08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

çoğuldur. Çoğul öznenin ürünleri de çoğuldur. Her ürün gibi yazınsal ürünler de üretenin öznel özelliklerinin yanı sıra, çoğul bir özyapı taşırlar. Yazınsal yapıtların her alımlayıcı tarafından değişik yorumlanmasının başlıca nedeni budur. Walter Benjamin’in doktora tezi, romantik sanat anlayışı üzerine. Almanya’da oluşan ve oradan tüm dünyaya yayılan romantik akımı, kitabınız aracılığıyla Walter Benjamin’den Türkçede okumak oldukça önemli. Romantikler dünyanın romantikleştirilebileceğine inanıyorlardı. Dünyayı romantikleştirmekten ne anlaşılmalıdır? Aydınlama, yalın anlatımla, sanata insanı aydınlatma görevi yüklemiştir. Sanata görev yükleme, sanatsal yaratımı sınırlandıran bir edimdir. Buna bir tepki olarak ortaya çıkan romantik sanatı felsefileştiren filozofların başında Hegel gelir. Üç ciltten oluşan “Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı” (Bilgi Üniversitesi Yayınları) adlı kitabımda ayrıntılı irdelediğim Hegel’e göre, romantik sanatın özü, tinin kendi özbilincine ulaşmasıdır. Romantik özne, özerkliğini ve özgürlüğünü kavrayan öznedir. Romantik anlatım tarzı, varoluşun özgür canlılığını yansıtır. Dünyayı romantikleştirmek demek, her türlü dış belirlemeyi aşarak, romantik özneyi özerkleştirmek ve özgürleştirmek demektir. Bu açıdan her devrimci, aslında bir romantiktir. Her yönüyle bir romantik olan Benjamin, romantik sanat anlayışını araştırmasının konusu yapmakla bu birikimin bilinirleşmesine katkı yapmıştır. Ayrıca, dünyayı romantikleştirmek, onu yeniden bütünleştirerek estetikleştirmek de demektir. ? ÜRETKEN BİR KAVRAM ‘DOLAYIM’ Walter Benjamin eleştiriyi sadece bir değerlendirme, yargıya varma işi olarak değil, bir düşünme, düşünümselleştirme aracı olarak görüyor. Dolayısıyla, Benjamin’in sanat eleştirisini, insanın özbilgisine ulaşmanın bir yolu olarak kavradığı söylenebilir mi? Kant ile başlayan estetik beğeninin özelliği anlayışını sürdüren Benjamin, yine Kant gibi, sanatta yargıçlık olamayacağını ortaya koymuştur. Sanatsal üretime ilişkin eleştirel değerlendirme, yargılamaz, düşünümler. Sanat yapıtını eleştirmek, onu iyi veya kötü diye ulamlamak değildir; insanın özyapısını bulgulama ve estetik olarak yeniden anlamlandırmadır. Benjamin’in, “sanat eleştirisi, sanat yapıtı üzerinde yapılan bir denemedir” belirlemesini, “sanatın düşünüm dolayımındaki bilgisidir” sözüyle sınırlandırdığını belirtiyorsunuz ve burada dolayım kavramını Batı dillerindeki “Medium” için kullanıyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? Türkçede Medium için ortam, araç, mecra sözcüklerini kullananlar var; ancak ben bu kavramın kesin karşılığının “dolayım” olduğunu düşünüyorum. Dolayım üretken bir kavramdır: Dolayımdan; dolayımsal, dolayımsallık veya dolayımlamak gibi türetimler yapılabilir. Dil ile yapılan her türlü iletim dil dolayımında gerçekleşir ve dil tarafından dolayımlanır. Sanat eleştirisinin, ele alınan sanat yapıtına ilişkin bir deneme olduğu görüşünü çok doğru buluyorum; çünkü eleştiri sanat yapıtını yargılayamaz. Bu nedenle, her eleştiri son çözümlemede sanat yapıtını boyutlandıran bir deneme olabilir. “Eleştiri, düşünüm ortamının bilgisidir” anlayışı, hem sanat ile onu üreten, sanat ile onu eleştiren arasındaki ilişkiyi, hem de sanatın içinde yer alan veya sanatı üreten tinselduyusal birikimi anlatır. Adorno, deneme bağlamında “yorum yoluyla bir şeyin içine koyulamayan şey, yine yorum yoluyla o şeyin içinden çıkarılamaz” belirlemesiyle, yorumu anlamanın önkoşulu olarak görüyor. Buna göre, yorum anlamaktan önce mi geliyor? Adorno’nun sözü açıktır: Birincisi sanatsal/yazınsal yapıtın üretimi, dünyayı yorumlama ediminin bir türevidir. Sanat yapıtına ilişkin değerlendirim de sanatçının yapıtına içkinleştirdiği tinselduyusal öğeleri açığa çıkarmaya yönelik etkinliktir. Dolayısıyla, sanat yapıtına içkinleştirilmeyen bir şeyi ondan çıkarımlamak söz konusu olamaz. İçerik ile biçim arasındaki diyalektik bağı da ortaya koyan bu belirleme, aynı zamanda Hegel’e bir göndermedir. Her yorumlama, bir anlama ve yeniden anlamlandırma edimidir. Dolayısıyla, yorumlama ve anlama karşılıklı belirlenim içindedir ve birbirini öncelemez. Sanat yapıtının özerkliğini önemseyen Adorno, sanat yapıtı rasyonel olarak anlaşılamaz, kavramlara aktarılamaz, diyor. Bunu nasıl anlamalıyız? Bireyin özgürlüğünü ve özerkliğini savunma anlamında ilkesel bir aydınlanmacı olan Adorno, sanata bir görev yüklemeyi veya sanatta yantutmayı reddeder. Bu nedenle, sanatta eğilimi veya yanlılığı savunan Benjamin ve Brecht’i çok sert eleştirir. “Sanatsal yaratım süreci akılcılaştırılamaz veya kavramlaştırılamaz” belirlemesi, sanat yapıtının, tinselliğin ve imgelem veya hayal gücünün, kısacası duyusallığın bireşimlenmesi sonucu ortaya çıkmasını anlatır. Sanat yapıtının akılcılaştırılamazlığı veya kavramlaştırılamazlığı ise, sanat yapıtının üretiminin ve alımlanımının nesnel ölçütlere göre açıklanamayacağı demektir. Adorno da genelde sanatın özelde ise edebiyatın “angaje” olmasına karşıdır. Karşı olmasını da angaje edebiyatın gerçekliği kararttığı, politik etkiyi azalttığı gerekçesine bağlar. Bu belirlemeyi açar mısınız? Yukarıda vurguladığım gibi, Adorno, sanatta angajmana ilksel olarak karşıdır. Adorno’ya göre, angaje sanat, ideolojik bir iletiyi içerdiği için, hem katıksız sanat idesini etkisizleştirir hem de sanatsal özneyi özgürleştirmek yerine bağımlılaştırır. Bu yaklaşımdan Adorno’nun “sanat, sanat içindir” ilkesini benimsediği gibi bir sonuç çıkarılamaz. Adorno, angajmanı bir araçsallaştırma olarak görür; her türlü araçsallaştırma, ona göre, bireysel özerkliği ve özgürlüğü olumsuz etkiler. Bununla birlikte, sanat, belli tarihseltoplumsal ve politik koşulların etkisiyle biçimlendiğinden, eğilim içermeyen bir sanatın olamayacağını da belirtmek gerekir. Sanatta yanlılık veya eğilim tartışmasında Benjamin, kanımca en kalıcı belirlemeyi yapmıştır. Sanat yapıtı, Benjamin’in deyişiyle, hem eğilimli hem de nitelikli olmalıdır; eğilim ve estetik nitelik, sanat yapıtının oluşturucu öğeleridir. ? Marx, Benjamin, Adorno Sanat ve Edebiyat/ Onur Bilge Kula/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 504 s. Not: “Estetik ve edebiyatın direniş ruhunu canlandırmayı amaçlayan bu kitabımı, direnişi estetikleştiren Taksim/Gezi Direnişçilerine ithaf ediyor, onları içten sevgiyle kucaklıyorum.” 13 HAZİRAN 2013 ? SAYFA 13 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1217
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle