Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>> Press’te birçok antoloji derlemiş ve hatırı sayılır miktarda ödül kazanmış önemli bir yazar. Yayınevinin aktardığına göre, bir defasında kendisine sorulan “Dünyanın çevresini neden dolaşmak istiyorsunuz?” sorusunu; “İçinden geçemezsiniz de ondan” diye cevaplayarak dünya seyahati ödülünü kazanmış. Tuhaf Şeyler Oluyor’un kapağını açtığımızda, bizleri ilk olarak “Karanfil, Zambak, Zambak, Gül” adlı öykü karşılıyor. “Sevgili Mary (adın buysa tabii)”, diye başlıyor öykü ve birkaç cümle sonra şöyle devam ediyor: “Derslerimi anlattım, eve gelip yatağa girdim, bütün hafta olacak o şeyi bekledim ve derken cuma günü öldüm.” Ne kendi adını ne mektubu yazdığı kişinin adını hatırlayan ölü bir adamın yazdığı bir mektupla karşılayınca bizi kitap, aklımıza hemen daha öncesinde okuduğumuz Etgar Keret’in “Kneller’in Mutlu Kampı” adlı öyküsü geliyor. “Bilek Kesenler” adıyla film ve çizgi roman adaptasyonları da bulunan Keret öyküsünde, sadece intihar edenlerin birlikte yaşadığı sıkıcı bir dünya anlatılıyordu. Kitaba devam ettikçe Link’in, Keret’ten çok daha farklı bir öykücü olduğu sonucuna varmamız pek de uzun sürmüyor. Bizi yer yer gülümsetse de Etgar Keret’inkiler kadar mizahi öyküler değil karşımızda duranlar: Daha hüzünlü, daha tahrik edici, daha ürkütücü... Kendi adıma, Kelly Link’in yazdıklarını bir yere oturtma çabamın, diğer yazarlarla kıyaslama ve “Acaba kime daha çok benziyor?” sorusuna cevap arama serüvenimin, kitaptaki üç dört öykü boyunca sürdüğünü belirtmem gerek. İlk kez okuduğunuz bir yazarı, ister istemez önceki okuma tecrübelerinizle kıyaslıyorsunuz ve bu öyküleri bir kategoriye sokmalıyım çabası içerisine giriyorsunuz. Kitaba övgülerini sunan birkaç yazar öykülerden birkaçında akla düşse de kitabın tamamını sınıflandırmaya tabi tutma maceramın başarısızlıkla sonuçlandığını memnuniyetle söylemeliyim. Link, hayal ile hayatı, tuhaf ile normali, özgünlük ile sıradanlığı bir araya getirmiş öykülerinde. Bir gencin, ailesiyle sevgilisini tanıştırmasını konu alan, gayet sıradan sayılabilecek bir konuyu, öyle özgün ve “tuhaf” bir biçimde anlatıyor ki, öyküleri sevmemek mümkün olmuyor. FARKLI ÖYKÜLER FANTEZİ, BİLİM KURGU, KORKU Öyküler hakkında genel bir düşünce belirtmek epey güç. Toplama bir öykü kitabıyla karşımızda yazar. Bu yüzden yazdıklarının tamamına bir ad veremiyoruz. Somutlamak gerekirse yazar, ‘Uzman Şapkası’ adlı öyküsüyle fantezi dalında verilen bir ödül kazanırken, ‘Kız Dedektif’le korku, ‘Karlar Kraliçesi’yle de bilim kurgu ve fantezi alanındaki öykülere verilen James Tiptree ödülünü kazanmış. Hal böyle olunca, öyküleri genel değerlendirmektense kendi içlerinde ayırmak çok daha mantıklı geliyor kulağa. ‘Karanfil, Zambak, Zambak Gül’ adlı öykü, ölüm den sonraki hayatı bir otel olarak gören ve mektuplarını dalgaların alıp götürdüğü deniz kıyısındaki bir posta kutusuna bırakan adamla ilgili; hayalet öyküsü olarak nitelendirilebilir. ‘Karlar Kraliçesiyle Yolculuk’un eski bir masalın yeniden uyarlanması olduğu söylenebilir. ‘Kaybolma Numarası’ ise gerçekçi başlayan, sonrasında bizleri büyülü gerçekçiliğin dünyasına atan bir öykü. Kitabın tümündeyse yer yer belki de çağdaş gotik olarak nitelendirebileceğimiz bir karanlık, bir tekinsizlik, bir tuhaflık hakim. Kelly Link’in bu esrarengiz atmosferi günlük hayata yansıtması ve sözgelimi basit bir sevgili aile tanışmasının bile arka planında bize bu tekinsizliği ve tedirginliği hissettirmesi, her daim tetikte kalmamızı ve okuduğumuz öykülerden haz almamızı sağlıyor. Bu tekinsizliğin zoraki olmaması, öykülerin içine çok iyi yedirilmiş olması da kitabı önemli sayabileceğim yönlerinden biri. Bu hazzı tüm okuyucuların alıp almayacağı meçhul olsa da kabul etmeliyiz ki Link’in öyküleri maalesef Türkiye’deki genel okuyucu profiline pek hitap etmiyor fantezi sevenler, bilim kurgudan hoşlananlar, kitabın arka kapağında da övgüleri bulunan Neil Gaiman, Karen Russell, Karen Joy Fowler gibi isimlerin yazdıklarını beğenerek takip edenler bu kitabı çok sevecekler. Kitabın arka kapağındaki övgülerden en fazla Karen Russell’ınkini sevdiğimi söylemeliyim. “Kelly Link’in hiçbir tarza sığmayan eserini sınıflandırmak zorunda olan biçare kütüphanecilere acıyorum” diyen Russell’ın Timsah Park adlı kitabı, Siren Yayıncılık tarafından yayımlanmıştı. Link’in öykülerini okuduktan sonra Russell’ın kitabına, hatta mümkünse Türkçeye henüz çevrilmemiş öykülerine göz gezdirirseniz Russell’ın Tuhaf Şeyler Oluyor’daki öyküleri neden sevdiğini de anlayacaksınız. Link’in bazı öykülerinin Russell’ınkileri andırdığı ve Timsah Park’ta karşımıza çıkan o esrarengizkaranlık atmosfer Link’in öykülerinin arka planında kendine yer bulduğu bir gerçek ama belirttiğim gibi kitabın geneliyle ilgili böyle bir şey söylemek mümkün değil. Kitapla ilgili son bir şey belirtmem gerekirse Link’in kitabı çabuk okunan, hızlıca akıp giden öykülerden oluşmuyor; bir çırpıda okuyacağınız, bir oturuşta bitireceğiniz kitaplardan değil. Böyle bir okuma keyif vermeyeceği gibi birçok ayrıntıyı da kaçırmamıza sebep olacaktır. Öyküleri okurken her ne kadar bir sonraki öyküye koşmak için can atsanız da, bir öyküyle uğraşmak ve ona dair kafa yormak çok daha zevkli. Bu öyküleri elinizde dolaştırın, kitabı alıp sizinle bir yerlere götürün, yatağınızın başucuna koyup göz gezdirin. Böylece her öyküyü daha net değerlendirme fırsatına kavuşacaksınız ve emin olun kitaptan çok daha hoşlanacaksınız. n Tuhaf Şeyler Oluyor/ Kelly Link/ Çeviren: Seda Çingay/ Aylak Kitap/ 272 s. KItap 12 Kasım 2015 23