24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

>> tırırken Svendsen, “hiç kimsenin tehlikeden azade olamayacağı” böyle bir ortamda, kurbanlara ihtiyaç duyulduğundan söz ediyor. Kurban bulamadığında gücünü yitiren korku kültürü, “masum” ve “mağdurlar” yaratınca kişiler de “dünyaya dair çarpık bir resim üretiyor.” Potansiyel tehlikenin ve tehdidin sistematik biçimde tasvir edilmesi, Svendsen’e göre korkuyla kotarılan bir algı yönetimini doğurur. Bir refleks hâline gelen tedbir takıntısı yaşamın iplerini eline aldığında geleceği olanaklardan çok tehlikeler belirlemeye başlar. Yazar, bu durumun politik söyleme, bilimsel gelişmelere, ekonomik ve sosyal açılımlara yön verdiğini, gelecekte daha çok verebileceğini belirtiyor. Korkuyu muhafaza edip tehlikeyle ve tehditle savaşma isteği, önünde sonunda ölçünün ve sınırın aşılmasına neden oluyor: Değişime karşı geliştirilen direnç ya da radikal dönüşümler tehdit, tehlike ve korku kültüründen türetilirken yazarın deyişiyle mevcut durumda “korku son derece cezbedici olabiliyor.” Ne de olsa kimileri, korkunun, dünyaya renk kattığını ve “yaşamın sıkıcılığını gideren bir şey gibi algıladığını” düşünüyor! Sanata renk katan korku, hayat ve yaşamı yorumlayan felsefe için karanlık koridorlara açılan bir kapı gibi. Svendsen’in verdiği örnekler, değindiği filozof ve entelektüeller (Nietzsche, Hegel, Kant, Burke vd.), korku ile korkusuzluk (cüretkâlık) arasına sıkışan insanın eylemlerine sınır koyup ölçü bulmakta zorlanıyor. Hayatta yüceltilecek bir yanı olmadığı gibi potansiyel tehdidi fiilî hâle getiren, ahlaken elim olarak nitelediğimiz cinayet ve şiddet, Svendsen’e göre estetik beğeniye yol açabiliyor. Peki, güvenlik ağlarıyla örülü şehirler herhangi bir estetik beğeni yaratıyor mu? Güvenlik kartlarıyla, parmaklık ve korumalarla çevrili bu tedbir manzarası bile bir korku göstergesi. Alışkanlığa dayanan korku kültüründe, güven yolunu kaybederken tedirginliğin kapsamı genişliyor. ONTOLOJİK GÜVENLİĞİN SARSILIŞI Korku dağlarının yarattığı huzursuzlukla çok uzun zamandan beri tetikte bekleyen insan, güvenliği için genellikle özgürlüğünü heba etmeye hazır. Böylece toplumsal yaşamın düzenleyicisine dönüştürülen korku temelli birlikte yaşamanın yanı sıra ortak düşmanlar geliştirerek dirlik sağlanmaya uğraşılıyor. Bu bağlamda medenî toplumun nüvesi olarak korkuyu gösteren Hobbes’a değinen Svendsen, onun “korkular arasında kademelendirmeye giden devlet” fikrini gündeme getirir; bu tür bir devlette, “bazı fenomenler abartılırken diğerlerinin küçültülmesi icap eder.” Svendsen, Hobbes’la birlikte çeşitli filozofların görüşlerinden yola çıkıp konuya yorum katıyor: “Devlet, korkuya sebep olan şeyle savaştığını açıkça göstermelidir. Sorun şu ki bu, korkunun kızışmasına yol açabilir çünkü devlet kendi eylemlerini korkuyu yaratan tehlikeye referansla meşrulaştırmak zorundadır. Kendi meşruiyetini sağlamlaştırmak için de bu tehlikeler genellikle fazla dramatize edilecektir.” Bir “toplum” yaratmanın kaynağına dönüştürülen korkunun canlı tutulması, o “toplumun” varoluşunu sürdürmesi bakımından elzem görülür. İnsanların korkusu, “yurttaşlık bilincini sağlamada” yöneticilerin elindeki en önemli enstrümana dönüşür; bu bazen iç tehdit bazen de “teröre karşı küresel savaş” şeklinde tınlar. Bir sonraki aşama ise tehdit tarafından sarmalanan özgürlüğün, güvenlik gerekçesiyle daha çok tırpanlanlanıp hatta neredeyse bütünüyle ortadan kaldırılmasıdır. Özgürlük ile korku arasındaki kavga kutsallaştırılır, resmî söylem hâline getirilirken somutlaştırılmayan ya da kanıtlanmayan tehdit ve tehlikeyle savaş ya da mücadele, korkan toplumun çimentosu gibi sunulur. Toplumsal sözleşmenin ekseni, güvenliğe ve tehlikeyi bertaraf etmeye kayarken hak ihlallerini sıradanlaştıran retorik önem kazanır. Svendsen, 11 Eylül’den sonra yaşananları göz önünde bulundurarak şu belirlemeyi ortaya koyuyor: “Korkuyu kullanarak kendini meşrulaştıran ve vatandaşlarının itaat etmesini sağlayan bir devlet, temelde bir demokrasi yaratıyor değildir çünkü korku stratejisi demokrasinin ana cevheri olan özgürlüğün kuyusunu kazar. Tam da korku yoluyla meşruluk kazanmış olduğundan, ‘teröre karşı savaş’ın demokrasi için terörün kendisinden daha büyük bir tehlike olduğu öne sürülebilir.” Svendsen, hangi dönemde olursa olsun ve hangi olayla birlikte anılırsa anılsın, “korkunun yayılmasının ontolojik güvenliğimizi sarstığını yani gündelik yaşamımızı idame ettirebilmemiz için gerekli temel güvenlik duygusunu sakatladığını” dile getirip ekliyor: “Bir risk kültüründe hepimiz kurbanız.” Svendsen, özgürlüğün ve adaletin korkudan daha büyük bir role sahip olması gerektiğini söylüyor. Buradan baktığımızda “teröre karşı savaş”ların çoğunun, kendini çok güçlü biçimde korkuya dayandırdığı için bir şüphe yarattığını görebiliriz. Yazar, bunun altında yatan esas meselenin, vatandaşların temel haklarında olumsuz anlamda somut değişimlerin görülmesi ve özgürlüğü baltalayan bir korku ikliminin yerleşmesi olduğunu ifade eder. Eskiden Tanrı ya da doğa, korkunun en önemli kaynağıyken bugün terör veya ekonomik kriz bariz biçimde korkuyu besliyor. Dünyevileşen korkulara karşı alınan tedbir ve dillendirilen söylemlerdeki değişikliği göz önünde bulunduran Svendsen, kitabında farklılaşan görüşleri inceliyor. Böylece hem günümüzün hem de yakın ve uzak geçmişin filozoflarının fikirlerinden yararlanarak tehdit ile tehlike algısının hangi aşamaya geldiğini; nasıl korkuya dönüştüğünü ve nerelere varabileceğini anlatmaya çabalıyor. n Korkunun Felsefesi / Lars F. H. Svendsen / Çeviren: Murat Erşen / Regingot Kitap / 192 s. KItap 1727 Nisan 2017 Evrenin Kendi Bilincine Varmasının Öyküsü! BİR SOLUKTA EVREN VE DÜNYA TARİHİ Ian Crofton, Jeremy Black • Çeviren: Ilgın Yıldız • 272 sayfa İnsanın ve uygarlığın doğuşunu, evrenin meydana gelişini, yıldız ve gezegenlerin oluşumunu, Dünya’nın neden yaşamın ortaya çıkmasına elverişli olduğunu öğrenmek isteyenler için benzersiz bir eser. AKIL ZAYIFLIĞI Arthur Schopenhauer • Çeviren: Ahmet Aydoğan • 136 sayfa A'DAN Z'YE DÜNYA MİTOLOJİSİ DÜNYA HALKLARININ TÜM YARATILIŞ, TANRI VE KAHRAMAN MİTLERİ David A. Leeming • Çeviren: Nurdan Soysal • 456 sayfa YENİ KİTAPLARIMIZ KATEGORİLER ÖNERMELER Aristoteles • PHAİDROS Platon EŞCİNSELLİK ÜZERİNE Alfred Adler • TARİH Herodotos (Herodot) BÜYÜK FİLOZOFLARDAN 100 ÖNEMLİ AFORİZMA Laurence Devillairs • EKONOMİ 101 Alfred Mill İZMİR KİTAP FUARI / 2230 Nisan 2017 2. Salon, 102/A no’lu standımıza bekliyoruz. internet satış: www.saykitap.com Tel.: (0212) 512 21 58 • eposta: dagitim@saykitap.com www.facebook.com/sayyayinlari www.twitter.com/sayyayinlari www.instagram.com/sayyayincilik
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle