23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ian Rankin’den “Veda Müziği” Rebus’ın ‘son’ on altı günü Ian Rankin “Veda Müziği”nde, bizi John Rebus karakteriyle bir kez daha buluşturuyor. Rus şair Alexander Todorov’un öldürülmesiyle başlayan ve çok yönlü süren soruşturma, Rebus için bir bakıma “emeklilik” öncesi altın vuruş olurken Rankin, okuru yine Edinburgh sokaklarında bir kovalamacaya davet ediyor. r Ali BULUNMAZ an Rankin’in bizi uzun zaman önce tanıştırdığı John Rebus, işine tutkuyla bağlı, çözülmemiş cinayet davaları konusunda neredeyse takıntılı ve Edinburgh polis teşkilatına öfke duyan bir dedektif. Ayrıntı delisi Rebus, sigara ve viskisini elinden düşürmezken hep aynı şeyin peşinde: Sonucu ne olursa olsun gerçeğe ulaşmak. Bu şekilde çalışması, hem teşkilatta hem de sokaklarda düşman edinmesine neden oluyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri de kurallara uymak yerine vicdanını dinlemeyi seçmesi. Rebus’ın başarısının altında yatan şeylerden bir başkası, cinayetler üzerinde çalışırken olaya katilin kafasıyla yaklaşıp onun gibi düşünmesi. İşte Rankin, en önemli kahramanı olan Rebus’ı artık “emekli” ediyor. Veda Müziği, dedektifin sokaklardan “çekilişini” cinayetler, kovalamaca ve esprili bir soruşturma eşliğinde sunuyor. Rankin, yine tek bir olayla yetinmiyor ve karmaşık gelişmeler zinciriyle Rebus’ı süründürüyor. Yazar, öbür Rebus maceralarında olduğu gibi Edinburgh’u merkeze alırken cinayet soruşturmasının içine bir kez daha siyaset bulaşıyor. Rankin, diğer Rebus kitaplarındaki gibi Veda Müziği’nde de müfettişimizin çözmeye uğraştığı cinayetler ve onlarla bağlantısı olsun ya da olmasın, dünya siyasetine dair içi dolu laf etmenin zeminini hazırlıyor. Tabii bu da yazarın, yeryüzünde olup bitenleri, hem İskoçya’yla hem de romanlarıyla birleştirme yeteneğini gözler önüne seriyor. Bir başka deyişle Rankin, kendi coğrafyasını iyi bilen bir isim; yarattığı Rebus karakteri ve onu içine attığı olay örgüsünün, romanları yazdığı dönemde gerek İskoçya’da gerek dünyada yaşanan siyasi gelişmelerle buluşması, sıkı bir takibi zorunlu kılıyor. Rankin’in de bunu yapan entelektüel bir arkaplana I sahip olduğu rahatlıkla seziliyor. Kendini vazgeçilmez sananların yattığı yerlerin çokluğu düşünülürse “Bu davayı ancak o çözer” denerek Rebus’tan vazgeçilememesi de Rankin tarafından getirilip önümüze konan, ironik ve mizahi bir durum aslında. Özellikle de bir polisiye roman dizisi söz konusu olduğunda. Veda Müziği, “dar alanda”; Edinburgh’da, türlü numaraların döndüğü bir polisiye olması bakımından da önemli. Edinburhg’dan çıkmadan ama kentte, hem Rebus’ı hem de okuru oradan oraya sürükleyen anlatım, Rankin’in bu şehri ne kadar güzel “kullandığını” ya da romanın merkezine yerleştirdiğini gösteriyor. “HATRI SAYILIR” ŞAİRİN ÖLÜMÜ Edinburgh’da bir kasım günü. Rebus’ın “emekliliğine” on altı gün kala işlenen cinayet ve dedektifimizin bitirmeye uğraştığı bir dolu iş var. Şimdi tam rahata ermek üzereyken Rus şair Alexander Todorov dosyasına dalıyor. Okuruna, kitaplarından birini “Ben inancımı hem korudum hem de korumadım” diye imzalayan, Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday Todorov’un öldürülmesi, Rebus’ın olaya daha sıkı sarılmasına ve cinayete geniş bir açıdan bakmasına neden oluyor. Dedektifimizin ulaştığı ilk bilgilerde, şairin kendisine “sürgün” dediğini öğreniyor, sadece bu da değil: “Glasnost sonrası Rusya hakkındaki görüşleri nedeniyle Politbüro’nun öfkesini üstüne çekiyor.” “Hatrı sayılır” şair olarak tanınan, en önde gelen kentlere gitmiş ve dünya vatandaşı Todorov, durumdan da anlaşılacağı üzere mimli bir isim. Görüşülen tanıklar, ipuçları ve şairin politik kimliği, cinayeti siyaset kulvarına sokuyor sanki ama Rebus her zamanki gibi temkinli. Soruşturma sürerken konu, ister istemez Rus edebiyatına, Rusya siyasetine ve yakın geçmişe geliyor. Gerek Rebus gerek ekibin diğer üyeleri, bilgisini ve bilgisizliğini konuşturuyor; Rankin de bizi bu trajikomik tartışmanın içine çekiyor. Yazarın bizi ittiği bu ve benzeri tartışmalar, Rebus’ın cinayetle ilgili büyük res mi görme çabasının bir parçası. Dedektif, öyle insanlarla konuşup öyle yerlere girip çıkıyor ki mevzu tam dağılıyor derken ani bir manevrayla yeniden Todorov’a dönüyoruz. Böylece işin içine Rus işadamları, seks işçileri, uyuşturucu satıcıları, İskoç milliyetçisi politikacılar ve Rusya Konsolosluğu da dâhil oluyor. Tabii Rebus ve arkadaşlarının takıldığı barlar da. Dolayısıyla pek çok insanın rahatı kaçarken Rebus yine şimşekleri üstüne çekmeyi başarıyor. Rebus ve ekibi, Todorov’un son gittiği mekânları, görüştüğü kişileri, yediği yemeği, dinlediği müziği, okuduklarını ve not ettiklerini bile araştırırken kenarda köşede kalmış; dikkatlerden ilk anda kaçmış isimlere ulaşınca soruşturmada biraz daha ilerleme imkânı buluyor. Karşılaştığı bu vaka, tam Rebus’a göre. Çünkü o, her şeyin apaçık ortada olduğu cinayetlerden çok, kendisine heyecan veren karmaşık olaylardan hoşlanıyor. Emeklilik arifesinde “son” bir maceraya dört elle sarılmasının nedeni de bu. Rebus, Todorov’un dizelerinin çözümlemesini de yapıyor. Şairin öleceğini hissetmiş olmasından şüphelenirken kadınlara düşkün Todorov, bir şiirinde “tanıklık etmek zorunda kalmamak için gözlerini kaçırmak”tan bahsediyor. Rebus bu ayrıntıyı, sorguladığı kişileri ama özellikle kadınları hesaba katarak değerlendiriyor. Sorular yönelttiği kadın oyunculardan biri Todorov’la ilgili masal anlattığını söylerken Rebus “biz buna gerçek dünyada yalan beyan deriz” şeklinde cevap veriyor. Yalan beyanlar ve karmaşık ilişkiler ağıyla ilerleyen soruşturmanın tuzu biberi ise Todorov’u bilen tanıklardan birinin ölümü. Rebus, son düzlüğe girerken bu sıkıntıyla da boğuşmak zorunda. Basının da işin üstüne gidip manşetlerini bu iki ölümle büyütmesi, Rebus ve ekibini iyiden iyiye mengeneye alıyor. “ÖZGÜVEN” VE “DİNAMİZM” Todorov cinayeti, ilk bakışta bir yeraltı olayı gibi görünse de Rebus’ın farkında olduğu üzere sığ bir yerüstü davası. Bankalar, işadamları, barlar ve genelevlerle örülü bu yapı, aslında paranın konuştuğu ve bilincin köreldiği bir dünyayı tasvir ediyor. Cinayetlerin de Rebus’ın araştırmalarıyla ne kadar karmaşık olduğu ortaya çıkıyor. İşin sırrı burada; yüzeyselliğin altında yatan çarpıcı yön. Rankin’in kurgusunda ve Rebus’ı attığı kuyuda bu var. Dolayısıyla mesele hem bizi hem de Rebus’ı, yeraltından çok yerüstündeki yoz hayatlara yoğunlaşmaya zorluyor. Todorov dosyasının, Rebus ve ekibine öğrettiği bir şey daha var: İnsan her an kendisi ve çevresi hakkında yeni bir bilgiye erişiyor. Edinburgh sokaklarında soruşturma yürüten Rebus ve arkadaşları, önceden de girip çıktığı mekânlara dalıyor fakat bu kez, evvelden seçemediği ayrıntılara erişiyor. Rebus, her cinayetin birbirine benzediğini ama gerçekte birbirinden farklı olduğunu bir kere daha anlıyor; gözü açık bir sürü adamın ortalıkta dolandığını, ilgiyi başka yöne çekmek için fırsat kolladığını ve duygusuzluğuyla nam saldığını da. Rebus’ın, Todorov cinayetini araştırırken karşılaştığı tiplerin çoğu bunlardan. Açgözlülük ve acımasızlığı, “özgüven” ve “dinamizm”le eşleştirmek, az önce bahsi geçenlerin kimliği ve kişiliğini doğruluyor. K İ T A P S A Y I 1 3 3 3 Rankin, “Veda Müziği’nde de müfett”şimizin çözmeye uğraştığı cinayetler ve onlarla bağlantısı olsun ya da olmasın, dünya siyasetine dair içi dolu laf etmenin zeminini hazırlıyor. S A Y F A 1 4 n 3 E Y L Ü L 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle