29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zahrad’ın şiirlerinden bir seçki Ferah Tut Yüreğini r Rafael MANUKYAN ıl 1941... Türk şiirinde yeniliğin öncüsü olmaya gönüllü üç edebiyat devrimcisi; Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat, şiirlerini adını “Garip” koydukları bir kitapta toplayıp yayımlayınca İstanbul’un edebiyat dünyasında yer yerinden oynar. Bu yeni anlayış, Garip kitabının Orhan Veli tarafından kaleme alınan ve adeta bir manifestoyu andıran önsözünde şöyle açıklanır: “Şiiri toplumun üst sınıfının tekelinden kurtararak gündelik yaşamı yansıtan sokak dilinin kullanıldığı bir hale dönüştürmek; ölçü, vezin, uyak gibi gelenekleri görmezden gelen yeni bir oluşum yaratmak.” Bu alışılmadık vaziyet, tahmin edileceği üzere, gelenekçilerin tepkisiyle karşılaşır. Diğer tarafta ise aynı dünya görüşüne sahip kalıplardan ve dayatmalardan kurtulmak isteyen genç şairler için bir umut kapısı aralar. Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat’la başlayan Türk şiirinde yenilik bayrağını Garip’ten kısa bir süre sonra bu kez iki Ermeni şair; Garbis Cancikyan ve Haygazun Kalustyan bir adım öteye taşımaya gönüllü olur. 1942’de ikisinin ortak eseri olan şiir kitabı Balkıs (Alacakaranlık, İş Bankası Kültür Yayınları, Kayıp Şairler Dizisi 2014) yayımlanır. Adeta bir domino etkisiyle yoluna devam eden bu yeni akım, Ermeni şiir dünyasında da Cancikyan ve Kalustyan’ın cesur çıkışı sayesinde, şiire yeni başlayan genç şairler üzerinde büyük bir etki yaratmakta gecikmez. İşte o tarihlerde şiire yeni başlayan gençlerden biri de ileride çağdaş Ermeni şiirinin ve Garip akımının Ermenice şiirdeki en büyük ustalarından biri olarak anılacak Zahrad’dan başkası değildir. Y rad; Haygazun Kalustyan, Garbis Cancikyan ve Antan Özer gibi isimlerle birlikte Garip akımının Ermenice şiirdeki öncülerinden ve onu zenginleştiren şairlerinden biri olmayı başarır. Ermenice şiir diyorum çünkü Zahrad hayatı boyunca tüm şiirlerini Ermenice olarak kaleme alır, bu ifade meselesini ise “İnsan dua ettiği dilde yazmalı” diyerek açıklar. İlk şiir kitabı olan Medz Kağakı (Büyük Şehir), 1960’ta Getronagan Lisesi’nden Yetişenler Derneği” tarafından yayımlanır: “Büyük şehirde her şey büyük/ zevk büyük/ acı büyük/ caddeler ve binalar gibi tıpkı/ Küçük insanlar/ hiç rahat etmeyecekler büyük şehirde.” ZAHRAD’IN KAHRAMANI GİGO Türkiyeli okurların Zahrad’la tanışması ise ilk şiir kitabı olan Büyük Şehir’in yayımlanmasından tam otuz üç yıl sonra 1993’te gerçekleşir. Cevat Çapan’ın yönettiği İyi Şeyler Yayıncılık, Yağ Damlası adlı kitapla Zahrad şiirlerini ilk kez Türkçeye kazandırır. Yağ Damlası’nın dışında Zahrad’ın Türkçeye çevrilen üç kitabı daha bulunuyor. Bunlar yayın sırasıyla Yapracığı Gören Balık (Belge Yayınları, 2002), Işığını Söndürme Sakın (Adam Yayıncılık, 2004) ve geçtiğimiz günlerde Aras Yayıncılık tarafından okurların beğenesine sunulan Ferah Tut Yüreğini. Türkçeye kazandırılan tüm kitaplarında çevirmen olarak karikatürist Ohannes Şaşkal’ın imzası var. Zahrad’ın şiirlerinden bahsetmişken “Gigo”yu es geçmek olmaz. “Gigo”, Zahrad’ın yarattığı ve birçok şiirinin başrolünde olan kahramanın adı. Alelade, mütevazi, bir çok şeyden yoksun olan ama yaşamdan umudunu kesmeyen, sade ve sıradan biri o. Kim bilir, belki de hepimizin olmak isteyip de olamadığı kadar basit bir hayalin, kâğıda dökülmüş hali: “Evlendiğinde Gigo/ Düşündü/ Odada ne kadar varsa sivrisinek!/ Yarısı kendine gelse eğer/ Yarısı da karısına gider bölünür/ Hayat müşterek/ Gel gör ki güzdü sivrisinekler çoğaldı/ Gigo’yu aldı bir dert!/ Boşa çıktı çabası/ Şimdi yine/ bir o kadar sivrisinek/ Bir kadın da cabası!” Zahrad’ın şiirleri; felsefi düşünce tarzları, ironik anlatımları, mizahla ayrılmaz bir bütün oluşturan yapılarıyla nerede görüp duysanız beyninize çivi gibi çakılıp kalacak cinsten. Bu durum onu dünyaca ünlü bir şaire dönüştürmüş, şiirlerinin yirmi iki dile çevrilmesini sağlamış olsa da o ne yazık ki kendi ülkesinin insanları tarafından çok az tanınan bir şair olarak sürdürmüştür yaşantısını. Bu can sıkıcı durumun sadece Zahrad’ın Ermenice yazmasıyla açıklanmasının ise en hafif tabirle Zahrad’a yapılacak haksızlıkların en büyüğü, kültürel iletişimsizliğimizi gizlemenin ise en kolay yolu olduğunu düşünüyorum. Son olarak kırk dört yıllık hayat arkadaşı Anais Yaldızcıyan’ın; Zahrad’ın hayata, şiire, insanlara bakışını kâğıda döktüğü kelimeleri es geçmenin, hem yazıyı eksik bırakacağını hem de bizi izlediği yerden Zahrad’ı gücendireceğini düşünerek bu sözleri paylaşmak istiyorum: “Zareh kendi yazınsal serüveniyle bütünleşmişti; derdi günü şiirdi; o, şiirle ahenk içinde, şiir için soluk alıp verirdi. Şiir, öz benliğinin ekseni, kalkanıydı, dokunulmaz ve geçit vermez; ‘bir kalkan; manevi, saf inanç, salt fikir’, ki ‘tutardı göğsünde bayrak gibi.’ O göğüs yok artık! Fakat bu kitap var; öyle ki onun şiirlerini sevenler bastırabilirler göğüslerine; ve bizzat sevenler Zahrad’ı o Başka’yı o Farklı’yı.” n Ferah Tut Yüreğini/ Zahrad/ Çeviren: Ohannes Şaşkal/ Aras Yayıncılık/ 240 s. K İ T A P S A Y I 1 3 2 1 “Ferah Tut Yüreğini”, Ermenice şiirin özgün ve bereketli ozanı Zahrad’ın (19242007), kitaplarında yer alan ancak Türkçeye bugüne dek çevrilmemiş dizelerinden bir derleme. ismim unutuldu, Zahrad tanındı.” Zahrad, 10 Mayıs 1924’te İstanbul’da doğar. Babası Movses Yaldızcıyan o daha üç yaşındayken veremden ölünce Zahrad’ın bakımını anne tarafından büyük babası Levon Vartanyan (Hacı Levon) üstlenir. Zahrad, babasını veremden kaybettiğinde her ne kadar çocuk yaşta olsa da hayatının geri kalanını bu olayın etkisi altında kalarak geçirir. Tüm yaşamını vereme yakalanma korkusuyla sürdürür. Babasını neredeyse hiç tanıyamamış olmasından duyduğu acı ileride şiirlerine de yansıyacaktır: “Ben Movses’in oğlu/ Terk etmiş dünyayı erkenden/ Bir toprak yığını gösterip/ İşte baban dediler/ Baba benim babam toprak/ Ben Toprağın oğlu.” 1942’de Pangaltı Mıkhitaryan Lisesi’nden mezun olan Zahrad, üç yıl devam ettiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni yarıda bırakıp askerlik görevini yedek subay olarak tamamlar. 1963’te hayatının sonuna kadar birlikte olacağı Anais Antreasyan’la evlenir. 1994’e kadar çeşitli iş kollarında ticaretle uğraşır. Bu tarihten sonra iş hayatına son verip öldüğü gün olan 21 Şubat 2007’ye kadar zamanını yalnızca şiire adar. Zahrad,1963’te evlendiği ve hayatının sonuna kadar birlikte olacağı eşi Anais Antreasyan’la... GARİP AKIMININ ERMENİCEDEKİ ÖNCÜSÜ İlk dönem şiirleri klasik Ermeni şiiri tarzında olsa da dönemi etkisi altına alan yenilikçi Türk şiiri ve Garip akımından “BEN TOPRAĞIN OĞLU” etkilenmesi uzun sürmez. 1943’te Jamanak Asıl adı Zareh Yaldızcıyan olan Gazetesi’ne (Türkiye’de yayın hayatına deşair, “Zahrad” isminin nasıl doğduvam eden en eski gazete, 15 Ekim 1908’den ğunu ise kendi ağzından şöyle anlatır: beri İstanbul’da Ermenice olarak yayımla“Ben yazmaya başladığımda, on nıyor) gönderdiği şiirlerden biri ilk kez yasekiz yaşlarımdaydım. Gazeteye yımlandığında yaşadığı bir olay şiire bakışını verince kendi ismimle versonsuza kadar değiştirir. “Bir Yıldız” adlı seydim, evdekiler ‘Ne boş bu şiir klasik tarzda, vezinli ve şeylerle uğraşıyorsun’ diye uyaklıdır. Kısa süre sonra aynı kafa ütüleyecekti, ondan gazeteye yeniden yıldızlarla kendimi kurtarmak ilgili bir şiir gönderince edebiiçin Zahrad diye bir yat sayfası editöründen, içinde isim uydurdum. “Öyle göklerde dolaşacağına, Gün geldi, kendi in aşağı insanlarla uğraş” yazan bir not alır. Yaşadığı KURBAN bu olaydan çıkardığı dersi daha sonra “Ben büyük Dört koyundular sözü dinlerim. O gün builkini kestiler önce gündür şiirlerimde insanı ikincisini haklarken tam işlerim” diyerek anlatacaktır Kaçmayı denedi üçüncüsü Zahrad. on metre gitti gitmedi O günden sonra şiirleEnselediler rinde yerleşik kalıpları ve Ben o üçüncüsünün etinden yedim alışılagelmiş yöntemleri Yaşam tadı vardı. kullanmaktan kaçınan ZahH A Z İ R A N 2 0 1 5 S A Y F A 8 n 1 1 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle