Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
sinan seyfittinoğlu’ndan “antakya’nın elli yılı” Antakya’nın sesi gazete Gazeteci yazar Sinan Seyfittinoğlu’nun, “Antakya’nın 50 YılıÇok İyi Adammış Benim Babam” adlı kitabı, Antakya’yla özdeşleşmiş AntakyaToplumcu Halk gazetesinin tarihini, içtenlikli bir dil ve yaklaşımla okura ulaştırıyor. günay güner A ntakyaToplumcu Halk gazetesinin kurucusu Nezih Gassan Seyfittinoğlu. Seyfittinoğlu (1934), orta ölçekli ticaretle uğraşırken 1966’da Antakya gazetesini devralır ve sorumluluğunu üstlenir. Yaşamını yitirdiği 1997’ye değin gazeteciliği tutkuyla sürdürür. Kitaba önsöz yazan İbrahim Seyfittinoğlu’nun da belirttiği gibi “Antakya öyle bir kent ki hangi sokağını kazarsanız kazın, altından tarih çıkar ve sizi şaşırtan, araştırmaya yönelten yeni şeyler öğretir. Bu kentte hangi ailenin tarihini araştırırsanız araştırın, bir roman veya film senaryosunu çıkarabileceğiniz hikâyeler bulursunuz.” Kitapta Antakya’nın ve gazetesinin şu belirgin yanları öne çıkıyor: Çok özel ve olumlu toplumsal doku (inançlar, kadın erkek eşitliğine özen...), süreklilik taşıyan kültür dünyası (tiyatro, sinema, açıkoturum...). GEÇMİŞ ZAMAN MANŞETLERİ Gazetenin yolculuğu 4 Eylül 1966’da başlıyor ve az zamanda geniş bir okur kitlesi ediniyor. Antakyalılarla doğal bir ilişki oluşuyor. Önemli örnek haber başlıkları daha somutlaştırabilir: 6 Ekim 1967’de “Yaşasın (?...) Antakya Adliyesi” başlığıyla boş bir bölüm yayımlanır. Amaç, adliyedeki kötü uygulamaları kınamaktır. 1969’da, gazetenin düzenlediği sormacada yılın kadını olarak belediye garajlarında çığırtkanlık ve şoför muavinliği yapan Ayşe Söğüt seçilir. Mavi Işıklar Orkestrası, Ulvi Uraz Tiyatrosu dinleti ve oyun sunar. Kadınlar Kulübü “Ailede Turizm” konulu etkinlik düzenler. Halk Oyuncuları “Teneke” ile “Pir Sultan Abdal” oyunlarını oynar. Hatayspor ile İskenderunspor’un eskiye dayanan rekabeti nedeniyle vali sağduyu çağrısı gereksinimi duyar. Dönemin Yargıtay Başkanı İmran Öktem’in cenazesindeki yobaz saldırısı gazete çalışanlarınca yayımlanan ilginç manşetle kınanır. 1970’te TİP’le ilgili haber ve yazılar gazetede geniş yer bulur. “Çok yerde imam ve şeyhler Müslümanlığı paylaşma kavgası güderken bol miktarda Hıristiyanlık propagandası kitap ve broşür dağıtılıyor.” 1972: N. G. Seyfittinoğlu, 26 Eylül 1972’de (Ne ilginç, Dil Bayramı’nda G.G.) sıkıyönetim mahkemesi kararı sonucunda, dört ay süreyle cezaevine girer. O cezaevindeyken doğan Sinan bebeği görmesi için babasına görüşe götürürler. “Samandağ’da yakalanan on dört ‘anarşist’in yarAntakya gazetesinden kupürler, 1967. Antakya gazetesi kurucusu ve sahibi N. Gassan Seyfittinoğlu, 1972. Sinan Seyfittinoğlu gılanmasına başlanır.” Gazete ayrıca yazın ürünlerine de yer verir. Şiir: Obamız, hikâye: Sıvacı, eleştiri: Kitap Yılı Üzerine. (Gazetede Ali Yüce, İhsan Kutlu, Adnan Binyazar gibi adları görmek de ilginç). “At ve eşek hırsızı Arsuzlu Ahmet’i Tavuklu köyü halkı yakalar.” “Şehrimizde yakalanan İstanbullu âşıklar bol miktarda hap içerek intihara kalkıştılar” haberi de ilginç. 1973: AP’li yeni Belediye Başkanı Mahmut Yanaray’ın davul zurnalı makam töreni sırasında Antakya gazetesi yırtılır. 1974: “Antakya Monte Carlo oldu” haberi yayımlanır. 1975: Soğukoluk, fuhuş olayları haber olur. 1978: Sağsol çatışmaları yoğunlaşır. Mart ayında Reyhanlı’da devrimci bir öğretmen silahlı saldırıya uğrar. Büfeye patlayıcı atılır. Faşistlerce Dörtyol’da polislere ateş açılır. 1979: Genelkurmay Başkanı Kenan Evren İskenderun’da inceleme yapar. N. G. Seyfittinoğlu’nun Anadol marka arabası bombalanır. Ankara Sanat Tiyatrosu “Zengin Mutfağı” adlı oyunu sahneler. Kırıkhan Gazi Lisesi Müdürü (TÖBDER Üyesi) Veli Kara evinde kurşun yağmuruna tutularak öldürülür. Faşist komandolar kent içinde kimlik kontrolü yapar. İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nın iki yöneticisi, Aykut Deren ile Kübilay Canbaş faşistlerce öldürülür. 1980: Askeri darbe. Antakya yayımına zorunlu ara verir; darbe öncesi ve sonrası günlerde tüm yerel gazete çalışanları gözaltına alınmıştır. 1981: Sıkıyönetim dönemi. Kenan Evren ile konsey üyeleri 17 Ocak 1981’de Hatay’a gelir. Onlara küfreden bir kişi tutuklanır. Asliye Ceza yargıcı Lütfü Mungan, bir daha suç işlemeyeceğine şeref sözü veren bir çocuğu harçlık vererek affeder. Atatürk filmleri gösterilmeye, büstleri açılmaya başlanır! Vali ve Belediye Başkanı aynı kişi olur: Turhan Şenel! 1985: Antakya Gazetesi sahibi ile Yazı İşleri Müdürü haber gerekçesiyle on beş gün gözaltına alınır ve içeride şiddet görür. Kitaptaki ayrıntılı bilgiler 2016’ya değin sürüyor. AŞK İLE ELLİ YIL Sinan Seyfittinoğlu, Antakya gazetesindeki “Antakya’nın 50 Yılı...” başlıklı köşeyazısında şöyle diyor: “Antakya, bir yerel gazetenin uzun yıllar hayatını devam ettirebilmesi açısından güzel bir kent. Bu kent öylesine canlı bir gündeme sahip ki her daim haber bolluğu yaşayabiliyorsunuz. Hangi görüş, inanç ve düşünceden olursa olsun, bu kentin insanları ifade açısından bir zorluk çekmemiştir. Antakya en sıkıntılı dönemlerde bile sesini hem çevresine hem de ülke geneli yanı sıra dünyaya duyurabilmiştir. Dinamik bir kent Antakya. Her daim söylenir, biz de tekrarlayalım. Çok kimlikli, renkli, çok inançlı ve yönlü bir kent Antakya. Böyle olunca hangi olay olursa olsun yaşanan gelişmeye tek bir açıdan yaklaşamıyorsunuz. Olayı tüm yönleri ve taraflarıyla değerlendirmeniz gerekiyor. Bu da çoksesliliği beraberinde getiriyor. Bu kentte, gazetecilik hayatında yirmi aktif yılı geride bırakmış biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki Antakya; özel bir yer. Bir çeşit demokrasi okulu. Bu kentin değerini ve bu kentte vücut bulmuş değerli unsurları koruyup yarınlara taşımalıyız.” “Antakya” başlıklı şiirini ekliyor: “Biraz önce duydum sesini/ Havradan, kiliseden ve camiden gelen/ Hemen peşine koyuldum/ Dar sokaklarda kokundan iz sürdüm/ Gele gele su kuyusuna vardım/ Kana kana içtim seni/ Her dinden ve mezhepten.../ Adak adadım, dua ettim/ Son kararım aydınlıktan gelen/ Ölmüşlerde sen dirilerde sen/ Kalk ayağa Antakya/ Dimdik dur ve yürü sonsuzluğa/ Kavgada sen barışta sen.” Bitirirken ise: “Bu kentte doğanlar, gözlerini açtığı andan itibaren bir ömür yüreklerinden atamadıkları bir aşk besliyor Antakya’ya... Biz de o aşk ile elli yılı geride bıraktık. Nice elli yıllara...” diye sesleniyor. Yazar, her bölümün sonuna beğendiği ezgilerin adlarını eklemiş. Basın Yayın Bölümü’nü bitirmesinin ardından, 1996’dan başlayarak gazeteyi yöneten Sinan Seyfittinoğlu, sık rastlanmayan nitelikleri barındıran bu yapıtıyla yakıcı bir gereksinimi karşılamış. “Antakya’nın 50 Yılı”nın tam zamanıydı; Antakya’nın tarihine, bugününe, yarınına saldıran gericiliğe tokat gibi bir yanıttır bu kitap. n Antakya‘nın 50 YılıÇok İyi Adammış Benim Babam / Sinan Seyfittinoğlu / Dafne Kitap / 340 s. 18 27 Nisan 2017 KItap