Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D. H LAWRENCE’TAN ÖYKÜLER ‘Atını Sürüp Giden Kadın’ “Atını Sürüp Giden Kadın”, cinsel kıstırılmışlığı çok iyi anlatıyor. Aklı, ruhu ve bedeni arasındaki dengeyi yitirmiş, ölümü hayata tercih eden kadınların öyküleri kitapta toplananlar. BİLLUR ŞENTÜRK D . H. Lawrence’ın romanlarını ve denemelerini okuyan eleştirmenlerden bir kısmı onu bir kâhin gibi görür. Gözleri yirminci yüzyılın karanlığının içinden bize bakan, ruhumuzu ve bedenimizi soyup bugün bile yakamızı bırakmayan hastalıkları apaçık ortaya koyan bir bilge. Yüzyıl başındaki modernistlerin içinde işçi sınıfından gelen tek romancı olan bu adam kuşkusuz sanayileşmenin toplumda oluşturduğu çarpıklıklar kadar insan ruhunun içindeki çelişkileri de derinden kavramıştır. D. H. Lawrence cinselliği ön yargılardan, dinî ve kültürel her türlü safsatadan arındırıp bütün temizliği ve saflığı ile işlemiş ilk edebiyatçıdır. Atını Sürüp Giden Kadın adlı öykü toplamı, bu cinsel kıstırılmışlığı çok iyi anlatıyor. Aklı, ruhu ve bedeni arasındaki dengeyi yitirmiş ve âdeta kurumuş, ölümü hayata tercih eden kadınların öyküleri bunlar. Bir gün ansızın atına atlayıp ölüme giden kadınlar... Kitaba adını veren Atını Sürüp Giden Kadın’da Meksika’da yaşayan, artık kapanmış bir gümüş madeninin sahibiyle evli, iki çocuklu, mutsuz Amerikalı bir kadının, gerçekte hayatındaki her şeyi ölü olan bir kadının; tehlikeli ve hatta ölümle eşdeğer olduğunu bile bile belki kendi de bilincinde olmadansırf daha tutkulu, heyecanlı ve “gerçek” bir ölümü tatmak için, Aztek inancıyla yaşadıklarını ve tanrılarına insan kurban verdiklerini duyduğu Chilchui kabilesini bulmaya çalışmasını anlatır. Bir başka öykü, ‘Jimmy ve Umutsuz Kadın’da ise kendisini aldatan madenci kocasını terk edip kendi yazdığı şiirleri gönderdiği editörle yaşamayı seçen bir kadınla karşılaşırız. Bastırılmış kadın cinselliğinin varacağı boyutlar bu kadarla bitmez. Bazen hayatı boyunca ‘Hiçbiri’ diyen, karşı cinsle her türlü yakınlaşmayı reddeden zengin bir Amerikalı kadının bir matadorun cazibesine kapılıp evine gitmesi, orada onun adamları tarafından tecavüze uğraması ve sonunda intihar etmesi biçiminde karşımıza gelir. Ya da Hoş Hanımefendi’de olduğu gibi kendini başkalarına ancak mum ışığında gösteren, artık başka bir âşığı olamayacağı için oğlunu âşığı yerine koyan yaşlı bir kadın olarak bizi bulabilir. Bazen soğuk bir Londra gecesinde karın içinde yürüyen bir çiftin kulağına gelen garip bir kahkaha ‘Son Kahkaha’ ama nedense en çok kadının duyduğu bir ses olur. ‘Güneş’ adlı öyküde bir kadının içine giren güneşle sevişmesi anlatılır. Önce basit bir güneş banyosu olarak başlayan bu ayin, zamanla kadının vücudunu, duygu ve düşüncelerini ısıtan bir sevişmeye döner. Kadın bir daha asla eskisi gibi olamayacağını bilir. ‘Mutlu Hayaletler’ adlı öyküde ise bu doğaüstü öğeler hayaletler şeklinde karşımıza çıkar. Sevgisiz bir cinselliği en az cinsellik boyutundan yoksun bir sevgi bağı kadar kabul edilemez bulur Lawrence. Cinsellik ancak samimi sevgi zemininde gerçekleşirse bir anlam taşır. ‘Âşık’ adlı öyküde sorguladığı birbirini tamamlayan bu iki değerdir. Yıllardır birbirlerini tanıyan ve evlenmek üzere olan bir çift, erkeğin zoraki sevişme çabaları araya girince bir kırılma noktasına gelir. Çözüm eski samimi bağı, sevgi bağını bir yerlerden bulup çıkarmaktır. Kitaptaki sadece iki öykü, konusunu cinsellikten almaz. ‘Şampiyon Sallanan At’ evindeki maddi zorluklardan etkilenen küçük bir çocuğun doğaüstü bir güç kazanıp küçük tahta atında sallanarak isabetli at yarışı tahminleri yapmasını ve kazandığı parayı kendini ele vermeden annesine gönderişini anlatır. ‘Adaları Seven Adam’ ise adada yaşayarak insanlardan kaçmaya çalışan bir adamın giderek ölüme yaklaşmasını konu alır. D. H. Lawrence’ın enerjik ve tutkulu kalemi bu öykülerin her satırında hissediliyor. Yaklaşık bir asır evvel, 1924’te yayımlanan bu öyküler hâlâ nefes kadar yakın. n Atını Sürüp Giden Kadın / D. H. Lawrence / Çeviren: Can Ömer Kalaycı / Can Yayınları / 384 s. KItap 176 Ekim 2016 9.M E T İ N ALTIOK ŞİİR ÖDÜLÜ