Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
APETvEaR nBUgRGaERrd Kuramı ‘Hiçbir şey dönmez geriye’ 1928’de Detroit’te doğan Philip Levine, yüksek öğrenimini Wayne Ünivesitesi İngiliz Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı. Iowa Yazarlık Programı’na katıldı. John Berryman’ın desteğiyle şiirlerini yayımladı. Dizelerinde kendi yaşamından yola çıksa da daha çok kendi dışındaki dünyanın sıradan insanlarıyla ilgili sorunları ele aldı. California Devlet Üniversitesi, Columbia ve New York Üniversiteleri’nde dersler verdi. “Ashes” (1980) ve “What Work Is?” (1991) kitaplarıyla iki kez Ulusal Kitap Ödülü’nü, “The Simple Truth”’la de (1995) Pulitzer Ödülü’nü aldı. 2015’te öldü. Buradaki şiirler, 2009’da yayımlanan “News of the World”den... Avangardın davası, sanatı ve hayatı buluşturmaktır. Sanatın içinden toplumu dönüştürmeyi umar. 20. yüzyılda eleştirel bir kültürün kurulmasındaki en aykırı deneyimi oluşturur. Bürger, iki dünya savaşı arasında tırmanan, dada, sürrealizm gibi avangard girişimler ve kışkırttıkları kuramsal polemikler ışığında, avangardın toplumsal, tarihsel suretini çıkarır. Avangardın modernizmle ilişkilendirilmesinde sürüp giden belirsizliği çözümler. Avangard Kuramı, 20. yüzyıl kültürü, sanatı ve edebiyatı üzerine incelemelerde bir eşik sayılır. Uyandırdığı tartışmalar hâlâ sürüp gitmekte ve avangardın sicilini zenginleştirmektedir. 1968 eylemleri avangardın belki sonu, belki de yeniden doğuşudur. Öyle veya böyle, avangard sanatın hayatındadır. Uyandırdığı umut ve tehdit etkisini sürdürür. Peter Bürger Avangard Kuramı’nın bu yeni baskısına, kitabındaki tezleri yeniden yorumladığı “Avangardın Çelişkili Mirası” (2014) ve kitabı yazma sürecini anlattığı “Avangard Kuramı’na Giden Yol” (2015) başlıklı metinleri eklemiştir. sanathayattarih • eleştiri • kültür • politika DİZİ EDİTÖRÜ: ALİ ARTUN www.iletisim.com.tr iletisim@iletisim.com.tr vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimbirikim twi er.com/iletisimyayin PHILIP LEVINE / ŞİİRLER ÇEVİREN: ÜMiT ŞENESEN ATALARIM, BALTIK Alçak, koyu gri, gök denize batıyor. Kıyı boyunca çakıllar, kırılmış deniz kabukları, şişe kapakları, bükülmüş bira kutuları. Bir şey burada başladı yüzyıllar önce, belki bir yolculuk, adı konmamış bir felaket. Delikanlılar yola koyuldu o kıtalara doğru efsaneden öte, o sırada kadınlar hep bekledi ve oğullar büyüyüp başka adamlar oldu. Bir işaret arayıp belki de bir muska fırtınaya karşı, diz çöküyorum ıslak kuma kendi yüzümü görmeye ufak koyu su birikintisinde, gözlerim dört açılmış. Dedem geçti bu denizi 1904’te bir daha dönmedi, ben tek başıma geldim yaradılışa teşekkür etmeye, o asla yapmazdı bunu, taşıdığı için onu eve işe, yaşlanmaya, yenilgiye, sonuna kadar sadık kan kardeşlerine. Yusel Prisckulmick, rüzgârın yüzüne atılmış kahkahanla çok yaşa, öfken, hırsın, baş eğmiş tutkun paraya ve onun asla alamadıklarına, çatlak sesine sonunda rahata erdiğin, rüyalardan uyandıran denizin sana öğrettiği her şeye, senin bana öğrettiğin: dalgalar alır başını gider, hiçbir şey dönmez geriye. 18 21 Eylül 2017 SAVAŞTAN ÖNCE Annesinin geldiğini görünce park etmiş bir arabanın arkasına diz çöker, bir eli ağzında soluğunu dindirmek için. Kadın geçip merdivenleri çıkar, sokak yine onundur artık. Bir Amerikan şehrindeyiz, Toledo, geçen yüzyıldan bir zaman ama Buffalo ya da Flint de olabilir, bu yerler hep aynı, isimleri dışında. Sekizinde, dokuzunda, hatta on birinde oğlanlar hep aynıdır, kişilikleri yoktur, ruhları yoktur, çürük dişli, kötü giysili şeylerdir. Onlara ad koyabiliriz, anneye Gertrude diyelim ve küçük bir ofis verelim irsaliyeleri daktiloda yazsın, günde sekiz saat, haftada dört buçuk gün. Ona evlenme rüyaları da verelim patronuyla zaten evli olan ama vermeyelim çünkü istemez onu. Oğlu, Sol, sevdiği onun, hâlâ saklanan, bir dizi yerde, asfalt son sıcaklığını emiyor günün. Duyuları var. Gençtir, hisseder sıcağı, soğuğu, acıyı bir köpeğin yaptığı gibi, bir köpek gibi tepki gösterir adıyla çağrılınca. Hadi çağırın onu, “Hey, Solly, Solly evlat, gel buraya!” Havlamaz, yere çökmez, yalvarmaz, uzatmaz patisini boyun eğen teslimiyetle. Adının bütününü kabul eder, hatta her çocuk gibi durup bize bakar, tam on bir yıl sonra bugün durup kendi ölümüne bakacaktır alev olup yaklaşan, bir köprübaşı siperinde Remagen’de, Gertrude alışıkanlıkla yazarken daktiloda düşen kış gecesime doğru. n KItap