikte İstanbul’un tarihî kö şelerinin resimlerini yapmışlar. Bu arada dönemin mutasavvıflarından Abdülaziz Mecdi Efendi’nin (Tolun) sohbetlerine katılmış. 1927’de hocası Âkil Muhtar’ın maddi ve manevi desteğiyle Fransa’ya gidip Paris’te hekimlik ihtisasını tamamlamış. Paris’te hekimlik çalışmaları yanında Bibliothèque Nationale’de bulunan eserlerdeki tezhip ve minyatürlerden Türk süslemesinin örneklerini incelemiş. Türkİslam tıbbına ait yazma kitaplar üzerine çalışmış. Yaptığı tüm yurtdışı gezilerinde kütüphanelerindeki yazma eserleri incelediği, müzelerdeki Türk eserlerini tespit ettiği belirtiliyor. Bir yandan bir hekim ve tıp tarihçisi yetişirken diğer yandan önemli bir entelektüelin alt yapısı oluşuyor. 1930’da İstanbul Dârülfünunu Tıp Fakültesi’nde akademik hayata başlamış. 1933’teki üniversite reformu sırasında Tıp Tarihi Enstitüsü’nü kurmuş. Türk Tıp Tarihi Arkivi dergisini çıkarıp Ömer Faruk Şerifoğlu’nun hazırladığı anı kitap, bir İstanbul Efendisi’ni tanımaya başlamak için iyi bir fırsat. Süheyl Ünver Türkİslam tıbbına ilişkin temel kaynakları çevirtmiş. 1939’da profesörlüğe, 1954’te ordinaryüslüğe yükseltilmiş. 1967’ye kadar Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü’nün başkanlığını yapmış, dersler vermiş. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne geçmiş, ikinci bir Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü kurmuş. A. Güner Sayar “son devir hekimleri için yazdıkları toplanacak olursa ortaya İbnüleminvâri ‘Son Asır Türk Hekimleri’ başlıklı bir kitap çıkar” diye yazıyor (bkz. İslam Ansiklopedisi cilt 42, “A. Süheyl Ünver” maddesi). Süheyl Ünver’in Türk Tıp Tarihi’ne çok önemli katkıları olduğunu anlıyoruz. Sadece ünlü hekimler üzerine yazmamış, kurumların tarihlerini de inceleyen monografiler kaleme almış. Çalışmaları bilim ve sanat tarihlerine evrilmiş. ÜNVER İÇİN HAZIRLANAN KİTAPLAR “İlim her şeyi bilmek değildir; ilim neyi nerede bulacağını bilmektir” diyen Ünver, her zaman şifai bir toplum olmamızdan, yazılı belge yokluğundan yakınmış, ilgilendiği her şeyi yazı ve resimle kaydetmeye çalışmış. İlgilendiği konularda dosyalar, defterler hazırlamasıyla tanınıyor. Başta İstanbul olmak üzere gezdiği her şehir için seyahat defterleri hazırlamış, bu defterleri kişisel izlenimleri, notlar ve gazete kesikleri, fotoğraflar, karakalem ve sulu boya resimleriyle zenginleştirmiş. Bazı yakın dostlarına mektup olarak da defterler yolladığı biliniyor. Beş bini aşkın dosyası olduğu söyleniyor. Hazırladığı defterlerden sadece Süleymaniye Kütüphanesi’ne bağışladıklarının sayısı 1150. Arşivinin bilim tarihiyle ilgilileri İstanbul’da Kandilli Rasathânesi’ne, tarihle ilgili 400 dosyadan oluşan arşiviyle sulu boya resimlerini Türk Tarih Kurumu’na, şahsî kütüphanesini ve tıp tarihiyle ilgili dosya ve defterlerini İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü’ne bağışlamış. Bunların dışında kızı Gülbün Mesara’da defterler, binlerce dosya, tezhip, minyatür, katı örnekleri, suluboya resimlerle tomarlar hâlinde tasnif edilmemiş zengin bir arşiv bulunuyormuş. Bu defterlerden yirmi kadarının tıpkıbasımı gerçekleştirilmiş. Üretken bir kişi, velut bir yazar. Çalışmalarının çok küçük bir bölümünün kitaplaştığını anlıyoruz. Kızı Gülbün Mesara, Prof. Dr. Ahmed Güner Sayar ve Prof. Dr. Aykut Kazancıgil’in hazırladığı A. Süheyl Ünver Bibliyografyası (İkinci Baskı, 2017, İşaret Yay.) 560 sayfada 1886 kitap ve makaleyi içeriyor. Ahmed Güner Sayar’ın 662 sayfalık A. Süheyl Ünver (İkinci Baskı, 2016, Ötüken Yay.) biyografisini de öneriyorum. Ünver, “sekiz saat uyur geri kalan zamanda çalışırım” diyormuş. Çok okuyor. İstanbul ve dünya kütüphanelerinde bulunan 40 bine yakın yazma eseri incelemiş, notlar almış. Sadece araştırmakla, yazmakla kalmıyor öğrenciler de yetiştiriyor. Tıp Tarihi dersleri yanında Türk Süslemesi Seminerleri’ni yürütmüş. Tezhip dersleri vermiş. Aynı zamanda, sanatsal çalışmalarını da sürdürmüş. Usta bir müzehhip, ressam ve şair. “Ben 1500 yıllık İstanbulluyum. 1000 yıllık Hıristiyan, 500 yıllık Müslüman İstanbulluyum” diyen Ünver’in hayatında ve çalışmalarında İstanbul’un ayrı bir yeri var. Beş cilt tutan İstanbul yazıları ölümünden sonra İstanbul Risâleleri (İBB Kültür AŞ. Yay.) adıyla yayımlanmış. Çoktan tükenmiş bu kitaplar da yeniden basılmayı bekliyor. İstanbul’un yok edilmesine sessiz kalmamış, İstanbul’da yok edilen tarihî mekânları tespit etmiş, onların resimlerini çizmiş, fotoğraflamış. Suluboya resimleri üç ciltte toplanmış. Suluboya resimlerin sanatsal değeri yanında yok edilen tarihî eserleri ve yapıları tespit açısından belge değerleri de var. Süheyl Ünver’in “aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim” bir kişi olduğunu yazıyorlar. O nedenle de “İstanbul Efendisi” tanımını yeterli bulmayıp “Has İstanbullu” diye niteliyorlar. Gerçekten de çok ilginç ve önemli bir kişi. Okuduklarımdan emeğinin yeterince değil hemen hiç değer bulmadığını anlıyorum. Devasa arşivi 1986’dan beri, hâlâ araştırılmayı, değerlendirilmeyi bekliyor. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun hazırladığı Süheyl Ünver (2017, Kültür ve Turizm Bak. Yay.) anı kitabı bu büyük değeri, İstanbul Efendisi’ni tanımaya başlamak için iyi bir fırsat. n 10 18 Ocak 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle