05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

162 ‘Akılları pazara çıkarsalar kimin aklını alırdınız?’ “Timur Aktemur ve demokrasi şehitleri arkadaşlarının anısına” 4001 Tuhaf ötesi bir rastlantı –02.06.2016 tarihli Kitap İçin’in başlığı, Muammer Kaddafi’nin kelamı olan “Şekspir aslında bir Arap’tı ve gerçek adı Şeyh Pir idi”ydi. 04.07.2016 tarihinde Beyaz TV’de bir programa katılan Kadir Mısırlıoğlu da “Şekspir’in gizli Müslüman olup gerçek adının Şeyh Pir olduğunu” iddia etmişti. (“Fesli” konuşmacı bilahare, bu özgün iddiasıyla(?) internet ortamında manşetlere çıkarıldı.) 4002 05.08.2016! Asmalıcavit’e giderken İstiklâl Caddesi’ndeki Mephisto Kitabevi’ne uğradım. Yeni Çıkanlar kısmında H.A. Toptaş’ın “Heba”sı vardı ve ön kapağında “2016FT/Oppenheimer Finalisti” yazıyordu. AngloAmerikan edebiyatını izlerim, Toptaş’ın finalist olduğunu duymamıştım ve evet burnuma pis kokular geliyordu. Internete başvurduğumda yanılmamıştım, FT/Oppenheimer’in finalistleri: Çin’den Yu Hua ve Yan Lianke ile Endonezya’dan Eka Kurniawan’dı! (Batı’da bu “ucuz uyanıklığın” sorumlusunu kesin işten atarlar, Türkiye’de bir ihtar versinler razıyım. Şair’in dediği gibi, “Türkiye’de her şey olunur ama rezil olunmaz.”) 4003 Gelelim işin perde arkasına! AngloAmerikan edebiyat ödüllerine işin heyecan katsayısını artırmak için bir yenilik getirildi: Önce Longlist (uzun liste, aday adayı) adı altında 2030 kitap seçiliyor, sonra bu sayı Shortlist (kısa liste, aday) kapsamında 36’ya indiriliyor ve kazanan bu son listeden seçiliyor. Emerging Voices (Yükselen Sesler) temasıyla ve Amerika ile Avrupalı yazarların katılamadığı Oppenheimer Ödülü’nde de bu iki safhadan geçiliyordu ve Toptaş, AsiaPacific grubunda longlist’e girmiş ve heyhat elenmişti… Bu durum bana yıllarca önce Ayşe Kulin ile aramızda geçen sürtüşmeyi anımsattı. Longlist safhasında elendiği halde Aday (Shortlist) olduğunu iddia ettiği için kendisini kanıtlarıyla eleştirmiştim. İşin devamında beni mahkemeye vermiş (ve kaybetmiş) ama ondan sonra CV’lerinde doğruları yazdırmıştı. (Bir bilene sordum; evet Kulin’le Toptaş’ın edebiyat ajanları “aynıydı” ve muhtemelen o, yayınevine bu yanıltıcı ibareyi koydurtmuştu.) 4004 O edebiyat ajanı kafasına estiğinde bazı yazar ve editörleri eleştiri salvosuna tutar. (Çoğunda haklıdır ve Elif Şafak için yazdıklarının tümüne katılırım.) Bu bağlamda üç kısa notum olacak: Aday adaylığı da önemli bir aşamadır, aday veya aday/adaylığı ibaresi bir romanın satışını etkilemiyor ve lütfen kendimizi uyanık milleti saf zannetmeyelim. Etik kurallara uymak herkesin görevidir. 4005 (G)ÖZLEM. 4006 “Revulsion: Thomas Bernhard in San Salvador” – Horacio C. Moya (NDP, 2016): Bir yayınevine çeviri bir kitap önermem gerekirse işbu novella ilk seçimimdir! Kanada vatandaşı olan akademisyen Vega onyedi yıl sonra ülkesi San Salvador’a döner ve okul arkadaşı Moya’ya, Salvador ve insanları hakkındaki görüşlerini bir nefeste sıralar. Tirad tek paragraf ve 83 sayfadan mürekkep. Thomas Bernhard makamındaki söylevin ana konusu “sığlık” ve okudukça o ülke ve insanlarını “bir yerlerden” tanıyor gibi olacaksınız… 4007 “Bound In Venice”den – A.M. Magno: Onaltıncı Yüzyıl’da Venedik Avrupa’da yayımcılığın nicelik ve nitelik merkeziydi; Avrupa’daki kitapların yarısı orada basılırdı. “Yayıncı” sözcüğü de Venedik’te doğmuştu. (Bizans’tan Onüçüncü Yüzyıl’da talan edilen nadir kitapların çoğu Venedik’teki Biblioteca Nazionale Marciana’dadır.) 4008 Donna Leon (doğ. 1942) Venedik’te yaşar ve kahramanı komiser Guido Brunetti’nin maceraları Venedik’te geçer. Ancak Leon bu kitapların İtalyancaya çevrilmesine izin vermezmiş. (Neden korkuyor olmalı ki?) 4009 “Hiçliğin Grameri”nden – Seyit Göktepe: Gel ve taşır beni kalbimden. Göğün dilinden anladığımdır bütün sesim, sessizliğim. Ve yerin. Ve ikisi arasındakilerin. Toprağın bağrına doğru çıktığım yolda, gel ve kuşat beni aşkın ışığın ile; gözüme, gönlüme güneşle bir dökülen. Çünkü anladım; yücelere açılmak değil, alçak ile Cenova çarpışmaktır zor olan. Anladım: Okurken yazılan, yazarken okunan bir kitabım ben. Gel ve kurtar beni boş sözün, süsün, gösterişin zulmünden. Görmeden gördüğüme, bilmeden bildiğime, susarken söylediğime yaklaştır beni. Zerrede bir zerreyim; dünya kirinden ilmin ile arıt beni. 4010 “Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar”dan – Mustafa Baydar: Soru: Ataç son yazılarından birinde, “Akılları pazara çıkarsalar kimin aklını alırdınız?” diyor ve kendisi Stendhal’inkini beğeniyor. Siz böyle bir soru ile karşılaşsanız kararınız ne olurdu? Yakup Kadri: İhtimal ben de böyle bir sual karşısında Stendhal’i söylerdim. Zekâ itibariyle o devir muharrirlerinin belki en zekisidir. Buna ayrıca Nurullah Ataç’ın son zamanlarda adının üstüne “Monsieur” kelimesini ilave etmekle biraz alaya alır gibi göründüğü Andre Gide’i de ilave etmek isterdim. Zira bence Andre Gide, edebiyatın ve fikir âleminin korkunç bir Mefistofel’i idi. Soru: Mevzu bulmakta zorluk çeker misiniz; rahat mı yoksa güç mü yazarsınız; çalışırken sessizliğe ihtiyaç duyar mısınız? Orhan Kemal: Hayır. Rahat yazarım. Kendi kendimle barışıksam, yani moralim düzgünse, çalışırken yanımda top atsalar vız gelir. Çoğu sefer kahvede, bir masaya oturur, başlarım yazmaya…İnsanlarla beraber, onların gürültülü havası içinde yazmak ne güzeldir! 4011 Bir araştırma kitabı önerisi: Yaşar Kemal’in Çukurova Romanlarındaki Aforizmalar. 4012 10.07.2016! Nur’la Kuzguncuk’taki Çınaraltı Kahvehanesi’nden çıkmak üzereydik. Bir dilenci sırıtarak önümü kesti ve “Hacı Amca, Allah aşkına bir sigara parası?” dedi, tövbe tövbe estağfurullah! 4013 Küresel Kültürazzi: Denny Fouts (19141948) Amerikan edebiyat dünyasının yakından tanıdığı bir erkek fahişeydi. Truman Capote, Gore Vidal ve Christopher Isherwood’un kapatması oldu. Üçü de romanlarında onu kullandılar. (Üçünü de okudum, Denny Foutsvari bir karakteri bir projemde kullanabilirim.) / Ovidius (MÖ 43MS 17), Shakespeare’in ilham kaynağıydı. “Per saecula omnia vivam” (ebediyete dek yaşayacağım) derdi. / Montaigne, Plutark (MS 46120) için ilham kaynağım derdi. (Ama ondan alıntılarını zikretmezdi.) / Pierre Bonard ve Wassily Kandinsky, heyhat, yakını göremezlerdi. / “Şiir sevmem ve isteyerek okumam” derdi şair Ingeborg Bachmann (19261973) / Ingeborg Bachmann, Thomas Bernhard’ın nefret etme diği ender kadın şair ve yazarlardandı. / Rembrandt’ın babası değirmenciydi. / Voltaire’e göre “Hamlet, sarhoş bir vahşinin hayal kurgusuyla yazılmıştı.”/ “Sarı ne güzel bir renktir” Vincent Van Gogh; “Yanına lâcivert konursa, evet” Selçuk Altun. / Somerset Maugham’ın (18741965) Londra tiyatrolarında, aynı anda dört oyunu sahnelenmiş bir zamanlar. (Maugham’dan bir oyun anımsayanınız var mı?)… 4014 Issız bir adada yanıma bir CD alma kısıtım olsaydı; Elisabeth Leonskaja’nın yorumuyla Chopin’in “Nocturne”lerini seçerdim. (Şu anda “No. 3”ünü dinliyorum.) 4015 “Yaz sıcağından” kitap önerileri: Deniz, Deniz – Iris Murdoch (Çev. Nuray Önoğlu), Ayrıntı / Duman – John Berger, Selçuk Demirel (Çev. Cevat Çapan), YKY / Hadi Gidelim – Adalet Ağaoğlu, Everest / Babaya Mektup – Franz Kafka (Çev. Regaip Minareci) , İş Kültür / Tanıdıklarım – Müjdat Gezen, Ka Kitap / Jet Rejisör: Çetin İnanç – Pınar Öğünç, İletişim / Faşizm Kehanetleri – George Orwell (Çev. Aylin Onacak), SEL… (Küresel bibliyoman Michael Neal’e göre George Orwell, İngiliz edebiyatının en önemli yazarıdır.) 4016 “Seks yapmak için evlenmek, bedava fındık yemek için bir uçak satın almaya benzer.” Komedyen Jeff Foxworthy 4017 İngiliz usta yazar ve eleştirmen V.S. Pritchett’e (19001997) göre kısa öykünün öl çüsü, sokakta yürürken gözün ucuna birden takılanı yansıtmaktır. Ayhan Bozfırat’ın (1932 1981) “İstasyon”unu okurken bu saptamayı anımsamıştım. İddiasız insanların yaşamların Ayhan Bozfırat dan anekdotlar aktarırken, üslubu konu akışına göre gotik ile nükte arasında ustaca gelgitler yapıyordu; etkilendim. Ayhan Hanım evliliği nedeniyle uzun yıllar Fransa’da yaşamış ve gündemde olabilmek için uğraşmamıştı. Erken ölümü belki de bizi küresel bir yazardan mahrum bıraktı. Sine ma yıldızlarından daha güzelmiş. Benim için çok gecikmiş bir edebi keşifti. Can Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Sırma Köksal’ın annesi olduğunu da bilmiyordum. Öyküleri: İstasyon (1971), Fırıldak (1972), Sokak Lambaları (1980). “İstasyon”un girişindeki vuruculuğa bir bakar mısınız?” Büyük bir istasyonda durdu tren. Adam oturduğu yerde uyukluyordu. Ansızın açtı gözlerini. Kondüktör içeri girmişti: “Burası” dedi kondüktör. Oysa bir sonraki istasyonda inecekti o. Bunu kondüktöre söyleyecek oldu. Kondük tör düşündü. Bir rahatsızlıkla çevresine ba kındı. Sonra ona doğru eğilip, yavaş sesle: “Gözlerin büyük senin” dedi. 4018 04.08.2016! Akademisyen, çevirmen, araştırmacı, hemşerim ve (z)arif insan Prof. Dr. Ertuğrul Tokdemir okumayazma evime uğradı, iki kitap getirmişti: Yarbay Köprülü Şerif Bey’in “Sarıkamış” kitabının eski Türkçe (Hicri 1335) nüshası, Şahver Karasüleymanoğlu’ndan “Şiirimizde Artvin”. (Bu kitabı Şahver Hanım 25.02.2005 tarihinde adıma imzalamış. Elime 11,5 yıl gecikmeyle geçen kitap için >>kendisine teşekkür ederim; bir nüs hası bende yok değildi.) 10 6 Ekim 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle