Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MUZAFFER BUYRUKÇU KÜLLİYATI Buyrukçu, yeniden... Muzaffer Buyrukçu’nun külliyatı, 1950’lerin ve 1960’ların İstanbulu’nun karmaşık toplumsal yaşamını anlamak için de önemli bir kaynak. mehmet bulut 2006’da aramızdan ayrılan değerli yazar Muzaffer Buyrukçu’nun külliyatını yayımlanmaya başladı. Buyrukçu’nun Türk edebiyatına getirdiği yenilikleri ve aykırı üslubunu düşündüğümüzde edebiyatımız adına önemli bir girişim. Mayıs ayında çıkan ilk kitap Her Şey Bittiği Yerde Başlar, yazarın 19561959 arasında yayımlanan öykülerinin toplamından oluşuyor. Yayınevinin, Buyrukçu’nun bir öyküsünün adını kitabın başlığına taşıması, yazarın eski ve yeni okurlarına da bir mesaj niteliğinde sanki: “Türk Dil Kurumu”, “Sait Faik”, “Yunus Nadi” ve “Haldun Taner” gibi önemli ödüller kazanan ve Türk edebiyatına önemli bir yeri olan Buyrukçu’nun bütün eserlerinin yayımlanacağı haberi, unutulmayı hak etmeyen bu yazarın okurlarla yeniden buluşacak olmasını müjdeliyor. Sütçü yamaklığından, inşaat işçiliğine, frezecilikten pedalcılığa kadar pek çok farklı işte çalışan Buyrukçu’nun, özellikle ilk öykü kitaplarındaki karakterler çoğunlukla toplumun alt kesiminden insanlardır. Farklı tarzlarla ve yöntemlerle olsa da her zaman bir yaşama ve var olma mücadelesi içindeki bu karakterleri, güçlü bir gözlem yeteneğine ve içgörüye dayanarak son derece kanlı canlı bir biçimde betimler. Yazarın ilk dönem öykülerinin toplamından oluşan Her Şey Bittiği Yerde Başlar, ülkemizde hâlâ güncel olan yoksulluk, eşitsizlik, ayrımcılık ve cinsiyetçilik gibi sorunlarla mücadele eden karakterlere sahip. “Sevinci Yok Eden Gerçek” ve “Uyku” adlı öykülerde çocukluğun yitimi, “Asalaklar” ve “Dönüş”te dışlanmışlık, “Korkunun Parmakları” ve “Koku”da sisteme başkaldırı gibi konuların anlatıldığı öyküler, bugün etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybetmemiş gibi görünüyor. Her Şey Bittiği Yerde Başlar’daki dikkat çekici bir başka durum, kadınların gözünden anlatılan ya da olayların mer kezinde kadınların olduğu öyküler. Bir fahişenin gözlemlerini aktaran “Yem”, eve kapatılmış bir kadının aradığı çıkış yollarını anlatan “Uçtu Uçtu Sinek Uçtu”, kadınların sınıfsal konumuna eleştirel bir bakış açısı getiren “Savaş” gibi öyküler, Buyrukçu’nun gözlem yeteneğinin yanında, edebiyatımızda kadınerkek ilişkilerine eleştirel bir yönden bakabilen ender erkek edebiyatçılarımızdan biri olduğunu gösteriyor. Günümüzde yeniden popüler olmaya başlayan yeraltı edebiyatının esas örneklerini de bulabileceğimiz öyküler de içeren Her Şey Bittiği Yerde Başlar, didaktik olmayan, toplumsal gerçekçiliğin psikolojik ve varoluşsal unsurlarla nasıl birleştirilebileceğini bize gösteriyor. Buyrukçu, Her Şey Bittiği Yerde Başlar’da geliştirmeye başladığı farklı edebiyat tekniklerini yazarlık serüveni boyunca sürdürmüş. Yazarın yeniden yayımlanan ikinci kitabı Bulanık Resimler, öykülerden oluşan bir roman gibi kurgulanmış. Neredeyse hep aynı mekânda geçen ve aynı karakterlere sahip bu öyküler, kimi zaman yoğun bir erotizm ve gerilim yüklü anlatımla birbirlerine başarıyla örülmüş. Aynı ofiste çalışan memurların gündelik yaşamlarını renkli bir dille anlatan kitap, diyalog, iç monolog ve bilinç akışı arasında mekik dokuyarak son derece dinamik bir biçimde kurgulanmış. Türk edebiyatında fazla alışık olmadığımız erotik unsurlar, kendini çıkışsız hisseden karakterler için kimi zaman bir çıkış yolu olarak beliriyor. Karakterler, aynı mekânda bulunmanın klostrofobiliğinde kurulan fanteziler ve gerçekçi bir sistem eleştirisi arasında gidip geliyor. Yapıtlarında romanla öykü arasındaki sınırı zorlamayı seven Buyrukçu, ayrıksı üslubunun ilk ve en yetkin örneklerinden birini Bulanık Resimler’de sergiliyor. Her Şey Bittiği Yerde Başlar ve Bulanık Resimler, edebiyatımızda yeniden değerlendirilmesi gereken Buyrukçu’nun külliyatına giriş için önemli iki kitap olmanın yanında, 1950’lerin ve 1960’ların İstanbulu’nun karmaşık toplumsal yaşamını anlamak için de önemli bir kaynak. Genellikle arka planda kalmış ama okunduğu zaman insanı yenilikçiliği ve güncelliğiyle şaşırtan kitaplar vardır. Buyrukçu’nun bu iki kitabı da okuru kesinlikle şaşırtacak ve yazarın külliyatından bundan sonra çıkacak eserleri merakla bekletecek nitelikte. n Her Şey Bittiği Yerde Başlar / Muzaffer Buyrukçu / Kırmızı Kedi Yayınevi / 272 s. Bulanık Resimler / Muzaffer Buyrukçu / Kırmızı Kedi Yayınevi / 368 s. KItap 118 Aralık 2016