Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Sözlerimizi taşa oydu ellerimiz’ Yorgo Yannopoulos, 1961’de Atina’da doğdu. 1995’ten beri ENEKEN dergisini yayımlayıp aynı adlı yayınevini yönetiyor. Daha önce “Güzergâh” (2000) ve “Ölümlülerin Yazı” (2010) şiir kitaplarıyla “Kara Kitap” (2003) adlı romanı yayımlandı. Düzyazı ve şiirleri birkaç dile çevrildi. “Ölüm” ve “Sevda Sözleri”, stüdyoda seslendirilmiş olup CD olarak da satılıyor. YORGO YANNOPOULOS / ŞİİRLER / ÇEVİREN: ARİ ÇOKONA KAYA Kaya olmak istiyorum, içimde kök salmanı, yağmurlarla kasırgaların beni dövmesini, dağıtmasını, asırların üstüme hırslarını boşaltmasını. Müteahhitler dinamitlesin, altın arayıcıları zehirlesin tenimi, kentler kursun kâşifler, kardeş katilleri kanlarını boyasın Kaya olmak istiyorum, içime girip kök salmanı, metruk kentlerin tozu olsun ürpertim, yedi kapılı lanetin yıkıntısı olsun. ÖLÜM VE SEVDA SÖZLERİ Biz şiiri sevdadan üstün tutmadık sevgilim kadere ve çocukların bakışlarına biraz yer bıraktık sadece sonra sözlerimizi taşa oydu ellerimiz taşa yazmanın zahmetini bilirsin önce çöl kumunda ya da suda çalışman gerekir Biz şiiri sevdadan üstün tutmadık sevgilim yok oluşta feri sönmüş gözlerinde Kastalia Pınarı’nın her şeyi unutturuşunda Eridanos Nehri’nin asgariliğinde Kaisariani mezarının çiçeklerinde deniz esintisinin kırılganlığında elini tutuyor sana sesleniyordum. bunca ıstırap ve bunca güzellikte seni seviyorum duyuyor musun seni seviyorum duyuyor musun ve her şey enkazla yıkıntıydı Biz şiiri sevdadan üstün tutmadık sevgilim Usturlaplar yok kullanma kılavuzları yok Senin kelimelerini okuyup kan damlıyorum denizin dibinden çekip çıkardığımız ada gibi kaldırarak, vücuduna ve acına dokunuyorum her kelime ağızda bir bıçak darbesi her kelime, bakışlar, dokunuş ve ölünün varlığı her kelime sevdanın bakışı dünyanın kucağı her kelime tanımlanamayan acıya bir vaat Biz şiiri sevdadan üstün tutmadık sevgilim sana kelime kelime ulaştım bütün yollarını patikalarını yürüdüm çaresizliğinin bütün ay ve güneşlerini gördüm ıstırabın göğüne uçtum kızgın güneşin altında kelimeleri birer birer biriktirdim hiçliğin ortasında sana bir ev yapayım bir ağaç dikeyim serinlenmen için bir kuyu ve ikindiler için bir avlu bulayım istedim. Biz güzelliği sevdadan üstün tutmadık sevgilim öğretmeni istemiştim sadece bir şiiri nasıl kapatacağımı. n 14 11 Ağustos 2016 KItap