24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KItap VİTRİNDEKİLER Woolf’un İzinde / Ertuğ Uçar / Can Yayınları / 94 s. Woolf’un İzinde adlı kitabında Ertuğ Uçar, kendi yazma serüveninin geçmişini kurcalıyor. Deniz fenerlerine duyduğu çocukça bir ilgiyle başlıyor her şey. Sonrası ise yazarın kendisi için bile beklenmedik şekilde gelişiyor. Üstünkörü bildiği Virginia Woolf ile tanışması, kırmızılı beyazlı bir deniz fenerini görmek için İngiltere’nin güney sahillerine yaptığı geziye denk geliyor. Sonrasında ise kitap kat kat açılıyor. İngiltere’nin meşhur sisi, Antalya sahilleri, Woolf’un çocukluğu, Deniz Feneri kitabının ilham kaynağı Godrevy Feneri ve nihayet ilk kitabın yayımlanması. Okuru Antalya, İstanbul, Eastbourne ve St. Ives arasında dolaştıran Ertuğ Uçar, çetin bir soruyu cevaplamaya soyunuyor: “Yazmaya nasıl başladım?” Fransız Akademisi’ne Kabul Konuşması ve JeanChristophe Rufin’in Yanıtı / Amin Maalouf / Çeviren: Orçun Türkay / Yapı Kredi Yayınları / 72 s. Amin Maalouf, 2011’de 29. Koltuk’un sahibi Claude LéviStrauss’un yerine Fransız Akademisi’ne seçildi. Gelenek gereği yeni seçilen üye, koltuğunu devraldığı eski üyeye dair bir anma konuşması, bir başka üye de seçilen yeni üyeyi takdim konuşması yapmak zorundaydı. Böylelikle Amin Maalouf, Claude LéviStrauss’tan, JeanChristophe Rufin de Amin Maalouf’dan bahsetti. Fransız Akademisi’ne Kabul Konuşması ve JeanChristophe Rufin’in Yanıtı, antropoloji, tarih, DoğuBatı etkileşiminin yanı sıra Fransız kültürü üzerinde duruyor. Kopuk ve Hiç / Aydın Şimşek / Destek Yayınları / 156 s. “Genç adamlardı. Gözü pek ve korkuları büyük. Çoğu nereye niçin gittiğini bilmeden gidiyordu. İnancın oluşturduğu gösteri her zaman bir kimlik verirdi insana. Ama kendisine ait olmayan kimlikle yürümeye başlayan da kendisi değil başkası olurdu. Böyle böyle kendine yabancılaşır, kendine yabancılaşa yabancılaşa da başkası tarafından ele geçirilirdi. Sonra kendine ait olan ne varsa anlamını yitirir, kahraman olmak için yola çıkan da yolun sonunda bir hiç olurdu.” Aydın Şimşek yeni romanıyla okur karşısında... O Öyle Olmadı / Ercan y Yılmaz / Sel Yayıncılık / 224 s. Ercan y Yılmaz, O Öyle Olmadı’da, güzelliklerin ve zorbalıkların iç içe geçtiği zorlu bir coğrafyada kurulan buruk hayalleri ve dostlukları konu edinip özlemin kavuşamamanın, bekleyişin ve kaybetmenin öyküsünü anlatıyor: Gerçek düşe, düş gerçeğe evrilirken yaşanan tesadüfler, açığa çıkan sırlar, vazgeçişler kitaptaki yerini alıyor. Yılmaz, yeni romanıyla okur karşısında. Sancı / Hasan Uyurkulak / Etki Yayınevi / 480 s. “Bir iç çekişin romanı” olarak nitelenen Sancı’da, Hasan Uyurkulak “Hayal kırıklıklarına, duygusal kopuşlara, aldatma ve yalanlara rağmen hayat savrulmadan yaşanabilir mi? Çoğunluk için en dip sayılan nokta, özgürlüğe açılan kapı olabilir mi? İnsan, özellikle de her türlü istismarın hedefindeki kadın; ne zaman, nasıl özgür olabilir? Kötülük nerede biter; iyilik nerede başlar?” gibi birçok soruya yanıt arıyor. Uyurkulak; kitabında, kendine yabancılaşmış, mutsuz ve arayış halindeki karakterlerinin istismar ve çıkarcılara karşı verdiği onur ve adalet mücadelesini anlatıp okuru bir hesaplaşmayla baş başa bırakıyor. Tuhaf Masallar / Ransom Riggs / Çeviren: Aslı Dağlı / İthaki Yayınları / 200 s. Bayan Peregrine onlara kucak açmadan önce, tuhafların hikâyeleri Masallar’da anlatılmıştı. Tuhafların kopan uzuvlarıyla beslenen varlıklı yamyamlar, çatal dilli bir prenses, ilk Ymbrynenin ortaya çıkışı... İşte bunlar, ilk kez Ransom Riggs’in, Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları dizisinde bahsi geçen, tuhafların dünyası hakkında bilgileri sakladığı söylenen Tuhaf Masallar’da okurun karşılaşacağı şaşırtıcı masallardan sadece bazıları. Bayan Peregrine’in öğrencisi ve tuhaf olan her şeyin âlimi ?Millard Nullings tarafından derlenen ve notlandırılan bu yepyeni masallar, okuru tuhafların tarihinin sayfa 26 27 Nisan 2017 larını ?karıştırmaya davet ediyor. Borges ve Bellek / Rodrigo Quian Quiroga / Çeviren: Ferit Burak Aydar / Boğaziçi Üniversitesi Yayınları / 184 s. Belleğin bilişsel yapısına ilişkin araştırmalar yapan sinirbilim uzmanı Rodrigo Quian Quiroga, Borges ve Bellek’te, Jorge Luis Borges’in çeşitli öykülerinde bellek üzerine giriştiği edebi keşiflerle ilişkilendiriyor. Bu öykülerin başında gelen Bellek Funes, yaşadığı her şeyi tüm ayrıntılarıyla hatırlayan, daha doğrusu hiçbir şeyi unutamayan ama algıladıklarını soyutlayıp kavramlara ulaşamayan Funes adlı kahraman üzerinden ilerliyor. Quiroga, belleğin işleyişinde beyindeki nöronların algıladığımız şeyleri uzun süreşi belleğe dönüştürme konusunda taşıdığı öneme atıfta bulunuyor. Çalışma, sinirbilim araştırmalarının yanı sıra olağanüstü belleğe sahip kişilerin yaşamöykülerini, beynin anatomisini ve görme mekanizmasına ilişkin çağdaş kuramları inceleyip Borges’le aynı konulara eğilmiş William James, Gustav Spiller ve John Stuart Mill gibi düşünürleri mercek altına alıyor. Anne Kız, Harikasın / Elif Türkölmez / Çınar Yayınları / 76 s. İncecik bir sızıyla tomurcuklanan memelerine banyo aynasından bakmak isteyen ablalar... Bu yaz da tuzlu suya girip çıkamadık diye üzülen anneler... Börekçiye, “Şekerliği masaya bırak,” diyen güzel gülüşlü abiler... Hamile olduğunu doğurunca anlayan minnacık kadınlar... Bataklıkta güneşlenen kaplumbağalar, kadınlar plajında zeytinyağlı sarmalar... Toros’un bagajında bulgur ve salça satanlar, balık ekmeğin yanına buz gibi limonatalar... Elif Türkölmez’in öykülerinde hayat, kimsenin su vermediği saksılarda kendi kendine büyüyüveren otlar gibi yeşeriyor. Onun öykülerinde insanlar sadece mutlu olmak istiyor. Devletdışı Güç / Keller Easterling / Çeviren: Şahika Tokel / Metis Yayınları / 248 s. “Altyapı” dediğimiz şey, şehirlerimizi kontrol eden yeraltındaki kablo ve borulardan ibaret değil, dört bir yanımızdaki mekânları gizliden gizliye belirleyen kurallardır aynı zamanda: Serbest ticaret bölgeleri, akıllı şehirler, banliyöler ve alışveriş merkezleri gibi. Keller Easterling, Devletdışı Güç’te bu mekânı kontrol eden yeni güçlerin haritasını çıkarıyor ve bu güçlerin neden ve ne şekilde devletin kapsama alanı dışında kaldığını gösteriyor. Yazar, kredi kartlarının kalınlık standardından dünyadaki en büyük ortak platform olan mobil telefonlara, habis bir ur gibi yayılan “serbest bölge” paradigmasına varıncaya kadar hayatımıza en çok etki eden altyapı alanları inceliyor. Yengeler Cumhuriyeti / Derleyen: Mustafa Çiftci, Tanıl Bora / İletişim Yayınları / 182 s. Yenge, kadını evlilik ilişkisi üzerinden tanımlayışıyla onun “sahipli” olduğunu vurgulayarak “korumaya” almasıyla ataerkilliğin bir alâmeti âdeta. İçerdiği hürmet ifadesi, “yenge”nin kendinden ziyade onun eşi olan “abi”ye mi yönelik aslında? Yengeliğin de kendince bir ağırlığı, bir saltanatı, bir cumhuriyeti yok mu ama? Yenge “makamının” kadınlar arası ilişkilerdeki hükmünü de düşünürsek… Yenge hitabının binbir anlamı… Yengeliğin “hukuku”, konforları ve tekinsizlikleri… Yengelerin akrabalık ilişkilerinin keşmekeşiyle baş etme stratejileri… “Korkunç Yenge” imgesi… Korkulan, şefkat duyulan, minnet edilen, hayran olunan, arkadaş olunan yengeler… Edebiyatta, sinemada ve televizyon dizilerinde yenge tiplemeleri… Mustafa Çiftci ile Tanıl Bora’nın derlediği ve pek çok ismin yazılarıyla katkı sunduğu kitap, yenge imgesini her yönüyle ele alıyor. Erkekliğin Türkiye Halleri / Hale Bolak Boratav, Güler Okman Fişek, Hande Eslen Ziya / İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları / 460 s. Erkekliğin Türkiye Halleri, Türkiye’de yaşayan erkeklerin farklı varoluş hallerini anlamak isteyenler ve toplumsal cinsiyet konusunu kavramaya çalışanlar için önemli bir kaynak. Kitap; aile dinamiğini nicel ve nitel boyutlarıyla mercek altına alarak, oğul olmanın, baba olmanın, eş olmanın ve erkek benliğini inşa eden söylemlerin çelişkilerini, kopukluklarını ve devamlılıklarını zengin bir anlatımla sunuyor. Hem devamlılığa destek veren geleneksel kalıplara hem de kırılmalara yol açan sosyal değişmelere hassas olan bu çalışma, ataerkilliğin erkeklere olan bedeli konusunda bizi aydınlatıyor ve kalıcı değişimin ancak bu ‘derin’ yapıların evrilmesinden geçeceğini gösteriyor. Sis Hırsızı / Lavinia Petti / Çeviren: Esma Fethiye Güçlü / Timaş Yayınları / 444 s. Ünlü yazar Antonio M. Fonte için ne servetin ne de şöhretin bir önemi vardır. Napoli’deki eski ve tuhaf evinde kedisi Calliope’yle, hayalle gerçeğin belirsiz sınırında kaybetmek üzeredir kendini. Bir gün öyle bir şey olur ki başına bela olan binlerce hayran mektubu arasından birini görmezden gelemez: On beş yıl >> KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle