25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KItap Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Kitap Gölgesi MAVİSEL YENER www.maviselyener.com H erkesin bu dünyada bir görevi var, bunu bulmak bazen zaman alabiliyor. Özellikle çocuklarıyla ilgili hırsları olan ebeveynlere bunu anlatmak kolay değil. Gençlerin üzerindeki meslek seçimi baskısını gülmece penceresinden bakarak eleştiren Festival Mühendisi, “başarı” kavramını sorgularken farklılıklar üzerine de düşündürüyor. Çocukgençlik kitaplarını incelerken hedef kitleyi göz önüne almayı önemserim. Bu kitabın ana karakteri Mike, 14 yaşında olsa da kitap on yaş ve üstüne seslenecek hoş, ilginç karakterleri ile ilginç bir hikâye dokusunu içeriyor. Roman, bir gencin kulağına fısıldanabilecek en güzel sözü söylüyor: Kendin ol ve yüreğini takip et! MATEMATİK ÖĞRENME BOZUKLUĞU Festival Mühendisi’nin ana karakteri Mike, on dört yaşında ve annesi vefat etmiş. Mike’ın babası, dahi bir matematikçi olmasına karşın sosyal ilişkileri çok zayıf, dalgın biri. Bu nedenle evin pek çok işini Mike hallediyor. Faturaların zamanında ödenmesi, tost yapmak, babasının araba anahtarlarını bulmak... Evin günlük işleri Mike’tan soruluyor. Babası Mike’ın kendisi gibi mühendis olup iyi bir kariyer yapmasını çok istiyor. Bunun ilk adımı, matematik dehalarının gittiği okul Newton Lisesi’ne girebilmesi. Babası, Mike’ın üstün matematik yeteneğini kanıtlaması için ona sürekli baskı yapıyor. Mike, babasını hayal kırıklığına uğratmamak için ona bir şey söylemiyor fakat mühendis olmasını engelleyecek ciddi bir sorunu var; o bir diskalkulik. Yani matematik öğrenme bozukluğu olan bir çocuk. Kendi deyimi ile “Mate Festival Mühendisi “Matematik moronu” bir çocuk, otistik baba, kaçık yakın akrabalar, tuhaf bir kasaba, işte size macera… 2012 Kristal Uçurtma Ödülü’nü alan Kathryn Erskine’in Türkçeye çevrilen ilk romanı “Festival Mühendisi” okurla buluştu. matik Moronu”. Babası çalışmalar yapmak üzere altı haftalığına Romanya’ya giderken Mike’ı, uzak akrabalarının yanına, Pensilvalya’nın küçük bir kasabasına gönderiyor. Mike’ın oradaki mühendislik projesinde çalışarak matematik yeteneğini geliştireceğini düşünüyor. Çünkü büyük amca “Ahşap Kuyu” yapıyor, babası Mike için bunun iyi bir mühendislik deneyimi olacağını biliyor. Mike, orada yaşayan büyük teyze Moo ve Büyük Amca Poppy ile birlikte zaman geçirmenin eğlenceli olmayacağını hisseder. Fakat babasına karşı gelemez, mecburen onun sözünü dinler. Ne kadar başarılı bir çocuk olduğunu kanıtlamak zorundadır. Onlarla hiç karşılaşmasa da yaşlı çiftin yanında sıkılacağı bellidir! ÇILGIN KARAKTERLER KASABASI Mike, uzak akrabalarının yaşadığı tuhaf kasabaya gidince hiç de tahmin etmediği bir düzenle karşılaşır. Büyük teyze Moo, sarı ördek spor ayakkabılar giyen, arabasını çılgınca kullanan ve sürekli sözcükleri birbirine karıştıran tatlı bir kaçıktır. Amca Poppy, çocukları öldükten sonra hiç konuşmayan, çevresiyle iletişimi keserek koltuğuna yapışık yaşayan biri olmuştur. Uykuyla uyanıklık, ölümle yaşam arasındaki ince çizgi, bu karakter üzerinden çocuklara anlatılır. Üstelik bu çift çok fakirdir, korkunç bir yoksulluk içinde yaşar. “Ahşap Kuyu” projesi ise büyük bir yanlış anlaşılmadan ibarettir! Aslında, bu insanların tipik yaşlılar olmadığını kitabın ilerleyen sayfalarında okur da fark ederek çok eğlenir. Örneğin, büyük teyzenin sürekli kişileştirerek anlattığı, asla ayrılmak istemediği arabası Tyrone, yazarın mizahi anlatımıyla sayfalarda okura el sallar. Mike, bu garip kasabada “Geçmiş” takma adında evsiz bir adamla, “Punk”çı bir kız olan Gladys ile tanışır, ikisi de çok ilginç karakterlerdir. Kırk yaşlarındaki Geçmiş ile Mike, iyi arkadaş olur. Geçmiş, kasabanın en zeki adamıdır. Bir parkta yaşayan Geçmiş’in geçmişini, bakalım Mike öğrenebilecek mi? Küpeleri, dövmeleri, piercingleri, saçları ve giyimiyle çok sert bir görünümü olan Gladys, gerçekten sert biri mi? Tüm kasabanın, Romanya’dan bir evlatlık almak istemesi, bunun için gereken paranın bulunması, gibi büyük bir proje Mike’ın omuzlarına yükleniverince, onun iyi bir toplum mühendisi olabileceği konusundaki ipuçlarını alırız. Romanya’da ailesiz olan Misha’yı evlat edinmeyi başaracaklar mı dersiniz? MATEMATİK METAFORLAR Matematik metaforlarla güçlendirilmiş bölüm başlıkları, Mike’ın matematik öğrenme güçlüğü ile tezat oluşturarak okuru düşünmeye davet ediyor. Bir matematik dehası olan babanın (metinde anılmamakla beraber) otistik olduğu yönünde ipuçlarına da rastlıyoruz. Böylece diskalkulinin yanı sıra “deha” olmanın sınırsızlığı (ya da sınırlılığı) üzerine fikirler üretebiliyoruz. Mike ile babasının arasındaki gerginlik, klasik babaoğul sürtüşmesinin örneklerinden biri aslında. Her ne kadar matematik büyük neden gibi görünse de, babanın oğlu üzerine iktidar kurması, oğulun ona kafa tutma hikâyesi hiç yabancı değil! Ne yaparsa yapsın bir türlü babasının yüksek beklentilerini karşılayamayan on dört yaşındaki Mike, pek çok okura hiç yabancı gelmiyor. Kurguda yer alan çatışmalar, Mike’ın yepyeni bir çevreye gelmesi ile oluşan kültürel, sosyal şaşırtmacalar, karakterlerin kitap boyu gösterdiği gelişim, gerçeklerin yüzeyde görünenden çok farklı olduğu gibi iletiler, mizahi dille verilerek heyecanlı bir okumaya yelken açılıyor. Mike’ın bu “deliler kasabası”na gelmesiyle birlikte aile kavramı da büyütece alınıyor kitapta. Tek ebeveynlilik, evlat edinme gibi konulara genç okurun dikkatinin çekilmesini önemli buluyorum. Bu temaların yanısıra bireysellik, sorumlu luklar, umut, ölüm, sorun çözme, güven, kendini kabul etme, liderlik gibi temalar da kurguda yerini buluyor. KİŞİLEŞTİRİLEN NESNELER Kitapta, kişileştirilmiş nesneler de dikkat çekici. Sofradan hiç eksik olmayan tuhaf kavurma yemeği, Tyrtone adındaki eski Ford araba, Moo’nun cüzdanı, Mike’ın annesi vefat etmeden önce yapılan lego köprü, bu nesnelerin en önemlilerinden. Her birinin neyi simgelediğini kurgunun sonunda anlayıp yazarın zekâsına şapka çıkarıyorsunuz. Özellikle, Mike’ın çok sevdiği, lego oyuncağından yapılan köprü eğretilemesi, metnin gerçekçiliğiyle düşünsel düzleminin kesiştiği nokta. Romanı okurken, evlat edinilmek istenen Mişa’nın neden bir Romen yetimhanesinde olduğunu merak ettim. Araştırma yapınca, Romanya komünist hükümeti sona erdikten sonra bu çocukların korkunç koşullarda yaşamak zorunda kaldığını öğrendim. Dünyanın her yanından gelen ebeveynler, buradan evlat edinmeyi bu nedenle istemişler fakat bu iş gittikçe daha da pahalı olmaya başlamış. Çocukların organ mafyasının elinde olduğu da söylentiler arasında. Sonrasında, Romen hükümeti, uluslararası evlat edinme koşullarına sıkı önlemler getirmiş, böylece Romen çocukların başka ülkeleri benimsemesini engellemiş. Bu roman, yeni yasanın yürürlüğe girmesine sadece üç hafta kaldığı bir dönemi anlatıyor. Mişa’yı evlat edinebilmek için, kasabalıların üç haftada kırk bin dolar bulabilmeleri gerekiyor. Mike’ın, toplum mühendisliği görevi tam da burada başlıyor. Kasabalıların yaşamı Mike sayesinde değişiyor. Herkes alışılagelmiş düşünce kalıplarını kırıyor. Her şeyi yeniden, özgürce tanımlamaya başlıyorlar. Mike’ın özgür düşünebilme boyutu ile kasabada yaşayanlarınki, bütünsellik bilincinin hep birlikte büyüdüğünü hissettiriyor. Hollanda’da doğan Amerikalı yazar Kathryn Erskine’in, avukat olmasının, farklı ülkelerin kültürlerini yakından tanımasının böylesi bıçak sırtı bir konudan başarıyla çıkmasında mutlak rolü olmalı diye düşünüyorum. Daha önce tanımadığımız bir yazarı tanıştırdığı için Günışığı Yayınları’nı, zorlu bir çevirinin üstesinden geldiği için Aslı Anar’ı kutluyorum. İlginç hikâyesi, bireysel değerlerin bulunmasına yaptığı göndermeleri, eğlenceli dil oyunları ile zevkle okunan bir roman. n Festival Mühendisi / Kathryn Erskine / Çeviren: Aslı Anar / Günışığı Kitaplığı / 2016 / 280 s. / 10+ Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No: 1, D: 1, Balçovaİzmir 16 18 Ağustos 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle