07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER [email protected] Bir başkaldırıdır aşk ve sanat aşlangıçta her şey suskun, yavan ve durgundu; / günün birinde Eros tanrı, dünyaya elini dokundurdu; / o gün bugün, her şeye dirim, devinim, verim geldi.” Bu sözler bir Eski Yunan söyleninden. Tam on yıl önce Homerkitabevi’nden yayımladığım “Aşk Olsun: Eski Ozanlardan Sevda Şiirleri” adlı kitabın başında yer vermiştim bu sözlere. Geçenlerde, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde, Cumhuriyet’teki Körün Taşı’nda bu kitaptaki şiirlerden birkaçına yer vermiştim. Sevgililer Günü’nü, tecimsel kuruluşların sırf mallarını satabilmek için bize dayattıkları basmakalıp ve evcil “aşk” sabuklamalarıyla değil de İÖ 2000 dolaylarından İS 17. yüzyıla uzanan engin bir zaman kesitinde söylenmiş, yazılmış erotik, kösnül, tensel dizelerle anmak adına… O yazıdan sonra aldığım pek çok epostanın tümüne yakınında, “Aşk Olsun”u edinmek için gittikleri kitabevlerinde kitabı bulamadıklarından yakınıyordu okurlar. Haklıydılar da. Nicedir güme gitmişti bizim “Aşk Olsun”. Ne diyebilirim, yayınevine “Aşk olsun!” mu diyeyim? Ben ne yapabilirim, bilmiyorum ama en azından burada biraz daha söz edebilirim kitaptan belki… “Aşk Olsun”da, farklı çağlar, farklı ülkeler, farklı uygarlıklardan ozanların farklı dillerde şiirleri var. Ama ortak bir dilleri de var bu ozanların: Aşk’ın dili. Gerçekten de, ister Sumer dilinde, ister Eski Mısır dilinde; ister Yunanca, ister Latince; ister Sanskrit dilinde, ister Çince ya da Japonca yazılmış olsunlar, bu kitaptaki şiirler Aşk’ın ortak diliyle konuşuyor. Hiçbir çağ, hiçbir uygarlık yok ki Aşk’sız bir dönem yaşanmış olsun. Hiçbir çağ, hiçbir uygarlık yok ki şiirsiz bir dönem yaşanmış olsun. AŞK HEP VAR İnsanlığın, bilebildiğimiz en uzak geçmişinden günümüze Aşk hep var. Din, dil, soy tanımıyor, genç yaşlı dinlemiyor, güzele çirkine bakmıyor. Kime vurgunsak, o bizim dinimizden; kimi seviyorsak, o bizim dilimizi konuşuyor; kime sevdalıysak, o bizim soyumuzdan. En genç o, en güzel o, en soylu o. Yıllar içinde çevirdiğim şiirlerden oluşan bu kitabın özü, Ferit Edgü’nün, P Sanat Kültür Antika Dergisi’nin “Aşk ve Sanat” sayısına yazdığı sununun saS A Y F A 6 n 2 6 “B tırlarında saklı. Kaldı ki kitap, adını da oradan aldı: “Sanat da, aşk da güçlerini başkaldırıdan alıyor. Yalnız ölüme değil, tüm olanaksızlıklara, insancıl olmayan her şeye. Yaşama kazandırdıkları anlamın temelinde yatan da bu. Aşkın yıktığı manastır duvarları, kuruttuğu ırmaklar, göller, yeşerttiği çöller; Ferhat’ın deldiği dağ, Yunus’un benliğini saran aşk, yandığı od, evrensel aşkın sanattaki yansımalarından başka bir şey değildir. Aşkı evrensel kılan sanattır.” Bu kitap, aşka mısra düşürmüş ozanların kitabı. Şiirlerin kimi, tene duyulan tutkuyla yakılmış; kimi, ayrı düşülen sevgilinin özlemiyle; kimi, sevilenin yüz vermeyişlerinin yasıyla. Tanrı’nın, evreni, güzelliğini seyretmeye doyamadığı için yarattığına inananlarsa evrende yansıyan Tanrı güzelliğine duydukları Aşk’ı, güzelden güzelliğe evrilen bir Aşk’ın duyumsamalarını ölçüye uyağa vurmuşlar. Bilinen ilk aşk şiiri, uzağımızda değil, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenen bir Sumer tabletinde. Aşk Tanrıçası İnanna adına söylenmiş bir şiir: “Ey güvey, bırak sevip okşayayım seni, / civanım, balla yoğur gövdemi [...] / Tatlı, yumuşak döşeğimizde / safasını sürelim aşkımızın. / Yakışıklım, bırak sevip okşayayım seni, / adamım, balla yoğur gövdemi.” Evlenmek istediği kızdan yüz bulamayınca Tasos adasına gidip askere yazılan, ama şiirlerinde savaşı bir kez bile yüceltmeyen Arkhilokhos kısacık şiirinde, sevdiğinin kırılgan güzelliğini de ozanın kırılan yüreğini de duyumsamak olası: “Severdi incecik bir mersin dalıyla / Göz alıcı bir gonca gül tutmayı elinde, / saçları omuzlarını ve sırtını örterdi.” İonia’nın son büyük lirik ozanı, Samoslu Anakreon’un “ağırbaşlı” şiirler de Ayna tutan Eros heykelciği. Helenistik dönem; İÖ 2.1. yüzyıllar yazdığı söylenir ama aşkı ve şarabı yücelten yapıtlarıyla yüzyıllar sonra Ronsard’ı, Leopardi’yi de etkilemiş. “Mercan terlikli kız”a yazdığı dizeler ise, besbelli, yaşlılığına gelmiş: “Altın saçlı Eros tanrı / vurdu gene beni yüreğimden. / Hadi, dedi, çal gönlünü bakalım / şu mercan terlikli kızın. / Ama neyleyim, kız Lesbos’un içinden, / gülüp geçer ak saçlarıma, / aklı fikri bir başka kızda.” “Satyricon”un yazar Petronius, zamanının en etkili yergi ustalarından biri. Saray eğlencelerinden sorumlu zevk danışmanı. Birçok dizesine aşk yol göstermiş: “Uykum dağılır, ruhum / Seni arar geceleyin. Döşeğimde / Bir başıma, gövdeme yenik düşerim. / Yalancı düşlerinde uykunun, / Bir bakarım, yanıma uzanmışsın. / Hadi, gel, düşlerim gerçek olsun, / Uykuyu bozguna uğratalım.” Kalidasa’nın yapıtları, Sanskrit edebiyatının başyapıtları arasında. Özgür düşünceli bir ozan Kalidasa. Uzaktaki sevgilisine seslenirken bile doğayla sarmaş dolaş: “Hani, biri görse, esen yelle mi sevişiyorsun, / ateşin başına mı vurdu, diye sormaya kalksa, / hangi rüzgâr bu denli güzel kokar diyeceğim, / sevgilimin ıtırlı gövdesini okşamamış olsa.” Çinli ozan Tzu Yeh’in kısacık şiiri, şu yaşadığımız acı soğuklar için biçilmiş kaftan: “Kar bastırdı, kış kıyamet, / kol geziyor soğuk. // Çeksek yorganı, sevişsek, / yaz gelir, kızışır ortalık.” Aklı ve güzelliğiyle dillere destan Ono Komaçi, Heian döneminin belki de en erotik özlem şiirlerini yazmış: “Gecenin aykaranlığında / koynumda yoksun ya, / hasretinle uyanıverdim. / Yüreğim yangın yeri, / memelerim yanardağ.” İzumi Şikibu, eski bir imparatoriçenin nedimeliğini yapmış bir bey kızı. Onca sevgilisi arasında iki de prens varmış ama özlemi hiç dinmemiş; “Sesinin sesini / özlüyorum. / Gözümün önündeki / yüz / hiçbir şey demiyor bana.” Yalnızca bu şiirleri derleyip çevirmemde değil, asıl, bu dizelerden zevk almamda aklımı açanlardan biri de Octavio Paz oldu sanırım. En çok da, “Çifte Alev: Aşk ve Erotizm” adlı kitabında söyledikleri: “… Aşkta, hepimiz o baştaki bütünlüğe geri döndüğümüzü duyumsadık. Şiirsel imgeler, işte bu yüzden, sevgiliyi doğaya bir dağa, suya, bir buluta, bir yıldıza, bir ağaca, denize, bir dalgaya dönüştürür; doğa, bu yüzden, bir sevgiliymiş gibi seslenir bize. Dünyanın bütünlüğüyle barışıklık. Geçmişle, şimdiyle ve gelecekle de. Aşk, sonsuzluk da, takvimlerin ve saatlerin zamanı da, ardışık zaman da değildir. Aşkın zamanı ne büyüktür ne de küçük; tüm zamanların, tüm yaşamların tek bir anda algılanışıdır... İki sevgili, bir göz kırpma kadar kısa bir anın aralığında ne görürler? Beliriş ile gözden yitişin eşitlenişini, beden ile bedendışının gerçekliğini, görkemde eriyen varlığın hayalini: Katkısız dirimselliği, zamanın bir yürek çarpışını…” BORGES’TEN BİR ÖYKÜ Borges “Atlas” adlı kitabında Şinto tanrılarıyla ilgili bir öykü anlatır. Öykü bu ya bir tanrılar meclisi toplanır. Gökyüzünden ya da bir kayanın tepesinden ya da bir kar tanesinin üzerinden insancıkları gözlerlerken içlerinden biri der ki: “Günler, belki de yüzyıllar önce, burada toplanarak dünyayı yarattık. İnsanların sırtına çok fazla yük binmesin diye onlara döl döş verdik, çocuklar verdik, çoğul günü ve tekil geceyi verdik. Sonra, çok değişik şeyleri deneyip yaşayabilme armağanını bağışladık onlara. Oysa nasıl aygıtları, sabanı, anahtarı, çiçekdürbününü yarattıysa kılıcı ve savaş sanatını da öyle yaratmış olan insanoğlu, şimdi de tarihe son verebilecek görünmez bir silâh yarattı. Gelin, bu anlamsız eylem gerçekleşmeden, insanları yok edelim.” Tanrılar kara düşüncelere dalarlar. Tam o sırada, başka bir tanrı, der ki: “Haklısın, dediklerine bir sözüm yok. İnsanoğlu düşünüp taşınıp bu tüyler ürpertici silâhı yarattı ama bir şey daha yaptı, on yedi hecenin kuşattığı bir boşluğu dolduran bambaşka bir şey daha yarattı.” Tanrı, o şiiri tekdüze bir sesle okur. Sonunda, tanrıların en yücesi, yargısını verir: “İnsanlar yaşasın!..” Evet, atom bombasını yaratan da insan, bu güzelim şiirleri yaratan da. Yaşasın o güzel şiirleri yaratanlar… n K İ T A P S A Y I 1 3 0 6 Kitagawa Utamaro’nun Tahtabaskısı, 1785.( British Museum). Yanda ise ayakta çıplak Aphrodithe heykelciği. Hellenistik dönem; İÖ 2. yüzyıl ortası. Ş U B A T 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle