07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O Doris Lessing, “Martha Quest”te bir genç kızın ergenlikten kadınlığa uzanan değişimini içten ve içeriden bir bakışla anlatıyor. Jacqueline RaoulDuval, “Ebedi Nişanlı Kafka”da Kafka’yı “bir tutkulu âşık”, “ebedi bir yalnız”, “kaçak bir sevgili” olarak “yeniden” tanımamız gerektiğini öneriyor. frika’da bir İngiliz Kolonisindeyiz. En yakın kasabadan yüz kilometre uzak bir çiftlikte anne ve babası ile yaşarken tanışıyoruz Martha’yla. Yoksul bir yaşamları var. Zengin olacağım umuduyla İngiltere’den gelmiş olan baba tüm umutlarını tüketmiş, hastalık bahanesi ile yaşamdan elini ayağını çekmiş, anne olan bitenin farkında olmasına rağmen ses çıkartmadan mevcut durumu sürdürmeye çalışıyor. Martha on beş yaşında. Yalnız ve tecrit edilmiş bu yaşamdan bunalmış, kitaplarla çıkış yolları arayan bir genç kız. Liseyi bitirmiş, bir karar arifesinde, ya bu çiftlikte yaşamaya devam edecek ve yaşı geldiğinde evlenip çoluğa çocuğa karışacak ya da üniversite eğitimi için büyük bir şehre gidecek. İki Dünya Savaşının arasındaki yıllar. Baba sürekli Birinci Dünya Savaşı’ndan anılar anlatıyor. Hitler’in Avrupa kıtasındaki yükselişi sürüyor. Irk ayrımcı politikaların etkileri Rodezya’daki bu ıssız çifliğe kadar uzanmış. Quest ailesi İngiliz ve muhafazakâr, en yakın komşuları ve Martha’nın tek kız arkadaşı Marnie’nin annebabası Van Rensenberg’ler Hollanda kökenli Afrikaner ve Güney Afrika milliyetçisi, Martha’ya entelektüel anlamda yol gösteren Cohen kardeşleri Yahudi oldukları için herkes dışlıyor, bu toprakların esas sahibi Afrikalılara düşen ise onlara hizmetçilik, ırgatlık etmek. Bu arada ortada hiç olmasa da hemen herkes komünistlerden nefret ediyor. Ama romanın konusu bu çatışmalar değil ve ilerleyen sayfalarda arka plana doğru çekiliyorlar. Martha da bunalıyor ve bir türlü çıkış yolu bulamıyor. Ergenliğin etkisi, yerli yersiz gelen öfke nöbetleri ve özellikle annesine tepkisi nedeniyle üniversite yolunu açacak sınavlara da girmiyor. Sanki çiftlikte kalıp kendisine öngörülen evlilik ve annelik rollerini seçmiş gibi. Oysa bir an önce bu ortamdan kurtulması gerektiğinin de bilincinde ve sınava girse belki ağabeyi gibi İngiltere’ye gidebilir ya da en azıdan büyük bir şehirde üniversitede okumaya başlayıp kendisini boğan ortamdan kurtulabilir. Martha’nın “ergenlik halleri”ne, ilk gençlik bunalımlarına, erkeklerle ilk ilişS A Y F A 1 2 n 2 6 kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Martha Quest “Martha Quest” Doris Lessing’in beş ciltlik “Şiddetin Çocukları” dizisinin ilk kitabı. Kitap, Lessing’in yaşamından izler taşıyor. A kilerine, flörtlerine, aşk ve cinsellikle ilgili arayışlarına şahit oluyoruz. Annesinin görüşmemesini söylediği Cohen kardeşlerle ilişkisi ona yol gösterici oluyor. Cohen’ler toplumcu görüşle dünyaya ve yaşanan ilişkilere farklı bakmasını sağlayacak kitaplar vermekle kalmıyor, Martha’nın sınava girmeyerek teptiği bu