27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘yBaeşnayoalmmaadzasnın sen’ Dino Buzzati “Bir Aşk”ta “Aşk dâhil her şeyin satın alınabileceği inancı”ndaki bir adamın cinsellik temelinde gelişen aşkının önce derin bir tutkuya, sonra saplantıya dönüşmesini anlatırken güçlü ve sert bir ortasınıf eleştirisi yapıyor. D ino Buzzati’yi kült romanı Tatar Çölü ile tanırız. Tüm dünyada olduğu gibi... Ünlenmesi bu romanla olmuş. Yaşasaydı doksan yaşında olacaktı. 16 Ekim 1906 doğumlu. Romancı, öykü yazarı, ressam, şair ve gazeteci Dino Buzzati hukuk okumasına rağmen geçimini gazetecilikten sağlamış. İlk öyküsünü on dört yaşında yazmış. 1933’te ilk romanı, 1935’te ikincisi yayımlanmış. İkisi de pek ilgi görmemiş. 1940’ta yayımlanan Tatar Çölü ise savaşın ardından büyük ilgi görmüş. Buzzati, İtalyan’nın tanınmış yazarlarından biri haline gelmiş. Tatar Çölü’nün 1949’da Fransızcaya çevrilmesinden sonra kitap da, yazarı da uluslararası üne kavuşmuş. Tatar Çölü yirmiden fazla dile çevrilmiş. Millî Kütüphane verilerine göre Tatar Çölü, Buzzati’nin Türkçeye çevrilen ilk romanı. 1968’de çevrilmiş. Daha sonra da diğer eserleri Türkçeye kazandırılmış. 1953’te yazdığı ünlü tiyatro eseri Klinik Vaka da 1973’te Devlet Tiyaroları’nda sahnelenmiş. 1963’te beşinci ve son romanı olan “Un amore” (Bir Aşk) yayımlanmış (bkz. tr.wikipedia.org/wiki/DinoBuzzati). Kitap İtalya’da çoksatar olmuş. Bir Aşk’ın ilk çevirisi de 1975’te Yaşar İlksavaş’ın Türkçesi ile Günebakan Yayınları’ndan çıkmış. İlksavaş, romanı Fransızca’dan çevirmiş olmalı. Daha sonra da Aydın Arıt çevirisi ile 1990’da Güneş Yayınları’ndan Öylesine Bir Aşk Adıyla çıkmış. Şimdi de usta çevirmen Eren Cendey’in güzel Türkçesi ile İtal yanca aslından çevirisini okuyoruz. ÖDENMEYECEK BORÇLAR Dino Buzzati, Bir Aşk’ta kırk dokuz yaşında bir adamın çok genç bir fahişeye duyduğu aşkın saplantı haline gelişini anlatıyor. Aslında bildik bir konu. Dünya edebiyatında birçok kez işlenmiş. Buzzati’nin çağdaşı ve hemşehrisi Alberto Moravia’nın Kıskançlık’ını da anımsıyoruz. Ama bir konunun daha önce yazılmış olması önemli değil, önemli olan nasıl yazıldığı, anlatıldığı. Dino Buzzati’nin Tatar Çölü’nden bildiğimiz kendine has anlatımı bu bildik konuya da farklı yaklaşmış olabileceği Dino Buzatti ni düşündürüyor. Romanın kahramanı Antonio Dorigo, uluslararası üne kavuşmuş bir sahne tasarımcısı, iyi kazanan bir mimar. Buzzati onu “Hayatın tam ortasında bulunan, zeki, baştan çıkarılmış, zengin ve şanslı bir kentsoylu” diye tanımlıyor. Bekâr. Kadınlarla ilişki kurmakta başarısız. Kendini çirkin buluyor. Beğenilmeyeceğini düşündüğü için de çekingen davranıyor. Cinsel isteklerini randevu evlerinde fahişelerle gideriyor. Sürekli gittiği randevu evine yeni gelen Laide’yle karşılaşması ise yaşamını değiştiriyor. Daha önce sokakta gördüğü ve bir anda etkilenip izlediği bir genç kızın Laide olduğunu düşünerek ilgisi saplantı haline geliyor. Laide’nin ne etkileyici bir güzelliği var ne de randevu evinde çalışan diğer kızlardan bir farkı. Kazandığı paraya bakıyor ve Dorigo’ya da diğer müşterilerinden fazla bir ilgi göstermiyor. Ama Laide’nin bir gizemi var. Sanırım Dorigo’yu etkileyip kıza bağlayan da bu. Laide, Scala Operası’nda balerin olduğunu söylüyor. Bu Dorigo’nun ayrıca ilgisini çekiyor çünkü o sıralar sahnelenecek bir bale gösterisinin sahne tasarımını yapıyor. Scala’ya gittiğinde gözleri Laide’yi arıyor. Sahne kıyafetleri içinde hepsi birbirine benzeyen kızlar arasında hangisinin Laide olduğunu anlamaya çalışıyor. Ama sonuçta Laide’nin balerin olduğu bile şüpheli. İlgi çekmek için küçük bir yalan söylemiş olabilir. Zaten bu işte fahişe ile müşterisinin birbiri hakkında olabildiğince az bilgiye sahip olması temel kural. Dorigo bu kuralı bilmesine rağmen merak ediyor, her buluşmalarında Laide’ye sorular sorup onu tanımaya çalışıyor. Kız da tutarsız cevaplar veriyor. Laide’nin bir türlü aydınlanmayan gizemi Dorigo’yu ona daha çok bağlıyor. Kuşkusuz bu bağlanmada Dorigo’nun her şeye sahip fakat yapayalnız biri olmasının da payı var. Yaşlandığını hissediyor ve yaşlılıkla birlikte iyice yalnızlaşacağını düşünüyor. Bu gencecik kız ona can simidi oluyor. “AŞK DÂHİL HER ŞEY SATIN ALINABİLİR” Laide kısa bir süre sonra Dorigo’nun kendisine duyduğu zaafın farkına varıyor ve bu zaaftan maddi çıkar sağlamaya başlıyor. Dorigo’dan hediyeler, ödenmeyecek borçlar alıyor. Dorigo kıza öylesine bağlanıyor ki başka kimseyle olmasın, sadece kendisi için yaşasın istiyor. Tabii ki bunun da bir bedeli var. Dorigo kızın bir ayda kazanacağından çok daha fazlasını ödemeye razı oluyor. Böylelikle Laide’nin tek sahibi olacağını, her ânına hükmedeceğini sanıyor. Oysa Laide onu sürekli özgürlüğüne çok düşkün olduğu konusunda uyarıyor ve hayatında başka erkekler olabileceğini de ima ediyor. Dorigo, Laide’nin başka erkeklerle olduğunu hissetse, hatta güçlü deliller görse de bir türlü gerçekle yüzleşemiyor. Kızla ilişkisini sürdürmek için hep bahaneler üretiyor ya da gözünün önünde olanları görmezden geliyor. Dino Buzzati Bir Aşk’ta (Eylül 2016, Çev. Eren Cendey, Can Yay.) “Aşk dâhil her şeyin satın alınabileceği inancı”ndaki bir adamın cinsellik temelinde gelişen aşkının önce derin bir tutkuya, sonra saplantıya dönüşmesini anlatırken güçlü ve sert bir ortasınıf eleştirisi yapıyor. Roman bir düzen ve yaşam biçimi eleştirisine dönüşüyor. Buzzati kendine has betimlemeleriyle iç monologlarla uzun uzun hem kahramanını hem de yaşam biçimini didikliyor. Bakış açısına göre mazlum bir âşık olarak bile görebileceğimiz Antonio Dorigo’yu “sapıkça ezilmekten, yarasını kaşımaktan hoşlanan bir tipti” diyerek tanımlayıp tüm acı gerçeklerle yüzyüze getirip yerden yere vuruyor. Dino Buzzati, Bir Aşk’ta bildik bir konunun kendine has bir anlatımla tamamen farklı bir açıdan ele alınıp yeni, ilginç bir anlatı ortaya çıkartılabileceğinin iyi bir örneğini veriyor. n 12 3 Kasım 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle