Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Güngör TEKÇE 69. YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ ŞİİR ‘Şiir her seferinde ‘yeni’yi adımlamaz’ Güngör Tekçe “Gözüm her değdiğinde aynı şeyi anımsatacak bana: Kurtuluş ve kuruluş” dediği Yunus Nadi Şiir Ödülü’nün bu yılki sahiplerinden biri. Yerin altında bir sayaç, ya da nabız gibi çalışıyor usta. Us, en yetkin rehberi. Çocukların gözünden büyüklere, dünyaya, evrene baktığı zaman baştan aşağı sevgiye kesiyor. “Keşke” ona göre değil. “Acaba” bir olasılık olarak her an gündeminde. Tekçe’yle şiir toprağını konuştuk. r Gamze AKDEMİR içeminizdeki dingin tavrı sormadan olmaz. Dilinizin sesi, rengi en çok onda buluyor ifadesini. Nasıl bir “us”ul “us”ul seziştir şairinin dilinden? Usul usul sezişle us’u nasıl bağdaştırdınız? Daha önce de “us’da dürtü”den söz etmiştiniz. On ikiden vurmuşsunuz! Evet, benim için çok önemlidir us. Us’un (aklın) filtresinden geçmeyen çıkışları kuşku ile karşılarım. O yüzden şiirimde duyguS A Y F A 1 0 n 1 9 B lanımları arayanlar eli boş dönerler. Ne heyecan, ne sevinç, ne korku: ben sadece olup bitenleri saptama ve olabilecek olanları öngörmek için yerin altında bir sayaç, ya da nabız gibiçalışırım. Ne kadar soğuk değil mi? Ne yapalım! Nesnellikten vazgeçtiğim, tavrımı, duruşumu öne çıkarttığım durumlar olmaz mı? Özellikle çocukların gözünden büyüklere, dünyaya, evrene baktığım zaman şaşar pusulam, baştan aşağı sevgiye keserim ama onun dışında: şiirimden büyük aşklar, büyük tutkular, büyük fedakârlıklar bekleyenlere Allah kolaylık versin. Şiir her seferinde nasıl illaki, o kaçınılmaz bir “yeni”yi adımlayış (mıdır) ve nasıl bir kardeşlik? Şiir her seferinde “yeni”yi adımlamaz ama adımlamak adına bir şeyleri dener. Her şiir, şairi için “yeni”dir ama başarısı eskilerin deyimiyle marifete tâbidir (başkalarının okey’ini almış mı bakalım!) ve bu can sıkıcıdır çünkü şairin denediği her yol kendi özgün yönünü çizer, başkaları için dikensiz gül bahçesi yaratmak istiyorsa iyi günler! Herkes kendi yoluna! Bir de kardeşlikten söz açıyorsunuz: şair, şiiri içinde bir aşama, sıçrama yaptığı zaman bazen kardeşlerin içinde, bazen de ham mey2 0 1 4 velerin, yaban kuşların cirit attığı bir tropik ormanda bulur kendini. “GENÇLER, TURGUT UYAR’IN DİZELERİNİ DÜŞÜNÜN” “Acaba”, “keşke”, “mazi” ve “anımsayış” duygularıyla ne kadar hemhaldir şiirleriniz ve neden? Herkes gibi benim de bazı pişmanlıklarım vardır ama şiirime kişisel serüvenimden fragmanlar eklemeyi hiç düşünmedim, o yüzden de “keşke” bana göre değil. “Acaba” bir olasılık olarak her an gündemimde, seçeneklerimi çoğaltır. “Mazi”ye ne abanırım, ne kıyı köşe kaçarım, yalnızca “olgu” olarak bakarım ve günümüzdeki bağlantılarını irdelerim. “Anımsayış” en temel seçimimdir, belleğin kuytusuna kaçar, bir şeyler yakalamaya çalışır, “unutuş”a nice yükten kurtardığı için hem teşekkür eder, hem kızarım. Nedenine gelince, sanırım Tanpınar vermiş yanıtını: “Yekpare geniş bir anın/ parçalanmaz akışında.” Zamanımızı bize verdiği, bizden götürdüğüyle ölçüye vuramazsak nasıl anlarız yaşadığımızı, nasıl koruruz “bir hoş seda” umudumuzu. Kendi şiirlerinizi ayırarak elbette sorarsam en son ne zaman iyi bir şiir okuduğunuzu duyumsadınız? Gençlere ne önerirsiniz? Son yıllarda daha çok arkeoloji, antropoloji ve yakın tarih okuyorum. Yaşamımın öyle önemli bir bölümü şiir okuyarak geçti ki önce şiir okuyarak şair olunamayacağını, sonra da bazı şeyleri es geçtiğimi fark ettim ve ufkumu biraz olsun genişletmeye çalıştım. Yine de bugünlerde dilime takılan küçük bir şiiri paylaşmak isterim, galiba Dranas’ın: “Neler çektim böyle gülünceye dek/ eh işte şeniz hep bu düğünde/ karım şen bir deliler evinde/ on sekizinde hemşirem Van’da/ babam tahta tezgâhının üstünde/ ben bir hayal atının sırtında/ ve anam mahzun ölünceye dek” Beş kişilik bir ailenin, öyküsü, belki de romanı nasıl verilmiş yedi dizede?.. Gençlere bir küçük önerim olabilir, lütfen Turgut Uyar’ın şu iki dizesini düşünün: “Güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan/ dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar.” Şiire kısalı, uzunlu ara verdiğiniz daha doğrusu kitap yayınlamadığınız dönemi anlatır mısınız? Neler değişmişti? Doğrusunu isterseniz o dönemlerde bol bol yürüdüm (başlangıçta her adımda öleceğimi sanıyordum, kendimce öyle bir izlenim almıştım doktorlarımdan, sonra baktım, Allah Allah, ölmemişim), balık tuttum (kıyı köyündeki balıkçıların yemeğe tenezzül etmediği balıklar) ve yeniden yazmaya başladığımda inanılmaz ama gerçekçevremde bir şey değişmemişti (ya da çay deminde bir hüzün, koyduğum yerde duruyordu). Yunus Nadi Ödülü nasıl bir şiir getirecek, nasıl bir hoş seda bırakacak şair yürekte? Yunus Nadi Ödülü nasıl bir şiir getirecek bilemem ama benim için bir büyük ağabeyin kuşaklar sonra bir küçük kardeşine gönderdiği büyük bir hediye. Biliyorsunuz, Yunus Nadi Bey ve ben aynı okulun sıralarından geçtik: Galatasaray Lisesi’nden. Bu büyük ödül, gözüm her değdiğinde aynı şeyi anımsatacak bana: Kurtuluş ve kuruluş. n Geçerken/ Güngör Tekçe/ Kanguru Yayınları/ 48 s. GEÇERKEN SÖYLENİVERMİŞ Kesersin ucunu ipin Sonra yine yine yine Ya göz kırpar zaman sana ya da çekilip gider Düşünürsün bu ip niye koptu diye Cümbüştü renkler çevrede Uçuştular Bir siyah kalıyor bir güzel beyaz Sonunda elde İnsan karar veremiyor Aşağı mı çekecekler yukarı mı? Yoksa nazik değiller mi? Sormazlar mı Aramızda birkaç milim Ne orada işler iyi ne burada Birbirini kıpırtısız seyrettikçe Ölülerle diriler böyle karşı karşıya. H A Z İ R A N Fotoğraf: Uğur DEMİR C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1270