24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

César Aira'nın Türkçedeki ilk romanı:"Flores Geceleri’ Yürüyoruz her şeyin üstüne sessiz ve kederli César Aira romanı “Flores Geceleri”nde ilginç bir okuma deneyimi vaat ediyor. Emrah İmre çevirisiyle yayımlanan romanda Aira, her şeyden önce daha ilk sayfada farklı bir dünyaya adım atacağınızı hissettiriyor. Bu dünyada nelerin olabileceğini tahmin etmek ise güç. Bunda yazarın romanlarını yazmak için kullandığı tekniğin payı ise oldukça büyük. r Eray AK rjantinli César Aira, 1990’lardan beri onlarca kısa romana imza atan ve yapıtları dünya dillerine çevrilen bir yazar. Türkçede kendisiyle henüz tanışmış olsak da nâmı kendinden önce gelmişti buralara. Her şeyden önce referansı çok iyi yerden Aira'nın: Roberto Bolano'dan... Dünya edebiyatının vazgeçilmez seslerinden Bolano, Aira’yı “çağdaş İspanyolca edebiyatın en iyi yazarları” arasında göstermiş. Kitabın arka kapağında öyle söyleniyor. Bu tavsiye bile bir yazarı inceleme adına ilgi çekici önşartlardan biriyken bir de Aira'nın kendini doğuran, küçük doğaçlama romanlar yazdığını duymak beni kendisine bir adım daha yaklaştırdı. İlginç bir okuma deneyimi vaat ediyor Aira, Emrah İmre çevirisiyle yayımlanan romanı Flores Geceleri'nde. Daha ilk sayfada farklı bir dünyaya adım atacağınızı hissettiriyor yazar. Bu dünyada nelerin olabileceğini tahmin etmek ise güç. Bunda yazarın romanlarını yazmak için kullandığı tekniğin de payı büyük elbet. Her bölümün kendini doğurduğu, kendi içinden yeni hikâyeler ürettiği tekniği Airas’yı dünya edebiyatında ayrıcalıklı bir yere koyan. Buna da kendince bir ad bulmuş: Türkçede yaklaşık karşılığına "ileriye doğru uçma" diyebiliriz. Bu tekniği doğrultusunda geriye hiç dönmüyor yazar. Hep ileri odaklanarak hikâye bölümlerinin kendilerini yaratmalarına izin veriyor. Ne bir düzeltme ne de geriye dönük bir düzenleme... Alabildiğince bir sonraki kelimeyi düşünerek ilerleme Aira’nın yaptığı. Bu da okuyucu için Aira romanlarını C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I “tamamlamayı” da. Ancak bu “tutarsızlığı”, yazar hatası olarak algılamamalı. Çünkü romanda her ne olursa yazar bilincinde gerçekleşiyor ve Airas'ın yazarken kullandığı tekniğin “getirilerinden” biri sadece bu da. Ortada bir gariplik olduğu gerçek. Pizzacıda yaya servis yapan bir çift, birinin kulakları duymuyor, diğerinin gözleri görmüyor... Evet, garip ama işler bir şekilde tıkırında yürüyor. Müşteriler dahil herkes bu yaşlı çiftten memnun. İşlerin şirazesi ise tüm herkesi altüst edecek bir ölüm haberinden sonra bozuluyor. Bu denge bozan durum ise motosikletli pizza dağıtıcısı olan genç Jonathan'ın fidyeciler tarafından kaçırılıp öldürülmesi ve bunu basının tek haber konusu haline getirmesi... Bu ölüm sadece romanın içinde yaşayanlar adına denge bozan bir unsur olmayacaktır ama. Romanın kendi geleceği de bu ölüm çevresinde şekillencektir. ZAMAN VE MEKÂN DUVARLARINI AŞMAK Romanın bu aşamasından sonra ise devreye başka karakterler girmeye başlıyor. Başından beri hikâyenin gidişine önemli bir katkı sunan Rosa ve Aldo geri plana çekilip başsavcı Zendo Mamani Mamani hikâyeye burnunu sokuyor. Onun da bu roman içinde farklı bir hikâyesi var. Jonathan cinayetinin işlendiği gece oğlu da aynı mevkilerde bir trafik kazasına karışmıştır. Bunun dışında daha başka adli olaylar da gerçekleşmiştir o gece. Başsavcı bunların hepsini birbirinden ayrıştırma ya da birleştirme noktasında destek oluyor metne. Yani, bu cinayet başsavcının elleri arasındadır artık ancak onun da bazı sorunları vardır. Bir yıl öncesinden planlanmış bir misafir evindedir ve istediği şekilde adım atamamaktadır. Bir de her şeyin en doğrusunu yapma takıntısı onu bu işinde zorlayacaktır. Başsavcının metne dahil olmasıyla olaylar biraz daha karmaşık hale geliyor hikâyede ama bir o kadar da tanıdıklaşıyor. Latin Amerika ve Türkiye hikâyeleri arasındaki kanımca her zaman var olan “doku uyuşması” başsavcının hikâyeye dahil olmasıyla biraz daha gün yüzüne çıkıyor. Bu noktadan sonra her şey, her gün daha çok alışageldiğimiz adli olayların çözümüne kavuşma noktasında daha tanıdık bir şekilde seyrediyor. Zaten hikâyenin genel gidişinde ve ruhunda da bu “tanıdık” hava mevcutken, başsavcı bunu perçinliyor. Kurgu bazındaysa görmediğimiz olaylar yaşanmaya devam ediyor. Her şeyin bir anda savruluverme ihtimalinin had safhada dolaştığı Flores Geceleri, başsavcıdan sonra gemi iyice azıya alıyor. Aira, sözcüklerin, imgelerin, beynin ve zamanın duvarlarını aşabilme yetisi sergiliyor romanın bu bölümlerinde adeta. Sona doğru ilerleyen noktada, doruktaki final için saniyeleri havai fişeklerle kutluyor. Romanın sonuna adım attığımızda ise hiç hesap edilmeyen bir dünya kapılarını açıyor bize: “Meğer herkes suçluymuş.” Ya da fazlasıyla mı hesaplı? Flores Geceleri'nin bunu düşündürmesi bile yeter sebep okunması için. n e.erayak@gmail.com Flores Geceleri/ César Aira/ Çeviren: Emrah İmre/ Can Yayınları/ 122 s. 2 0 1 3 n S A Y F A 9 A karşılarına neyin çıkacağı belirzacılardan birinde evlere servis siz, sürprizli bir dünya haline elemanı olarak çalışıyorlardı. Bu getiriyor. işi yapan sadece onlar değildi, Flores Geceleri'nde de bu zaten güneşin batmasıyla birdurumun çok fazla göze batlikte Flores'in ve bütün Buenos masa da bir yansımasını görüAires'in sokaklarında, labirentyoruz. Çok fazla göze batmıyor lerde koşuşturan kobay fareleri çünkü Flores Geceleri, kurgusu gibi vızır vızır gidip gelen motogöz önüne alındığında, buna sikletli gençler ordusundan da izin vermiyor. Sadece, belliydi bu. Ama servisi romanın ilerleyen bölümkendi imkânlarıyla, yani lerinde dünyanın birden yayan yapan başka bir değişmesi Airas’nın bu yaşlı (ya da genç) bir çift tekniğinin nüvelerini vedaha yoktu. riyor bize. Bu bağlamda Örselenmiş orta sıda Flores Geceleri’nde nıfımızın tipik birer iki ayrı roman okuyoruz üyesiydiler; orta karar sanki. Hikâyenin başınbir emekli maaşı alıyordan beri bize eşlik eden, lardı, evleri kendilerine başrolü üstlenen, hatta aitti, önemli bir giderleri romanın merkezleri hayoktu, ama büyük bir line gelen “tatlı” çiftimiz gelirleri de yoktu. NispeRosa ile Aldo'nun bir ten gençtiler, sağlıkları ve César Aira anda sahnenin geri planına güçleri yerindeydi ve bolca çekildiğini görüyoruz. Hatta bu “tatlı” vakitleri bulunmasına rağmen gelirleriçiftten Rosa, yine bir anda Aldo'yu ölne mütevazı bir katkıda bulunmak için dürmesi gerektiğine karar veriyor. daha farklı bir uğraş aramamaları şaşırtıcıydı. İcat peşinde değillerdi, bu iş “TATLI” ÇİFT biraz tesadüf eseri karşılarına çıkmıştı, Romanın ilk aşamadaki merkezi olan hem pizzacıyı işleten delikanlıyı tanıbu “tatlı” çiftten bahsetmeye başlayorlardı hem de iş çocuk oyuncağına mışken, ilginç dünyaya da adım atalım benziyordu.” Bu tatlı çiftimizin her böylelikle. ne kadar yazar yaşlarına göre oldukça Rosa ve Aldo, Flores Geceleri’nin sağlıklı olduklarını söylese de yaşlılığın önemli iki figürü. Gerek yaptıkları iş getirdiği bazı sağlık problemleri de var gerek davranışları gerekse de özellikleüstelik. Aldo’nun sağ kulağı duymuyor, riyle romanın gerçek ve hayal sınırında Rosa'nınsa gözleri görmüyor. Bir diğer dolaşan atmosferinin de önemli besleyanlamıyla ise bu iki yarım bir bütün cileri. Biraz tanıyalım bu çifti: “Flores ederek, geceleri sokaklarda işlerini yasemtinin yaşını almış sakinlerinden parken birbirlerini tamamlıyorlar. Aldo ve Rosita Peyro çifti yalnızca kenAncak bu “tamamlama”yı yine yazar dilerinin icra ettiği ve duyan az sayıda ekseninde görmek gerekir çünkü Aira kişiyi meraka sürükleyen tuhaf bir mesmetinlerinin kaçınılmaz getirisi “tutarlek edinmişlerdi, geceleri semtteki pizsızlık” odağında ele almak gerekir bu 1228 2 9 A Ğ U S T O S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle