23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Elden çıkarıyorum hayatımı...’ Juan Carlos Onetti (19091994): Uruguaylı romancı ve hikâyeci. İlk romanı Kuyu küçük bir çevre tarafından fenomen olarak karşılansa da çok az kişinin ilgisini çekti. Mario Vargas Llosa’nın Latin Amerika’dan çıkan ilk modernist roman olarak nitelediği bu çalışmanın ardından hayali bir kent olan Santa Maria’da geçen üçlemesi Kısa Hayat, Ceset İstifçisi ve Tersane ile kuşağının kendine has romancılarından biri sayıldı. Bir süre akıl hastanesinde tutulduktan sonra Madrid’e göç etti ve orada öldü. Düzyazıyı şiirsel bir incelikle kullandığı eserleri yanında birkaç da şiir temrini vardır. Aşağıdakiler bu örneklerden. JUAN CARLOS ONETTİ / ŞİİRLER / TÜRKÇESİ: ALİ KARABAYRAM VAR OLMAYANIN BALADI Öyleyse ne olur cesaret verme bana Bırak eksik kalsın geçmiş hüznünde bilinç Bir umutsuzluk, oyunbazlık ya da. Seni düşünmek ve görememek seni Senin bedeninde acı çekmek ve bir çığlık olsun koparamamak Lütfuna borçlandığım, vebalim olan seyre bir başıma dalmak Tepeden tırnağa düşünülebilecek Tek varlık olan senin içinde. Değil mi ki Tanrı buyruğudur sessizce yakarmak Verilmiş bir sözü varsa onun Ve bizzat kendisiyse O bildik, gececil, kaçılmaz selama İğreti bir karşılık vermene engel. Kabullenmek gerekir yalnızlığı Kardeşçe yüzleşmek Köpek kokusuyla, güneyin nem yüklü günleriyle, Herhangi bir geri dönüşle Herhangi bir almaşık saatiyle şafağın. Senin sessizliğin Ve attığı kayıtsız adım görmeyen selamsız bir tanrının Onun korkusuyla dizlerini dövüp Onun hükmüyle, celaliyle, buyruğuyla, yasağıyla dertlenen yaslı bir sombreroya dönüp bakmayan tanrının. Verme bana akıl, çığlık, hacet istemem ya da düzen. Çıplağım şimdi ve uzak, kalakaldığım yerde. Dünyaya dönüyorum yüzümü ve onun yosun tutan sırrına Mihnet yüklü aydınlığına dünyanın Çıplak, bir başıma, savunmasız Titriyor cılız bedenim Yalpalıyor ve yol alıyorum Belki bir sınır boyuna yaklaşıyorum Beyhude bir nefrete, artan sefaletine onun. Ve bu yumuşak huzur ve savaş Yanılsaması da teskin etmiyor. Çünkü erimine varmıyor menzil Ve yaşayıp umut etmenin bir yolunu aradığım Bu müşfik, anlaşılmaz bekleyişin içinde Dağılıp gidiyor. Başka ülke yok gidecek ve hiç olmayacak. Bronz parmaklığın içinde sol ayağım Onun kalıbında erimiş. Kavrayan, ümide el veren delikanlı, yadsıdığı şeye inanıyor. Şimdi tüm bahisler açık: Sonsuzluk, tamu, serüven, budalalık. Ama bir erişkinim ya ben İnanmam öyle gece kırılan aynanın Uğursuzluk getireceğine Ne de yalamak gerektiğine kesik parmaktan akan kanı Sanki bunca yol peşimde sürüklemişim Sanki tuzlu bir yalan et bağlarmış Sanki kan, sanki o küçük, keskin acı Sanki hayatta kalmış, yalız, çevik olan her neyse Beni ona yaklaştırırmış gibi. Uzaklık ve zamandır ölümüme sebep Ve ben yitiriyorum her ikisini de, her gün daha kadim Tuhaf ve yakası bağrı açılmadık Uzak ihtiraslar ve ihtiyarlıklar pahasına Elden çıkarıyorum hayatımı. Dönebilirim ama dönmeyeceğim, bırakıp gitmekse harcım değil. Bronz bir parmaklığa dayamak ayağımı Ve telaşsızca beklemek ihtiyarlığı, yabancılığı, o bir miskal yokluğu. Huzur ve sonrası, esenlikle ivecen hiçlik. Orada olacağım. Zamanın akı düşmeyecek saçıma, ne bir kırışık peyda olacak, ne sarkacak yanaklarım. İmkânsız bir randevuyu bekleyeceğim, kimsenin gitmediği bir buluşmayı. n SEVGİLİ LİTTY Aylar var ki o benzersiz sıklıkla gönderdiğin mektupların birini olsun getirmedi postacı Ola ki belleğini yitiriyor ya da bekâr evinin o müzmin bekâr evinin boş bir köşesine yığıyor mektupları ve bir gün gelecek tıpkı bir andaç gibi hepsini bir balya yapıp tutturup pembe bir şeritle bugünden itibaren kendini şefkat ve anıyla örülmüş aydınlık bir katarakt gibi hayal eden bu unutulmuş arzu delisine getirip verecek hepsini İŞTE BİZİM EKMEĞİMİZ Sana dair bildiğim tek şey dudaklarının aralandığı o Mona Lisa tebessümü o gizem direngen takıntım benim göz bağını çözüp şaşkın ve inatçı yol alıp yoklayarak geçmişini. Tek bildiğim beni o hayali cennetten imkânsız yarından huzur ve suskun mutluluktan korunak ve üleşilmiş ekmekten bizim sayabileceğim bildik bir nesneden sonsuza dek koparan o yatıştırıcı ve muzip o tatlı sütü dişlerinin. n KItap 1722 Eylül 2016
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle