Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Karanlık günlerin çoban ateşi r Münevver OĞAN evgi Özel’in Bahtabakan adlı romanı, yaşadığımız günleri, soluduğumuz havayı ve Türkiye üzerine oynanan oyunları görünür kılıyor. Kocakent, Sivri ve Karadüzen ana izlekler. Roman kahramanı Funda ve Amine kuzey ve güney gibi onları tanıyınca yakın çevremizdeki her şey daha da aydınlanacak. Funda, sonradan bahtabakanlardan biri olarak niteleyeceği ve çocuğu Can’ın babası Yavuz’dan boşanmasaydı yaşamı nasıl olurdu acaba? Bu soruyu yazar Sevgi Özel de kahramanı Funda’ya sık sık sordurtur: “Hâlâ evli olsaydı, acaba yine evinin anahtarını, sürücü belgesini unutmadığı gibi kitapsız gezmeyen, Sivri’yi, hem Karadüzeni hem öteki davaları sorgulayabilen bir kadın olur muydu? Mustafa Balbay’ın, Tuncay Özkan’ın, Soner Yalçın’ın, Doğan Yurdakul’un, Müyesser Yıldız’ın, Doğu Perinçek’in yapıtları belleğini doldurur muydu?” Funda, öğretmenlikten atılmış bir baba Cevdet Bey ile ev hanımı anne Fatma Hanım’ın kızıdır. Üniversite sınavlarına hazırlanmaktadır. Öğretmenlerinin dersten çok öğüt vermelerinden, kırtasiyecilik yapan babasının kitap ve dergileri oku diye tutturmasından sıkılmıştır. O, ünlülerin renkli yaşamlarına, tutkulu aşklarına ilgi duyar. Bu yüzden Memet Osman Abisinin yoksulluk, hukuksuzluk ve işsizlik gibi ciddi konuşmalarını da çok sıkıcı bulmaktadır. Küçük abisi de bu konuşmaları sıkıcı bulduğu için duvarını araba resimlerinin süslediği dağınık odasına kaçmayı yeğler sık sık. Funda, başında kavak yelleri eserken evlenir Yavuz’la. Beş altı yılın sonunda evlilikleri son bulacaktır. Funda yıkılır ama oğlu için savaş vermek zorundadır. Funda için zor bir yaşam başlamıştır artık. Yavuz’la evliliğinden sonra edindiği özgüvenle Güldeste Sokağı’nda bir ev tutar. Oğlu Can ile burada yaşamaya başlar. Yakın arkadaşları Yargıç Sedat ve karısı Birgül’ün, abisi Memet Osman’ın ve ailesinin desteği ile ilçe kaymakamlığında memur olarak işe başlar. Funda için yalnız evliliği yıkım değildir. Bu yıkımı başka yıkımlar izler. Küçük abisi Alper dolandırılır, büyük abisi Memet Osman hem şirketinden hem de çalıştığı üniversiteden uzaklaştırılır; sonra tutuklanır. Ana babanın hastalıkları başlar. Bu arada Sedat, Funda’ya kapağında Zulümhane yazan bir kitap armağan eder. Ona, kitabın yazarının Kocakent’in yakınlarındaki Sivri’de tutuklu olduğunu, Karadüzen Davasından yargılandığını ve abisiyle ilgili pek çok ipucunun bu kitapta saklı olduğunu söyler. Funda, kitabı okudukça kocası Yavuz’un abisiyle ilgili sözlerini anımsar: “Statükocu Kemalist…” Funda kitabı okudukça aydınlanacaktır: İlhan Selçuk zulüm gören bir gazeteci, aynı şekilde Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan da hem zulüm görmüşler hem de hâlâ tutukludurlar. Demek ki Memet Osman Abisi de onlar gibidir. Funda, kendi dertlerinin yanı sıra komşu Nalbur Hikmet’in kızı C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I S Amine’nin ve annesi Makbule’nin dertlerine de çözüm aramaya çalışır. Partizanlık ve gerici yapılanma tüm hızıyla sürerken ilçeye yeni bir kaymakam atanır. Yeni Kaymakam Doğan, Yargıç Sedat’ın arkadaşıdır kısa zamanda Funda ile tanışır ve aralarında bir aşk başlar. Kısa bir süre sonra da evlenirler. Funda, ne olduğunu anlayamadan biten beş altı yıllık evlilikten sonra gerçek aşkı bulmuştur artık. İlçedeki karşılama törenleri tam bir dalkavukluğa dönüşmüştür. Kaymakam ve onun gibi düşünen arkadaşlarına kimsenin gereksinimi yoktur, onları konu mankeni gibi kullanmak bahtabakanların gücünü artırmaktadır. Kısa bir zaman sonra Doğan emekliliğini ister ve ailece Kocakent’e yerleşirler. Mehmet Osman Abisinin yazdığı kitap büyük ilgi görür. Can, bir özel okula gitmekte, Cevdet Bey ile Fatma Hanım da onlar için satın alınan evde oturmaktadır. Doğan ve Funda, bir gün Kocakent’te bir çayevinde otururlarken yine Amine’yi görürler. Amine iki küçük kızıyla içeri girmiştir. Sarıya boyanmış uzun saçları ve askılı giysisiyle sağa sola bakınmaktadır. Doğan, karısına “Hani bana, bu hayvancıklara niçin bahtabakan dendiğini anlatacaktın? Kaç yıldır bekliyorum bak…” diye sorar. Doğan’ın sorusuna okur da katılır. İki ayaklı bahtabakanların egemenliği sürerse gerçek bahtabakanlara büyük bir haksızlık olacaktır; çünkü bu denli kirletilmiş bir coğrafya onlara soluk aldırmaz. Kocakent, Sivri ve Karadüzen davası eksenine oturtulan ve Funda ile Amine’nin kimliğinde yapılandırılan romanda iki ana çatışma tema olarak seçilmiş. Birincisi lumpen bir kimlikten devrimci bir kimliğe doğru geçmeye çalışan Funda, ikincisi tesettürden mini eteğe, mini etekten tesettüre savrulan ve ironik bir dille bahtabakana benzetilen Amine. Bahtabakanların, Aminelerin hızla çoğaldığı bir ülkede namuslu, temiz ve dürüst kalmaya ant içmiş aydınlık insanlar… Yazara göre bir tek Amine yoktur, Amineler vardır ve her geçen gün bahtabakanların sayısı artmaktadır. Gerçek bahtabakanlar yani bukalemunlar öylesine masum kalır ki iki ayaklı bahtabakanların yanında çığlıktan öte bir duruş gereklidir roman kahramanı Funda’ya göre. İki kadın Funda ve Amine… Birbirine karşıt iki davranış biçimi: Birincisi biraz gecikmeyle ve kötü deneyimlerle de olsa kendini tanıyan, yeniden yapılandıran ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyen Funda. İkincisi tesettürün, gözyaşının, arabeskin ve yalanın arkasına sığınan Amine… Öğrenmek ve olumlu yönde değişebilmek emek ister, özveri ister, ayrıştırma ve tümleme ister… Kısacası kendiliğin yeniden yapılandırılmasını gerektirir… Özel, Bahtabakan romanında karanlık günlerin çoban ateşlerinden birini yakmış. n Bahtabakan/ Sevgi Özel/ Cumhuriyet Kitapları/ 200 s. 1229 5 E Y L Ü L 2 0 1 3 n S A Y F A 1 1