30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

y‘Daağmmlaurduaamlnlaımhdisas.e..t’ tim 1931’de İstanbul’da doğan Onnik Fıçıcıyan, İstanbul Üniversitesi’nde pedagoji öğrenimi görerek 1951’de öğretmenliğe başladı. Öğretmenliğin yanı sıra edebiyatla da çok ilgiliydi. Sade ve samimi bir üslubu olan Fıçıcıyan’ın şiirleri ise genellikle insan sevgisini konu edinir. Fıçıcıyan’ın Ermenice şiirler, gezi notları, çeviriler, çocuk hikâyeleri, eleştiriler üzerine de çalışmaları vardır. ONNİK FIÇICIYAN / ŞİİRLER/ ERMENİCE ASLINDAN ÇEVİREN: İLONA KÜÇÜKREİSYAN ÇİÇEK GİBİ Çiçekleri çok severdi Her kokladığında “Çiçek gibi olsaydım, İnsanların sevdiği” derdi Dileği tutmuş, Toprağın altına gömmüşler onu Üstelik bir de sularlar Merelotsdan Merelotsa(*) Bakalım Acaba filizlenecek mi Sevdiği çiçek gibi? TEK İSTEĞİM… Bir soru yöneltiyorum. Dev bir sessizlik yutuyor sorumu Ne kıymetli Hint kumaşı Yağmur damlalarını sayıyorum bir bir Ne ak Çin pirinci Şarap istiyorum Ne Fransızın sıcak sevgisi Bir kadeh şarap istiyorum sıcak ve Ne kadeh kadeh viski kırmızı Ne Amerika’nın büyük serveti Gözümün önünde siyah bir lamba Tanıdıklarımdan tanımadıklarımdan uzanıyor Dünyanın dört bir yanından Samimi bir selam… Günlerden ne, saat kaçı gösteriyor acaba? Akreple yelkovan ne yöne doğru UMUT VE HAKİKAT dönüyor? Zaman çözünmüştür haykıran Y Vo UTHYUoVSDGükkeeouAaemmöuumknğpğsfLuunnıarlsüorNaattaarulillnanrıaaIdmbdZtrbrrmaaaeoııLumme cknIlaktnaKaiilııvımaşirğymbbiarasııılaamcmcdi,,ğğaaıdyızlloğğaaeelaınıyy nmrmruiaain,zccyyuuyaadaezmeğğeyraşdııuıkmmmbietlliaesk ıyy.urniaaazitmyyacıışammlaıınnr BGKNDDFesYBSKYGBüzaoıaoaeiüeieercrnekiklrlklşymcnaueilarubayaaüçeekımnlntziomsyikirklylebbıeercıeımskbğ…boytylieaziitrıiürasnr,eynmdrgeosrduydaiyüuedldşeetukareynlutiüdatyyaanyodiyşmışooabhiınroüyüerurraludoradtunyvmyoıkakrmütcieamnün..ğeybrku.meıl,üalleadyyyğrrbiıaelmlzıeımuğybyogadıiıansrelnidttyçmaeıyozilkyatrışlıouğenmrmrdiaur Damla damla hissettim yağmuru alnımda Yürüdüm Caddeyi bağrıma basarak Yalnız başıma, gözlerim ararken bir çift göz İzledim sırılsıklam olan kaldırımları Sudaki damla bir göz gibi parladı. Islak cadde ufka doğru uzadı. Tıpkı benim gibi sallanan yapraklar, Düştüler yere. Öksürdü öksüz lambalar Ve ben şimdi yapayalnız Yürüyorum bağrıma bastığım caddede Küçülüyorum koca sessizliğin içinde Dünyanın yol aldığı gibi Evrenin engin derinliğinde İki ıslık birbirine karışıp sarılıyor uzaklarda Ben üşüyorum Üşüyor, sürükleniyorum Bulutlar gibi Ölüyor bir yaprak daha Esiyor nemli bir rüzgâr Ben de yola çıkmışım aynı onun gibi Geri dönmemecesine Ciğerimdeki nefesi sarmışım boynuma Bir atkı gibi Yapayalnız Seni düşünüyorum Büyük bir umutla koşup geliyorum, Kollarımın arasında göğsüme bastırıyorum seni Bir yağmur damlası dudaklarımda Dudaklarının yerine Yalnızlığı öpüyorum. Gün doğarken Sisli limanda Uyuyor her bir şey Sessizlik örtüyor direkleri Ayak seslerim Bir balık gibi batıyor suyun altına Zayıf bir tebessüm görünüyor küçük dalgalarda Alaycı bir rüzgâr geçiyor önümden Ben yürümeye devam ediyorum Sessizliği omzuma atmış. Kentin caddesi beni bekliyor Ve ben yalnız başıma yürüyerek Sisli havayı soluyorum Güneşin ilk ışıkları Deliyor kentin kalbini Bir kılıç gibi Nefesi kesilmiş bir horoz Delik deşik ediyor sessizliği Bir ayak sesi duyuluyor Düşüyorum yere, yüzüm toprakta Kucaklıyorum o ayak seslerini. Caddenin cazibesine kapılarak (*) Ölüleri anma günü. n 22 3 Kasım 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle