25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

RİTA ENDER’DEN “İSMİYLE YAŞAMAK” Bana ismini söyle... “İsmiyle Yaşamak”, Rita Ender’in Agos gazetesinde yaptığı söyleşilerin bir derlemesi. Kitapta Türkiye’de doğup büyümüş ancak dinleri ya da etnik kökenleri gereği Türkçe isme sahip olmayan Ermeni, Rum, Yahudi, Askenaz ve Süryanilerin isimleriyle yaşadığı imtihanlar anlatılıyor. alev karaduman “‘Yimakh shemo ve zikhro.’ İbranice bir deyiştir bu. Şiddetli bir bedduadır. Bunu söyleyen Tanrı’dan diler: Yeryüzünden, onun adı ve hatırası silinsin.” Ç ok istersek isim deyip geçebiliriz tabii ki ama ismin bundan daha fazlası olduğunu, ‘değişik’ bir isme sahip olan herkes tecrübeyle sabit bir şekilde bilir. Rita Ender’in geçenlerde yayımlanan ikinci kitabı İsmiyle Yaşamak’ta yer alan bir söyleşide şöyle deniyor: “Bizim dinde, sünnette isim açıklamak gibi bir kural var. Nasıl müslümanlarda doğumda isim kulağa fısıldanır, bizde de sünnette sinagogta ilan edilir.” İnsan düşünmeden edemiyor; neden isim ilan etmek? Neden her dinde ve kültürde bu bir ritüele dönüşmüş? İsimlerimizi koyanlar, bize ne yaptıklarının sandığımızdan fazla farkındaydılar belki de? Peşimizi ömrü billah bırakmayacaklardı, ondan olma şundan doğma diye anılacaktık hayatımız boyunca, ölüm ilanlarımızda, me İonna Kuçurudi Ari Çokona Gila Benmayor zar taşlarımızda yer alacaktı o isimler, onlar anlamışlardı; isim önemliydi. İSİMLERLE İMTİHAN İsmiyle Yaşamak, Rita Ender’in Agos gazetesinde yaptığı söyleşilerin bir derlemesi. Kitapta Türkiye’de doğup büyümüş ancak dinleri ya da etnik kökenleri gereği Türkçe isme sahip olmayan Ermeni, Rum, Yahudi, Askenaz, Süryanilerin isimleriyle yaşadığı imtihanlar anlatılıyor. Aklı selim sahibi küçük bir grubun Türkiyeli kimliği altında anlaşmaya çalıştığı ancak bir arada yaşama terbiyesinden hayli uzak bir ülkede, sadece isimlerinden dolayı insanların ne kadar ötekileştirilebileceğini en gerçek, en yalın haliyle okumak mümkün kitapta. Peki yabancılık ve yerlilik, öteki ve diğeri kavramları arasında isim neden bunca büyük bir öneme sahip? Daha fena ötekileştirmeler ve ayrıştırmalar yok mu? Elbette var ama o ayrıştıranların gözünden baktığınızda, kendilerine en çok benzeyen, onlar gibi giyinip kuşanan, kültürlü elit etiketine uyan bireylerin isimlerini aklamaya çalışması, bir tokalaşma süresince bile varlıklarını anlatmak zorunda kalışları ve isimleriyle yaşamayı adeta bir savunma sporu olarak icra Ararat Şekeryan Foti Benlisoy Lizi Behmoaras etmeleri durumun vahametinin bir belgesi niteliğinde. “YABANCI MISINIZ?” İspat ya da kendini açıklama deyince Xalid Sadini’nin doğru ve birazcık muhakeme sahibi herkesin aklını ve vicdanını harekete geçiren meşhur cümlesi akla geliyor; “Bu ülkede Ermeniler öldüklerini, Kürtler yaşadıklarını ispat etmeye çalışıyorlar.” Maalesef bu topraklarda müslüman ve Türk olmayan herkesin bir kendini ispat çabası, çabasından daha büyük ötekileştirilmeleri ve dışlanmaları var. İsmiyle Yaşamak’taki hikâye ve söyleşiler bu çabanın bürokrasiden sosyal hayata, eğitimden askerliğe sirayet ediş biçimlerini görmek açısından çok önemli bir kitap. Genel olarak değişik isimlerin veriliş hikâyelerine baktığımızda çoğunun dinî temelleri var. Azizler ve azizeler Türkiyeli “gayri müslimlerin” isim lerinde hayli etkili. Bunun dışında ya da bununla birlikte en önemli diğer etken ise kültürel öğeler. Çoğunun ailesinde dede ya da büyük annelerin isimlerini almak bir gelenek. Onun dışında papatya anlamındaki Rita’lar ya da görkemli dağın ismi Ararat’lar da mevcut... Bu kişiler her tanışma fas Ohannik Akopcan Yorgo İstefanopulos Rafael Demircan lında ismini söyledikten sonra “Yabancı mısınız?” sorusuyla karşılaşıyorlar. Yabancı? Değiller, buralılar. Ya da “Ne kadar güzel Türkçe konuşuyorsunuz!” yorumu ile sabırlarını sınamak zorunda kalıyorlar. Bu, en temelinde bir kabullenememe meselesi. Başka bir köken ve kültürle Türkiye’de var olmanın toplumca reddedilmesi durumu. Mülakatçılardan bazıları iki isimli ve bu sorulara muhatap olmamak için Türkçe isimlerini kullanıyorlar ya da isimlerini Türkçeleştirerek söylüyorlar. Kendi isimlerini kullandıklarında da kimsenin doğrusunu söyleyemediğini ya da belki özen göstermekten imtina ettiklerini söylüyorlar. İrvin Mandel diyor ki; “Üzülüyor insan, sonuçta bir ismin var ve kimse söyleyemiyor.” “KİMLİĞİNDEN EMİN OLMAK...” Söyleşilerde Türkiye yakın tarihinde ‘gayri müslimlerin’ maruz kaldıklarını görmek de mümkün. Yorgo İstefanopulos diyor ki; “23’te Mübadele’le toplumumuzu yok ettiler, 42’de Varlık Vergisi ile servetimizi yok ettiler, 55’te bütün her şeyimizi tahrip ettiler, yıktılar, yaktılar, 64’te de sürgün ettiler.” Askerlikte isim değiştirmek zorunda kalanların, “değişik” isme sahip olduğu için antisemit söylemlere maruz kalanların, “gavur” diye anılmaya alışmak zorunda kalanların, burada “yabancı”, yurt dışında “Türk tohumu” olanların hikâyelerini; Türklük, yabancılık, dindarlık, insanlık kavramlarını sorgulayarak okuyorsunuz. Ancak umut verici bir şey var ki o da mülakatçıların çoğunun kendi çocuklarına kültürlerini ve kimliklerini yansıtan isimler vermeye devam edeceklerini söylemeleri. Amasya doğumlu, dünyadaki son Ohannik diyor ki: “Kimliğinden emin olmak, kendi kimliğinle yaşayıp başka bir kimlik arayışında olmamak demektir.” İsmiyle Yaşamak, Ohannik ve nicelerinin deneyimlerini en içten ve içeriden metinlerle anlatan, birarada yaşama terbiyesine ve “Soyadı Kohen ama Türk”, “Kürt ama okumuş”, “Ermeni ama iyi” leri anlamaya dair mükemmel bir hikâyeler bütünü olarak karşımızda duruyor. n İsmiyle Yaşamak / Rita Ender / İletişim Yayınları / 296 s. 14 22 Eylül 2016 KItap Fotoğraflar: Berge Arabian
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle