29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Veysel Çolak’ın yeni şiirleri: ‘O Zaman Bitti’ Emeğe kürek çeken bir şair Veysel Çolak’ın şiir üzerine yazdığı deneme ve incelemeler Türk edebiyatına soluk aldıran yapıtlardır. Aralıksız devam ettiği yazın yaşamında, tek izlekli olmayan bir şiir anlayışının da mimarıdır. Çolak seçtiği temaları artzamanlı ve eşzamanlı olarak kurar. Dünyanın her halini şiirlerine alır. Bundan ötürü anlatımındaki katmanlar, tüm evrenin, geçmiş, bugün ve geleceğin aynı anda yankılandığını duyumsatır okura. r Fatma ARAS bir yalnızlık hali anlatırken dünü de aynı anda düşünüyor, geçmişteki bir olayın acısını okura anımsatarak geçmişteki olayla günümüz arasında bir bağ kuruyor. Kitabın birinci bölümü, “Başka Uzak”ta 8 şiir yer alıyor: Seninle Yatağım Güneş Dolu” şiirinde: “Yaşanılan unutuldu çoğu kez, kendini koru/ Veysel Çolak’ın son derece arı bir Türkçeye önem verdiği ve bunu da sonuna kadar kullandığı gözleniyor. paslı bıçağı işlektir bu haydut çağın (S.11)” İkinci bölümde yer alan, “Bir gün dizeleri çağın getirip insana dayattığı unuAçacak Kuruttuğun Gül” şiirinden: “Çütuluşa karşı, insanı belleksizleştiren, uyuşrütülmüş bir zamandayız/ kırlangıçlar turan hayata karşı uyarıcı bir nitelikte. kenti boşaltıyor/ dünyaya küsüyor her Unutmak, ‘çağın paslı bıçağı’ olarak her genelev/ namlunun ucunda bir ev hayvanı gün işlemekte insana. Oysa bilinir, geçoradakiler (Sayfa 31)” dizelerinde yol mişten koparılmış insan bugünü anlayaalırken, Karl Marx’ın: “Hayvan olmak maz, yorumlayamaz, kaybolur ve geleceğiistiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için ni de kuramaz. Böylesi bir ortamda ‘unutinsanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız mak öldürmektir.’ Yine, birinci bölümkendi postuna özen göstermen yeterlidir” de: “Gülümseten Yaşlı Kedi”:“Güvenip deyişini anımsatıyor. Veysel Çolak bu diyasak aşkıma kışkırtıyorum sokakları/ zelerde, beden tacirlerinin, çağı kaplayan suçlarımı dağıtıyorum özenle/yüzünü kapitalizmin boy attığı çürümüşlüğün toprakla boyayan çocuklara ( Sayfa 12, )” içinde acımasız insanların, insan yaşamına Şiirin tamamına bakıldığında yasakların, kattığı olumsuzlukların, kirli gerçeğin aşkta ve iki insan arasında geçersiz oluşu iç yüzünü açığa çıkarıyor. Son günlerde vurgulanıyor. “Suç” ne zaman suçtur? tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde hızla Suç işlerken masum kalınabilir mi? “Suçartan, kirliğin sağ elden sola geçmesi gibi larımı dağıtıyorum” demek yeni bir iklim uç noktalarda bir kokuşmuşluğun “kendi yaratma eylemidir. postuna özen gösterenlerin” acı gerçeğine ON ALTI UZUN ŞİİR... dikkat çekiyor ve böyle bakıldığı zaman ağacı içten oyan bir kurt gibi kuşkunun, O Zaman Bitti’nin ikinci bölümü “İngüvensizliğin ve zorbalığın çoğaldığı bir sana Sorun.” 16 uzun şiirden oluşuyor. durumun altını çiziyor. Bilindiği gibi bir şiirde, bir yazıda başlık “İçkanama”:”Bekletilen her kadın oldukça önemlidir. Veysel Çolak’ın diğer kanatıyor geceyi/uyanıyor üşüten yatağınkitaplarında da olduğu gibi “Şiirin ilk dan/yaşadıkları çürütülen etinde saklı/ya dizesi şiire dahildir” görüşüne katılıyor da ötekinin kanayan külünde (Sayfa 41, )” olmalı ki şiir başlıkları bu kitapta da ilgi Bu dizelerde görüldüğü gibi kadın sorunu çekici! “O Zaman Bitti” kitap ismi de da temel bir konu olarak ele alınır. Daha zaten noktalama kullanılmadığı için iki çok gelişmekte olan ülkelerde olduğu anlamla buluşturuyor okuru. Bu bölümügibi ülkemizde de kadınların hayata yenik nü oluşturan şiirler, “Arkadaş”, “Pıhtı”, yanlarının rengini içine alan bu şiirde, “Yaşamaya Bitişik”, “Bir Gün Açacak yasaklarla ezilen, bekletilen, horlanan, Kuruttuğun Gül”, “Yazdın Bana”, “O dışlanan ve ayıplardan kurulu bir daraYalçın Arkadaşlık”, “Aykırı Üstelik Kıyağacında sesinden asılan kadınların içinde sıya”, “İçkanama”, “Boşluk”, Aklındaki bulunduğu duruma parmak basılır. Menekşe”, “Kavşak”, “Hayat Dişidir”, İkici bölümde dikkat çeken: “Hayat “Dünya Hatırası”, “Dersimiz Hayat”, Dişidir” şiirinden bazı dizeler: “Hayat bir “İnsana Sorun”, “Karmaşa” gibi şiir adladişidir/ binlerce ırmak toplanır kasığında/ rı da birer şiir dizesi gibi sanki. gırtlağına kadar hınç olan/kente aşkını çaAlbert Schweit: “Etik, yaşayan her şeye kar usulca, (s,51)” Görünen o ki “Hayat karşı hissettiğimiz sonsuz sorumluluktur” dişidir” çünkü durmadan çoğalır, üretir. diyor. Bu sorumluluğu yoğun bir şekilde Hayat daima yeni şeylere gebedir. Hayat, hisseden bir şair olarak Çolak, bu kitabınbize iyi, güzel şeyler de verebilir; kötü, da da yüzlerce yıldır devam eden insanın çirkin şeyler de. Onu iyileştirip güzelleşinsan olma savaşına değinip bu savaşın tiren de insan, kötüleştirip çekilmez hale kanattığı duyguların, öfkeye dönüştürülen getiren de. Bu yüzden hayata nasıl baktıkoşularını dizelerine döküyor. İnsanca ğımız ve ona nasıl bir anlam yüklediğimiz olana duyulan özlemin bir “iç kanama”sı önemli. Burada hayatın doğurganlığı, dişiolarak da okunabilir bu şiirler. 2 0 1 3 liği, özlenen bir sevgiliye benzetilir. “Gençlerin müziği var unutmak için/ uyuşturucu danslar ve seks cinayetleri” (S.52)” dizelerinin geçtiği “Dünya Hatırası” şiir, dünyadaki haksızlığın, kirliğin iç yüzünü imliyor. Hayata müdahil olan bu şiir yine “Amerika’nın katilleri ve kanlı dolarları var” dizeleriyle emperyalizmin insanı ezen sömüren yanlarına karşı “isyan ateşi yakıyor”. Bu şiir haksızlığa karşı dünya halklarının ortak sesi olarak bu kitaptan sesleniyor. 3. Bölüm “Hayatın Argosu”nda yer alan üç şiiri; “Kadın Argosu”, “Erkek Argosu”, “Kayış Dili” şiirleri ise ilgi çekici. Bu şiirler Türkçeye yerleşmiş argo sözcüklerin ve deyimlerin kullanıldığı, argonun imkânlarının şiire taşındığı birer deneme olarak göze çarpıyor. Aslında bu şiirlerle toplumsal aksamaları da dile getiriyor. HAYATIN TOPLAMI “Kadın Argosu” şiirinden ilk dört dize:” Erkenden denizi uyandırır/ karnı yatak, soluğu serin yayla/ geyik etine girmiş, buruşkan/ ayaklanmış ten kokusu” (s,63) Bu dizelerde benzeyen ve benzetilenlerin çağrışımı hâkim. Dil içinde yeni bir dil olarak sözcüklerin anlamına yan anlamlar kazandıran bu benzetmeler, deyimler dile bir şifre gibi yerleşen sözcüklerin başka anlamlarla donatılmasıdır. Bazen kolay ve çekici mizahi bir dille de söylenen bu söylemler anlamın yüzünü değil sırtını gösteriyor. Dizelerde: “karnı yatak”, “soluğu serin yayla” gibi… Benzeyenin ve benzetilenin eski anlamları yeni anlamalara kavuşturulmuştur. Böylece zayıf olan bir varlığın anlamını daha kuvvetli göstermek için: “Kadınların iki dünya oluşturduklarına da inanırım” diyen şair şiirlerinde hayatın toplamını kucaklarken kadın argosunun bu bilinmeyen dünyasına da değinmeden geçmiyor. Bu kitaptaki şiirlerde sıkça rastlanan “kedi”, “kadın”, “acı”, “kuşlar”, “çocuk” gibi sözcükler hayatın kokusu gibi… Şehrin kuşatmasını bu sözcüklerle yırtıyor şair. Sonuç olarak, Goethe: “Dil orman gibidir. Ağaçlar çürür orman kalır” diyor. Veysel Çolak’ın son derece arı bir Türkçeye önem verdiği ve bunu da sonuna kadar kullandığı gözleniyor. Bu nedenle dilin kalıcılığını gösteren eserler verdi ve vermeye de devam ediyor. Her şiir öncekine ihtilal” diyen şair derin imgelem gücüyle hep yeni bir şiir üretme aranışı içinde; bunda da oldukça başarılı olduğu gözleniyor. Çünkü ortaya koyduğu, yarattığı yapıtlarla bunun harekete geçtiğini gösteriyor. Şairin bugüne kadar edinebildiğim kadarıyla okuduğum kitaplarında, şiir işçiliğinde geleneği özümseyen, yaşamla sanat arasında kuvvetli bir bağ oluşumunu sağlamış bir inancı, sağlamlığı görünüyor. Yazarken şiir üzerine düşünen, fikir üreten ve kuramsal bilgileri çoğaltan ve bu bilgisini okurla paylaşmayı üstlenen şair şiirden yana tutumunu da her zaman koruyor. Aşkı devrim olarak görüyor ve işliyor. Yine “şiir yazmak için gerekli olan bilginin şiiri okuyup anlamak için de gereklidir” diyerek ve bu bilgiyi açığa çıkartarak emeğe kürek çeken şair, şiirlerinde sözcük ekonomisine de önem veriyor. Çolak’ın eserlerinin, gelecek nesillere ışık tutacağına inanıyorum! n *O Zaman Bitti/ Veysel Çolak/ Hayal Yayınları/ 80 s. K İ T A P S A Y I 1220 enibütün Şiir Manifestosu’na da imza koyan Türk edebiyatında “şiirin şah damarı” olarak adlandırılan, kendi kimyasıyla kendi rengini üreten şair Veysel Çolak, şiirde 40. yılını, 40. eseriyle karşılıyor. Şairin 18. şiir kitabı olan, 68 sayfa üç bölümden oluşan “O Zaman Bitti”* (Şubat, 2013) bütün tazeliğiyle önümüzde. Diğer kitapları gibi bu kitabının da kapısını açtığımızda, bir imge yağmuru karşılaşılıyor gözümüzü… 17 yıl, emeğini “DİZE” dergisine katan Veysel Çolak’ın imge zenginliği imrenilmeyecek gibi değil… Bugüne kadar birçok derginin kuruluşunda da yer alan, 18 şiir, 1 çocuk, 1 roman, 11 incelemedenemeeleştiri, 9 şiir yıllığı yayınlanan şairin, son şiir kitabı üç bölümden oluşuyor: “Bir Başka Uzak”, “İnsana Sorun” , “Hayatın Argosu”. Veysel Çolak’ın şiir üzerine yazdığı deneme ve incelemeler Türk edebiyatına soluk aldıracak yapıtlardandır. Aralıksız devam ettiği yazın hayatında, tek izlekli olmayan bir şiir anlayışının da mimarıdır. Bilindiği gibi şiirde tema bir seçimdir; kimi aşkı, kimi ayrılığı, kimi ölümü, savaşı, barışı işler ama Veysel Çolak seçtiği temaları artzamanlı ve eşzamanlı olarak kurar. Dünyanın her halini şiirlerine alır. Bundan ötürü anlatımındaki katmanlar, tüm evrenin, geçmiş, bugün ve geleceğin aynı anda yankılandığını duyumsatır okura. Örneğin, “Boşluk” şiirinde: “Banyoda kimsesizlik/ çoktan beri görmemiş özlenen çıplaklığı.(…) Bir başına inatla izleyip kaya resimlerini/Deniz gezmişleri düşünüyor geride kalan/O günden beri doğan her çocuğun boynundaki ip izi... ”(s,45) Şiirin tamamına bakıldığında eşzamanlı olarak, bir evin sessizliği, gidenin aranışı, Y S A Y F A 4 n 4 T E M M U Z C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle