25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O KU RL AR A D. H. Lawrence’den “Deniz ve Sardinya Adası” yapıtlarını okurlarla buluşturan, ustanın kayıp roman ve yazılarını gün ışığına çıkararak yayımlayan oğul Işık Öğütçü, ustanın kayıp bir romanını daha günışığına çıkarmanın heyecanını yaşıyor bugünlerde. Her şey Haziran’da Zeki İzci isimli bir araştırmacı dostunun, TÜRVAK Müzesi’nin kütüphanesinde araştırma yaparken “Büyük Gazete” isimli dergide ustanın “Uçurum” isimli bir tefrikasını gördüğünün haberini vermesiyle başlamış. TÜRVAK kütüphanesinde söz konusu dergilerin sayfalarını açtığında, Haliç’te doklarda çalışan kaynakçı Cemal’i ve sevdası çevresinde birkaç merkezli gelişen “Uçurum” romanıyla karşılaşmış oğul Öğütçü. Işık Öğütçü bu kez biçimsel bir ekleme yapmış ve yapıtın başına ustanın röportajlarını da katarak “UçurumRöportajlar” adıyla iki bileşenli bir hale getirmiş kitabı. İlk bölüm Orhan Kemal’in “Yerli Filmciler Arasında Büyük Röportaj”, “Ruhi Su İle Bir Konuşma”, “Çok Çocuklu Aileler Arasında”, “Belediye Reisi Tuğgeneral Ş. Erensü İle Röportaj” ve “İtiraflar” adlı seri röportajlarının bir araya getirilmesinden oluşuyor. İkinci bölümde ise ustanın “Uçurum” romanını okuyoruz. Öğütçü’yle “UçurumRöportajlar” kitabını ve yüzüncü yaşında Orhan Kemal’i konuştuk. “Bir Dönem Bir Çocuk”, “Değişim Yılları” ve “Öfkeli Yıllar” adlı üç kitabında 1930’ları, 1940’ları, 1950’lerin ilk yarısını anlatan Altan Öymen belgeselanı dizisinin 19551960 arasını konu alan yeni bölümü “… Ve İhtilâl” raflarda. En önce bugünkü nesillerin okuması için kaleme alınmış. Soğuk Savaş’ın sürdüğü, yurt içi ve dışında gerginliklerin tırmandığı, ihtilâllerin yaşandığı bu dönemin olaylarını yirmili yaşlarında bir gazeteci olarak izliyor Öymen. Kitap, Adnan Menderes’li, İsmet İnönü’lü, Celal Bayar’lı iç siyaset olaylarının yanında, Şah’lıSüreyya’lı, Faysal’lı dış olayları, futbolda Macaristan’ı yenişimizi, sonra Macar İhtilâli, Irak İhtilâli gibi dünyayı sarsan olayları da kapsıyor. Elbette anlatılanların en önemlisi kitaba da adını veren, 1960’ta Türkiye’yi sarsan “27 Mayıs İhtilâli.” Öymen’le “… Ve İhtilâl”i üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Bol kitaplı günler... Yıllardır Orhan Kemal’in Her yer değişir, gezi kalır D. H. Lawrence’ın, İtalya’nın güneyine; Sardinya Adası ve Sicilya’ya yaptığı seyahat “Deniz ve Sardinya Adası” isimli kitapta okura sunuluyor. Türkçeye Arzu Dalyan’ın çevirdiği yapıt, Lawrence’ın gözünden İtalya’nın güneyini görmemizi sağlarken bir taraftan da gezgin Lawrence’ı bize tanıtıyor. r Ali BULUNMAZ H. Lawrence'ın, yirminci yüzyılın ilk yarısında roman ve yazıları yayımlanmaya başladığında içerik anlamında getirdiği yenilik hemen fark edilmişti. Öbür İngiliz yazarları gibi insan ilişkilerini anlatan Lawrence'ın ayırt edici yanı cinselliği kitaplarının merkezine yerleştirmesiydi. Bunun da ötesinde aşkşiddet, aşkkin gibi temaları öne çıkarırken kendi ailesinde anne ve babasının çalkantılı ilişikisinden etkilenmişti. Ailesindeki gerilimin kaynağı sadece duygusallıkla açıklanamazdı elbette. Orta sınıf bir anneyle işçi bir babanın bazen açıktan bazen de alttan alta yürüyen bir mücadelesiydi bu. Romanlarında işlediği konularla bağlantılı olarak kimi zaman politik açıdan kimi zaman da kadınlara yaklaşımı ve insan ilişkilerinde bir tarafa yakın duruşu yüzünden eleştirildi. Anlaşılacağı üzere pek çok yazar gibi Lawrence'ın da seveni ve ona kuşkuyla bakanı çoktu. Ancak kim ne derse desin, gerek romanlarıyla gerek edebiyat dışı konularda kaleme aldıklarıyla Lawrence çok konuşuldu, dikkat çekti ve hep tartışıldı. Bu da onun kalıcı işler yaptığının ve kültür tarihindeki önemli isimlerden biri olduğunun kanıtıydı. Türkçeye ilk kez çevrilen "Deniz ve Sardinya Adası", Lawrence'ın İtalya'nın güneyine yaptığı seyahatten izlenimlerini aktardığı edebiyata bir mola kitabı. Öbür kitapları gibi kalıcı ve yazarın dünyaya armağan ettiği kült bir metin. PARLAK DIŞ DÜNYADA Lawrence belki bir dolu yer gezmiş ama en çok göz önünde duran, ortaya çıkan derli toplu notları nedeniyle güney İtalya'ya; Sicilya ve Sardinya Adası'na yaptığı seyahat bir boy ileride duruyor. Yola koyulurken aklında birkaç soru var: "İnsan neden yerinde duramaz ki?", "İnsan neden gitmek zorunda hisseder?", "Neden kalmaz?" Zihnindeki bu soruların yanıtlarını arar, Güney İtalya'daki kentlerle birlikte tarihi mekânları ve doğal güzellikleri gezerken bölgeden bölgeye insanlar ve davranışlarının nasıl farklılaştığını gözlemler. O ayrımların, insanları "çıplak denizin ve kasvetli, puslu şafağın arasındaki bir dizi karikatür kahramanına benzettiğini" söyler. Tabii gözlemleri sırasında yine o alt ve orta sınıf farklılığına da dikkat çeker. Tren ve gemiyle süren yolculuk dizisi Lawrence'ı belli ki çok etkilemiş. Gördüğü yerlere dair bir haritacı ve yan yana geldiği insanlarla ilgili bir sosyolog titizliğiyle notlar tutuyor, keyfini sürdüğü bu gezinin, özellikle gemi ayağının sonlanmasını hiç istemiyor: "Ruhumun derinliklerinde bu yolculuk hiç bitmese, denizin sonu gelmese, zaman aktıkça bu gemi dalgalı sularda yüzse, gidilecek alan hiç tükenmese, geri dönüş; hatta arkaya bakmak hiç olmasa diyorum." Naif ve idealist güneylilerle omuz omuza şehirleri turlayan Lawrence'ın aldığı zevkin haddi hesabı yok. Gelsin balıklar gitsin kaymak deniz, önünde uzanan birbirinden ilginç Akdeniz kentleri, arkasında bir dünya tarih. Lawrence bir bakıma ruhunu dinlendiriyor, bir tür coşkunluk yaşıyor ve gezginliğin sürmesi gerektiğini savunuyor: "Demir atmaya değer bir şey yok. Yeryüzü artık ruhu doyurmuyor (...) Bana küçük bir gemi, nazik tanrılar ve dünyada kaybolmuş üç yoldaş verin. Sesimi duyun! Bırakın, insanlardan arınmış boşluğun keyifle gezindiği, parlak dış dünyada gayesizce dolaşayım." "ROMANTİK UÇURUMLAR SİZİN OLSUN" Lawrence'ın anlatımı Homerosvari destansı bir havada. Bir anlamda kendi yorumunu da kattığı sözlü tarihçilik yapıyor ve İtalya'nın Akdeniz'e uzanan topuğundaki merkezleri ve elbette savaşın yarattığı çoraklığı da büyük bir incelikle defterine kaydediyor. Tıpkı Sicilya için söyledikleri gibi: "İnsanın etrafındaki açıklık ve gidilecek yerler olması güzeldir, hiçbir şey bitmemiş, hiçbir şey tamamlanmamıştır. İtalya'nın tepelik sınırlandırmalarından sonra buna özgürlük denir. Oda, ruhuma bir oda verin yalnızca, romantik uçurumlar sizin olsun." Ama bazı yerler var ki örneğin Sorgono, Lawrence burada adeta kalemini sivriltip yöre halkını kıyasıya eleştiriyor, ahalinin "evrensel hiçbir değere sahip olmadığını, vahşi hayvanlar gibi kendine odaklandığını" söylüyor. Sorgono onda "içe kapanık ve dış dünyaya ilgi duymayan Ortaçağ yaşantısı" hissi uyandırıyor. Lawrence'ın İtalya seyahatinde dikkat çeken önemli bir şey de denk gelişler. Yazar, gezdiği bölgelerin karnavallarına, eğlencelerine ve bozulmamış yapılarına da kendisini huzursuz eden insanlara ve soğukluğa da denk geliyor. Özellikle küçük yerlerden daha çok hikâye çıkartıyor: "Görülecek bir şeyi olmayan kasabalar neşeli olur. O kadar çok gelişmişlik ve yapmacıklık barındırır ki! Hayat asıl o zaman hayattır, müze değil (...) İşten uzak duran isteksiz insanları ve sürüp gitmemek için direnen mevcut sanayiyi fark edebilirsiniz. Hayat hayattır, mevzular da mevzu." Lawrence, Sicilya ve Sardinya'ya dair hayli ayrıntılı bilgiler verirken aynı yaptığı yolculuk gibi akıcı bir dille izlenimlerini yansıtıyor. Gezdiği dönemden bugüne Sicilya ve Sardinya'da pek çok şey farklılaştı doğal olarak. Belki Lundkvist'in şiirinden esinlenip Lawrence'ın seyahatiyle ilgili şöyle bir bağlama yapılabilir: Her şey geçer, herkes gider, her yer değişir, gezi kalır. Bir de Lawrence'ın yaptığına benzer biçimde bunu yazıya dökerseniz, "Deniz ve Sardinya Adası" gibi bir kitap... n alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Deniz ve Sardinya Adası/ D.H. Lawrence/ Çeviren: Arzu Dalyan/ Aylak Adam Yayınları/ 248 s. D. TURHAN GÜNAY turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap D.H. Lawrence, “Deniz ve Sardinya Adası”nda Güney İtalya’nın liman ve kentlerini turlarken demir almadan gezmeyi istiyor. Lawrence, özellikle gemi yolculuğu için “insandan arınmış keyifle gezinen boşluk” diyor. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1247 9 O C A K 2014 n S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle