03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Enis Batur'dan "A Cappella” ve "Oktay Rifat'a Doğru” ‘Şiir kitabının inşası, en az içindekiler kadar zorlu’ r Gamze AKDEMİR Cappella”, lirik şiirlerin beşinci kitabı. “Tuğralar” 1985’de, “Perişey” 1992’de, “Kanat Hareketleri” 2000’de, “Neyin Nesisin Sen” ise 2007’de yayımlandığına göre düzenli bir güzergâh. Bir kitap nasıl başlıyor, bitiyor, bir sonrakinin başladığını anlıyor musunuz? Güzel ama zor soru. Şiir yazmak başka şey, şiir kitabı kurmak bambaşka şey. Biliyorsunuz, Yahya Kemal şiirlerini kitaplaştıramadan öldü. Dıranas kitabını yaşlılık döneminde çıkarabildi. Bu karar verme olanaksızlığı son derece önemlidir. Uçlardan birine demek ki olanaksız kitabı yerleştirebiliriz. Karşı uçta, kitap felsefesi üstünde hayli düşünmüş Michel Butor’u görüyoruz: 89 yaşındaki bu şairyazarın bugüne dek, irili ufaklı iki bin kitabı çıktı (bir de beni verimli sayıyorlar!). Ben, bu iki ucun arasına dolduran büyük yazı adamı topluluğunun bir üyesiyim, ancak ikinci uca daha yakınım. Buna karşılık, bir şiir kitabının inşasının en az içindekilerin yazılması kadar zorlu olduğunu düşünüyorum. “A Cappella”nın yayına hazır olması yaklaşık ondört ayımı aldı. Yahya beyin “dikenli” dediği bir o kadar şiiri dışarıda bıraktım. Peki, inşaat çalışmasına girişmeye nasıl karar verdim? Kitap, belki de bir dönemin, bir tür iç dönemin bittiğini bir yoldan duyuruyor şaire. Ayrıca, farklı gerek “A sinmelerin doğduğunu algılıyor insan, besbelli başka arayışlar, bir sonrakinin işaretleri devreye girmiş. “ŞİİRLERİMDE MUSİKİ BAĞLANTILARI HEP ÖNDE KALDI” “A Cappella”, müzikal bir terim. Nasıl seçtiniz bu ismi? Bir şair arkadaşım “Anlaşılmamasından, Akapella değil de yazıldığı gibi okunmasından korkmuyor musun?” diye kurcalamıştı ilk duyduğunda. Birincisi, ben hiçbir zaman böyle korkular taşımadım. İkincisi, nitelikli okurlar seçiyor yazdıklarımı, geniş bir okur nüfusum yok benim. Perişey’in bu yıl altıncı basımı yapılacak, 23 yılda 10 bin okur çıtasına bile ulaşmamış. Üçüncüsü, arama motoruna A Cappella yazınca bulmak güç değil şimdi! Neden seçtiğime gelince; lirik şiirlerimde de, ötekilerde de musiki bağlantıları hep önde kaldı. Çalgısız insan sesi değil mi zaten, şairinki? Şiirlerinizin üçdört koldan ilerlediğini sık sık söylediniz. Lirik şiirler, dramatik şiirler, yazı şiirler, uç şiirler… Birlikteliklerinin bir sırrı, kural manzumesi var mı? Nöbetleşe mi yazılır farklı türdeki şiirler? Bu da güzel ve zor soru Gamze, ayrıca “nöbetleşe” yaklaşımı da ilginç! Lirik şiirlerle yazı şiirler, şiirsel metinler, deneysel şiirler 1973’ten, başlangıçtan beri yan yana iki kol halinde yazıldı. Dramatik şiirlere on beş yıl sonra giriştim, bir bakıma kendini dayattı o kol. “A Cappella”, Enis Batur’un “Tuğralar”, “Perişey”, “Kanat Hareketleri” ve “Neyin Nesisin Sen”in ardından yayımlanan lirik şiirlerinin beşinci kitabı. Şaire bir dönemin, bir tür iç dönemin bittiğini duyuran bir yapıt. Kitabındaki şiirlerinin çoğunu “sokak şiirleri” olarak niteliyor Batur. 20072014 arası yurtdışında yaşamış olmasının yansımaları olduğunu vurguluyor. Öte yandan bitkiler ve hayvanlarla adeta söyleştiği bu kertede doğaya saygı ve bir tür karşılıksız sevgi duygusu da daha önde. Batur’un söyleşimizde yer verdiğimiz bir diğer kitabı ise bir saygı duruşu niteliğindeki “Oktay Rifat’a Doğru”. İncelemesinde yıllar önce “Türkçe Şiirin Doruğunda” konumladığı Oktay Rifat’ın şiirini bir defa daha okumaya girişiyor Batur. “Oktay Rifat’a Doğru”nun özellikle “ek”leri çok önemli: Garip üçlüsünün yeniyetmelik ürünleri ilk kez burada kitaplaşıyor ve Rifat’ın kitaplarına girmemiş bazı yazıları onları bütünlüyor. Batur’la “A Cappella” ve “Oktay Rifat’a Doğru” adlı kitaplarını, Bursa’da bir ay izlenimde kalacak olan “Enis Batur: Labirentini Ören Şair” sergisini ve sıradaki yeni çalışmalarını konuştuk. S A Y F A 1 4 n 2 6 Uzağa bakmak için dürbün, çok uzak için teleskop, yakın için büyüteç, göze görünmeyen için mikroskop kullanılıyor. Şairin farklı mercek kullanmayı gerektiren farklı odaklaşma kaygıları varsa, yeni ya da eski, değişik anlatım olanaklarına yönelmesi kaçınılmaz. Ayrışma bazen çok açık görünür, bazen kaynaşmalar gerçekleşir. Ama “şimdi oturup birkaç dramatik şiir yazayım” türünden programlı bir yazma anlayışım hiç olmadı. Zihnim, duyargalarım kendi pusulalarını kullanır. “A CAPPELLA’DAKİLERİN ÇOĞU SOKAK ŞİİRİ” “A Cappella”yı bir önceki lirik şiirler kitabınızdan, “Neyin Nesisin Sen”den ayıran özellikler hangileri? Yoksa bir süreklilik geçerliyse bunu nasıl tanımlarsınız? Sanırım, baştan uca bir süreklilik söz konusu. Kaynağından çıkan su, deltaya varasıya bir dolu değişimden geçer öte yandan. Ama akarsularda mevsimlerin yol açtığı değişimler neyse, şairlerde “yaş”ın yol açtığı dönüşümler odur diyebiliriz. Bir süredir, herhalde yaşım gereği, bu olguyu gözlemlemeye, üstünde akıl yürütmeye çalışıyorum. Ne kadar vaktim kaldığını bilemem tabii ama önümdeki vaktin arkamdakinden çok daha az olduğu belli. Yazma uğraşının özünü etkiliyor bu durum. Edward Said’in “Geç Dönem Yaratıcılığı” konusundaki kitabını Metis yayımladı. 60’ını geçen her şair, yazar, sanatçı yetenek azalması korkusuna kapılır Fotoğraflar: Uğur DEMİR M A R T 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1310
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle