Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GOLİ TARAGHİ’DEN “KIŞ UYKUSU” ‘İhtiyarlık ne zaman başladı?’ Goli Taraghi’nin, modern bir başyapıt olarak nitelenen romanı “Kış Uykusu” ile nihayet Türkçede. Goli Taraghi selim çağlar T ürkiye’de, Goli Taraghi ismini bilmiyoruz. Daha önce de herhangi bir eserini okuma şansını yakalayamadık ancak Avrupa’da, özellikle de Fransa’da tanınmış ve nitelikli ödüllere değer görülmüş bir yazar Taraghi. İran Devrimi’nin ardından yerleştiği Paris’te, uluslararası bir okuyucu kitlesi edinmiş kendine. Ülkesi ile olan bağı ise hiçbir zaman kesilmiyor Taraghi’nin. Paris’te yaşasa da yazdıklarından ülkesi hiç eksik olmuyor. İran’ı “esin kaynağı” olarak niteliyor ve Türkçeye Kış Uykusu adıyla nihayet çevrilen, “modern bir başyapıt” olarak nitelenen romanı da halihazırda İran’ın kırılma noktasındaki ruhunu yansıtmaya çalışan bir metin olarak dikkat çekiyor. Romanda, büyük bir değişim olarak anabileceğimiz 79 Devrimi’nin tüm ayak sesleri, gerginliği ve havası solunuyor. Atmosferdeki bu kasvet ve gerilim romanın sadece karakterlerine değil aynı zamanda coğrafyasına da yansıyor. Gökyüzünün kül rengi oluşundan, kasabadaki karanlığa ve yalnızlaştıran soğuğa kadar tüm alanlarda yansıtmaya çalışıyor yazar bu gerilimi. Yaklaşan devrimin yarattığı endişeler ise hayatla boğuşan, yaşamın gittikçe zorlaşan koşulları karşısında kalplerini temiz tutup yaşamayı sürdürmekten başka seçeneği olmayan sıradan insanların hayatını nasıl etkilediği çerçevesinde veriliyor bize. Yani bir anlamda Taraghi’nin çok sevdiği söylenen konular çeperinin arasında buluyoruz kendimzi bu bağlamda: Yabancılaşma, geçmiş, sevgi, kaybetme, sürgün... Tüm bunlar, Kış Uykusu’nun etrafına örülen motifler aynı zamanda. Ancak bundan daha da önemlisinin, Taraghi’nin bu motifleri ince ince örerken kullandığı dili olduğunu düşünüyorum.Şöyle bir ifade var Taraghi’nin roman dilini anlatmak için kullanılan; “yalın ama görkemli bir şiirsellik...” Yazarın, Kış Uykusu’nu inşa ettiği dili tam da böyle tarif edilebilir. Apaçık ortaya sermektense sezdiren, tekrar tekrar kendini okutmak isteyen, cümleleri üzerine düşündürmeyi seven bir dili var Taraghi’nin. Şiirden beslendiği gibi öyküye de sırtını yaslıyor aynı zamanda ve hikâyesi de olan bir büyük şiirin içinde dolaşır gibi hissediyoruz sayfaların arasında dolaşırken kendimizi. Kısa bir alıntıyla aktaracak olursak: “Pencere aralıklarından, kapı altlarından, görünmez çatlaklardan rüzgâr doluyor içeriye. Kış geldi. Erkenden. Kışları hep birlikteydik: Ben, Haşimi, Enveri, Azizi, Ahmedi, Mehdevi ve elbette Haydari Bey. Ne çabuk geçti. 75, 77, belki daha çok yıl. Bilmiyorum. Günler aylar geçip gitti. İki yıl eksik, iki yıl fazla, ne fark eder? İhtiyarlık ne zaman başladı? Ölüm ne zaman çıkıp gelecek?” diye yazmış Taraghi romanın bir bölümünde. Alıntıda ismi geçenler, anlatıcımızın yaşamı boyunca etrafında bulunan dostları. Tüm roman ise aslında bir hatırlayış. Eski güzel günlerin, bu güzel günlerdeki sıcaklığın, sıcaklığın yanında yine bunaltmaya başlayan siyasi atmosferin hatırlayışı... Bu hatırlayışın sonunda belki anlatıcımız can verecek; bilmiyoruz. Ancak metne sırtımızı dayayarak dile getirebileceğimiz en önemli durum, ölümün bir nefes kadar uzakta olduğu sadece. Ve bu yakınlık, romanın her zerresine sinmiş durumda. Anlatıcımız soğuk bir kış gecesinden seslenirken bize, biz de o soğuk kış gecesinin hatıralar ormanına yol alıveriyoruz. Hatıralar ormanı ise bir ömrün yükünü sırtlanmış olarak okur karşısına çıkıyor. Bu ömür yükünde de dertten sevince geniş bir duygu yoğunluğu var ancak anılardan geriye kalan her zaman hüzün olduğundan bir ömür yükünü, dilinden biçemine her unsuruyla taşıyan fakat başat unsuru hüzün olan bir roman diyebiliriz Kış Uykusu için. Kış Uykusu’nu, Sadık Hidayet’in kült kitabı Kör Baykuş’u da dilimize çeviren Makbule Aras’ın Türkçesinden okuyoruz ve yetkin çevirmen, büyük bir teşekkürü fazlasıyla hak ediyor. Türkçeye çevrilmiş metinde bile üslubuyla böylesine öne çıkan bir yazarın romanını, tüm yazın incelikleri hissedilebilecek derecede dile kazandırdığı için... Bu kadar yakınımızda yer alan bir coğrafyadan ne kadar uzak kaldığımızı hatırlattığı için de ayrıca bir teşekkür. n Kış Uykusu / Goli Taraghi / Çeviren: Makbule Aras / Yapı Kredi Yayınları / 96 s. KItap 16 Haziran 2016 5