ortamdan kurtulma fırsatını ona başkentte bir iş bularak da sağlıyorlar. Martha, 17 yaşında bir genç kız olarak başkentte tek başına yaşamaya başlıyor. Artık ergenlik takıntıları geride kalmış, ilk gençlikten genç bir kadın olmaya doğru ilerlemektedir. Martha annesinin bir arkadaşının oğlunun kılavuzluğunda müzik, dans ve içki ile dolu günler geceler geçirmeye başlıyor. Bir anlamda Paris’te, Londra’da ya da Berlin’deki “yitik kuşak” mensuplarının yaşamlarına benzer bir yaşam biçimi bu. Herkes savaşın patlamak olduğunun bilincinde ve son mutlu günleri dolu dolu yaşamak istiyor gibi. Martha bu yaşamın akışına kapılarak ilk aşklarını, ilk cinsel deneyimlerini yaşıyor. Erkekleri farklı boyutlarla tanıyor. Sahte dostluklar, sahte aşklar yaşıyor ve sonunda ne kadar doğru karar verdiğini bilmeden, ikilemler yaşayarak nikâh masasına oturuyor. “Martha Quest” (Ocak 2015, Çev. Süha Sertabiboğlu, Everest Yay.) Doris Lessing’in beş ciltlik “Şiddetin Çocukları” dizisinin ilk kitabı. 1952’de yayımlanmış. Otobiyografik özellikte olduğu, Lessing’in yaşamından izler taşıdığı söyleniyor. Lessing’in gerçekçi, inandırıcı ve içten bir anlatımı var. Ne abartıyor ne de küçümsüyor kahramanını. Martha’yı, yaşadıklarını tüm nitelikleri ile objektif bir bakışla anlatıyor. EBEDİ NİŞANLI KAFKA Franz Kafka, James Dean, Che Guevera, Marilyn Monroe gibi bir ikon. Kült bir yazar. Önce Kafka’nın yaşamöyküsü bilinmezlere büründürülmüş, sonra da o bilinmezlerle Kafka’ya bir yaşamöyküsü yakıştırılmış. Öyle bir yaşamöyküsü ki ikonlaştırılmış yazarın kültleştirilmiş yapıtlarıyla uyum sağlayacak, çelişmeyecek, imgeyi daha da güçlendirecek. Jacqueline RaoulDuval’ın kitabının adı da bu çabayı çağrıştırıyor; “Ebedi Nişanlı Kafka” (Ocak 2015, Çev. İnci Malak Uysal, Can Yay.). “Ebedi Nişanlı”da, Kafka’yı “bir tutkulu âşık”, “ebedi bir yalnız”, “kaçak bir sevgili” olarak “yeniden” tanımamız öneriliyor. “Yeniden” sözcüğünden başlamak gerek sanırım. Kafka’nın “bir tutkulu âşık”, “ebedi bir yalnız”, “kaçak bir sevgili” olarak tanıtılması yeni bir şey değil. Kafka’ya yakıştırılan yaşamöyküsünün en önemli öğelerinden. Arka kapak yazısında “Kafka dört kere sevdi, dört kere nişanlandı, dört kere evliliğin eşiğinden döndü. Kadınların adları Felice, Milena, Julie ve Dora’ydı. Biten bu dört aşkın ardından, dört büyük romanını tamamladı. Hepsi Prag’ın uzağında yaşıyordu, ilişkileri mektuplarla ve mektuplarda sürdü, yüz yüze görüşmeler hep hüsranla bitti. Hepsi biricik olan bütün bu aşklar, hep aynı döngüde savruldular; tutku, korku, acı ve ayrılık. Kafka ona uzaktan ilham veren bu kadınları hep güvenli bir mesafede tuttu, gerçek tut Jacqueline RaoulDuval, kitabı Kafka’nın mektuplarından yola çıkarak yazmış. kusu olan edebiyatla arasına girmelerine hiç izin vermedi” deniyor. Sorgulamamız gereken bu yaklaşım ama diğer yandan kitabın neyi içerdiğini de çok doğru ifade ediyor, hakkını vermek gerek. Jacqueline RaoulDuval kitabı Kafka’nın mektuplarından yola çıkarak yazmış, bir anlamda mektupların bir anlatı biçiminde kurgulanması da diyebiliriz. Ama “roman” diye tanıtılmasına rağmen roman olarak adlandırmamız pek olası görünmüyor. RaoulDuval’in kurmaya çalıştığı “yarı belgesel anlatı”nın belgesel yanı ağır basıyor. Bu tür, gerçeklere dayanan kitaplarda bu hal kaçınılmaz. Kafka’nın Prag’dan hemen hiç çıkmadığı, baba evinde, baba baskısı altında yaşadığı, insanlarla doğru dürüst ilişkisinin olmadığı, kadınlarla ilişkilerini esas olarak platonik düzlemde kurduğu ve mektuplarla yürüttüğü, aşklarının hep tinsel kaldığı cinsel yanı bulunmadığına inanılır ve okur da bu yönde inandırılmaya çalışılır. James Hawes “Hayatınızı Mahvetmeden Önce Neden Kafka Okumalısınız”da (Çev. Suğra Öncü, Sel Yay.) onun için yaratılmış efsanelerin gerçekliğini sorgularken Kafka’nın kadınlarla ilişkisinin pek de sorunlu olmadığını, genç yaşlardan itibaren birçok kadınla ilişkiye girdiğini, o dönem Prag’da çok yaygın olan randevuevlerinin gediklilerinden olduğunu belgeleriyle açıklamıştı. Reiner Stach “Kafka Karar Yılları” ve “Kafka Kavrama Yılları”nda (Çev. Sezer Duru, Sel Yay.) Kafka’nın yaşamını en küçük ayrıntısına dek belgelendirirken Hawes’in yazdığına benzer bir yaşamöyküsü anlatıyordu. Stach’a göre de Kafka “üç kez nişanlanmış, hiç evlenmemiş. Dört kadınla aşk ilişkisi yaşamış. Bir kadınla altı aya yakın bir zaman aynı evde yaşamış. Hiç çocuğu olmamış”tır. Yani kadınlarla ilişkisini sadece mektuplarla sürdüren, ebedi bir nişanlı, müzmin platonik âşık değildir. Jacqueline RaoulDuval’in de belirttiği gibi Kafka en uzun süreli ve en gerilimli aşkı Felice Bauer ile yaşamış. Felice ile nişanlar takmış, düğün tarihleri belirlemiş, evler döşemiş ama bir türlü nikâh masasına oturup resmiyeti sağlayan imzayı atmamıştır. Sadece mektuplaştıklarını, el ele bile tutuşmadıklarını söylemek olası değil. Aynı odada birlikte geçirilen geceler var. Kafka bu ilişki sırasında 18 yaşındaki İsviçreli Gerti Wasner’le, Felice’nin arkadaşı Grete Bolch’la buluşmalar ve mektuplaşmalar, Felice’nin kız kardeşi Erna’yla flört yaşar. Felice’den kesin olarak ayrılıp hastalığının nekahet dönemi için gittiği köyde tanıştığı kendi gibi hasta Julie Wohryzek’le altı güzel hafta geçirir ve evlilik kararı alırlar. Julie ile ilişkisi sürerken 1920’de kitaplarını Çekçe’ye çevirmek isteyen Milena Jesenska ile tanışır. Milena ile sekiz ay boyunca yazışırlar. 30 Haziran’dan 4 Temmuz’a dek Viyana’da geceler de dahil birlikte olurlar. Milena evlidir ve Kafka’nın Julie ile evlilik hazırlığında olduğunu bilmektedir. Milena’dan ayrılan Kafka kendisine hayranlıkla karışık âşık olan 16 yaşındaki Tile Rössler’in duygularını karşılıksız bırakıp kızın arkadaşı Dora Diamant’la sevgili olur ve Kafka’nın ölümüne dek Dora ile aynı evde nikâhsız ama kalben evli olarak yaklaşık bir yıl karıkoca hayatı yaşarlar. n K İ T A P S A Y I 1306 Ş UBAT 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle