Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş İ iir Atlası CEVAT ÇAPAN ne yazdığınızı, kimlerle içtiğinizi, hangi kitapları okuduğunuzu hiç bilmiyorum. Hâlâ dost muyuz? Hatta onu da bilmiyorum. İzet SARAYLİÇ / Şiirler Çeviren: Ahmet Emin ATASOY ‘Mahzende şiir yazmak zor iş, üzerinde mermiler uçuşuyorsa hele’ zet Sarayliç (19302002 ) çağdaş BosnaHersek edebiyatının dünyaca tanınan en ünlü şair ve yazarlarından biridir. Çocukluğunu Güney Hersek’in Trebinje ve Dubrovnik kasabalarında geçirdi. 1945 yılından itibaren ömrünün sonuna kadar Sarajevo’da yaşadı. Liseyi bitirdikten sonra, önce Sarajevo Üniversitesi’nin Felsefe Fakültesi’ nden ve ardından da Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu. Gençlik yıllarında gazetecilik yaparak ekmeğini kazandı. 1958 yılında Jivot (Yaşam) adlı edebiyat dergisinde, 1961’den sonra da “Veselina Masleşa” yayınevinde çalıştı. 1953’te Yugoslavya Yazarlar Birliği’nden atıldı. Bu olaydan sonra ünü sadece Yugoslavya’da değil, Avrupa ve tüm dünyada anılmaya başladı. 1970 yılında BosnaHersek Yazarlar Derneği’nin başına getirildiyse de, bu görevde sadece 17 gün kalabildi. Görevden alınmakla kalmadı, parti üyeliğinden de çıkarıldı. BosnaHersek’in bağımsızlığını kazanmasından sonra BosnaHersek Bilimler Akademisi üyeliğine seçildi (1998). İlk şiirlerini on sekiz yaşındayken yayımlamaya başladı. U susretu (Karşılaşmada) adlı ilk şiir kitabı 1949 yılında çıktı. Bugüne değin 24 şiir kitabı yayımlandı. BosnaHersek şiirinin en özgün şairlerinden biri olarak tanındı. Öncelikli olarak insan sevgisi, demokrasi, düşünce özgürlüğü gibi evrensel konulara değindiği için şiirleri tüm dünyaya yayıldı. Dış ülkelerde 26 kitabı yayımlandı. İzet Sarayliç’in şiir kitaplarından bazıları şunlardır: Suskunluk Dakikaları, Tranzit, İyi Geceler İçin Şiirler, Konuşmanın Devamı , 23’te Doğup 43’te Kurşuna Dizilenler vb. Bu el ise benim, seni yirmi yıldır okşayan elimdir. Benim mutlu elimdir! HİÇBİR ŞEY ÖYLESİNE CANLANDIRAMAZ BENİ Hiçbir şey öylesine canlandıramaz beni, hani yirmi yaşımdayken yaptığım şekilde, sonradan Sarayliç yoldaş olacak Jelina Popovaça’nın yanında aynı yük arabasında, aynı bahar yağmurunun altında sırılsıklam ıslanma arzusu gibi. Ülkenin manevi çöküşü açısından bakıldığında sosyalizmin aydınlık geleceği olduğuna inanmıyorsam da artık, 1950 yılında yapmış olduğumuz yolculuğa inancımı her zaman koruyacağım. MESAFE KURAMI Şaire belli bir mesafe gerektiğini söyleyenler “bir beklentisi” olanlardır ki, güvende olmayı ve kendilerini tehlikeye atmamayı yeğler onlar. Bense bu konuda farklı düşünenlerden yanayım ve pazartesi günü hakkında pazartesi günü konuşmamız gerektiğine inananlardanım, salı günü gecikmiş olabiliriz çünkü. Mahzende şiir yazmak zor iş, üzerinde mermiler uçuşuyorsa hele, o kadar zor ki, sadece hiç yazmamak bundan daha zor olabilir! YAŞAMIMDAKİ SAVAŞLAR Makro Başiç’in arkasında iki Balkan ve iki dünya savaşı var. Bu savaş beşincisi. Benim ve benim kuşağımın ikinci savaşı. Şu anda on sekiz aylık olan Vladimir için denilebilir ki, o, ömrünün yarısını savaşta geçirdi. YARALANDIKTAN SONRA Nika Masliç’eSlobodan Markoviç, akşam benim rüyama girdi ve yaralarımdan dolayı benden özür diledi. Geçen bütün zaman içinde tek Sırp özrüdür bu hem de rüyada ve bir ölü şairden üstüne üstlük. ESKİ YUGOSLAVYALI DOSTLARA Dostlar, bize bir gecede ne oldu? Ne yaptığınızı, DERVİŞ İMAMOVİÇ’E VEDA Secuanlı değil de Zenicalı olan o iyi adam Derviş İmamoviç öldü. Bir romandan daha ilginç bir yaşam söndü. Birileri komünizmden köşkler üretirken, Derviş kendisine cezaevleri yaptı. Denilebilebilir ki onun en gerçek ve geçerli mesleği kamplarda sürünmekti. Ustaşa, Alman, Norveç, Sovyet kampları yaşam öyküsüdür onun. Sarajevo kampında koydu son noktayı. Tse Ka’nın başında Derviş İmamoviçler olsaydı eğer, enternasyonel ve insancıl ruhu Ekim Devrimi’nin bugün de yaşayacaktı kesin. Jdanov’un yerinde de Onun gibiler olsaydı, Zoşçenko, en saygın bir ihtiyar olarak, ölecekti Leningrad’da. Onun gibiler olsalardı… Paul Eluard, bizim Mala Duba’*da geçirecekti yazlarını. Onun gibiler olsalardı… Risto Trifkoviç** Goli Otok’a*** düşmeyecekti asla. Onun gibiler olsalardı… Konstantin Biebl**** kendisini kesinlikle on üçüncü kattan atmazdı. Onun gibiler olsalardı… Simone Signoret ve Yves Montand parti biletlerini yırtmazlardı. Onun gibiler olsalardı… “Václavské námstí”yi terk edip “Slaviya” kahvesini Montparnasse’ın ufak bir meyhanesiyle değiştirmek Onun gibiler olsalardı… Nahimov Akademisi’nin önünde rezil halde bekletilmezdi “Avrora”. aklının ucundan bile geçmezdi Prag şairi Kundera’nın. **Hırvatistan’da, Adriyatik denizi kıyısında, ünlü bir tatil yeri. ** BosnaHersekli yazar (1924). *** Adriyatik denizinde, II. Dünya Savaşı’nda kamp olarak kullanılan ada. **** Çek şair (1898 – 1951). O, komünizmle övünmeyi sevmezdi Picasso ve İvo Andriç örneği, kendi komünizmini yaşıyordu o. Hatta toplama kampında ölmesi bile onun için gayet normaldi. 1268’inci sayımızın “Şiir Atlası” köşesinde yer verdiğimiz Skender Kulenoviç şirlerinin çevirmeni A. Kadir Paksoy değil, Ahmet Emin Atasoy olacaktır. Düzeltir, çevirmenimizden ve okurlarımızdan özür dileriz. ONUN SOKAĞI Çiğnenmiş otu, yakası açık gömleği o da düşlüyordu. Gençti. Ölümünden sonraki yaşamını hesaba katmazsak, şimdi on sekiz yaşında olabilirdi. Siz onun ne yüzünü, ne de sesini bilirsiniz, o, bir sokak adıdır sizini için sadece, oysa ben onu, eski bir motorla tahta parçalarından monte ettiği ne ki bir türlü uçuramadığımo uçakla; babasına ‘bu savaşta birileri ölmeli’ deyişiyle; iki tutukevi arasında annesine: – Anne, beni seviyor musun? diye sormasıyla ve sonra, onun buğulu gözleri karşısında, şimdi kendisinin adını taşıyan bu sokağa uzun uzun bakmasıyla anımsıyorum. ELLER Beş uzun yıl boyunca tüfek dipçiği tutmuş askerin eli. Gözyaşları içinde vurmuş yaşlanmış dost köpeği avcının eli. Bir ömür hiç durmadan darbeler indirmiş hep boksörün eli. Yaşamı boyunca kadeh kaldıradurmuş ayyaşın eli. S A Y F A 30 n 19 H A Z İ R A N 2014 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1270