Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Birsel’in izniyle 1992 yılında kitabın ikinci baskısı yapıldı. Tabii bu arada Zonguldak Merkezde de, şairyazar Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu’nun öncülüğünde Rüştü Onur Anma Gecesi de yapıldı. Yıl 2004. Benim sahibi olduğum Bölge Haber Gazetesi Rüştü Onur’u Anma etkinliklerine başladı. Gazete 4 yıl boyunca tek başına 3 yıl da yani, 2008 yılında Devrek Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı, 2009 yılında Devrek Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı ve 2010 yılında da Devrek Belediye Başkanlığı’nın sponsorluğunda bu anma etkinliklerini sürdürdü. Burada bize destek veren Devrek TSO Genel Sekreteri İsmet Akdemir, Devrek TSO Başkanı Mehmet Oktay ve Devrek Belediye Başkanı Özcan Ulupınar’a da teşekkürlerimi sunuyorum. Bu arada, 18 yıl aradan sonra Ben Rüştü Onur’un kitabının yeniden basılması gerektiğini düşündüm. Bu amaçla uzun bir süredir topladığım Rüştü Onur’la ilgili yazıları, yazılanları Devrek Belediye Başkanı Özcan Ulupınar’ın da destekleriyle Kurgu Yayınları’ndan “Rüştü Onur / YaşamıSanatıEserleri” adıyla çıkararak okurlara yeniden Rüştü Onur’u hatırlattım. Bu amaçla da Bursa, İzmir, Bartın, Zonguldak, İstanbul Sultanahmet ve Pendik’te ve çeşitli davet edildiğim yerler de katıldığım panel ve söyleşilerle de sanatseverlere anlattım. Daha sonra Rüştü Onur Sanat ve Kültür Derneği (ROSAK) kurdunuz. Evet, benim öncülüğümde, Mithat Yaban, Hüsnü Y. Öztürk ve M. Naci Kocabıyık’ın da destekleriyle Devrekli 18 sanatsever bir araya gelerek, şair Rüştü Onur’un anısını yaşatmak, eserlerini tanıtmak, Devrek’in önemli değerlerine sahip çıkmak amacıyla 2010 yılının Aralık ayında bu derneği kurduk. Daha sonra bu dernek, 2011 yılında Devrek Baston ve Küçük El Sanatları kooperatifi ile 2012 yılında Devrek Belediye Başkanlığı’nın destekleriyle bu anma etkinliklerini sürdürdü. Bize Şehir dergisinden de söz eder misiniz? Rüştü Onur’un çıkarmayı çok istediği ama ömrü yetmediği 2004’te Şehir’i kendimize vasiyet kabul edip çıkarıyoruz. Şehir’in çıkış öyküsü şöyle: “Ben kendi halimde yaşarım/ şapkamın altında” Şair Rüştü Onur, 12 Eylül 1940’ta Necati Cumalı’ya yazdığı mektubunda, “Ey benim mektuplariyle huzur bulduğum ve avunduğum kardeşim. Şehir’de buluşacağız. Her ne pahasına olursa olsun Şehir çıkacak… Şehir okuyucu kitlesinin karşısına yeni bir atmosferle çıkacak.” Rüştü Onur, çıkarmayı çok istediği ‘Şehir’ dergisini ömrü yetmediği için çıkaramamış. Bu durum uzun bir süredir belleğimde yer ediyordu. Ne yapabiliriz, nasıl bir dergi çıkarabiliriz de Rüştü Onur’un bu isteğini yerine getirebiliriz, diye düşündük. Sonunda, Sevgili Dostum Fahrettin Koyuncu’nun evinde bu konu için bir araya geldik. Gecenin ilerleyen saatlerinde Ankara’dan telefonla katılan dostumuz Orhan Tüleylioğlu’nun K İ T A P da katılımıyla ‘Şehir’i çıkarmaya karar verdik. Anımsanacaktır, Veysel Çolak, E dergisinin eki olarak hazırladığı 2002 Şiir Yıllığı’nda; “Bugün onca genç yeteneği görmezden gelip Rüştü Onur’u, Muzaffer Tayyip Uslu’yu antolojilerin değişmez adları arasında görenlerin, Türk şiirine zarar verdiği düşünülebilir. Öyledir de.”diyordu. Bu cümlenin sonu nasıl gelirse gelsin ya da bu cümle hangi gerekçe ile söylenmiş olursa olsun, bu yargı, şiir tarihimizi inkârı işaretliyordu. Çünkü Rüştü Onur’un, Muzaffer Tayyip Uslu’nun antolojilere alınmasından gocunmak, bir zaman sonra Orhan Veli’den, Orhan Veli şiirinden gocunmayı getirecektir. Türk şiirindeki yeri inkâr edi lemeyecek Garip şiirini ve bu şiirin etrafındaki şairleri dışlamak ya da onları altmış yetmiş sonrasıyla kıyaslayarak kırık not vermek, en azından şiire haksızlık olsa gerektir. 2004’ün sonunda çıkmaya başlayan Şehir, Rüştü Onur’u birilerine savunmak için çıkmıyor; ancak Rüştü Onur’un, Muzaffer Tayyip Uslu’nun, İbrahim Yıldız’ın… şiirinin, şiirimizde yabana atılamayacak bir yeri olduğunu hatırlatmayı da bir görev sayıyor. Şehir, şiirin merkezde olduğu bir şiir dergisi anlayışıyla, bir derya olan Türk şiirine katkıda bulunmaya çalışacak. Şehir, Rüştü Onur’un “Ben kendi halimde yaşarım / Şapkamın altında” dizelerini yolunun başına koysa da şiir için “kendi halinde ve şapka sının altında” kalmayacak. Sözünü söyleyecek, sesini çıkaracak. Rüştü Onur için neler söylemek istersiniz? Yaşasaydı neler yapardı? Rüştü Onur’un ömrü yetmiş olsaydı bugün bir Orhan Veli, bir Melih Cevdet, bir Cumalı, bir Oktay Rıfat olurdu. Daha çok eserler verirdi. İşte zamansız ölümü bizi bundan yoksun bıraktı. n Rüştü Onur: Bilinmeyen Mektupları ve Şiirleri Mektubun Avcumda/ Yayına Hazırlayanlar: Leyla Şahin, İbrahim Tığ/ Kaynak Yayınları/ 342 s. Ve acep kimler soracak Allah’a, Bütün bulutların/ Ne işe yaradığını,/Şarkımız bitince bu şehirde. Rüştü Onur Mediha, Sizin burada ayrıldığınızın tam haftasındayız. Hatta iki gün bile geçti. Fakat hala mektubuma cevap vermediniz ki ben mektubumu buradan ayrıldığınızın ertesi gün postaya atmıştım. Emin ol Mediha koskoca bir haftayı cevap beklemekle geçirdim. Bu gece Cuma gecesi, ikinci mektubumu yazıyorum. Saat on bir buçuk. Fakat ne çıkar. Bekleyiş acısını damarlarımda bile duyan, idrak eden bir insan için saatin kaç olduğunun ne ehemmiyeti var. Saatlerin, haftaların değil, ayların değil yılların bile benim için bir ehemmiyeti yok. Ben daima ilk tanıdığın gibiyim. Beni her zaman için böyle bil. Bende yılların, hatta bütün hayat mücadelesinin yıpratamıyacağı bir karakter, izdırabın potasında pişmiş bir baş, bir ruh olduğunu bilmem söylemiye lüzum var mı? Fakat bütün bunlara rağmen senden vaktinde mektup ve haber alamamaktan mütevellit bir iç sıkıntısı beni perişan ediyor desem bilmem inanır mısın. Acaba diyorum: hastamı oldu? Buda benim için bir mazeret teşkil etmiyor. Bütün bunlardan sonra mektuplarımın eline geçmemesi aklıma geliyor. Fakat bu düşüncelerde beni tatmin etmiyor. Çünkü hasta olduğumu biliyorsun. Olur ya bazan mektup yazmayacak hale gelirim (Allah göstermesin) biz artık mektuplarımızda sora beklememeliyiz. Benim böyle bir şey asla aklımdan geçmez. Bileklerimde kudret oldukça her zaman mektup yazarım. Söyle Mediha ne oldu sana. Beni bu vehimlerden kurtar yavrum. Biliyorsun ki senin için her şeyi yapmaya hazır olan bir insanım. Kütüphaneden aldığın ve açık olarak bana verdiğin mektubu açıp okunduğunu ve hatta zarfın değiştirildiğini söylemişsin. (bir arkadaşın olduğuna göre) buna benim aklım ermedi. Nasıl olur Mediha. Başkasının mektubu nasıl açılır. Bunu kim ve niçin yapabilir. Bu merak saikasiyle olan bir iş değil. Çünkü üzeri senin yazınla olmıyan bir kaç mektup daha var. Hayret ettim doğrusu. Gerçi bunlar düşünmeğe değmez ama miğde bulandırıyor. Sen bunu anlamalısın Mediha. Benimkiler okunur seninkiler açılır okunur zarfı değiştirilir. Bu ne demek. Bunları hiç merak etmedin mi? Her halde senden bunu anlamanı bekliyorum. Olmaz mı yavrum. Bu gün hastaneye yattığımın yerini beşinci günü. Bir kaç güne kadar taburcu oluyorum. n Rüştü Onur’un şiirleri ve mektuplarından örnekler Rüştü Onur’un bugüne kadar bilinmeyen şiirleri ve mektuplarından örnekler verebilir misiniz? 1Odası odama bitişik/ Islık çalardı geceleri Arada bir/ Mektup alırdı memleketten./ Son mektubu/ İadeli teahütlü/ Okumak nasip değilmiş meğer./ Bir de paketi geldi/ Bayram çöreği göndermiş annesi. 2Şu duvarın arkası da, ölmüş./ Duyan var mı?/ Kim verdi suyunu./ Hayır ölmemiş/ Halsiz yatıyor biçare./ Bakın gözleri gülüyor. 3Onu götürdüler omuzlarında,/ Yalnız potinleri,/ Ve elbiseleri kaldı odasında./ Çıplak gidiyor… Üşüyecek. / Ceketimi versem giyer mi dersin. 4Günaydın diyorum,/ Odasından geçerken./ Odası boş Penceresi açık./ Gelecek herhalde dostum,/ Açık kalsın kapısı… 5Beyhude çevirmeyiniz,/ Radyolarınızın düğmelerini/ Ne ajans söyleyecek/ Ne gazeteler yazacak,/ Şarkısı bittiğini dostumun. Yağmur gine yağacak/ Rüzgar gine esecek/ Gine bulutlar sarkacak/ Dallarımızdan./ Tuhaf olacak söylemesi / Esvaplarını kimler giyecek/ 1224 Mediha Sessiz ve Rüştü Onur C U M H U R İ Y E T S A Y I 1 A Ğ U S T O S 2 0 1 3 S A Y F A 1 3