Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
todd may’den direniş felsefesine giriş Aşağılanmayı göze al! DERYA ÇAKIR Kendisi de pek çok gösteriye katılan Todd May, kaleme aldığı “Şiddetsiz Direniş” isimli kitapta, şiddetsizliğin ne olduğuna, nasıl işlediğine ve altyapısına dair belirlemelerde bulunuyor. B elli bir zamandan beri yeryüzünün çeşitli noktalarında biçim değiştiren, içi dolu ve en önemlisi de şiddet üretmeyen protesto gösterileriyle karşılaşıyoruz. Bunları engellemek, yayılımını durdurmak veya başka bir yöne çekmeye niyetlenen güvenlik güçlerinin yaptıklarını bir kenara koyalım elbette. ABD’den Filipinler’e, Mısır’dan İskoçya ve İspanya’ya kadar pek çok farklı coğrafyada süren, zaman zaman yoğun katılımla, atılan slogan ve hazırlanan pankartlarla tüm dünyanın dikkatini çeken bu gösterilerin ortak noktası ne? Siyaset felsefecisi Todd May, her yaştan ve her sosyal tabakadan insanı bir araya getiren bu gösterilerin kesişim kümesi olarak onura (veya hasiyete) ve eşitlik isteğine vurgu yapıyor. Siyasal şiddetsizliğin felsefesi üzerine çalışan May, söz konusu gösterileri, teorinin pratiğe dökülmüş hali diye değerlendiriyor. YAZAR VE GÖSTERİCİ May, Şiddetsiz Direniş kitabını yazmaya başlamadan evvel, zaten şiddetsizlikle ilgili çalışmaların içindeydi. Soğuk Savaş’ın son demlerinde, ülkesi ABD’nin nükleer silahlarla öncü saldırı politikasını eleştirdiği günlerde, şiddetsizlik kavramına dair toplantılara katılıp okumalar yapıyor, tartışmalara girişiyor. Hatta bugünkü protesto gösterilerinin benzerlerinin içinde yer alıp silahlanma karşıtı eylemcilerle yan yana geliyor. 1980’lerin ortalarından itibaren May’in hayatında şiddetsiz direniş önemli bir yer kaplamaya başlıyor ve bu, konuyla ilgili yazılar kaleme alıp meydanlara daha az çıktığı zamana dek sürüyor. May’in neleri protesto ettiğini kendisinden dinleyelim: “... ABD’nin, Güney Amerika’ya yaptığı müdahaleler, Filistin topraklarındaki İsrail işgali, iş sendikalarına karşı sergilenen negatif tutum, ırkçılık, gey, lezbiyen ve transseksüellerin maruz kaldığı baskılar...” May, bu protestolara katıldıktan sonra, hemen herkesin tespitlerde bulunduğunu ama çözüm üretme konusunda bir kısırdöngü yaşadığını fark etmiş. İşte bu düşünce, Şiddetsiz Direniş kitabını yazma nedenlerinden biri. May, böylece konuyu derleyip toparlarken çözüm için çağrışımları tetiklemeyi amaçlamış. Fakat daha önemlisi, örneğin barış üzerine epey malzeme varken şiddetsizlik kavramanın konu edildiği yayın sayısı hayli az. May, yukarıdakine ek olarak bir de bu nedenle oturup kitabı yazmaya karar vermiş. May’in derdi biraz da şiddetsizlik felsefesini temellendiren güçlü bir kaynak ortaya koymak ve kavramla ilgili tartışma başlatmak. Yazar, bu konuda çalışma yürütecek başka araştırmacılar tarafından kitabının aşılması umudunu da taşıyor. Peki, May’in bunca zaman üstüne çalıştığı ve gerek katıldığı eylemlerle gerek kitabıyla ortaya koyup tartışmaya açtığı şiddetsizlik ve onun felsefesi ne menem bir şey? Şiddetsizlik meselelerin çözümünde daha kalıcı bir etki yapıyor. nu. Yani orada saygı esas. Pek çok sahne, mesela yolunu kesen polise direnişçinin çiçek vermesi ya da ortalığı yakıp yıkmak için gelenlerin eylemciler tarafından engellenmesi, May’in anlatmak istediklerini özetliyor aslında: Fiziksel ve psikolojik şiddetten uzak durmak ama talepleri kararlı biçimde dile getirmek. May’e göre şiddetsizlik, her şeyden önce haysiyeti temel alır ve politik eylemin yıkıcı değil, yapıcı yüzünü temsil eder. Bu nedenle aşağılamaz fakat “aşağılanmayı göze alır.” Ancak bu durum, herhangi bir biçimde zor kullanmayı dışarıda bırakmaz. May, zor kullanma ile şiddet arasındaki belirgin farka dikkat çekiyor ve zor kullanmayı, ısrarcılık ya da talepleri, geri adım atmaksızın savunma olarak tanımlıyor. TALEPLERİ DİLE GETİRME DİRENCİ May, şiddetsiz direniş örneklerine birer birer değinirken işgale karşı kendi tarihini tanıma ve üstü örtülmüş geçmişini 1988’den itibaren aydınlığa kavuşturma harekâtına girişen Baltık ülkelerini gündeme getiriyor. Bir başkası Filipinler; Marcos rejimine muhalif sanatçıların, yazarların, düşünürlerin ve halkın birleşip seçim hileleri ve baskıya karşı sokağa döküldüğü dönem. Gelelim bu tarafa, “Arap Baharı” olarak adlandırılacak gösterilerin ilk kıpırdanışları ve hareketin bozulma evresine kadar geçen sürede meydanları dolduran insanların isyanı. Aynı şekilde ABD’de “işgal et” sloganıyla başlayan protestolar. Hepsinin ortak noktası ve ilk amacı bir şiddet içermemesi ve şiddeti yüceltmemesiydi. Dahası, suskun toplumların sesini çıkarmasına yönelik bir talep ve düzeni olumlu yönde değiştirme isteği vardı. May, bu hareketlerin özünü, dolayısıyla şiddetsizliğin temelini, “başkasına şiddet kullanmaktan kaçınma” şeklinde açıklar. Hasmın hak gördüğü şiddeti, direnişçinin uygulamaması olarak da anlayabiliriz bu ŞİDDETSİZLİĞİN AHLAKİ KODU Medyanın belli oranda yer verdiği, bazen çarpıttığı ve kimi zaman da sansür uyguladığı şiddetsizlik, aynı zamanda zayıfların elindeki en önemli güç. Daha az başvurulan ama başarı oranı daha yüksek bir eylem türü. O başarının kaynağında, karşı çıkılan kişinin haysiyetine saygı duyulması yer alır. Ardından, hasmı ikna etme süreci gelir. İkna, gerçekleşir veya gerçekleşmez ama o yola girmek bile şiddetsizliğin uzun vadede başarılı sayılmasına ve daha çok kişi tarafından hatırlanmasına katkı sunar. Örneğin Gandhi’nin ya da King’in eylemleri bugün bir dolu şiddet gösterisinden daha fazla anımsanıyor. May, burada Richard Gregg’in ortaya attığı “ahlaki juijitsu” kavramını kullanıyor. Şiddetsiz direnişin de kilometre taşlarından olan “ahlaki juijitsu”, şiddetsizliğe inanan ve bunu uygulayanların yaratıcılığıyla ahlaki dengesini koruyup kaba kuvvet kullananların ‘ahlaki’ dayanağını elinden alması ve bu durumu kendi lehine çevirmesi anlamına gelir. May, şiddetsizliğin felsefi tarafında ise iki ana kavramın bulunduğunu söyler: Daha önce bahsi geçen haysiyet ile eşitlik. Haysiyet, birinin, karşısındakine nasıl davranması gerektiğini söylemesiyle ahlak felsefesinin, eşitlik ise toplumsal ve siyasi toplulukların yapısıyla bağlantılı olduğu için siyaset felsefesinin konusu. Onları bir araya getiren, özellikle değer ve değer atfetme babında şiddetsizlik. Şiddetsiz bir eylem, karşısındakinin haysiyetini tanır, böylece ona değer atfetmekle kalmaz aynı zamanda o kişiyi kendisiyle eşit görür. Daha doğrusu, şiddetsiz eyleme dâhil olan kişi, yüz yüze geldiği herkesin eşit derecede haysiyet sahibi olduğunu varsayar. Burada gördüğümüz gibi şiddetsiz bir eylemde, haysiyet veya eşitlik tek başına bir anlam ifade etmiyor. İşin esprisi, ikisinin mutlaka beraberce var olması. May, haysiyet ve eşitlik vurgusunun, şiddetsiz direniş eylemlerinin “ahlaki kodu” haline geldiğini, gelmesi gerektiğini belirtiyor. Herhangi bir şiddette karşı çıkma veya toplumsal bir talep dile getirmenin en sağlıklı yolu şiddetsizlikten geçiyorsa bu ahlaki kodu asla unutmamak gerekir. May, buranın altını ısrarla çiziyor çünkü şiddetsizliği öne çıkarmanın ilk ve en önemli adımı bu. Herhangi bir kanunsuzluğu, adaletsizliği veya baskıcı durumu değiştirmeyi amaçlayan şiddetsizlik, kullandığı araçlarla, herkesi haysiyet sahibi olarak algılamasıyla ve hiçbir biçimde taşkınlığa izin vermemesiyle şiddet eylemlerinden ayrılır. Yani kendisini asla bir baskı unsuru olarak ortaya koymaz; eyleme katılanları yönlendirmez, katılmayanları suçlamaz ve karşı çıktığı herkese öncelikle saygı duyar. May, ekonomik, politik veya toplumsal; hangi konuda olursa olsun, bir eylemin başarıya ulaşması için şiddetsizliği merkeze alması gerektiğini belirtiyor. Çünkü şiddetle alaşağı etmek yerine, şiddetsizlikteki akılcı ve saygılı tarafla meselenin üstüne gitmek daha kalıcı bir etki yapıyor. May bu yüzden, gelecek için kanlı geçmişten ve eylemlerden ders çıkarılması gerektiği görüşünde. May, anlattığı konuyla ilgili olarak sahadan gelen bir isim. Katıldığı gösteriler ve bunları buluşturduğu siyaset felsefesi uzmanlığı sayesinde, hem işin pratiğinden hem de teorisinden oldukça haberdar. May’in, Şiddetsiz Direniş kitabındaki temellendirmelerinin sağlam altyapısı da buralardan geliyor işte. n Şiddetsiz Direniş/ Todd May/ Çeviren: Can Kayaş/ Ayrıntı Yayınları/ 222 s. 10 18 Şubat 2016 KItap