23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ülkesi, tanrılarının ve dilencilerinin bolluğuyla ünlü. Okuyucu da sayfalar arasında gezindikçe, Nepal ve Hindistan örneğinden hareketle nerede çok tanrı orada o kadar dilencinin bulunduğunu kavramaktadır... Ölü yakma törenleri, Aarti törenleri, Ganj nehrinde yıkanma seansları, gündoğumu törenleri, Kama Sutra... Tanrılar ve Dilenciler Diyarı kültürel ve tarihsel bilgilerin ışığında bir gezi rehberi. Çiçek Kokan Ağzı / Ahmet Ada / Şiirden Yayıncılık / 74 s. Ahmet Ada, elimizdeki olgunluk dönemi şiirlerinde, şiir maceranın başından beri belirgen olan dili feminen bir duyarlılıkla işlemesini, poetik olarak yükseklere taşıyor. Aşkı, kadını, çocuğu, çiçeği ve hayvanı; sanat başta olmak üzere insana dair bütün sahici değerleri hatırlamaya çırpınıyor. Bu şiir, artık bir yönüyle psikotik bir bölünmeyi de işaret eden kültür doğa karşıtlığını dilde aşmak üzere, erkek egemen dünyayı feminen duyarlıklar, sezgiler, anlamlar ve imgelerle onarmaya, dönüştürmeye çalışıyor. Böylece, hiçbir iktidar vaat etmeyen; verili iktidar kodlarıyla çocuğu, geçmişi, rengi, kokuyu, çiçeği, müziği, resmi, aşkı, kadını ve dolayısıyla erkeği kanatan maskülen dili durduran bir şiire varıyor Ahmet Ada. Çiçek Kokan Ağzı, şiirseverlerin dikkatini çekecek. Sınırlar, İmajlar ve Kültürler / Derleyen: Hande BirkalanGedik / Dipnot Yayıncılık / 360 s. Sisteki Yakut / Philip Pullman / Çeviren: Nesli Türk / İthaki Yayınları / 214 s. Sally Lockhart on altı yaşında bir öksüzdür ve her ne kadar bir silahı ve muhtemelen onu kullanacak cesareti olsa da, bir adamı silahsız öldürmüştür. Sally, Bay Higgs’i yalnızca üç kelime ile öldürür: Yedi Kutsal İşaret. Ne yazık ki, bunların ne anlama geldiği ve neden boğulmuş olan babasının iş ortağının bu kelimeleri duyduğunda korkudan öldüğü hakkında hâlâ hiçbir fikri yoktur. Tek bildiği şey, gerçeği ortaya çıkaracak bir şeyler yapması, bir şeyler söylemesi, bir şeyler olması gerektiğidir… Tuhaf mektuplar, farelerin cirit attığı sokaklar ve ölümcül afyon dumanı ile dolu dehşetengiz bir sır ve tüm bunların merkezinde kana bulanmış bir mücevher… Philip Pullman’ın televizyona da uyarlanan ve popüler filmlerden birine dönüşen Sally Lockhart maceralarının ilk kitabı, okuyucusunu sisteki yakutun gizemine davet ediyor. Artık Diyet Yapmak İstemiyorum / Karen Hill / Aya Kitap / 248 s. Karen Hill, Artık Diyet Yapmak İstemiyorum kitabında sağlıklı ve bütünsel beslenmenin insan hayatında nasıl mucizeler yarattığını anlatmaya çalışıyor. Kitap okuyucularının, günden güne gençleşeceği bir hayata adım atması ve zamanın etkilerini tersine çevirebilmesi için öneriler sunuyor. Karen Hill sadece sağlıklı beslenmenin püf noktalarını değil, sporun yaşamı nasıl olumlu şekilde etkilediğinin detaylarını da anlatıyor kitabında. Artık Diyet Yapmak İstemiyorum, beslenme ve zayıflamaya bambaşka gözle baktırmayı amaçlıyor. Sürüngen / Tania Carver / Çeviren: Özlem Yüksel / Doğan Kitap / 472 s. “Suzanne Perry kâbus görüyor, ama her şey o kadar gerçek ki... Sabah uyandığında gün ışığını görmek onu çok rahatlatıyor. Yatak odasında yalnız değil; biri var ve hiçbir yerini oynatamıyor. Gördüklerinin sadece bir kâbus olduğuna inanmak istiyor. Sonra perdeleri açıyor ve cama yapıştırılmış bir fotoğraf görüyor. Bu kendi fotoğrafı. Uyurken çekilmiş. Fotoğrafın altındaki sözler tüyler ürpertici: Seni Hâlâ İzliyorum...” Tania Carver’dan ilk satırdan son satıra kadar okurun nabzını elinde tutan, yine soluk soluğa bir polisiye okuyucu karşısında. Polis Müfettişi Phil Brennan bu kez de kadınları acımasızca öldüren bir seri katilin peşinde... n 1229 5 E Y L Ü L 2 0 1 3 n S A Y F A 2 1 Bu derleme, Avrupalılık kavramının antropoloji pratikleri içinde nasıl tanımlandığı ve Avrupalı antropologların kendilerini ve daha sonra araştırmalarına konu olan ötekileri nasıl algılayıp araştırdıkları sorusundan hareket ederken, Avrupa’nın antropolojik bilgi üretiminde merkezi rolü, bu üretimin yerel bilgilerin oluşumunu, meşrulaştırılmasını ve tüketimini nasıl etkilediği, Türkiye’de antropolojinin Avrupa ve Avrupalılığı nasıl ele aldığı, hangi konulara odaklandığı, Avrupa antropolojisi ile paylaştığı sorunlar olup olmadığı gibi sorulara da Avrupalı antropologlarla birlikte Türkiyeli araştırmacıların aradıkları cevapları paylaşıyor. Böylelikle, hem Türkiye’de yapılmakta olan antropolojinin sınırları ve imkanlarının yeniden düşünülmeye başlanması, hem antropolojik metodolojinin gündeme taşınması açısından önemli bir tartışmaya kapı aralamayı amaçlıyor. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle