Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
duğunuzda yıllar geçse de problemlerin aynı olduğunu, değişen pek bir şey olmadığını görüyorsunuz. Yine “Büyük Gazete”de yayımlanan “İtiraflar” isimli röportaj serisi de bulunmaktadır. Kitabın bir tarafında “Uçurum” romanı diğer tarafında ise röportajlar yer alacak. “DP DÖNEMİNİN DAR GELİRLİ VE ÇOK ÇOCUKLU AİLELERİNİ YAZDI” Röportajlarında da yapıtlarında olduğu gibi halkın sorunlarını, küçük insanların dünyasını, dönemin sosyopolitik aromasını “sahadan” okurlara ulaştırıyor Orhan Kemal. Seri halde hem de ulaştırıyor. Vurguladığınız bu bağlamda kitap için derlediğim konular birbiriyle ilintili çeşitli sorunları irdeliyor. Örneğin “Çok Çocuklu Aileler Arasında” röportajı, Akşam gazetesinin “En Fedakâr Aileyi Seçeceğiz” anonsuyla başlattığı bir dizi röportaj. Bu röportajları Orhan Kemal, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, İsmet Yenisey ve Remzi Tozanoğlu gerçekleştiriyor. Bu aileler dar gelirli ve çok çocukludur. Bu seri röportaj 1956 yılında yapılıyor. O dönem Demokrat Parti işbaşında. Ailelerin ona anlattığı yaşantılarını, hayallerini, sıkıntılarını bize aktardığı röportajları, dönemin sosyo politik ve ekonomik kaydını bugüne getirerek hem biz okuyuculara hem de araştırmacılara büyük bir kaynak hizmeti görmüştür. İtiraflar serisinde yer alan son röportajının önemli bir özelliği var. Bunu anlatır mısınız? Takma adla yazıyor değil mi? Evet, bu çok enteresan bir tesadüftü. 1961’de yayımlanan dergi de “Uçurum”u araştırırken başka sayılarında “İtiraflar” diye beş hafta devam eden hayat kadınlarıyla yapılan bir söyleşi gözüme çarptı. Bunu yazanın ismi ilk üç röportajda yoktu. Son ikisinde “İlhan Demir” ismi gözüme çarptı. Ben üstadın pek çok takma adla yazdığını biliyordum, hatta bir ismi de “İlhan Fahri Demir”di. Önce pek ihtimal vermedim ama son söyleşisi çok tanıdık bir romanının konusuydu: “Serseri Milyoner”in. Aslında son iki röportajından birini bir öyküsünde diğerini ise bir romanında konu olarak kullanmıştı. Bir yazarın bu kadar hayatın içinde olarak, oradan beslenerek eserler vermesi kitaplarının sahiciliğini bize çok net bir şekilde gösteriyor. “BABAM MUZAFFER BUYRUKÇU’YA VE AİLESİNE ÇOK YAKINDI” Orhan Kemal’in bu kitapta yer verdiğiniz ve biraz önce bahsettiğiniz çok çocuklu aileler konulu röportajlarına dönersek… Her biri ayrı birer roman olur ya biz ilkini usta yazar Muzaffer Buyrukçu’nun babası Ahmet Buyrukçu ile yaptığı röportajı örneklemenizi özellikle rica ederek soralım.. Nasıl yaklaşıyor konuya usta? “Çok Çocuklu Aileler” röportajında genel olarak dar gelirli aileler seçilmiş. Muzaffer Buyrukçu’nun ailesini seçmiş olması onları yakından tanımasıyla ilgilidir. Manastır’dan Türkiye’ye göç etmiş bir ailenin tutunma hikâyesini röportajdan okuruz. Aile fertlerini tanır, oturdukları yeri öyle bir anlatır ki sanki aileyle birlikte biz de o evde oturmaktayız. Tabii röportajın konuşması bol olan gidişatında ailenin hayatını yaşarız. Biliyorsunuz ama bir kez daha burada söylemek istiyorum. Babam Muzaffer Buyrukçu’ya çok yakın C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I bir insandı. Ailesini de çok iyi tanıyordu. İşte bu yakınlık onun “Devlet Kuşu” kitabına konu olmuş. Oradan “İspinozlar” sonra adı değişerek “Yalova Kaymakamı” adıyla tiyatro da oynanmış. Daha sonra da iki kere filme alınmıştır. “YÜZÜNCÜ YILDA KÜLTÜR BAKANLIĞI BİR ŞEY YAPACAK MI BİLMİYORUM?” Röportajlarını birer misyon gibi de ele alıyor Orhan Kemal. Halkın sorunlarını alıp erke aktarma görevini biçiyor başı üstüne. Dönemin belediye reisiyle görüşmesi mesela.. 1960 İhtilali’nden sonra belediye başkanı ile yapılan röportaj sanırım bugün için de önemli. Su, kanalizasyon ve borç o dönemin en önemli sorunları olarak karşımıza çıkıyor. Ama bir de gözlemini yazıyor, başkanın odasını anlatırken, bu şatafatın Demokrat Parti döneminden kaldığının altını da çiziyor: “…Masa, duvarlar, ceviz olduğunu sandığım tahta kaplamalar, şu bu, gerçekten nefis. Ama ne kadar nefis olursa olsun, fakir halkımızın sırtından bu lüks ‘Kel başa şimşir tarak’ olmaktan öteye geçemiyor. Hatta halkın şiddetli yoksulluğuyla acı bir alay. Vebali elbette düşüklerin boynuna.” Burada yine görüyoruz ki yoksul halk onun yine ilgi odağında ve onların kaderinin değişmesi için her ortamda onlara vurgu yapmakta. Türk sinema sektöründe önemli bir dönem sinema röportajlarını yaptığı dönemde. Kimlerle konuşmuş? “Ta kendisinden” olduğu sosyalin kalbinde usta bir “algıölçer” ve “iz sürücü” olarak sinemaya/ sinemacılara dair neler yakalamış? Bu durumda daha önce sıraladığım isimlere başka isimleri de eklemeliyim; Temel Karamahmut, Nazif Duru, Şakir Sırmalı, Zenne Necdet gibi. Döneminin çok önemli film yapım firmalarının sahipleri ve ünlü yönetmenleri onun ilgi alanında. Dönemin film sektörünün sorunlarını bir bir sormuş. Onlardan aldığı cevaplarla Türk sinemasının 1952’de ne durumda olduğunu gözler önüne sermiştir. Prodüktörlerin kalitesiz filmlere karşı devlet sansürünü istediklerine de tanık olmam da bu kitabı iyi ki derledim dedirtti bana. Orhan Kemal yüzüncü yaşı için çalışmalar nasıl sürecek ve nasıl bir anma programı şekilleniyor? 2014, Orhan Kemal’in yüzüncü doğum yılı. Öncelikle TÜYAP, beş şehirde temalı Orhan Kemal sergisi ve anma etkinlikleri yapacak. İstanbul’da çeşitli özel okullar sempozyum ve törenler, Everest Yayınları da yüzüncü yıl anısına çeşitli sürprizler hazırlıyor. Kültür Bakanlığı bir şey yapacak mı açıkçası bilmiyorum. Adana’da kurulan “Bilim ve Teknoloji Üniversitesi”ne Orhan Kemal adının verilmesi için yazdım. Ama cevap alamadım. Kültür Bakanlığı bu konuda bir şeyler yapmak için harekete geçmiyorsa bu onların vefasızlığı olarak tarihe kayıt düşülecektir. Ama halkımız, kurumlarımız, okullarımız sanatçısına sahip çıkıyor. Burada hepsine teşekkür ederim. Onun yüzüncü yaşını 2014’te kutlayacağımız için şimdiden heyecan duyuyorum. Bana bu imkânı verdiğiniz için “Cumhuriyet Kitap”a ayrıca teşekkür ederim. n gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Uçurum/ Işık Öğütçü/ Everest Yayınları/ 180 s. 1247 9 O C A K 2 0 1 4 n S A Y F A 5