23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KITAP VİTRİNDEKİLER Karışık Kitap / İsmail Uyaroğlu / Yapı Kredi Yayınları / 172 s. Günümüzün usta şairlerinden İsmail Uyaroğlu’nun şiir dışındaki çalışmaları ilk kez bir araya geldi “Karışık Kitap”la... Uyaroğlu, “Leş” üstbaşlığında topladığı öykülerinden gerilimli, karanlık bir dünya yansıyor. “Estikçe”, aforizmalara çok yakışan bir başlık... Bu aforizmadeğinilerde, İsmail Uyaroğlu’nun dünya görüşü kadar poetikası da gizli... Kitabın üçüncü bölümünde bir sahne oyunu var: “Surların Arkası”. Uyaroğlu bu uzun oyunda, Osmanlı İmparatorluğu’nun hızla yıkıma giden dönüm noktalarından birini ele alıyor: Deli İbrahim’in tahttan indirilip öldürülmesiyle başlıyor, Kösem Sultan’ın öldürülmesiyle doruğa ulaşıp IV. Mehmet’in tahttan indirilmesiyle bitiyor. Sağlam tarihsel konumu, dramatik kurgusu, akıcı diyaloglarıyla, yetkin bir oyun, “Surların Arkası”. Buzda Yürüyüş / Werner Herzog / Çeviren: Ali Bolcakan / Jaguar Kitap / 106 s. 1974’ün Kasım ayında, geçen yüzyılın en önemli sinema eleştirmenlerinden yakın arkadaşı Lotte Eisner’in Paris’te hasta yatağında ölmek üzere olduğu haberini alan Werner Herzog “Olamaz, şimdi ölemez, Alman sineması şu an onsuz yapamaz, bu önemli kadının ölmesine izin veremeyiz” der. Herzog, oraya yürüyerek giderse Eisner’in ölmeyeceğine, iyileşeceğine dair çılgınca bir inançla Münih’ten yola koyulur. Bir sırt çantasıyla çıktığı bu yolculukta köylerden, tarlalardan, dağ yollarından kar buz içinde geçerken karşılaştıklarını kendisine has üslubu ile kâğıda aktarır. Yolda gördüklerini anlatırken aslında yaşam, ölüm ve dünya hakkında âdeta kısa ve kesik ama derin bir konuşma yapar kendisiyle. 1982’de, Lotte Eisner’in Helmut Kautner Ödülü alması üzerine yaptığı konuşma da sonuna eklenen “Buzda Yürüyüş”, iyi bir yönetmenin gözünden, buz üstünde bir yolculuğa çıkarıyor okurlarını. Büyük Türk Edebiyatı Tarihi / Vasfi Mahir Kocatürk / İKÜ Yayınevi / 796 s. Elimizdeki kitabın hikâyesi çok eskilere dayanıyor. Yarım asırdır baskısı yapılmayan ve ilgilileri için artık ulaşılması güç, nadir kitap sınıfına giren “Büyük Türk Edebiyatı Tarihi”nin okurlarıyla tekrar buluşması için İstanbul Kültür Üni versitesi Mütevelli Heyeti, 2012’de bir çalışma başlatır ve o günden bugüne harcanan emek sayesinde bu nadir kitap yeni baskısına kavuşur. Eserin elimizdeki yeni baskısında, 1964’te yapılan ilk baskısına göre hacim ve içerik olarak zenginleştirilmiş 1970 tarihli ikinci basım esas alınmış. Mehmet Fuat Köprülü yaklaşımının benimsenip geliştirilmeye başlandığı dönemde verilen eserlerden biri “Büyük Türk Edebiyatı Tarihi.” Bir ömre yayılan hazırlık aşamasından sonra kitabın yayımlanışını göremeden yaşamını yitiren Vasfi Mahir Kocatürk’ün değerli çalışması, tekrar meraklıların karşısında. Antigone’nin Üç Yaşamı / Slavoj Zizek / Çeviren: Erkal Ünal / Encore Yayınları / 80 s. Lacan, klasik mitologyanın en temel eserlerinden olan Antigone’yi katıksız bir arzu modeli olarak ele alır. Bu eser Platon, Hegel, Kierkegaard ve Butler gibi birçok felsefeci tarafından ele alınmış, edebiyat alanında da pek çok çeviriye ve farklı yeniden anlatımlara konu olmuştu. Zizek de örneğin “Hiçten Az” kitabında bu tragedyayı tartışma konusu etmişti ama şimdi burada o tartışmayı çok daha başka bir boyuta taşıyor. Zizek, “Antigone’nin Üç Yaşamı” için “bu metin bir sanat eseri değil, bir etiksiyasal egzersiz olma iddiasında” diyor ama bu egzersizi dayanağı en temelde hayal gücü olabilecek bir kurmaca şeklinde ortaya seriyor. İnşaat Ya Resulullah / Derleyen: Tanıl Bora / Birikim Kitapları / 192 s. Elimizdeki derleme, inşaat ‘olayını’ birçok cephesiyle ele alan makaleleri bir araya getiriyor. İnşaatın rant dağıtımından korporatizme uzanan ekonomipolitik hikmeti… Mülkiyetten büyümeye hâlelenen “manevî”psikolojik hikmeti… Cami mimarlığı, “kubbe” imgesi… “Büyüklük” tutkusu... İnşaat projelerinin şehirtopluminsan tasavvurlarıyla alakası… İnşaatçiliğin meslekî şehveti ve “Şantiyeler kralı” Ali Ağaoğlu… Depremlerin öğretemediği… Mehmet Atlı, Osman Balaban, Tuncay Bilecen, Tanıl Bora, Ayşe Çavdar, Erbatur Çavuşoğlu, İhsan Eliaçık, Neşe Gurallar, Sinan T. Gülhan, Mehmet Penbecioğlu, Özgür Taburoğlu ve H. Bahadır Türk’ün yazılarıyla Ruhların Sonbaharı / Kent Haruf / Çeviren: Mehmet Gürsel / Editura Yayıncılık / 152 s. Addie Moore, komşusu Louis Waters’a beklenmedik bir ziyarette bulunur. Addie’nin, ilerleyen yaşlarında ikisinin de hayatlarını değiştirecek bir teklifi vardır. Addie’nin kocası, Louis’in de karısı yıllar önce ölmü, çocukları baka kentlerde kendi hayatlarını kurmuştur. İki yaşlı insan, küçük bir kasabada, sessizlikle çevrili boş evlerinde geçmek bilmeyen yalnızlık saatlerini paylamaya karar verirler. Birbirlerine sırlarını, düşlerini, hayal kırıklıklarını, umutlarını, acılarını ve sevinçlerini açarken günden güne güçlenen bir sevginin dokunaklı ve ilham verici hikâyesini örerler. Hem de küçümsemelere, alaylara, kuruyup giden ruhların hoyratlıklarına rağmen… Birlikte, el ele… Önce Unutan Kazanır / Emine Saraçoğlu / Librum Kitap / 320 s. “Şimdi oradaydılar. Aynı kare içinde. Birlikte. Elleri, hafif hafif Karahan’a dokunuyordu Beysin’in. Gözlerine bakıyordu çömeldiği yerde, onun yemyeşil gözlerine. Demek gözleri açık gitmişti. Başındaki tacını okşadı, buz gibi elleriyle. Susuyordu Karahan, sonsuza dek kral olarak susacaktı böyle. Ama şimdi seviliyordu. Öpülüyordu bile. Okşanıyordu durmaksızın kanlı tenli. Gözlerine belki ilk defa böylesine sevgiyle bakıyordu biri. El değmemiş bir ölü sayılmazdı artık. Onu aşk çarpmıştı ama iyi ki çarpmıştı.” Emine Saraçoğlu, “Önce Unutan Kazanır”la edebiyatseverlerin karşısında. Costa Brava / Muriel Rukeyser / Çeviren: Sedef İlgiç / Güldünya Yayınları / 288 s. “Costa Brava”, 1936’da Barselona’da gerçekleştirilmesi planlanan Halk Olimpiyatları’na giden Helen’in gözünden devrimin, anarşistlerin, komünistlerin, enternasyonalizmin ve bütün bu karmaşanın içinde filizlenen güçlü bir aşkın romanı. İspanya’da savaşla karşılaşan Helen, aynı zamanda hiç ummayacağı birine âşık olur. Cinsellik konusunda açık ve dürüst yaklaşımıyla Muriel Rukeyser, “Costa Brava”da, bir kadının gözünden çok sayıda olimpiyat sporcusunun, iç savaşın bombalarının düşmeye başladığı günlerin Barselonası’nda devrimle buluşmasını ve Helen’in deyimiyle ken disini nasıl bulduğunu anlatıyor. Niko / Dimitri Nasrallah / Çeviren: Seda Çıngay / Everest Yayınları / 272 s. Beyrut’ta iç savaş tüm korkunçluğuyla sürerken altı yaşındaki Niko, evlerinin balkonundan her gün dışarıdaki dünyanın yıkılışına şahit olur. Patlayan bir bomba hamile annesini öldürdüğünde, Niko’nun bu küçücük dünyası da son darbeyi alır. Babası Niko’yla beraber ülkeyi terk etmeye karar verir. Yeni bir yuva bulmak için çıktıkları bu göç yolculuğunda yeni ülkeler, yeni insanlar ve zorlu bir mücadele onları bekler. Kendisi de benzer bir yolculuğun sonunda Kanada’ya yerleşen Dimitri Nasrallah, yaşadıklarından ilham aldığı “Niko”da, göç gerçeğini sürükleyici, yalın ve etkileyici bir üslupla işliyor. Nâzım ile Piraye / Yayına Hazırlayan: Memet Fuat / Sözcükler Yayınları / 360 s. Memet Fuat’ın yayına hazırladığı “Nâzım ile Piraye”de, 1932’den 1951’e kadar Nâzım Hikmet’in çeşitli cezaevlerinden Piraye’ye yazdığı mektuplarla ve şiirlerle o yıllardaki yaşamı yansıtılıyor. Türkçenin en güzel şiirlerini yaratmış bir sanatçının, cezaevlerinde çektiklerini, acılarını, üzüntülerini, sevinçlerini, umutlarını, korkunç direnme gücünü, inanılmaz yaşama sevincini sergileyen bu benzersiz yapıtı okurken hayat üstüne düşüncelerinizi yeniden sorgulama gereği duyacaksınız. Sofist / Platon / Çeviren: Cenap Karakaya / İletişim Yayınları / 126 s. Sofist filozofun kötü ötekisi midir? Hegel’in “Yunanistan’ın efendileri” olarak tanımladığı Sofistler, dil ustaları olarak para karşılığında, yargıçları ikna ediyor, hitap ettikleri kalabalığın fikrini değiştirtiyor, insanlara retoriği öğretip, demokrasiye âşina kılıyorlardı. Platon’a göre, kavramların alacakaranlığında iş gören, diyalektik yöntemini sahte önerilere ulaşmak için kullanan akıl karıştırıcılardı. Platon, “Sofist”te varlık ve var olmayan kavramlarını tartıştırıp Parmenides’in tezlerini çürütür. Platon ve ondan sonra Aristoteles için Sofistler felsefenin dışından, onun sınırını çizer. Filozof bilgiye ulaşmaya uğraşırken, Sofist, kanaat oluşturmak yani siyaset yapmak peşindedir. Sözün varlık üzerindeki etkisini anlamak ve bunu kullanmak Sofist için önemlidir. Sofist >>lerin yöntemi, tam bu nedenle, Kant’tan Heidegger ve Apel’e 26 10 Mart 2016 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle