Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Ferdydurke / Witold Gombrowicz / Çeviren: Osman Fırat Baş / Jaguar Kitap / 352 s. Polonya’da 1937’de yayımlanan “Ferdydurke” ilk önce Naziler, sonrasındaysa komünist rejim tarafından yıllarca yasaklı kaldı. Savaştan hemen önce Arjantin’e yerleşen Gombrowicz, on yıl sonra Arjantinli arkadaşlarının yardımı ve teşvikiyle kendi romanını İspanyolcaya çevirince “Ferdydurke” kendi dilindeki tutsaklığından kurtulmakla kalmadı, Avrupa’nın da “edebiyat olayı” haline geldi: Modern roman, yeni bir başyapıt kazanmıştı. Fakat Ferdydurke baş döndürücü kimyasıyla sadece hayranlık değil merak da uyandırdı. Gombrowicz, “kendisine çocuk gibi davrandıkları için bir çocuğa dönüşen adamın grotesk bir hikâyesini” anlatıyor. Aşk Meçhule Yürür / Filiz Özdem / Yapı Kredi Yayınları / 128 s. Filiz Özdem, yeni romanı “Aşk Meçhule Yürür”de, “Deniz c¸ekildigˆi zaman, nasıl ki kumsalda go¨rmedigˆimiz bir su¨ru¨ s¸ey ac¸ıgˆa c¸ıkarsa, akıl c¸ekildigˆi zaman da hayat bas¸ka tu¨rlu¨ go¨ru¨nebilir insana” diyen kahramanı Mercan’la belleğin karanlık kuyusuna bakıyor. Roman, artık var olmayan bir geçmişle henüz var olmamış bir geleceğin arasına sıkışıp kalmış, incinmiş bir kadının hatıralarını taşıyor okura. Özdem, romanında var oluşun belleğini sorguluyor; çocukluğun ve aşkın karanlık kuyusunda bulduğu o ağır demir kapıyı, kıldan ince kılıçtan keskin bir soruyla çalıyor: “Hatırladıkların kadar mısın, unutmadıkların kadar mı?” Kapan / Simon Beckett / Çeviren: Aslıhan Kuzucan / İthaki Yayınları / 344 s. Dört kitaptan oluşan David Hunter serisinin ardından Simon Beckett, “Kapan”da yeniden, geçmişi arkasında bırakmaya çalışan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Polisten kaçarken kendisini Fransa’da bulan Sean bir kapana basar ve o andan itibaren, gizem dolu bir dünyanın kapıları ardına kadar açılır. Bir yandan geçmişin sancılarıyla uğraşırken diğer yandan kuralları sahibinin koyduğu bir çiftlikte, yeni maceralara bulaşmak istemediği halde kendisini ölümcül sırların ortasında bulur. S A Y F A 2 4 n 1 1 Asılı Adam / Barnaby Martin / Çeviren: Haluk Barışcan / Metis Yayınları / 208 s. “Asılı Adam”da, Batılı güçlerin onaylamakta pek zorlanmadığı, hatta küresel kapitalizme katılışını hayranlıkla izlediği Çin’de, adalet ve özgürlük peşine düşen bir adamın hikâyesi anlatılıyor. Sichuan eyaletinde 2008’de gerçekleşen dev depremde on binlerce kişi hayatını kaybeder. Ölenler içinde çocukların sayısı beklenmedik ölçüde yüksektir. Çin’in en önemli kavramsal sanatçılarından Ai Weiwei 2008’de gerçekleşen dev depremde ölen okul çocukları anısına işler yapmaya ve ailelerle birlikte protesto gösterilerine katılınca gözde sanatçıdan tehlikeli bir muhalife dönüşen yolculuğu da başlıyor. Bilinç Tene Kuşanınca / Susan Sontag / Çeviren: Begüm Kovulmaz / Agora Kitaplığı / 512 s. “Hayatım, benim başkentim, hayal gücümün başkenti…” “Sanatta ve hayattabeni en çok duygulandıran, asillik…” “Dünyayı ‘kültür’ ve bilgiyle doldurma yönündeki kadim saplantım…” “Kötü çocukluk geçiren herkes öfkelidir. Ben de annemin yapay solunum cihazıydım.” “Aşk hastalığı, bir humma. Kişi aşka ‘düşer’. Ancak insan bu hastalığa yakalanacaksa, sık sık yakalanmalı; hep yakalanmalı…” Susan Sontag ilk cildi “Yeniden Doğan” adıyla yayınlanan günlüklerinin ikinci cildi “Bilinç Tene Kuşanınca”da, annesiyle gerilimli ilişkisinden yazarlar ve sanatçılarla etkileşimlerine, roman ve film çalışmaları sırasında yaşadığı yaratıcılık sancılarına kadar iç dünyasını paylaşıyor okurlarla. Baht Dönüşü / Fatih Balkış / Can Yayınları / 102 s. “Ruh bir kere bu huzursuzluğu tadınca sakinleşmesi mümkün değil. Sonuç ne olursa olsun, kimsenin umurunda olmayan bir operanın tamamlanması gerek. Bu gücüm var, buna inanıyorum. Yeterince düşündüm, yeterince zaman harcadım, yeterince okudum ve her okuyuşumda ruhumun aydınlandığını hissettim. Bu bir şey. Bu benim için yaşamda her şeyin önüne geçen bir şey...” Fatih Balkış kaleme aldığı sanatçı öykülerine devam ediyor. “Baht Dönüşü”, kendi başyapıtı olacak operayı bestelemekten başka bir amacı kalmamış bir müzisyeH A Z İ R A N 2 0 1 5 nin öyküsünü anlatıyor. Haydi Sofraya / Yayına Hazırlayan: Amy Singer / Çeviren: Pelin Tünaydın / Kitap Yayınevi / 200 s. Amy Singer’ın derlediği “Haydi Sofra”, yemekler, gıda maddeleri, yemek tarifleri, yeme içme alışkanlıkları, öğünler ile mutfak ve sofra gereçlerini başlangıç noktası olarak alıp yemek çerçevesinde tarihsel bir incelemeye girişiyor. Bunu yaparken de aslında yekpare ve durağan bir “Osmanlı mutfağı”ndan söz edemeyeceğimizi ortaya koyuyor. Suriye Kürdistanı’nda Savaş ve Devrim / Thomas Scmidinger / Çeviren: Sevinç Altınçekiç / Yordam Kitap / 254 s. Avusturyalı siyaset bilimci ve kültürel antropolog Thomas Schmidinger kitabında, Suriye Kürdistanı’nı anlatıyor. Özellikle de son dönemde sadece Kürt özgürlük mücadelesinin değil, başta Suriyeliler olmak üzere tüm dünya halklarının dehşet ve öfkeyle tanık olduğu IŞİD katliamlarına karşı mücadelenin de sembollerinden birine dönüşen Rojava’yı. Kitap, bir yandan sömürgecilikten BAAS rejimine uzanan ve baskı, inkâr ve adaletsizliklerle dolu bir geçmişe ayna tutarken öte yandan güncel tabloya dair bilinmeyen veya göz ardı edilen önemli detayları aktarıyor. Yazar, Salih Müslim ve Asya Abdullah’tan başlayarak önde gelen siyasi figürlerle yapılan röportajlarla bir dizi güncel soruya yanıt arıyor. Fakat sadece “büyük siyaset” sahnesine değil; kadınların, gençlerin, sanatçıların, sıradan insanların gündelik yaşamlarına da bakıp röportajlarıyla onların da sesini duyuruyor. Tarihçilik Zor Zanaat / Salih Özbaran / Tarihçi Kitabevi / 206 s. Son yıllarda tarih dalının olağanüstü ilgi gördüğünü söylemek sır değil. Ancak bu ilgi, tarihçiliğin kendi bünyesinde ve yolunda geliştirdiği konu ve yöntemlerde işlenmiş alan olmaktan çıktı. Politik söylemlerde fazlasıyla yer aldı; medya dünyasında cesaretle(!) yön verildi; yaygın tarihçiliği de aşan yayın ve söylemlerle kolayca kullanılabilir ve istismar edilir bir duruma getirildi; müşterisi çoğaldı. Salih Özbaran’ın “Tarihçilik Zor Zanaat” adlı kitabı, anılan sorunlardan bazılarını gündeme taşıma amacı taşıyor; neredeyse herkesin, her kesimin el attığı bu bilgi dalının çekiştirildiği yönlere dikkat çekiyor. Tarihi ortamalı olarak kullanmak, politik ve güncel sorunlara acele merhem olmak için tarihsel derinlik aramak isteyenlere karşı uyarıda bulunuyor. Loft / Ece Ceylan Baba / YEM Yayın / 190 s. Son yıllarda, ülkemiz konut piyasasında öne çıkan proje tanıtımlarında sıkça görüp duymaya başladığımız bir kelime: Loft. İşlevselliğinden çok estetik yönüyle “alternatif” bir yaşam tarzı arayışı içindeki orta ve üst sınıflara hitap eden, yüksek standartlı bir lüks konut tipini imliyor. İstanbul’daki güncel Loft varlığının ayrı bir ilginç yanı da var. Zira kavramın özgün anlamı esas alındığında, İstanbul tarihsel koşullar sebebiyle üretemediği uygun bina tipolojisiyle aslında Loft’un tam da var olamayacağı bir kent. Ama gelin görün ki var. Ece Ceylan Baba’nın kaleme aldığı “Loft”, bir bakıma ironik olan bu durumun nedenlerini, bir yandan neden var olamayacağını, bir yandan da nasıl hâlihazırda var olabildiğini, geniş tarihsel ve kavramsal içerimleriyle birlikte anlatıyor. 9/8 Roman Dansı / Gonca Girgin Tohumcu / Kolektif Kitap / 312 s. “9/8 Roman Dansı”, Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze Türkiye’deki ÇingeneRoman toplulukların dönüşümünü irdeliyor. Bunu hem bireysel ve kolektif anlamlar taşıyan hem nesne ve özne olabilen hem de kültürel arşiv niteliğini her koşulda sürdürebilen “bedenler” ve kültürel sermaye alanı olarak kimliklerin kurulmasında, yıkılmasında ve dönüşmesinde etkin role sahip “dans” üzerinden yapıyor. Gonca Girgin Tohumcu müzik, televizyon, sinema endüstrisini de kapsayan ve kimlik siyaseti, yerinden etme, ötekileştirme, güçsüzleştirme, sermayeiktidar ilişkileri, toplumsal değişimdönüşüm, yabancılaşma, metalaşma, yeniden üretim ağları ve bunun gibi daha birçok kritik kavramdan faydalanan çalışmasında okura ÇingeneRoman kimliğinin ve dönüşümünün bir panoramasını sunuyor. İnsan Avı / John le Carré / Çeviren: Suzan Cenani Alioğlu / Alfa Yayınları / 406 s. Uzun siyah kabanlı, yarı aç genç Çeçen, gecenin bir yarısı Hamburg limanında karaya ayak basar. Boynundaki kesede anahtar olan kendini adamış bu MüslüK İ T A P S A Y I 1 3 2 1 C U M H U R İ Y E T