Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Hoşça kal Diyarbakır / Yılmaz Odabaşı / İletişim Yayınları / 262 s. “Ben ki Diyarbakır’a her gelişimde yeniden gitmek zorunda kalan, gittikten sonra bir biçimde yeniden dönen ve nereye gitse gözü hep şehrin gözlerinde, gönlü hep bu şehrin gönlünde asılı kalan bir adam olmuştum...” Yılmaz Odabaşı, Diyarbakır’la hikâyesini, Diyarbakır’la derdini, Diyarbakır’la aşkını anlatıyor bu kitapta. Bağlar küçelerindeki yoksul çocukluğun hergele neşesinden, ilk aşklardan, mahrumiyetlere, baba zulmüne... Mehdi Zana’nın belediye başkanı seçilişinden Diyarbakır Askerî Hapishanesine, olağanüstü hal koşullarında dergicilik, gazetecilik deneyimine... İlk şiirler, ilk ödüller... Kürt özgürlük hareketindeki büyük fedakarlıklar, öte yandan insanı örseleyen değer bilmezlikler... Bir insanın bir şehirle nasıl yoğrulduğunun, bir tür karşılıksız aşk hikâyesi kitapta anlatılan. Başbakan’ın Krallığı / Süreyyya Evren / Alakarga Yayıncılık / 112 s. Süreyyya Evren’in ele avuca sığmaz novellası Başbakan’ın Krallığı, bir grup genç yazarın başından geçen hiciv dolu bir hikâyeyi anlatıyor. Öykücü Cem, yeni kitabı için bir türlü yayıncı bulamamaktadır. Yazar arkadaşları, bu sorunu aşmak için bir araya gelir ve bir plan yaparlar. Planlarına göre, kitabı yayınlatmak için başvuracakları en garanti yetke, başbakanın bizzat kendisidir. Bu noktadan sonra tam bir kara komedi başlar. Öykü kitabının yayımı için başbakan, genç yazarlardan akla hayale sığmaz bir istekte bulunur. Evren, politik ince alayla dolu bu kısa romanında, zamanımızın politikacısına, aydınına, gazetecisine hiciv oklarını yöneltiyor. Gözyaşının Kimyası / Peter Carey / Çeviren: Gökçe Gündüç / Ayrıntı Yayınları / 268 s. Catherine Gehrig’in Swinburne Müzesi’nde çalışan ilk kadın horolojist; zaman ölçerleri, saatleri, otomatonları ve diğer kurmalı motorları restore edip çalışmasını sağlayan bir uzman. Kırklı yaşlarına merdiven dayamış Catherine, on üç yıllık gizli sevgilisi Matthew Tindall’ın ani ölümü üzerine sarsılacaktır. Acısını ya da sırrını paylaşacağı kimsesisi yoktur. O da elinde kalan yegane şeye, işine sarılır. Gözyaşının Kimyasında Peter Carey, mekanik bir aletin yapım ve restore çalışmasının iç içe geçtiği bir anlatıda, insanın gizli, derin, mahrem yanını tartışıyor. Henry’nin ümitsizliği, Catherine’in yapayalnızlığıyla harmanlanıyor. Catherine, otomatonun sandıklarda yığılı her parçasını restore ederken onun paramparça olmuş hayatında sorgulayıcı bir yolculuğa çıkacak okuyucular. S.E.L.A.N.A. / Yorgis Eksarhos / Çeviren: Stavros Yolcoglu / İstos Yayın / 260 s. Cuntaya kafa tutan Politeknik kuşağından iki etkileyici kadın, yetimhanede büyümüş bir sivil polis, sınır tanımayan bir İtalyan eylemci, sokak siyasetinin nabzını tutan bir kitapçı, tüm hayatı babasının gölS A Y F A 2 0 n 2 8 K A S I M 2 0 1 3 Leyla’nın… Şiirsel bir anlatım, çarpıcı betimlemeler, acıtan hayat hikâyeleri. Öykücü Jale Sancak’ın ilk romanı Fırtına Takvimi. 101 Ustadan Hayatın “Şey”leri / Faruk Şüyün / Oğlak Yayıncılık / 214 s. Faruk Şüyün, Dünya gazetesi için mesleğinin zirvesindeki yazarlar, şairler, oyuncular, ressamlar, müzisyenler, yönetmenler ve iş adamlarıyla söyleşiler yaparken de karşılaşmış bazen o hayat kırıntılarıyla. Hiç olmadık yerde açan kırçiçeği gibi gülümseyen satırları, o söyleşilerden koparıp alıyor, bir buket yapıp sunuyor şimdi biz okurlara. 101 ustanın bilgelikle, sanatla donanmış sözleri, Hansel ile Gretelin yolunu bulmak için yollara serptiği ekmek kırıntıları gibi seriliyor önümüze bu Hayatın “Şey”leri buketiyle. Adem Aynası / Ece Gamze Atıcı / İthaki Yayınları / 412 s. Adem Aynası, kendisini yıllar önce bir seri katil olarak yazıp kenara atan yazarına kafa tutan Baki Yıldız’ın hikâyesini anlatıyor. Gamze Atıcı, hayat hikâyesi ve ismiyle gerçek bir karaktere de yer verdiği romanında, bir kez bile “kader” kelimesini kullanmadan kader mefhumunu anlatıyor. Yazarına kafa tutan başkahraman Baki’nin tek gayesi yazarına ulaşıp kendisini yeniden ve tabii gerçekte olduğu haliyle yazmasını sağlamak. Yazarın bütün gayesi ise onu en başta tasarladığı gibi bir seri katile dönüştürmek. Kimin kazanacağı ise okur karar verecek. İmansızların İmanı / Simon Critchley / Çeviren: Erkan Ünal / Metis Yayınları / 274 s. Dinin geri dönüşü günümüz felsefesinin başat temalarından biri, belki de birincisi haline geldi ama felsefe bir din savaşının hükmettiği bir siyasal gerçekliğin abartılı bir yankısından öte pek bir şey sunmuyor. Seküler dönem yerini bir şekilde siyasal eylemin doğrudan doğruya metafizik çatışmanın ürünü olduğu yeni bir döneme bırakmış görünüyor. İşte, Simon Critchley’in bu kitabı “Bir tür sekülarizmi mi savunmalıyız, yoksa teizme dönüşü sükunetle kabul mü etmeliyiz yoksa bir üçüncü yol var mı?” sorusuna cevap verebilmek için iman, aşk, din ve şiddet meselelerini derinlemesine ele alıyor. Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemlerinde Okumayı Öğrenmek / Benjamin C. Fortuna / Çeviren: Mehmet Beşikçi / Koç Üniversitesi Yayınları / 326 s. Elimizdeki çalışma, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş döneminde okumayı öğrenmenin hikâyesini anlatıyor. Bu coğrafyada çok az işlenmiş olan okumanın tarihini ele almanın, genel anlamda modernliğin gelişine, eğitim meselesine, özel olarak da imparatorluktan cumhuriyete geçişin dinamiklerini anlamaya önemli bir ışık tuttuğu iddiasından yola çıkıyor. Okumayı Öğrenmek, son derece hızlı değişimlerin yaşandığı bu döneme çok yönlü bir yaklaşım benimseyerek, kopuşlarla birlikte sürekliliklere de bakarak, okumayı öğrenen küçük okurların bir yurttaş olarak inşasında onlara verilen mesajlar; okumanın mekaniğini öğrenmenin üstesinden ne gibi deneyimlerden geçerek geldikleri; yeni okuma materyallerinin sahneye çıkışı; C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1241 gesinde süren bir general kızı, bir yüksek yargı mensubu, manastırda inzivaya çekilmiş bir ruhban, çokuluslu şirketlerin kapısını aşındırdığı bir kimyager, erkekegemen basın düzeninin içinde zirveye ulaşmayı başarmış bir genel yayın yönetmeni ve Avrupa’da görevli bir CIA ajanının yolları S.E.L.A.N.A.da kesişiyor. Kurgu, olgu, hikâye, rivayet, intikam, ihanet, şehvet, kader ve ateşi çalmanın ötesinde, S.E.L.A.N.A. sıradan insanların küçük eylemlerinin romanı. Başka Bir İstanbul’un Anıları / Mehmet Coral / Doğan Kitap / 170 s. Mehmet Coral’ın zaman içinde küllenmemiş öykü ve denemelerinden oluşan özgün ve etkileyici bir derleme olan Başka Bir İstanbul’un Anıları okuyucu karşısına çıktı. Bizantion’un Romalılarca kuşatılıp işgal edilmesinden gladyatör dövüşlerindeki akla hayale sığmayan ölüm biçimlerine, Hipodrom eğlencelerinden Sodom ve Gomorra’nın son günlerini aratmayacak düşkün yaşamlara ve talihsiz prenseslere açılan yelpazede, İstanbul’un uzak geçmişinin kıvrımlarında yüzyıllardır uyuyan öykülere el atıyor Coral bu kitabında. Tüm ölülerine karşın ölmemekte direnen, ölüleriyle birlikte yaşamakta ısrar eden bir dünya kentinin sisli hatıraları arasında geziniyor... Zamanın sonsuzluğu içinde Ege esintilerini de taşıyor sayfalara yazar, tarihin gördüğü en kalabalık rock festivalinden anıları da, özgürlük arayışındaki Puşkin’in sancılarını da... Çöl Savaşları / J.E. Pacheco / Çeviren: Deniz Torcu / Dedalus Kitap / 80 s. Ustalıkla ve tutkuyla yazılmış bir kısa roman, Çöl Savaşları. İmkânsız bir aşk hikayesini konu ediniyor. Kahramanlarının gerçek olmadığına inanmayı tercih ettikleri gündelik bir korkunun destanı. Bu destan, sadece sosyal yozlaşmayı, geleneksel Meksika’nın ortadan kaybolarak yerini modern bir ülkeye bırakmasını değil kişisel dönüşümler çevresinde insanlığını ortak anılarının bir not defteri. Bu kısa roman şimdiye kadar İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Rusça, Japonca ve Yunancaya çevrilmiş ve İspanyolca konuşulan tüm ülkelerde de yayımlanmış. Çöl Savaşları şimdi de Deniz Tarsus’un çevirisiyle Türkçede. Fırtına Takvimi / Jale Sancak / Kırmızı Kedi Yayınları / 196 s. Doğunun uzak bir kasabası olan Yelnehir’de yolları kesişen, kaderleri birleşen bir avuç insanın hikâyesi Fırtına Takvimi. Doğanın eline terk edilmiş, fırtınaların yıktığı, sellerin savurduğu bir ilçede hayata tutunmaya, sevdiklerini yaşatmaya, var olmaya çalışan yöre insanlarıyla, büyük şehirden gelip orada bambaşka koşulların içinde yoğrulan insanların, Alevi Halil ile Kevser’in, kızlarını tedavi eden Doktor Levent ile Süreyya’nın Levent’in hayatına dahil olan Hemşire Nur’un, bir türlü evlenemeyen Yücel ile sevgilisi