Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sevim Reşat’la ‘Gece Mavisi Zamanlar’ üzerine ‘Geçmiş hep araya girer...’ Sevim Reşat’ın kaleme aldığı yeni romanı Gece Mavisi Zamanlar “arayışlarımızın” dünden bugüne ve geleceğe uzandığı ilişki bağlarında zamanı donduran bir gerçeklikle karşımıza çıkıyor. Roman, gelecek nesle yüklenen sorumlulukları reddeden genç bir bilim adamının geçmişine “vedası” üzerine kurulu… Aşk ise iki kahramanın yaşam tercihlerinde “mutluluk” ve “mutsuzluk” yolunda en belirleyici his ya da durum… Dünya durdukça silahların hep var olacağını, silahların gölgesinden çıkmış bir dünyanın kaosa sürükleneceğini savunan bir subay. Dünyayı artık para yönetecek, paraya hükmeden de dünyayı yönetir diye düşünen bir işadamı. İki çocukluk arkadaşı, mesleklerinde yükselirken özel yaşamlarında zorlanırlar. Bu iki tutkulu adam başarı uğruna aşkı gözden çıkarmış değillerdir ama aşkı bulmak, bulduktan sonra sürdürmek onlar için hiç de kolay olmayacaktır. Sevim Reşat’la romanını konuştuk. Ë Şebnem ATILGAN itabı “Gece Mavisi Zamanlar” olarak adlandırmışsınız. Kitabın tamamını okuduktan sonra bu adın, romanın kurgusu ile bire bir örtüştüğünü düşündüm. “Gece Mavisi” romanın derinliğini, “zamanlar” ise romanın geçmişi kurgulamasını anlatıyor. İsmin bir yandan da şiirimsi, hoş bir tınısı var. Yazarın hayal dünyasında karşılığı nedir diye merak ettim. Acaba yazarı da benim gibi mi düşünüyor? Gece mavisi günden geceye geçerken kısa bir zaman aralığıdır. Ruh halimiz ne olursa olsun bu süre içinde dünyanın sihirli bir maviye dönüştüğünü hissederiz. Bu mavi bize bir sırrı işaret eder sanki. Hayatın bir gizemi olduğunu hissettirir. Ne gündüz kadar tüm gerçekleri ortaya döker, ne de gece gibi birçok şeyi örter. Üstelik bu süre çok kısa olduğu için bu zaman dilimine alışmamız ya da onu içselleştirmemiz de söz konusu değildir. Bu yüzden üzerimizdeki etkisini hep korur. Gece mavisi zamanlar bir ‘geçmiş zaman’ romanı… Bu geçmiş zamanın içinde iki aileyi ve iki aşkı var ediyorsunuz. İkisi de büyük ve tutkulu aşklar. Aslında çok da geçmiş zaman değil, belki yakın geçmiş demek daha doğru. Bir romanda her türlü karakter olur fakat benim roman kahramanlarım çoğunlukla bir kişilik sergilerler; tutkuları ve idealleri vardır ve hayatı da bu çerçeve içinde görürler. Bu romanda da hem Şeref hem de Süleyman idealleri olan tutkulu kişilerdir. Tek farkla: Süleyman aşkını her şeyin üstüne koyar. O büyük bir işadamı olmayı, çok para kazanmayı hep SAYFA 4 ? 14 ŞUBAT lım. Doğu’da görev yapan subayımızın PKK ile mücadelesi ve hesaplaşma! PKK temasını neden işlediniz? Subay romanın ana karakterlerinden biri. Şimdi bir subayın hayatını anlatıp da PKK’den söz etmemek olmaz. Ayrıca PKK yalnızca ordu mensuplarının değil hepimizin hayatını etkiliyor. KALABALIK KARAKTERLER Tek bir karakter ve olaya yoğunlaşmak yerine çok daha kalabalık karakterleri ve art arda gelen olayları bir roman kurgusu içinde kullanmışsınız. Bunun bir nedeni var mı? Bunun oldukça zor bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Yine de ustalıklı bir üslupla hiçbir karakteri ve olayı dışarıda bırakmadan romanı tamamlıyorsunuz. Kimse tek başına şu veya bu değildir. Her birimiz önemli ölçüde geçmişimizin ve çevremizin bir ürünüyüz. Bu yüzden roman kahramanlarımı ailelerinden başlayarak anlattım ki daha iyi anlaşılsın diye. Bu aynı zamanda okuyucunun hayal gücünü kamçılar, okuyucuya geniş bir yorum yapabilme imkânı sağlar. Neden Şeref’in dedesini bir sirk sahibi olarak düşündünüz. Kitapta gayrimüslimlere de çok yer vermişsiniz, özellikle Rumlar, Ermeniler… Çocukluğumdan beri sirkleri çok severim. Hokkabazlar, cambazlar hünerlerini sergilerken onlara yalnızca hayranlık değil saygı da duyarım. Romanda sirkin sahibi Halim Efendi torunu Şeref’e der ki; “Burada hayatta olduğundan çok daha az dümen döner, üstelik çok daha masum gerekçelerle.” Bu sözü bir sirk dönüşü babam bana söylemişti, hiç unutmadım; romanda da yer verdim. Gayrimüslimlere gelince son yıllarda sayıları azalmış olsa da benim çocukluğumda kalabalıktılar. Ailece gittiğimiz dişçi Yahudiydi. Babamın terzisi Ermeniydi. Birçok komşumuz Rumdu. Ben onlarla iç içe büyüdüm, bu yüzden bütün romanlarımda yer alırlar. Romanda dini duygulara yer vermişsiniz. Kuran’dan alıntılar var. Hatta inancı bir tedavi yöntemi olarak da işlemişsiniz. Benim annem dindar bir kadındı. İnancı sayesinde birçok hastalığı yendiğine, güç durumlarla baş ettiğine ben tanık oldum. Bunun etkisi olsa gerek. Bununla birlikte bir bitişle başlayan roman yeni bir başlangıçla sona eriyor. Geçmişiyle hesaplaşan torun neredeyse geçmişten intikam alırcasına tüm yaşanmışlıkları reddediyor. Bu neredeyse bir nefret duygusu ya da eskiyi yok edip yeni hayata başlamanın bir yolu mu? Yeni bir hayata başlamak için geçmişi silmek zorunda mıyız? Değiliz elbette ama bu da bir yoldur. İnsan geçmişini reddederek ya da geçmişini sahiplenerek de yeni bir başlangıç yapabilir. Şahsi fikrimi sorarsanız istediğiniz kadar reddedin Oscar Wilde’ın dediği gibi “geçmiş hep araya girer…” Tabii burada rasyonel düşünen genç bir bilim adamı söz konusu… Ailenin bu son kuşağı torun, bu ayrılıkların ve ölümlerin yükünü üstünden atmaya çalışıyor. Bir anlamda kendini koruma altına alıyor, hayatı sade bir formüle indirgemeye çalışıyor. ? Gece Mavisi Zamanlar/ Sevim Reşat/Altın Kitaplar/ 352 s. K âşık olduğu kadın için ister. Asıl amacı sevdiği kadına ulaşabilmek ve onu elinde tutabilmektir. Bunun için gerekirse cinayet işlemeyi bile göze alır. Şeref’te durum farklıdır. Şeref ne aşk ne de başka bir şey için hayatta eğilip bükülebilecek biri değildir. Şeref için önemli olan iyi ve dürüst bir subay olabilmektir. Bununla çelişen her şeyi reddeder. Bu uğurda sevdiği kadından vazgeçer. O hayattaki rolünün sadık bir âşık olmaktan öte bir şey olduğunu hisseder. Şeref, kendi sınırlarını görmek ve aşmak, hayatta nerelere kadar varabileceğini bilmek ister. SUBAY VE İŞADAMI Romanın iki ana karakteri var; subay ve işadamı. Bununla birlikte diğer karakterler de oldukça iyi betimlenmiş, Sevim Reşat’ın ‘Gece Mavisi Zamanlar’ı bir ‘geçmiş zaman’ romanı… Kitapta iki aile ve iki aşkı anlatılıyor. hepsi tek başlarına tek bir romanın kahramanı olacak kadar güçlüler, ne dersiniz. Teşekkür ederim. Bunu bir iltifat olarak alıyorum. Yazarken roman kahramanlarıma eşit mesafede durmaya özen gösteririm. Herkes kendini özgürce ifade edebilsin isterim. Bir romanı anlamlı kılan içindeki karşıtlıklardır. Zıtlıklar sayesinde olayları farklı bakış açılarıyla görme imkânı yakalarız. Benim romanlarımın hep felsefi bir yanı vardır. Belki de karakterleri güçlü kılan budur. Romanın zemininde “mutsuzluk” temasının oldukça yoğun olduğunu düşünüyorum. Örneğin subay son nefesini verirken Ayşe’ye karşı hissettiği duygunun gerçek aşk olduğunu ve bu aşkı kendi elleriyle iterek kaybetmekle nasıl da büyük bir yanlışlık yaptığının farkına varıyor. O gerçek aşkı reddetmesinin bedelini aslında ömür boyu süren mutsuzluğu ile ödüyor. Varoluşumuzun amacı nedir? Mutlu olmak mı? Bu problematik bir sorudur ve her kültür bu soruya farklı bir cevap verir. Doğu felsefesinde ve Doğu toplumlarında mutluluk asıl amaç değildir. Mutluluğun kolaylıkla feda edilebileceği başka değerler vardır. Benim romanlarımda da en azından bir kahraman böyledir. Mutluluğu kendine bir hedef olarak koymaz. Hatta bu isteği küçümser bile. Gözünü daha yüksek ideallere diker. O büyük işler başarmak, dünyada bir iz bırakmak ister. Şeref de böyledir. Sıcak bir yuva, sevdiği kadın, neşeli çocuklar bu hayat ona yetmez. Şeref’in yaşam trajedisi kadın erkek ilişkisini aşar. Şimdi bir parçada gerçekliğe baka 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1200