25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

FOTOĞRAF 69. YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ Mustafa ESER ‘İnsanı anlamak gerekiyor önce’ veriyoruz. Fotoğraflarının çekilmesini istemeyenleri kesinlikle çekmiyoruz. Aldatmıyoruz.” Eser’in fotoğrafçılık serüveninde emekçilerin çalışma koşulları, yaşam koşulları, birer birey olarak dünyaya bakışları da önemli yer tutuyor. Yurdun birçok yerini dolaşan Eser, çalışma yaşamı içinden çektiği fotoğrafları zamana tanıklık etme ve geleceğe bir belge bırakma arzusuyla çekmiş. Dökümhanelerde, madenlerde, tarlalarda çektiği fotoğraflarda neyi anlattığını, iki kelimeyle özetliyor: Türkiye’nin gerçeği! “GELECEĞE BİR MERSİN BELLEĞİ BIRAKMALIYIZ” Eser, Pozantı’da bir krom madeninde çektiği fotoğrafları şöyle anlatıyor: “İş ortamındaki fotoğrafların doğal olması için kesinlikle müdahale etmedik. Pozantı’daki krom madeninin 270 metre derinliğine inerken içinde bulunduğumuz asansöre ırmak misali su akıyordu. İşçiler her gün o şartlarda iniyordu. Sonra bir ışık yoluyla ilerledik koridorda. İnsan o an felsefeye dönüyor. Dünyayı, yaşamı, kendi yaşamını düşünüyorsun Yaşamı sorguluyorsun. Oradaki işçiler o ortama alışmışlardı. Mutsuz değillerdi. Akrabalar, arkadaşlar birlikte çalışıyordu. Sigara molası verdiklerinde keyifliydiler. Ama o, yaşamlarının görünen yüzüydü. Diğer yüzde, madenci olmalarının, yaşamlarından çaldıkları vardı. Madende bize bir saat süre vermişlerdi. Biz içeride 23 saat kalmışız ama sanki 10 dakika gibiydi.” Eser, bundan sonraki süreçte “ömrünün ve gücünün elverdiği ölçüde” kültürel yaşam, Mersin’in doğası, kaybolan meslekler projelerini tamamlamaya çalışacak. Kastamonu’da, birkaç komşu köyün birleşip bir köye misafir olduğu bayram kutlamasını mutlaka fotoğraflamak, belgelemek istiyor mesela. Toros Dağları’nda yaşayan son Yörükler olan Sarıkeçililer ona keza. Sadece bireysel çalışma hedefleri yok elbette; bir grup fotoğrafçıyla birlikte kurdukları Mersin Olba Fotoğraf Derneği eliyle yapmak istedikleri çok şey olduğunu söylüyor. Evvela fotoğraf çeken insan sayısını artırmak için derneğe yeni yüzler kazandırmayı istiyor. Sonra bir fotoğraf müzesi kurma hayali var. Yaşadığı kentte tanık olduklarını, kentle ilgili hedeflerini ise şöyle anlatıyor: “Elime 1800’lerde çekilen fotoğrafı aldım, baktım, şimdiki Mersin’le ilgisi yoktu. O kulede ağladım şehrin katledilmesine. Şimdi 34 eski ev kaldı elimizde. O tarihten bize kalan birkaç fotoğraf dışında belge de yok. Mersin’in fotoğrafı çekmede geç kaldık. Ama zararın neresinden dönülürse kâr. Olba Fotoğraf Derneği olarak bir uygulama başlattık. Dernek üyelerinden her yıl on tane Mersin fotoğrafı getirmelerini istiyoruz. Bunu sürekli yapabilirsek bu kentin insan yaşamına, ekonomisine, mimarisine, kültürüne dair bir bellek yaratabiliriz.” n Yunus Nadi Ödülleri’nde fotoğraf dalında derece alan Mersinli fotoğraf sanatçısı Mustafa Eser, on beş yıllık fotoğrafçılık serüvenine onlarca ödül, onlarca sergi, onlarca dergi ve kitap fotoğrafı sığdırdı. Fotoğraf çekme heyecanının ve isteğinin bu alanda çok hızlı yol almasını sağladığını söyleyen Eser, “Fotoğraf zamana tanıklık etmektir. Zamana tanıklık etmek, geleceğe görsel bir miras bırakmak bana mutluluk veriyor” diyor. r Abidin YAĞMUR er mesleğin olduğu gibi fotoğrafçılığında etik kuralları olduğunu söyleyen Mustafa Eser, fotoğraf çekme arzusunun, etik değerlerin önüne geçmemesi için “önce insan” düsturunu rehber edinmiş kendine. Fotoğrafçılık anlayışını da “paylaşım, ustalara saygı, ahde vefa ve yaşanılan şehre belge bırakmak” şeklinde özetliyor. O yüzden bir yandan Mersin’in doğasını, arkeolojik zenginliklerini, zaman içindeki değişimini kayıt altına alacak belgesel projeleri içinde yer alıyor, bir yandan da yurdun dört bir yanında fotoğraf gezilerine çıkıyor. Kimi zaman bir madende, kimi zaman bir tarlada, kimi zaman bir dökümhanede insanın, üreten insanın peşine düşüyor, geleneğin, kültürel yaşamın içindeki insanı arıyor. “Türkiye’nin yüzde 95’ini gezdim” diyor Mustafa Eser ve fotoğrafçılık heyecanını, fotoğrafçılık anlayışını, etik değerlerini şöyle anlatıyor: “Belgesel çalışmada müdahale, manipüle olmaz. Doğa fotoğrafçılığında da aynı düstur vardır. Fotoğraf kaygısıyla, fotoğrafça anlatmak, üretmek, farklı bakmak gerekiyor. Fotoğrafçının mutlaka katkıda bulunması gerekiyor. Farklı bakış ve tekniklerle çekmek gerekiyor fotoğrafı. Herkesin çektiği gibi çekerseniz farkınız olmaz. İnsanı anlamak gerekiyor önce. Bir proje çalışmamız varsa önce insanlarla sohbet ediyoruz. Derdimizi anlatıyoruz. Eğer kabul ederlerse fotoğraflarını çekiyoruz ve mutlaka kendilerine de S A Y F A 1 8 n 1 9 H H A Z İ R A N 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1270
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle